08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 ARALIK 2002. SAYI 872 VICDANİ RETE DAIR... Avrupa'da vicdani reddin politik ve hukuki durumu şöyle: • Almanya: Alman Anayasası'nın 4. maddesi, 3. paragrafı: "Hiç kimse, vicdani ile bağdaştıramayacağı silahlı bir savaş hizmeti olan askerliğe zorlanamaz" diyor. Sivil hizmet hakkı tanınıyor. • Isviçre: 17 Mayıs 1992 yılından beri Anayasası'nda sivil hizmet hakkı bulunuyor. Ancak yasal düzenleme olmadığı için vicdani retçiler askeri mahkemelerle yüzyüze geliyor. • Norveç: Her yıl yaklaşık 2500 vicdani retçi çıkıyor (kaydedilenlerin yüzde 8'i). Sivil Hizmet hakkı tanınıyor. Vicdani retçilik yasası 1965' ten beri yürürlükte. • Hırvatistan: 1990 yılından beri anayasasında Vicdani Ret hakkı tanınıyor. • Ispanya: 1989'da sayılan 20.000'i bulan vicdani retçiler yüzünden hükümet Vicdani Ret Yasası ile biriikte bir de af çıkardı. • Belçika: Vicdani ret hakkı herkese yasal düzenlemeyle tanınıyor. • Hollanda: Vicdani ret yasal olarak hak sayılıyor. • Kanada: Profesyonel orduya (isteğe bağlı askerlik) geçildi. • Ingiltere: Profesyonel orduya (isteğe bağlı askerlik) geçildi. • ABD: Profesyonel orduya (isteğe bağlı askerlik) geçildi. On beş yıl içinde Güneydoğu'da otuz binin üzerinde insan öldii, bir Körfez Krizi, Kardak çıkartması yaşandı, şimdi de bir savaşın eşiğinde duruluyor... Biitiin bunlara güstcrdiği reflekse bakıldığında sizce Türk toplumu barışçı bir toplum mu? Oğuz: Bir arkadaşımız vicdani retaçıklamasında bulunurken "Türkiye devleti paranoyak bir devlet" demişti. Buna katılıyorum, gerçekten bir paranoya var, her şeyden korkuluyor ve her şey düşman görüyor. Oysa Türkiye'de olsun, dünyada olsun insanlann daha banş, daha huzur içersinde yaşayabileceğini düşünnıek mümkün... Defne: Ben tam da bu noktada bir şey söylemek istiyorum. Aslında dünyadaki bütün devletlerparanoya içersinde. Ben, özellikle Türkiye'dedoğmuş büyümüş biri olarak çok militarist bir ülkede olduğumu, çok militarist bir toplum un içinde yaşadığımı düşünüyorum. incitŞiddetbaskıaracıolarakkullanılıyor. Din de aynı şekilde militarist. Defne: Bir annenin, bir sabah kalkıp çocuğuna pat diye tokat atması, bir kadının kocasından dayak yemesi, sokakta bir insanın bir başkasına derdini anlatırken pata küte girişmesi... Polisegelenekadar, Türkiye'deböyle bir eğilim, böy le bir di 1 var... Nezahat: Savaş çıkartanlar, savaşa meşruluk kazandirmakadınaideolojilerineuygun politikalar üretmek zorunda.Çünkü, cinsiyetçi, militarist şiddeti içselleştiren insanlardan oluşmuştoplumyaratmaçabalan,yani meşruluk kaygılan var... Savaş çıkaran bütün devletler ya da her türlü örgütlü militarist güç, gizli yadaaçıksavaşınkoşullannıyaratıyor... Savaşlann dcvamı,savaşa inanmış ınsanlara ve o insanlardan oluşmuş toplumlannvarhğınaihtiyaç duyuyor,militarizm vecinsiyetçilik körükleniyor. Banagöre,hemcinsiyetçilikhem de militarizm, bu iki ideoloji de toplumlar ve sınıflarüstü. tnci: Körfez Savaşı sırasında ve şimdi ne gibi pazarlıklaryapıldığmı gördük. Kiralık katil gibi, "Bize üslerinizi açarsanız, şöyle paranız olacak, ekonominiz genişleyecek" deniliyor. Bütün tartışmalarda Irak'la savaş çıkarsa aç kalacağımızvurgulanıyor. Buaçıdanbakmanın ne olduğunu gerçekten anlayamıyorum. Oysa ki savaş çıkınca insanlar ölecek, doğa yok olacak, silah üreticı leri para kazanacak ve diğer herkes daha da yuksullaşacak... Defne: On çocuğun ölümünü anlatsana... Inci: Körfez Savaşı çıktığı sırada Adana'daydım, sirenlerin çalmasına, sığınaklara girilmesine tanık oldum. Bunlann biri patriotla alakalıydı, yanlışlıkla boş bir alana düşmüş, orada oynayan ona yakın çocuk yaralanmıştı, bir kaçı çeşitli hastanelerde ölmüştü. Bu, hiçbir şeki lde basına yansımamıştı. Bir ay sonra okumaküzeretstanburageldim... 1991'demi? tnci: Evet, lstanbul'ageldikten sonra 1520 gün kadar iletişim tamamen koptu, aileme ulaşamadım. Sadece kız kardeşim mektuplarında, patriotlardan birinin de bir evin üzerine düştüğünü, ikı kişinin öldüğünü, iki kişinin de yaralandığını yazdı. Bu da gazetelerde, televizyonlardayeralmadı. Ugur: Hergünmilyonlarcavocukgünehazır ola geçiyor, kendisine nasıl olması gerektiğini dayatan "Türküm, doğruyum, çalışkanını" sözleriııi tekrarlıyor... Bu yapmak zorunda olduğu birşey ve böyle büyiiyor İnci: Öğretmenin vurduğu ycrde gül biter şeklinde bir söz başka hangi ülkede var? Dcfnc: tngiltere'de.^ [email protected] BAŞKENT GUNLERİ Ortalık güneşler içinde MÜŞERREF HEKİMOĞLU E kranda bir haber, Melih Cevdet Anday öldü. Durakladım birden, yaşamımda önemli bir dönem Melih Cevdet. Yıllardır görmüyor, rastlamıyorum, birlikteliğimiz sürüyor, düşüncemde her zaman. Yazmak kolay değil. Gözlerimi kapıyor, yeniden yaşıyorum. Henüz anılarımı yayınlamadım, ama kimi sayfalarda Melih Cevdet de var. Kadıköy vapuruna biniyor, geçmişe bir yolculuk yapıyorum. 19.10 vapuru bu. Babamın yakın dostu Server Iskit'i, şair Neclp Fazıl Kısakürek'i, Ibrahim Hoi'yı, Zahir Güvemli'yı hep aynı koltuklarda görürüm. Necip Fazıl'ın tiklerine bakarken çok yorulur, dizelerini düşünürüm. Başka bir ozan Melih Cevdet Anday, lüks kamaradan hoşlanmaz, çoğu kez köprüyü yürüyerek geçiyoruz. Sirkeci'yi farketmiyoruz! Kimbilir neler konuşuyoruz. Bizim Yokuş başlıyor derken, Meserret Kahvesi'ne gelirken kalbim çarpıyor, Sait Faik Abasıyanık kapıda mı acaba? Bizi görünce çıkar, ayaküstü konuşuruz. Daha doğrusu onlar konuşur, ben dinlerim. Ayrılınca da yorumlar yaparız. Kimi günler Beyoğlu'na uzanırız, Narmanlı Pasajı'na. Bedros Reis'in atölyesine. Kimi akşamlar hayli kalabalık olur. Sabahattin Eyüboğlu, Füreya, Aliye Berger, Eren Eyüboğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar, Vedat Günyol, Kuzgun Acar ilginç tartışmalar yapar. Izlerken soluğum kesilir, düşüncemde çiçekler açar. Kimi günler Orhan Veli'nin meyhanelerini gezeriz saatlerce. Ne güzel köşelerde rakı içmiş güzej ozanımız, ne güzel köşelerde rafcl ;*, Melih Cevdet Anday: "Gerçekten öldü mü?" dışarıda otururdu. Onunla az yolculuk yapmadık Kadıköy vapurlarında. Uçta oturur, denizin köpüklerini seyrederdik. Salacak kıyılarını, Topkapı Sarayı'nın ötesinde dikilen minareleri. Çok sevdiğim ve saydığım bir kişi Melih Cevdet Anday. Sabahları 10.00 vapuruna koşar, onu görünce sevinçle gülümserdim. Gülümseyerek buluşmak güzel bir olay, bu olayı bir şairle yaşayınca dünya değişiyor. Denizin mavisi, güneşin parıltısı, vapurlar, insanlar, tepemizde uçan kuşlar, başka çizgilere ulaşıyor. Onun bir dizesi gibi. "Ortalık güneşler içinde". Melih Cevdet Anday'ın güç bir dönemi ama onurlu bir direnişi var. Mavi gömleği tertemiz her sabah, pantolonu ütülü, ayakkabıları boyalı. Her gün aynı gömleği giyiyor, aynı kravatı takıyor ama müthiş şık. Karaköy'e çıkınca dolmuşa binmiyor, şişesinde balık olmuş! Adalet Cimcoz'un "Maya" Galerisi de bir başka uğrağı sanatçıların. Orhan Peker'e ilk kez orada rastladım galiba, ya da Eyüboğlu'nun Salıpazan'ndaki evinde. Yanında Teoman Aktürel var. Teo Fransızcadan şiir çevirılerı yapıyor. "Hatırla Barbara, Brest'e Yağmur Yağıyordu Durmadan". Çok güzel çeviri ama bir de Annabell'i var. O şıiri Melih Cevdet'ten dinlerken ben de Annabelleşirdim biraz. Uzakta, çok uzakta yaşayan bir kız olur, bir bulutun rüzgârından üşürdüm. Sevdalı değil, karasevdalı bir kızın yüreğindeki yangını hissederdim. Yüreğimi çarptıran başka dizeler de var, tel örgülerin ötesinde buluşan. Orneğin Rosenbergler'in Elleri. ölüm ayrılık değil, bu gerçeği yeniden hissediyorum şimdi. Ortalık güneşler içinde.^ MEHMET BAL KIMDIR? Kendisini davasına adamış bir ülkücüydü. Uşak'ın Banaz ilçesinden, çiftçilikle uğraşan altı çocuklu bir ailenin oğlu Mehmet Bal, bir ülkücüydü. Bir kuyumcunun öldürülmesi olayına karıştığında 20 yaşındaydı. Cezaevinde bir vicdani retçi ile tanıştı, etkilendi. 7 yıl sonra tahliye edilip de askere alındığında o da bir vicdani retçi olmaya karar vermişti. Silah almayı reddetti. Görevlendirildiği büroda dokuz buçuk ay askerlik yaptıktan sonra askeri kimlik ve eşyalarını birliğe teslim etti, ve askerlik yapmayacağını bir kez daha açıkladı. "Gerek kendi yaşamımda bizzat yaşayarak edindiğim acı deneyimler, gerekse 9,5 ay dogrudan içinde bulunarak edindiğim izlenimler doğrultusunda vicdanımın sesini daha fazla inkar edemeyeceğimi anladım. Bundan sonrası ıçin gerekçesi ne olursa olsun vicdanım ve iradem dışında bana askeri veya sivil, yerel veya evrensel, hiçbir kişi, kurum veya yapının dayatacağı hiçbir edimi yerine getirmeyeceğimi belirterek VİCDANİ REDDİMİ kamuoyuna deklare ediyorum" dedi. Adana Askeri Cezaevi'nde yargılandı. Tek tip giysiyi reddettiği için açlık grevine başladı. Yaşadığı şiddeti suç duyurusu ile belgeledi. Tahliye edildi. 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle