Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 P» haazhacimleaynı işi görmektedir. Erkeklerde daha fazla ak madde vardır. Bu daonlann üstünmekânsal yetilerine işaret edebilir. Kadınların dil, yargılama, gelecekteki eylemleri planlama gibi işlevleri düzenleyen frontal lobun ön ucunda yüzde 18 daha fazla hücre içerdiği gösterilmiştir. ERKEK BEYNİ DEĞİŞİME AYAK UYDURAMIYOR? Geniş kabul gören bir anlayış, erkeğin cinselliğı, kadının aşkı, erkeğin çokeşliliği, kadının tekeşliliği tercih ettiği şeklindedir. Erkek, sadakatsizlik gösteren veya buna her an çok eğilimli bir cins olarak ortaya çıkmaktadır. Adeta yuva kurmak ve bir arada tutmak kadının görevi, seks erkeğin zaafı gibidir. Halbuki modern toplumda yaygın kabul gören ve üzerinde durulması gereken daha pek çok tuhaflık vardır. Insanlar özellikle kadınlar, aşkı başkasının acı çekmesi ile ölçerler. şık olanın aşkını nasıl ispatlayacağı ve karşılığında ne bedel ödeyeceği büyük önem taşır. Aşk, ulaşılmazlıklar, hassas noktalarda yanlış anlaşılmalardan dolayı yaşanan acılar ve aşın fedakârlıklarla, katlanma, uğruna feda olma, yok olma, bir şeyleri kaybetmeyi ve/veya tehlikeyi göze alma ile açıklanır. Aşk için ölünür, kısıtlanılır, yok olunulur, acı çekilir ve acı çektirilir. öte yanda kadınlar alkolik, kendilerine şiddet uygulayan, kötü davranan, acı çektiren psikopat birine âşık olmaktan da kendilerini alamazlar. Üç tip aşktan söz edilebilir. Bunlar "philos" (akıldan sevme), "agape" (kalpten sevme) ve "eros" (tensel sevme) tur. Özellikle kadınların çoğu için, aşk söz Erkeklerin konusu olduğunda görece daha lyl genellikle "philos"a olduğu alanlar yer yoktur. Erkekler • genel bilgi de sıklıkla aşkın • coğrafya bilgisi "agape" kısmında • geometri sınıfta kalırlar. • soyut Insan cinselliğı matematik keşfetmiştir, türün • fızik ve devamı için mühendislik fızyolojik bir • sözel analojiler temelde tetiklenen • top atıp tutma ve verdığı haz • hedefe isabet nedenıyle garantı ettirme (dart altına alınan bir oyunu, ok veya eylem, kendi mızrak atma) başına doğrudan istenen (yani çocuk • mental rotasyon doğurmanın ve •harita okuma üremenin amaçlanmadığı) bir etkinliğe dönüşmüştür. Üreme amaçlı cinsellik aşk, erotizm, pornografi ve platonik aşk olarak parça parça hale gelmiştir. Adı ön oyun olan ve yüksek memelilerde daha sınırlı bir şekilde görülen bir cinsel etkinlik biçimi apayrı ve zenginleşmiş bir şekilde insanda görülmektedir. Pek çok araştırma sonucu oksıtosin ve vazopressin adlı hormonların kompleks toplumsal davranışların çoğunda, bağlanmada, ebeveynin çocuğa gösterdiği şefkat ve ilgide, seks davranışında ve saldırganlıkta önemli rol oynadığını göstermektedir. Aynı durum bu ışlevlerde ortak beyin yapılarının görev y alması ile (örneğin amigdala) doğrulanır. Bu durumda şöyle bir yorum yapılabilir. Cinsellik aslında insan için yakınlığın, sıcaklığın ve duyarlılığın içine sıkıştırıldığı çok yoğun bir durumsa, belki de erkeğin "aşırı" seks arzusu, aslında alttan alta duyduğu şıddetli şefkat gereksinimine ve/veya ten temasına duyduğu açlığa bağlıdır. Benzer şekilde uygarlıkta boşalamayan avcılık döneminden kalan agresif dürtülerinin de supabıdır.Erkek beyni değişen tarihe ayak uyduramamaktadır! N' olacak bu erkeğin hali? Belki de "erkeklerin yön sormasını engelleyen ya da televizyonun uzaktan kumandasını açgözlülükle kapmalarını sağlayan (kadınları da her şey hakkında konuşmaya ve alışveriş yapmaya iten)" genlerin varlığı söz konusudur. önemli olan soru şudur? Acaba erkek beynini kırılgan kılan bazı genetik defektler modern toplumda daha hissedilir ve belirgin bir hale mi gelmiştir? Belki başlangıcından beri erkeğin görünürde çok belirgin olan tarihsel ve kültürel gücü (?), aslında zıhınsel düzlemde biyolojik zayıflığına karşı gelişmiş bir savunma mekanızmasıdır. Tarih boyunca çok kötuye kullanılmış ve kadın cınsine acı vermiş bu şemsiyenin kalkmasıyla şimdı bu zayıflık, öncü yeni erkekte daha ağır hissedilmek üzere erkek cinsi için gerçek bir tehlike haline gelmektedir.Tabii madalyonun bir de öbür yuzü vardır. Pek çok deha, sılik de olsa Asperger Sendromu özellığıni taşır. Erkek beynının odaklaşmış özelliğı ve AS'lılerin çoğunun erkek olduğu düşünüldüğünde erkek beyni ile deha arasında da bir ilişki olması beklenir. Tabii ki bunlar yoruma açıktır! Erkek doğayı, kadın insanı anlamaya yönelmiştır. Erkek duygularını ifade etmek için daha çok fiziksel eylem, kadın dilsel eylem tercih Dinleme anında kadınerkek beyni farklı tepki verir.. Kadm ve erkek beyni, özellikle dil organızasyonu açısından farkhdır. Dil işlevleri kadınlarda iki taraflı olarak temsıl edilirken, erkeklerde tek taraflıdır. Felç geçirip konuşmaları bozulan kadınların erkeklere göre konuşma ışlevlerinin düzelme şansı daha fazladır. Bubulgularkadınlanndil işlevlen açısından daha yaygın bır şekilde değişik bey in yapılarını kullandıklannı gösterir. Tekerlemelergibi sesoyunlan ile ilgili görevleri, erkeklerin beyinde tek taraflı, kadınların ise her ıki tarafı ile gerçekleştiği gösterilmiştir. Erkeklerin dinlerken beyinlerinin sol taraflannı, buna karşın kadınlann her iki tarafını da kullandıkları gösterilmiştir. Bu sonuçlar farklı şekillerde yorumlanabilir. Kadınlardahaiyidinleyicidir. Bu nedenle daha yaygın bir tarzda beyinlerini kullanırlar. Beynimizde iki yarımküre vardır ve bir ışbölümü yapılmıştır. Bu nedenle sağ ve sol beyinden söz edilir. Sol hemisfer dil içın, sağ hemisfer görsel mekânsal yetiler ve müzik için özelleşmiştir. Herkes iki yarımküresinı de kullanır ve bunlar bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır. Bu gerçeğe rağmen kadınların daha çok sol beyin insanı, erkeklerin sağ beyin insanı olduğu öne sürülmüştür. Çiftlerbirarayageldiklerındekadınlar sol beyinden gelen güçlü dil ve genel kültür yetilerinı konuşmak, dedıkodu yapmak, yemek hazırlamak için kullanırken, erkek lopluluğu avcılık döneminden kalan saldırgan dürtülerinı oturma odasında bir golü seyrederken sağ beyinden gelen böğürtülerle doyururlar! lirkek beyni avlanmaya ve savaşnıaya yönelik olarak organize olmuştur. Savaş,saldırıstratejıleri planlama, hedefe si lah doğrultma, kendi bölgeni denetleme gibı sağ beyin yetılerini gerektirir. Elbette savaşların nedeni bu yetilerin varlığı değildir. Yarın savaş gereksızleşırse (ki bu kadınerkek ayrımının değil toplumsal çıkarçatışmalarının sonıı demektir) erkeğin bu yetıleri başka bir işe yönelecektir! Ama sağsol beyin aynmı kı smen yanlıştır. Kadınlar bazı görevlerde erkekten farklı olarak her iki beyin yarımküresını de kullanır. Uu nedenle kadınlar daha dengeli bir beyne, erkekler daha odaklanmış ve özelleşmış ışlevlerin gerçekleştirildiği birbeyne sahiptir. Erkeklerin ev işlerine isteksizlıği aslında bu konudaki başarısızlıklarına dayanabilir. E v işleri eş zamanlı olarak yapılması ve düşünülmesi gereken işlerdir ve erkekler de beyinlerini dengeli bir tarzda farklı işlere dağıtamazlar. (Asıl sorun erkeğin bu işlen kadından beklemesi değil, işleri yapan kişinin emeğinin karşılığının ne olacağıdır; bu ise toplumsal süreçler ve kültürel etkenlertarafından belirlenmektedir.) * Prof. Dr. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Nöroloji Bölümü ı Kadınların eder. Erkeğin görece daha iyi avlanma ve savaş olduğu alanlar durumuna organize beyni bugünün • akıcı dil yaşam • sınonım bulma mücadelesının sert • eşleştirme boyutlarına da karşı • bellek testleri durur. Kadın beyni • yabancı dil ise organize • edebiyat etmeye, ilişkileri • yazma düzenlemeye • ince motor yönelik olarak Kadın koordinasyon iş yaşamına girdikçe • algılama bu sertliklere ne duyarlılığı denli az hazır • eşduyum olduğunu • eşitlik duygusu görmektedir. Sonuç olarak pek çok kişinin kabul ettiği yargılardan biri, her iki cinsin de birbirini kesin ayrılmış hatlarla ve zıt tavırlarla deneyimlediğidir. İki cins arasındaki çekim ve vazgeçilmezliğe (ve potansiyel bir güç ve haz olanağına) rağmen giderek artan ve keskınleşen bir aynm söz konusudur. Bu ayrımlar her ne kadar kültürel olarak iki cinsin daha küçük yaşlardan itibaren farklı yetiştirilmesine ve toplumdaki kısıtlayıcı nitelikli önyargılara dayansa da temelde biyolojik ve genetik olan bir şeyler de vardır; genetik farklılık sadece kas gücünde değil özellikle zihinsel işlevler alanında da göstermektedir. Elbette biyolojik farklar tarihsel ve kültürel olarak oluşmuş farklara gerekçe değildir. Kadınerkek beyninin farklılığı, ne monogamiyi ne poligamiyi doğrular ya da yanlışlar. Kültürün ana işlevi bu genetik farklılığı uzlaştıracak ve hatta zengin bir senteze ulaştıracak araçları sağlamaktır Ama şimdiye dek bu işlevi yerine getirmediği gibi cınsler arası farklılığı artırmakta, bazen bunları üstünlük ve aşağılık olarak kodlayarak uzlaşmaz hale getırmektedır. Birbirini tamamlayan farklılık, birbirini dışlayan (çoğu kez de birbirini tüketen) bir zorunlu birlikteliğe ve çatışmaya dönüşür ve nihai olarak her iki cins de yalnızlığa gider. İki cins arasındaki iletişimdeki gürültüyü kaldırır. Geriye tarihten ve toplumun yapısından gelen esasen tüm ilişkilere özgü olan çatışmalar kalır. Bunun çözümü farkhdır.^