Katalog

nndan ve zaaflanndan yararlanılan seyirci, ezan sesleriyle, camileriyle, Kâbe görüntüleriyle alabildiğine sömürülecektir. Tuzaklar bilinçli kurulmuştur. Anadolu sinemalannda "Haç Yolıı" adlı belgesel film gösterime girdiğinde halka şu "çağn" yapılıyordu: "Dikkat, bu filme 7 defa giden yarı hacı saydacaktır." "Din sömürüsü"ylc birlikte "sömüriinün edebiyah" da başlamıştı. Yapılan reklamlar, bu geri kalmış yörelerde etkisini göstermişti. Ve gcrçekten de seyirci "çağn"ya uyarak, abdestini alarak filme gidiyor, bu arada uyanık yapımcmın kasasına haftalar boyu para akıyordu. Şimdı sıra hazretleri, evliyalan, peygamberleri içeren fılmlere gelmiştir. Özellikle de "hazretli filmler"in başlangıcı 1961 ve Nejat Saydam'm "Hazreti Omer'in Adaleti"yle Asaf Tengiz'in yönettiği "Hazreti İbrahim" İslam büyüklerini ele alan "ilk filmler" sayılır. Tengiz'in "Hz. lbrahim"i Anadolu sinemalannda olağanüstü bır ilgi görür, ortalığı yıkıp geçer. Ama asıl hazretler konusundaki salgım başlatan Muharrem Gürses'in 1965 yılında yönettiği "Hazreti Yusufun Hayatı"dır. Film kapı cerçeve kırdınr Anadolu'da. Kardeşleri tarafından kuyuya atılan Hz. Yusuf rolündeki Yusuf Sezgin de birdcn ünlenir. Bu tür fılmlerin çekim sıralannda ve sinema gösterimlerinde ilginç olaylar yaşanır. Çekimlerden önce ekıbe namaz kıldınlır, Afyon'da bir sinemada filmin gösteriminden önce scyircilere gülsuyu dağıtılır... Bir dönemlerde sinemaya gitmeyi günah sayan Anadolu seyircisine, içinde yaşattığı peygamber suretlerini beyaz perdede görmesi ters gelmez. "Halk Yolunda Hazreti Yahya", "Hazreti Eyüp'un Sabn", "Yahya Peygamber" derken yanş hızlanır. "Hazreti Ali"lerin yanı sıra kadın evliyalan da görürüz. İki kez çekilen "Hazreti Ayşe"leri, yapımalan tarafından paylaşılmayan "Rabia"lan. Birini Fatnıa Girik, ötekinı Hülya Koçyiğit canlandınr. 1970 yılı îslami filmler açısmdan önemli bir yıldır. "Birleşen Yollar" dinsel sömürünün dışmda, Türk insanını İslami değerler içinde alan yeni bir sinema anlayışmı başlatır. Bu özunü Batı'da değil, kendi içinde, tslamda arayan "milli sinema"dır. Vebu düşünce akımının sinemadaki yaratıcısı da Yücel Çakmaklı'ydı. "Oğlum Osman", "Kuım Ayşe" ve "Memleketim", 1974 yılına kadar sürdüren "milli sinema" anlayışının belli başlı filmleridir. Çakmaklı, bu anlayış doğrultusunda, Batı U M H U R İ YET DERGİ 29 M A R T Mlnyall Abdultaht 12 «yHll a nl icUoloJI. Fotoörafta Biilent Oran, Perlhan Savaş. kültürü karşısmda yolunu şaşınp sonra da kendi öz kaynaklanna dönen, huzura kavuşan Müslüman gençlerin değişim öykülerini sergiler. 14 yıl sonra Yücel Çakmaklı, yine Islami sinemanın gündemindeki yönetmen olarak ortaya çıkar. Jşte 1989 yılında çektiği "Minyeli Abdullah", 1970'lerdeki "milli sinema" akımınm bir devamı ve yeni bir başlangıcıdır. Türban yasağı ile birlikte gelen tartışmalann güncelleştirdiği ve "beyaz sinema" adıyla tanımlanan İslami filmler bu kez ideolojik bir tabana kaydınlır. Yücel Çakmaklı'nın "Minyeli Abdullah", Mesut Uçakan'ın "Yalnız Değilsiniz" dizileriyle sürdürdüğü İslami sinema ya da günümüzdekı yeni adıyla "beyaz sinema"nın bugün tek başarısı, kuşkusuz sinema gişelerinde elde ettiği "gişe rekorlan"dır. Ne var ki ticari açıdan seyircilerine ve yandaşlanna başanlı bir örgütlenme ya da çağdaş bir promosyon anlayışıyla ulaşan "romantik İslamalar"ın filmleri sinema estetiğinden yoksun olması, galiba en büyük kayıplandır. A HÜLYA KOÇYICIT İslâmın nuru «rabia NURİ A0MOKORCUN SONAT SUZAN AVC! NEDRET GÜVENC MEHDİYESİU3ENİZ OKTAYYAVU2KAYHÂN YH.CMZOÛ10 NURTBCİNOOABASIİHSAN YÜCE Smyo YAHYA BENEKAY b » . EROOCAN TUNAS ÖZOEMİRÖĞÜT HÜSEYİNPEYDA SÜREYYA DURU RENKL! TV'do h«r Ramazan yöaterllan' Islamın Nuru Rabla'da HUIya KoçylğK oynuyordu. Y6natm»n SUreyya Duru Idl. 1 9 9 2 S A Y I 3 1 6 17