Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Türk ezgileriyle Danimarka'da caz Türk Halk Müziği ezgi ve ritmlerini temel alarak 12 yıldır Danimarka'da caz müziği yapan Atilla Engin, İskandinav insanının Türkiye'yi ve Türkleri anlayabilmesinin epey çaba gerektirdiğini anlatıyor. Ferruh Yılmaz / KOPENHAG tilla hngın, Danimarka'da sesını duyuran sayılı Turk sanatçılardan bın Fngın, Türk halk rnuzığı ezgi ve rılmlerını lemel alarak yaptığı caz mu7iğıyle, 1985'te "yılın emprovize muzik kompozitoru" seçıldı. Aynı yıl, Avrupa'nın en buyuk müzık festıvalı sayılan Roskilde Festivali'nın açılış mü?ığını besteledı Danimarka'da yaşadığı 12 yıl ıçınde, çesıtlı gruplar kuran Atilla Engin, şımdılerde kcndı ısmını taşıyan "Atilla Engin Gruup" ve yaklaşık 15 muzısyenden oluşan "Tyrkis Big Band'Me çalışıyor. Tyrkis, geçen sene Dortmund'dd yapılan Big Band Muzik Festivali'ndc bırıncılık aldı Engın'ın, pıyasaya çıkan 7 uzunçaları var Atilla Fngın, aynı zamanda Avrupa'nın devlet taıafından kuru lan ılk caz konservatuvaıı "Danimarka Kraliyet Caz Müziği Konservaluvan"nda oğretmenlık yapıyor Danımdrka'da yaşayan dığer tanınmış Turk muzısyenı Mehmet Ozan, ile İsveç'ten Okay Temiz, İsvıçre'den Burhan Öcal ve Amerıka'dan Arto Tunç Boyacı ile çeşıtlı konserler veren Atilla Fngın, ayrıca Nana Vasconeelos, /akir llussein ve Ahmadu Jarr gıbı uluslararası uııe sahıp rıtm uzmanlarıyla çeşıtlı konserler vermış, çalışmalar yapmış Atilla Engin, Jan Garbarek ile bir uzunçalara hazırlanıyor A Dortmund'dakı başarısından sonra Danimarka'da oldukca tanınan Atilla Engin, bu "süksc"nın Turkıye'ye yansımamasından şıkâyetçr "Arada bir, bizim milli sanatçımız Atilla Bey, Atilla Engin Bey falan derler. Yoksa hiç duymam bile" dıye dıllendırıyor şıkâyetını. Halbukı Danimarka Kultur Bakanlığı, Türk muzığı yapmdsınd rağmen, Atılla'yı her konuda desteklıyor. Danımarkd Kultür Bakanlığı Atılla'yı taa New York'lara, Hındıstan'lara göndermış. Atilla, Hındıstan'da, Bombay'da 1985 yılında "Tal Vatya Udsav" adını taşıyan uluslararası davul ve perkusyon festıvalıne katılmış Bakanlık ayrıca Engııı'e, "Turk ıçerıklı caz muzığı" yapmasına rağmen, çahşmalarını devam ettırmeM ıçın sanat fonundan, geçen yıl bellı bir mıktar para vermış. Danimarkalı için "Osman" Atilla Engın'ın en bılyuk ruyası "Tyrkıs"ı Turkıye'ye götürmek Aslında, İstanbul Festivali'nı düşunuyorlarmış; ama olmdmış ışte Turk yetkılılerınm kendısıyle ılgılenmcsını istıyor Atilla, Turklerden "Osman" dıye söz edı yor Onun lugatında halk, anonım kışı, Osman "Avrupalı simdi Osman der, hepimiz Osman'ız, 'Osman', diyor; muzik, rakı sofrasında göbek oynattıran . Oyle bilir. Turkiye'de şimdi yeni yeni yerlesınekle muzik kulturu. Çunku muzik, bir kulturdur." Atilla, yüksek sesle düsünurcesıne, "Şimdi ben 'Tyrkis'i Turkiye'ye gotursem ne olacak?" dıye soruyor. Hemen ardından yanıtı da gelıyor bu sorunun "Danimarka ile Turkjye arasında başka turlu bir diyalug başlayacak. Bunun da bir faydası olacaktır. Mutlaka olacaktır. Olmamasına imkân yok. Çunku ben Turkum; grup Danunarkalı. Yaptığımı/ muzik Turk muziğı, ya da Turk içerikli en azından. Ne olacak? Danimarka lelevi/yonu lakip edecek bu işi... O /aman belki Turki>e'nın meselelerini Turkiye'nin dışarıya anlatamadıgı meseleleri onlar, başka Dİr şekilde dinlemeye başlayacaklar." Danımarkalıların, hkandınav insanının Turkıye'yı ve Turklerı anlayabılmekte oldukva zorlanaLdğını hemen anımsayan Atilla Engin, "Danımarka'nın Iurkiyegibi komşuları olmadıgı ıçin, bizi anlaması zor. Bizde, bu demokrasi hareketleri yeni... Sultan gittiklen sonra başladı" dıyor ve devam edıyor. "Biz bu işleri kolay kolay ogrenemedik. Ilani konuşup da herkesin hakkını kabul elmek. Seni de kabul etmek, beni de kabul etmek; bunlar yeni bizim için. 5060 sene, çok uzun bir sure degil yani. Bizim bir de tempe raman meselemiz var... Turkler boyle scydir... Ateşlidir. Benim scnin fikirlcrini kabul etmek. Bunlar yavaş yavaş yerleşiyor; ama yerleşiyor. Danimarkalıların anlamadıgı konular. Öyle basit degil..." Jan Garbarek ile çalmak Şımdı bız yıne muzığe donclım, Atilla £ ngin'ın en son plağında, sadece Danimarka'da değıl, bütün dünyada tanınan caz sanatçısı basçı Niels Henning Orsted Pedersen de var. Ondan önce de, arka arkaya, önce Alılla'nın kendı ısmını taşıyan grupld yaptığı "No Money, No Honey", sonra da, Dortmund'dakı "Big Band FestıvaJı'nde bırıncılık kazanan parçanın adıyla, "Tyrkıs"le yayınladığı, "My Little thinese Love..." Atilla Engın'ın gelecek plakları arasında, Norveçlı caz ustası saksofoncu Jan Garbarek'le yapmayı planladığı bir uzunçalar da var. Atilla, Jan Garbarek'ın stılı ıçın, "İnsanın direk kalbine hitabedeıı bir lonu var" dıyor "Stili, tar/ı bi/ım muzığe uygun. /aten daha once birkaç kere Hint müziği de yaplı... Hani dağlarda vobanlar başlar bir şarkı soylemeye, yankılanır. Ben çok iyi tanırırn bu scsi. Onun gibi çalıyor. Onun için de çok uygun benim yapacağım yeni plaga." Atilla Engın'le yaptığımız konuşmada, aynen konserlerınde olduğu gıbı, bır sürü Ingılızcc, Danımarkd ve Turkçe sözcuk uçuşuyor havada... Dağlara adanan plak Atilla Engın'ın bu gelecek plağından konuşıırken, mü/ık felsefesıne de gırıyoruz bıraz "Plakta percussion, ses, boyle dunya sesleri olacak" dıyor Atilla "Çunku biz hepimiz etkileniyorıı/ birbırimi/den. Ktkilenince de hirhirimi/i andırıyoruz. İnsan biliyorsun gu/el şeyler gorunce, duyunca, o guzel ^eylerin yonune, içine doğru girmek ister, hep kotu ^eylerden kaçmak ister. tşte ben de boyle guzel insanları arıyorııın. Guzel ortanı arıyorum; ya^landıkça daha iyi çalmaya, daha iyi komunikasyon kıırmaya basladım. Kendimle insanlar, hayvanlar ve tabiat arasında... Onun için 'Tyrki>'in plağını, "May Little C'hınese I ove"ı dunyanın dağlarına ithaf eltim. Dedim ki, dağlar, bagımsı/hk ve hıırriyetin semboludıır. Benim muzığımi de ben dağlara hen/elıyorum. Aslında insanlarla dağlar arasında bir fark yok. insanlar da aynı, kı/gın, uzgun, âşık olmuş, romantik, sempatik... Fark... İnsanlar baskı altında, dogmalanndan itibaren baskı altındadırlar. İlk doğduklannda yapabildikleri global şcylcrı ralıatça yapabıldıkleri şeyleri, yava* yava^ vapamamuya >e de çesitli şekillerde yonlendırılmeye başlıyorlar. Ben bunun farkına vardığım için ınuziğimı dağlara ithaf ettiın. Dunyanın dağlanna. Oyle serbest, bağımsız diye. Yani gonul arzediyor ki, insanlar da birbirini yemeden boyle yaşayabilsinler..." Teybı burada kapatıyoruz, ama Atilla konuşmaya devam edıyor Cumhuriyet DERGİ okurlarına tekrar selam gonderdıkten sonra, Anadolu'da sırt çantasıyla otostop yaparak dolaştığını, Anadolu ınsaııınııı büyuk ınSdn oldugunu diıldtıyor "Ln buyuk halk, yani Osman" dıyor. Eğer Atilla Engin, Turk yetkılılerını ıkna edebılır ve ruyaları gerçekleşırse, "Tyrkis Big Band"ı ve Atılla'nın müzığını Turkıye'de de dınlemek mümkun olgcak D