27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Atatürk kitapları deyince Ë Öner YAĞCI tatürk, tek bir insanın neler yapabileceğini gösteren 20. yüzyılın olağanüstü lideridir.” Prof. Geoffrey Lewis (19202008, Türkiye ve Türk dili ile ilgili birçok yapıtı olan Oxford Üniversitesi emekli profesörü) ATATÜRK’ÜN YAZDIKLARI Atatürk kitapları deyince aklıma önce Nutuk (Söylev) geliyor. Türkiye’nin dokuz yıllık en önemli bir döneminin belgelere dayalı siyasal tarihi olan ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın, Türk Devrimi’nin ilk elden güncesi niteliğindeki Nutuk için Atatürk’ün 1919–1927 arasındaki özyaşamöyküsü de denilebilir. Atatürk’ün kendisinin yazıp Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15–20 Ekim 1927’de Ankara’da toplanan İkinci Kurultayı’nda 36,5 saat süren ve altı günde okuduğu tarihi bir sesleniş olan Nutuk, yalnızca bir dönemi anlatmakla kalmayan, yakın tarihimizin ders alınacak deneyleriyle dolu olan ve ulusal varlığımızın geleceğine de ışık tutan bir yapıt. Komutan, devlet adamı, devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ü en iyi anlatan kitap olan Nutuk ilk kez 1927’de, biri asıl metin, diğeri belgeler olmak üzere Arap harfleriyle iki cilt olarak yayımlandı, harf devriminden sonra, 1934’te Milli Eğitim Bakanlığı’nca üç cilt olarak yeniden basıldı, çeşitli yayınevlerince ve kurumlarca yıllardır yeni basımları yapılıyor. Yeni kuşaklarca anlaşılması için Hıfzı Veldet Velidedeoğlu tarafından sadeleştirilerek Söylev adıyla yayımlanan (Cumhuriyet Kitapları) yapıt en yaygın olarak okunuyor. Şerafettin Turan’ın gençler için sadeleştirdiği ve kısalttığı Söylev (Dil Derneği) de sürekli yayımlanıyor. Ceyhun Atuf Kansu, Söylevi Okurken (Bilgi Yayınevi) adlı yapıtında, Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamada en temel yapıtın Söylev olduğunu söylüyor. Kansu, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı ve bu savaşın dramatik akışını anlatan Mustafa Kemal’in başkişisi olduğu Söylev’in çeşitli bölümleriyle ilgili yorumlarını, tartışmaları aktarıyor. Söylev’in Cumhuriyet’ten ve bağımsızlıktan yana herkesçe mutlaka ve gerçekten anlaşılarak okunması için bir kılavuz anlamında da değerlendirilebilecek olan bu yapıtıyla Kansu, ömrünü verdiği Cumhuriyet ve bağımsızlık ilkesine yine yüreğinden, canından güzellikler katıyor. ArapçaFarsça terimlerle dolu ders kitaplarının öğrenciler açısından öğrenmeyi geciktireceğini düşünen Atatürk’ün 1936–1937 kışında Dolmabahçe Sarayı’nda yazdığı Geometri (Örgün Yayınevi) ve onun “Ulus, devlet, özgürlük, demokrasi nedir?”, “Karşılıklı haklar ve görevler nelerdir?” sorularına çağdaşlığını hâlâ yitirmeyen yanıt arayışlarını içeren, aydınlatıcı, bilinçlendirici bir belgesel olan Medeni Bilgiler (Toplumsal Dönüşüm Yayınları), Nuran Tezcan’ca Atatürk’ün Yazdığı Yurttaşlık Bilgileri (Cumhuriyet Kitapları) adıyla sunuluyor. Mustafa Kemal’in kurmay yarbay rütbesiyle Sofya Askeri Ataşesi olarak bulunduğu sırada 1914’te yazdığı Zâbit ve ATATÜRK KİTAPLARI “A Kumandan ile Hasbihal (Subay ve Komutan ile Konuşmalar, T. İş Bankası Yayınları) adlı kitaptan başka askerlikle ilgili üç kitabı daha yayımlandı. Makedonya’da Köprülüİştip yolu üzerindeki Cumalı Ordugâhı’nda bir tugayın yaptığı, on gün süren eğitim ve manevraya katılan Mustafa Kemal’in tuttuğu notlar, otuz dokuz sayfa metin ve yedi krokiden oluşan küçük bir broşür halinde Selanik’te 1909’da basılan Cumali Ordugâhı/ Tâbiye ve Tatbikat Seyahati yeniden kitaplaştırıldı. Mustafa Kemal’in kurmay önyüzbaşı iken Almancadan çevirdiği Bölüğün Muharebe Talimi ve Selanik’te Üçüncü Ordu Karargâhı’nda kurmay kıdemli yüzbaşı iken Almancadan çevirdiği, 1908’de Selanik’te basılan Takımın Muharebe Talimi de askerlikle ilgili öteki kitapları. mi’nin tarihsel sürecini özgün kaynaklardan, yanlışsız, eksiksiz ve yorumsuz sunmak amacıyla Kaynak Yayınları, Cumhuriyet’in 80. Yılı Armağanı olarak yayımlamaya başladığı Atatürk’ün Bütün Eserleri’nin yirmi yedinci cildini sundu. Yüzlerce belge, yazı, mektup, demeç, tutanak, görüşme ve konuşmanın bir araya getirildiği, yapıtta, yalnızca Atatürk’e ait olduğu kanıtlanmış metinlere yer veriliyor. Atatürk’ün Bütün Eserleri’nde anılardaki aktarmalardan belgenin aslına ulaşmak için yararlanıldığı belirtiliyor. Devrimci gelecek ancak devrimci geleneğin birikimiyle yaratılabilir düşüncesiyle, Atatürk’ü bilmenin ve anlamanın, bir yönüyle yirminci yüzyıl Türkiye’sini ve dünyasını inceleme ve açıklama çabası nın bir gereği olduğu vurgulanan yapıtın büyük bir boşluğu doldurduğunu söylemeliyiz. KLASİKLEŞEN KİTAPLAR Bizim kuşağın birikimini ve bilincini de gösteren bu öznel seçmede ilk söz edeceğim klasik kitap, Şevket Süreyya Aydemir’in 19631965’ten beri sürekli basılan üç ciltlik Tek Adam: Mustafa Kemal (1881–1938) (Remzi Kitabevi) adlı yapıtı. Önce adından başlayalım: 4 Şubat 1919 günü, Alemdar gazetesi yazarı Refii Cevat (Ulunay), Mustafa Kemal Paşa ile Şişli’deki evinde bir söyleşi yapar. Söyleşi bitince Kemal Paşa, “Bu vatan içine düştüğü bu felaketten nasıl kurtarılır, istiklaline nasıl kavuşturulur?’ diye bir soru sormanızı beklerdim” der. “Af buyurunuz Paşa hazretleri, bugün içinde bulunduğumuz bu şartlardan bu vatanın kurtulmasını en uzak ihtimalle dahi mümkün görmediğim için böyle bir soru sormadım” diyen Refii Cevat’a, “Siz gene de böyle bir soru sormuş olunuz, ben de cevabımı vereyim, fakat yazmamak şartıyla” der Kemal Paşa. O, “Zatıâlinizi dinliyorum Paşa hazretleri” deyince Kemal Paşa, “Bakınız Cevat Beyefendi, sizin imkânsız gördüğünüz kurtuluş yolları vardır, bugün herhangi bir teşkilatçı Anadolu’ya geçer de milleti silahlı bir direnişe hazırlarsa bu yurt kurtarılabilir” der. “Nasıl olur Paşam?” diyen Refii Cevat’a, “Aklınızdan geçenleri tahmin ediyorum, doğrudur görünüş tamamen aleyhimizde Atatürk’ün konuşmalarından derlenen Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk’ten Vecizeler, Atatürk’ten Düşünceler, Atatürk Diyor ki, Eskişehirİzmit Konuşmaları, Atatürk’ün Özel Mektupları gibi onlarca yapıt, elbette, 1908 Devrimi öncesinden başlayarak toplumumuzun devrim adımlarıyla iç içe bir yaşamın aktarılması için yeterli değildi. Onun eyleminin, tarihimize damgasını vurmanın yanında, insanlık tarihine de önemli katkıları olduğu gerçeği, önderliğini yaptığı Cumhuriyet Devrimi’nin en önemli göstergeleri olan düşünce ve görüşlerinin tarihsel akışı ve bütünlük içinde sunulmasının büyük anlamı vardı. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devri ama düşmanlarımız olan bu büyük devletlerin bir de iç yüzleri var” diyen Mustafa Kemal sakindir. “Nasıl Paşam?” diye soran Refii Cevat görüşmenin bundan sonrasını şöyle aktarır: “Anlatayım. Siz sanıyor musunuz ki savaşı kazanmakla müttefikler aralarındaki bütün sorunları çözmüşlerdir. Aralarındaki asıl rekabet şimdi başlayacaktır. Asırlarca birbirleriyle boğuşan Fransızlarla İngilizleri ortak düşman tehlikesi birleştirdi. Şimdi o eski rekabet, bıraktıkları yerden tekrar başlayacaktır. İtalya’nın da başı dertte. Onlar da her an bir iç karışıklık yaşayabilirler. Sonuçta, Anadolu’da başlayacak bir millî direnişle hiçbiri mücadele edecek durumda değildir. Böyle bir mücadelenin tam sırasıdır. Paşam, millî direniş... Güzel, ama neyle? Hangi askerle, hangi silahla, hangi parayla? Maalesef Paşa’m, kupkuru bir çölden farksız oldu bu güzel vatanımız. Öyle görünür Refii Cevat Bey, öyle görünür. Ama çölden bir hayat çıkarmak lazımdır. Çöl sanılan bu âlemde saklı ve kuvvetli hayat vardır. O, Türk milletidir. Eksik olan şey teşkilattır. Bu teşkilat organize edilebilirse vatan da millet de kurtulur. Mustafa Kemal’e veda ettim; matbaaya geldim. Ne kafam almıştı ne mantığım. Daha doğrusu anlattıkları bana deli saçması gibi gelmişti. Matbaada arkadaşlar anlat diyorlardı; neler söyledi? Anlattım: Şu sıralar Anadolu’ya geçilir, orada teşkilat kurulur, vatan bağımsızlığına kavuşur, millet de özgürlüğüne kavuşurmuş, anladınız mı arkadaşlar? Bu deli değil, zırdeliymiş. O günlerde, o şartlar içinde İstiklal Mücadelesi’ne atılıp Türkiye’yi kurtarmaktan söz edenlere karşı herkes benim gibi düşünürdü. O günlerde böyle düşünen tek adam oydu; tek adam!” Sevr’i imzalayan, çökmekte olan bir dinselgeleneksel imparatorluktan yepyeni bir ulusun, yepyeni bir devletin doğuşunun, Türk Devrimi’nin Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamıyla ve kişiliğiyle örtüştürülerek anlatıldığı Tek Adam: Mustafa Kemal (1881–1938), Atatürk konusunda bir başyapıt. Lord Kinross’un Atatürk: Bir Milletin Yeniden Doğuşu adlı yapıt (Çeviren: Necdet Sander, Altın Kitaplar Yayınevi), çağdaş Türkiye’yi yaratan ve tarihin akışını değiştiren büyük önder hakkındaki birçok bilgi eksiğini giderecek kapsamlı, bir araştırma ürünü. Atatürk’ü büyüleyici ve gizemli bir kişilik olarak belleklere kazıyan bu başarılı yapıtın da klasikleşmiş olduğunu söyleyebilirim. Falih Rıfkı Atay’ın Çankaya (Pozitif Yayınları) ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Atatürk (İletişim Yayınları) adlı yapıtları da gözleme dayalı tanıklıklar olarak Atatürk’le ilgili sürekli okunan kitaplardan. Ruşen Eşref Ünaydın’ın Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülâkat (Haz.: Nurer Uğurlu, Türkiye İş Bankası Yayınları), Mazhar Müfit Kansu’nun Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber (Türk Tarih Kurumu), Cemil S. Bozok’un Salih Bozok/ Hep Atatürk’ün Yanında (Çağdaş Yayınları), Turgut Gürer’in Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer Cepheden Meclise Büyük Önder ile 24 Yıl adlı yapıtlardan da önemli belgeler olarak söz edilmeli. ¥ SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle