23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 25 Aralık 2012 Salı Yenileme değil kentsel rant ? ÖZLEM YÜZAK entsel Dönüşüm... Son yılların en sık tekrarlanan sözcüğü.. Artık zengin fakir herkesin ağzında. Tabii öncelikle siyasetçilerin ve de müteahitlerin... İstanbul, Ankara gibi büyük kentler şantiyeye dönüşmüş durumda. Yeni yasa ile Türkiye genelinde 20 milyon evden ilk aşamada 6 milyonunun yıkılması tasarlanıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar yeni kentsel dönüşüm kanununa ilişkin “Yol haritanız nedir?” sorusuna “Politikamız ulusal bir politikadır. Şehirler yeniden inşa edilecektir. Öncelik İstanbul ve İzmir'de. Başlangıç olarak 6 milyon evi hedefliyoruz. İlk olarak ev sahiplerinden evlerini yıkmalarını isteyeceğiz. Bunu yapmazlarsa bundan Düğmeye basıldı. kaçamayacaklar. Devlet Kentsel dönüşüm her düzenleyici olacak ve koşulda gerçekleşecek. fiyatlar aşağı çekilecek” Çevre ve Şehircilik yanıtını vermişti. “Yıkım sırasında karşılaşacakları Bakanı eski TOKİ olası engellere” ilişkin bir Başkanı Erdoğan diğer soruya ise “Kanunen Bayraktar’ın dediği gibi güçlü bir temele sahibiz. Vatandaşlarımız için bu ‘gerekirse zor riski alıyoruz. Yetkiyi kullanarak’. Bugüne şehirlerdeki valilere kadar yaşanan örnekler verdik. Bu son derece ise ne yazık ki yapılanın önemlidir. Belediyeler kentsel yenileme değil yıkımlar sırasında yetki sahibi olduğunda zorluklar kentsel rant gerçeğini yaşanabilir. Polis ile silahlı olduğunu gözler kuvvetler valiliğe bağlı önüne seriyor. olduğundan bu uygulama çok daha etkilidir”yanıtını... Bunun özeti: Dönüşüm her koşulda gerçekleşecek. Gerekirse zor kullanarak... Ancak bugüne kadar yaşanan örnekler ne yazık ki kentsel yenileme değil kentsel rant gerçeğini gözler önüne serdi. Yoksul insanların şehrin başka yerlerine sürüldüğü, kentin dokusuna, tarihine zarar verilen birçok uygulama ile karşılaştık bugüne kadar: Sulukule ve Ayazma bunlara yalnızca birer örnek. 15 milyonluk ve sürekli göç olan İstanbul üzerinden kentsel dönüşümü irdelediğimizde bunun birden fazla biçimi olduğunu görüyoruz. Yıldız Teknik Üniversitesi'nden Şehir Planlamacı Doç. Dr. Asuman Türkün bu dönüşüm çeşitlerini şöyle açıklıyor: Dönüşümün çok zaman serbest piyasanın işleyişine bırakılıyor. Cihangir, Galata ve Tophane bunun örnekleri.. İkinci bir dönüşüm biçimi, Fikirtepe gibi merkezî konumu nedeniyle serbest piyasa aktörlerinin ilgisini çeken alanlarda ortaya ! K Tarihî konut dokusunun bulunduğu Tarlabaşı ve Taksim Projesi tepeden verilmiş kararlar sonucu dönüşümün örnekleri. bunların mevcut sorunları gerçekten çözüp çözemeyeceği ise daima tartışma dışı kalıyor. çıkıyor. Bu alanlarda imar hakları yükseltiliyor ve yine piyasa içinde dönüşümleri sağlanmaya çalışılıyor. Kentsel dönüşüm yasasının çıkmasıyla birlikte Etiler, Levent gibi kentin merkezî alanlarında yer alan ve arazi değeri yükselmiş 4050 yıllık sosyal konut veya kooperatif alanlarında da deprem odaklı bir dönüşüm bekleniyor. Bu tür dönüşümlerde mülk sahiplerinin yapılan pazarlıklarda kısmen söz sahibi olması ve artması beklenen rantlardan bir pay alması ya da en azından mülklerini korumaları mümkün olmakta.Üçüncü tür dönüşüm ise piyasa içinde dönüşümü “kilitlenmiş” alanlarda gerçekleşiyor. Bu alanların plan ve proje kararlarıyla “dönüşüm/yenileme alanı” ilan edildiği ve çıkarılan yasaların yardımıyla dönüştürülmelerinin hedeflendiği görülüyor. Tarihî konut dokusunun bulunduğu Tarlabaşı, FenerBalat ve Sulukule, tepeden verilmiş kararlar sonucu dönüşümün örnekleri. Bu alanlardaki bina tipolojisi ve yaşayanların ekonomik güçleri rantın istenildiği ölçüde artmasına imkân vermiyor; dolayısıyla, binaların yıkılarak birleştirilmesi ve daha büyük kentsel projeler için hazırlanması söz konusu. Bu tür dönüşümün bir başka önemli örneğini de rant potansiyeli yüksek gecekondu alanları ve gecekondu önleme bölgeleri oluşturuyor. Bu konut alanlarının “kentsel dönüşüm alanı” ilan edilerek yıkılması ve buralarda yaşayanların TOKİ’nin dar gelirliler için inşa ettiği toplu konut alanlarına borçlandırılarak yerleştirilmeleri gündeme geliyor. Burada kişilere üç seçenek sunuluyor: ya binalarını belirlenen fiyatlara satıp gidecekler, ya kendi mahallelerinde yapılacak olan daha lüks konutların yüksek bedelini borçlanma yoluyla ödeyecekler, ya da kendi mahallelerinden farklı bir yerde yapılan ve daha uygun fiyatlı TOKİ konutlarına yine borçlanarak geçecekler. Bu üç seçeneğin de bu mahallelerde yaşayanlar için ciddi bir çözümsüzlüğe yol açtığı açık. Kentsel dönüşüm proje ve uygulamaları, ilgili alanlardaki kentsel ve toplumsal sorunları çözme iddiası ile başlatılıyor. Bu iddia, hem kentlerin planlı ve düzenli bir biçimde gelişmesini ve kentsel yaşam kalitesinin arttırılmasını, hem de özellikle dar gelirlilerin barınma sorununu çözmeyi içeriyor. Öte yandan, dönüştürülmesi planlanan alanların hangi ekonomik ve toplumsal dinamikler bağlamında geliştiği ve bu alanlarda yaşayanların içinde bulunduğu koşullar gerçekçi bir biçimde analiz edilmeden birtakım “dönüşüm modelleri” geliştiriliyor ve bunların mevcut sorunları gerçekten çözüp çözemeyeceği tartışma dışı kalıyor. İşte konu bu kadar açık...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle