Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 Cumhuriyet ENERJİ 7 Ağustos 2012 30 Kemal ULUSALER EMO Enerji Çalışma Grubu Üyesi Başka bir enerji; yaşam sevinci… sının gölgede 40 dereceyi aştığı günü, rüzgarın serinlettiği teras gölgesinde, kah okuyarak, kah uyuyarak geçirmiştim. Gün batımına yakın, giderek laciverte dönen denize baktım, bana “gel” ediyor gibiydi. Gündüz, nispeten serin olan Ege Denizi sularında kulaç atarken, etrafımda çember oluşturan yüzlerce minik balıktan oluşan sürünün ortasında yüzmek gerçekten keyif vericiydi. Hele ayaklarımın dibinde kupesler, karagözler, kefaller korkusuzca dolaşıyorlarken. Bu balıkların içinde oldukça iri olan kefaller aklımı çelmiş, akşama bir kıyı balıkçılığı serüvenine beni davet etmişti. Davetleri kabulümüzdür deyip; gündüzden bir “Kıbrıs oltası” edindim. Akşam, gün batımına yakın kıyıya indim. İskelenin ucuna kadar gidip bir aydınlatmanın dibine konuşlandım. İskelede, ononiki yaşlarında iki çocuk ve akşam gezintisine çıkmış iki genç kızdan başka kimse yoktu. Gözlerim geçen yıl tuttuğum balıkları aşıran tombul gri kediyi aradı. Ortalarda görünmüyordu. En azından bu gecelik, balıklar güvendeydi demek. Bir yandan çantamı açıp hazırlığımı tamamlarken bir yandan da sessizliğin sesini dinlemekteydim. Bölgenin her daim esen rüzgarı bütün ihtişamı ile tepemde Bankev flamasını kamçılamaktaydı. Diyebilirim ki, tek aykırı ses buydu. Sonra, sonsuz maviliğin sessizliği… Kıbrıs oltasının onlu iğnelerini ekmeğin üzerine sararken oldukça acemiydim doğrusu. Bir yandan rüzgarda uçuşan misinanın iğnelere dolanmamasına, bir yandan da elimi iğnelerin hışmından kurtarmaya çalışıyordum. Ben böyle uğraşırken aynı tip oltayı maharetle sarıp denize bırakan iki ufaklığın çığlıklarla ellerinde oynaşan yaklaşık 200 gramlık balığı çantalarına atışları bir olmuştu. Bu manzara bana da umut vermişti doğrusu. Bu umutla oltamı denize bıraktım. O da ne? İlk acemi sarımı oltamın mantarı suya batıp batıp çıkmaya başlamasın mı… Hemen asıldım misinaya. Ancak oltanın sarsılmasından ve ağırlığından gelenin pek öyle dişe dokunur bir şey olmadığı belliydi. Nitekim gelen balık ancak 150 gramlık bir kupesti. Olsun varsındı. Bu ilk göz ağrısını torbama attım. Lakin daha sonra işler sarpa sarmış, iğneler birbirine dolanmaya başlamıştı. Öyle ki bir ara ayakkabımın bağcığına takılan bir iğneyi ancak pense yardımı ile çıkarabilmiştim. Ancak bir, derken bir daha, peşi sıra gelen balıklar neşemi tekrar yerine getirmişti. Gecenin asude havası, yıldızlar, balıklar ve suyun şıpırtısı mutluluğun resmi bu olabilir miydi? Belki Nazım’a, belki Abidin’e sormak gerekirdi. Belki de hiç kimseye. Sadece yaşamak, yaşamak… Yazının sonuna geldik. Hala enerji ile ilgili bir sözcük etmiş değilim. Zaten etmeyeceğim de… Yaklaşık 30 sayıdır enerji ile ilgili yazılarımın hemen hiçbirinde olumlu bir şeyler yazmak nasip olmadı, bari bu yazıda olumlu, güzel bir şeyler yazmış olayım. Evet, bu yazı enerji konusuna gökteki yıldızlar, denizdeki balıklar kadar uzak bir yazı oldu. Ama olsun varsın; ülkemde uzman olduğunu söyleyip enerjiye o kadar uzak olan kurum ve kişiler bulunuyorken; halktan yana enerji politikalarına yıldızlar kadar uzak duran; hemen her gün ahkam kesenler ülke yönettiğini iddia ederken; yılda bir kez de olsa onlardan ve yarattıkları sorunlardan uzak, konu dışı bir yazı okumaya sanki sizlerin de ihtiyacı varmış gibi geldi bana. Yoksa benim hüsnü kuruntum mu? I Sahura kadar yaşamın sürmesi günlük tüketimi 800 milyon kilovat saate kadar yükseltti Oruç elektrik tüketimini katladı Sinan TARTANOĞLU ANKARA Türkiye enerji tüketiminde her geçen gün rekor kırıyor. Klima kullanmanın kaçınılmaz olduğu sıcak yaz günlerinin, Ramazan ayına denk gelmesi yurttaşların sahura kadar genel yaşamını sürdürmeleri, elektrik tüketimini arttırıyor. Türkiye her geçen gün enerji tüketiminde kendi rekorunu kırıyor. 26 Temmuz tarihinde 797 milyon 417 bin kilovat saate (kWh) ulaşan tüketim yeni bir rekor olarak değerlendiriliyor. Günlük tüketimin saat saat hangi noktalara ulaştığını gösteren tablo, enerji tüketiminde Ramazan ayının da etkisinin olduğunu gösteriyor. Temmuz ayının en sıcak günlerden biri olan 26 Temmuz’da sabah saat 07.00’de 26 bin megavat saat olan tüketim, klima kullanımının yoğunlaştığı saatlerde giderek arttı ve saat 14.20’de 38 bin 649 megavat saate ulaştı. Saat 20.00’da 38 bin megavat saatin altına ancak düşebilen enerji tüketimi, saat 23.00’dan sonra bile yüksek değerlerde seyretti. Uzmanlar bunu, Ramazan ayında yurttaşların geç saatlere kadar günlük faalieyetlerini sürdürmesine bağladı. lerine denk getirilmediğini” açıkladı. ‘Üretim tüketimi karşılamıyor’ Ramazan ayı boyunca sıcakların bu şekilde seyretmesi ve tüketim tablosunun her geçen gün kendi rekorunu kırması olasılığı karşısında uzmanlar, Türkiye’nin ciddi bir enerji krizi ile karşı karşıya kalacağı yorumunu yaptı. Elektrik kesintileri, “Enerji arz ve talebinde bir sıkıntı mı var?” sorusuna Fırat Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidrolik Anabilim Dalı öğretim Üyesi Dr. Cihat Tuna, “Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi sonucunda klima yüklerinin artmış olması, elektrik arzını talebi karşılayamaz hale getirmiş ve elektrik kesintileri kaçınılmaz olmuştur” yanıtını verdi. Elektrik tüketiminde yaşanan artışı “Cumhuriyet tarihinin rekoru” sözleri ile değerlendiren Tuna, elektrik üretiminin saatlere göre yaşanan tüketim artışını karşılamadığını kaydetti. Karanlık tehdidi Tuna, şu değerlendirmeyi yaptı: “TEİAŞ verilerine göre Türkiye elektrik tüketimindeki artış özellikle 2016 yılından sonra ciddi sıkıntılara yol açabilecek gibi görülüyor. Bu yıl, geçen yılın aynı dönemine göre enerji tüketimi yüzde 12 arttı. Elektrik tüketimi bu hızla artarken üretimi artırmaya yönelik yatırımlar zamanında yapılmazsa enerji alanında bir kriz kaçınılmaz olur. 2023 hedefi, ekonomide istikrar, sağlıklı büyüme gibi hedefleri başarabilmek için enerjide arz güvenliği şarttır. Bir kamu hizmeti olan elektriğin güvenli, sürekli ve ucuz bir şekilde sağlanması hedefi ile yapılacak enerji alanı yatırımları özel sektörün katkısı ile hızla yaşama geçirilmelidir. Aksi takdirde yaşanacak olumsuzluk maalesef, karanlık tehdididir ve hepimizi derinden etkileyecektir.” Ramazana özel kesinti Enerji tüketiminin çok büyük oranlara ulaşması, elektrik kesintilerini de kaçınılmaz kıldı. Sıcakların arttığı günlerde elektrik iletiminin kesilmesi, su pompalarının da çalışmasına engel olunca yurttaşların sıcak yaz günlerinde yaşadığı sıkıntı ikiye katlandı. Artan kesintiler karşısında Ankara bölgesinin elektrik dağıtımından sorumlu olan Enerji Sa “Şebeke yenileme, iyileştirme, aydınlatma gibi alanlarda yaklaşık 200 milyon lira tutarında yatırım planladıklarını, bu planın hayata geçirilmesi için de belirli periyotlarda elektrik kesintisi yapılması gerektiği” savunmasını yaptı. EnerjiSa yetkilileri, planlı elektrik kesintilerinin Ramazan ayında “Sahur ve iftar vakit