02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Yitik bir hazine Binbirkilise Karaman GeziciYAK Seyahat Acentası, Kurban Bayramı’nda 48 Kasım 2011 tarihleri arasında Konya, Karaman, Mut ve Ermenek’ bölgesini içeren, Neolotik Dönemden Günümüze Orta Anadolu başlığı altında gezi düzenliyor. 4 Kasım Cuma akşamı 21.30’da İncirli Boyner Mağazası, 22.00’de Taksim AKM ve 22.40’da Kadıköy Evlendirme Dairesi önünden araçlar kalkacak. GeziciYAK tarafından verilen bilgiye göre, tur programını kısaca şöyle: 1. Gün Konya Sille: Sabah saatlerinde Konya’ya ulaşılıyor. Kahvaltı sonrası Konya şehir gezisi yapılıyor. Öğle yemeğinden sonra Sille’ye geçiliyor. 2. Gün KonyaÇatalhöyükKarapınarMeke GölüKaradağBinbirkiliseKaraman. 3. Gün Karaman TAŞKALE (Kızıllar), Manazan Yerleşkeleri ve Tahıl Ambarları EREĞLİ İvriz gezileri yer alıyor. 4. Gün Karaman SERTAVUL GEÇİDİ ALAHAN MUT ERMENEK güzergahında geziler tamamlanıp Toroslar sinsilesinin doyumsuz güzelliklerini seyrederek İstanbul’a geri dönüşe geçilecek. Ayrıntılı bilgi için: 0 212 238 51 08 pbx Gsm: 0 544 316 05 02 [email protected] Ah Kars, Vah Kars LEYLA TAVŞANOĞLU HAYRİ ARSLAN 12 EKİM 2011 ÇARŞAMBA Neolotik dönemden günümüze Anadolu turu İlk kez gittiğiniz bir kentte “Nerelisin?” diye başlayan tanışma sorularına verdiğimiz yanıt hangi kente ait olduğumuzu belirtmekle kalmaz, aynı zamanda nasıl bir tarihe yaslandığımızı, hangi birikimlere sahip olduğumuzu, kültürel dokumuzun şifrelerini fısıldayan bir ayna görevi yapar. Bir şehrin büyüklüğü insanların hayallerine hitap etmede gösterdiği marifetle ölçülür. Tarihin cenderesinden geçmiş, asırların havasını koklamış her şehir istinasız kendine has bir ruh taşır. Bu ruh asaleti onu farklı kılar, insanları kendine doğru mıknatıs gibi çeker. Bir ilin havasını teneffüs edip, kaldırımlarını arşınlayanlar, târihi mekanlarında, medreselerinde çay yudumlayanlar orada kendilerine ait yitik sevdalarını bulur ve başkalarına kolay izah edemeyecekleri içten bazı zevkleri derinlemesine tadarlar. Karaman ili de öyle bir kent. Karaman, dümdüz bir arazide kurulan, gayet modern bir il. Karaman geçmişin derin gölgesinde, çok eskilere uzanan bir tarihe yaslanmış İç Anadolu coğrafyasının güneyinde yitik bir hazine gibi. Tarihi eserleri açısından zengin olan Karaman ve çevresi gezginlerin keşfetmesini bekliyor. TURSAB Kültür Turizmi Sempozyumları’nın bu yılki durağı Hatuniye olan Karaman’a konusunda uzman turizm seyahat Medresesi acentaları ve birkaç gazeteci gurubun içinde ben de vardım. Bir gazeteci olarak ilk kez gitmiştim. İki günlük gezimiz boyunca gözlerimiz İl Kültür Müdürü’nü ararken, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Toktay, Başkan Yardımcısı Rıza Duru’nun özverileriyle ve MEVKA’nın finansman desteğiyle kültür gezisi gerçekleştirildi. Karaman, havası bisküvi kokan bir il. Özellikle, organize sanayi bölgesinde, mutlaka bu bisküvi kokusunu hissedersiniz. Şehirdeki ilk fabrika, 1962 yılında açılmış. İlk açıldığında, kara tavalarda, bisküvi pişirmekle başlanan üretim; günümüzde, binlerce çalışan ve her türlü teknolojik gelişmenin üretime yansıtılmasıyla sürdürülmektedir. Karaman, İç Anadolu Bölgesi’nin güneyinde, KonyaİçelAntalya illeri arasında bulunan önemli bir ticaret, kültür ve sanat Karaman merkezi. MÖ 8000’lerden Kalesi itibaren iskân edilen Karaman ve yöresi, yeraltı şehirleri, mağaraları, inanç merkezleri gibi turistik çekiciliklerinin yanı sıra yaylaları ve doğal güzellikleri, zengin el sanatları örnekleri ile de ziyaretçileri büyülüyor. Mutlaka duymuşsunuzdur, “Karamanın koyunu, sonra çıkar oyunu” diye bir özdeyiş var. Bizans Kalesi’nin fethi sırasında hücum eden askerler, kaleye koyun postuna bürünüp, sürünerek yaklaşmışlar. Uzaktan koyun sürüsü geldiğini zanneden kale görevlileri, bu umursamazlığın bedelini, kale ellerinden gidince anlamış ve günümüzde bile kullanılan bu sözü dile getirmişler. Karaman 1989 yılında il olmuş. Şehrin her alanda hızlı bir şekilde gelişmesi il olmasında en büyük faktörlerden biri. İlk çağda Hititler bu bölgede yaşamış. Daha sonra sırasıyla Persler, Makedonya, Selevkos ve Roma egemenliğinde kalmış. Şehirde geçmiş tarihin izlerini taşıyan birçok yapı bulunuyor. Karaman’da gezilecek yerler arasında Hatuniye Medresesi, İmaret Medresesi, Maraspoli Mağarası, Mennan Kaleleri, Tol Medrese, Aktekke, Bıçakçı Köprüsü, Yedi Oluklu Çeşme, Karaman Kalesi, Yunus Emre Camisi, Fisandon Kilisesi, Alahan Manastırı, Karaman Kilisesi, Karadağ Binbirkilise, Darbe, Karadağ ve Karaman Müzesi bulunuyor. [email protected] Şirin ve güzel cennet Fethiye NİLHAN AYDIN Bu yıl da yaz bitti işte; her ne kadar mor salkımlar hâlâ açmaya devam etseler de… Odamın balkonunda şezlonga uzanmış etrafı seyrediyorum. Karşımda deniz, dağlar ve tepeler... Yemyeşil koca dağlar yan yana dizilmiş “yelkenliler” için denizde sığınak oluşturmuşlar. Hemen aşağıda limanda sıra sıra dizilmiş yelkenli tekneler de sanki benim gibi güvenle dinleniyorlar. Nerede miyim? Akdeniz Bölgesi’nde MuğlaFethiye ilçesinin de merkezinde Yacht Classic Butik Otel’deyim. Yelken tutkunları Yacht Classic Hotel’e bağlı marinada her türlü ikmalla yapılabilmektedirler. Ekim ayındayız. Gündüzler de hafiften hafiften kısalmaya başladı; artık hava sabahları saat 6.00’yı geçerken ağarmaya başlıyor, akşamları da saat 20.00 olmadan kararıyor. Erken kalkan ben, günü değerlendirmek için aşağıya, marinaya iniyorum. Zira Fethiye öyle birkaç günde gezmek ile bitecek bir yer değil. Elbette ilk olarak Ölüdeniz’i görmeye gidiyoruz. Gezi arkadaşım Habertürk editörü Begüm Çelikkol ile birlikte araba ile Fethiye’nin içinden geçerek yaklaşık 10 dakikada Ölüdeniz’e ulaşıyoruz. Belceğiz’de arabadan inip yürüyerek zeytin ağaçlarını geçiyor ve Begüm güneşlenmeye, şezlonglara yöneliyor, ben ise hiç oyalanmadan kaygan taşlarda yürümekte zorlanarak denize giriyorum. Yüzerek ilerledikçe de sahilin kumsalı olduğunu görüyorum. Tüm lagunayı çepeçevre yüzdüm ve kendimden başka hiçbir hayat belirtisi bulamadım. Kendi varlığımdan da şüpheye düştüm. Denizde sadece insan yüzüyor. Garip bir şey.. Denizin dibi yok. Yoğun bir mavi içinde yüzüyorsunuz. Lagün veya denizkulağı (1), koylarda veya körfez ağızlarının kıyı okları ile kapanması sonucu kıyı gerisinde oluşan göllerdir. Denizle yer altından veya yer üstünden bir su yoluyla bağlantısı bulunan, denizden çoğunlukla da dar bir karayla ayrılmış olan göllerdir. Akdağ’ın eteklerinde bulunan Saklıket Kanyonu’na FethiyeAntalya karayolu üzerinde bulunan Kemer Beldesi’nden sağa dönüp 21 km ilerlerseniz ulaşılıyor. Saklıkent’in en önemli özelliği binlerce yıl evvel jeolojik bir çatlama ile oluştuğu tahmin edilen kanyonun burada bulunmasıdır. Jeolojik çatlama sonucunda Saklıkent’i kanatları altına alan dağ ikiye ayrılmış ve bugünkü Saklıkent Vadisi’ni oluşturmuştur. Ortalama 200 metre yükseklikte olan bu vadinin genişliği 20 ile 30 metre arasında değişir. Tabanı normal dere yatağından farklı olarak sarp kayalarla ve büyük taşlarla kaplı olduğu için kanyon içinde yürümek oldukça güçtür. İşte bu bilgi ile yine yoldayız. Ancak günün kalan kısmında sadece Saklıkent’i gezebiliriz. Üstelik daha gezilecek görülecek çok yer var. Fethiye ne bir günde bitebilir, ne de bir yazı ile... Eğri büğrü yollarda yürümeye çalışıyorum. Kentin neredeyse bütün sokak ve caddeleri asfalt yüzü görmemiş. İnanılmaz bir çarpık yapılaşma fena halde göze batıyor. Halk arasında Rus Mahallesi adıyla anılan semtte 187778 Osmanlı Rus harbi ve sonrasında 40 küsur yıl süren Rus işgali zamanında yapılmış mücevhere benzer tek katlı köşkler kaderlerine terk edilmiş. Kars Çayı boyunca yürürken, Ruslardan kalma, bir zamanlar inanılmaz güzellikte olduğunu tahmin ettiğim yalılar birer iskeletten ibaret. Dört duvarlarının içini otlar bürümüş. Sadece yıldız gibi parlayan bir köşk var. Koruma Kurulu’nca tescil edilmiş, mükemmel biçimde restore edilmiş Baltık mimarisi tarzı yapı Kars’ın en güzel evi olarak seçilmiş. Orada da bir başka falso var. Evin hemen bitişiğinde, dış cephesi türbe Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün koruması altında, ismi de Kümbet Camii. Kilisenin ön cephesinde, dış zeminde bulunan iki tarihi mezarın bugün yerinde yeller estiğine tanık oluyoruz. Bu vandallığı kimin yaptığı da bilinmiyor. Dünya kültür mirasına değer veren kimi kişilerle konuştuğumuzda tepkilerini şu sözlerle dile getiriyorlar: “10. yüzyılda Bagratlıların egemenliği altında olan Kars’ta bu kiliseyi Bagrat Kralı Abas yaptırmış. Ama çevresi her nedense cami külliyeleriyle çevrili. Kilisenin Türkiye sınırları içinde Kars’ta bulunması hiçbir şey ifade etmiyor. Bu bir dünya kültür mirasıdır. Dünya kültür mirası olduğu gerçeği akılda tutularak korunması ve özen gösterilmesi gerekirken bizim insanlarımızın yaptığına bakın.” Aslında mükemmel biçimde korunduğunda çok güzel bir kent yeşiline boyalı iki katlı beton bir “ucube” yükseliyor. Zaten tarihi binaların burnunun dibinde bu tür ucubelere sıklıkla rastlamak mümkün. İçimden “insanlık heykeli”ne ucube deyip yıktırtan zihniyetin bir de buralara el atmasında yarar olur diye geçiriyorum. Anlaşılan o ki Türkiye’deki toprak rantı kapma açgözlülüğünden Kars fazlasıyla nasibini almış. Biraz ileride, Kars Kalesi’nin güney yamacına bakan, Hıristiyan ve Ermeni dünyası için çok önemli bir yapı yükseliyor. Bu, 12 Havariler Kilisesi. Yine Baltık mimarisi tarzı yapılmış bu binanın geçmişi 10. yüzyıla uzanıyor. Ne var ki, yüzyıllar içinde kilise camiye dönüştürülmüş. Şu anda olabilecekken Kars’ın bu kadar ihmale uğraması içimi daraltıyor. Ama içimin daralması bununla da bitmiyor. Susuz ve Selim ilçelerine bağlı köylere gittiğimizde insanların mahkum edildikleri perişanlık, sağlıksız yaşam koşulları dehşet verici. Bir Alevi köyü olan Laloğlu’nda kadınlar altyapı yokluğundan tuvalet çukurlarının sürekli tıkandığını, salgın hastalıkların baş gösterdiğini anlatıyor. Yokluk, sefalet her tarafa sinmiş. İnsan, davar ve büyük baş hayvan hâlâ bir arada yaşıyor. İnsanların, insan haklarına tamamıyla aykırı bu yaşam koşullarına mahkum edilmesi nasıl bir zihniyetin eseri olabilir? Alahan Manastırı Borajet, 30 Ekim 2011 tarihinden itibaren kış tarifesi seferlerine başlıyor. Borajet, 2011/2012 kış tarifesi 30 Ekim 2011 Pazar günü başlayacak ve 24 Mart 2012 Cumartesi gününe kadar devam edecek. Borajet Hava Yolları, 89 TL’den başlayan cazip fiyatlarıyla kışı evde değil, gezerek ve seyahat ederek geçirmeniz için fırsat sunuyor. Borajet kış tarifesiyle iç hatlarda İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Ankara ve Edremit Körfez’e, Ankara’dan ise İstanbul Sabiha Gökçen, Edremit, BatumHopa, Kayseri, Sivas, Uşak, Isparta, Tekirdağ Çorlu, Siirt, Bursa, Çanakkale, Balıkesir Merkez, Kahramanmaraş ve Tokat karşılıklı seferlerini kış boyunca gerçekleştirecek. Ayrıntılı bilgiye, 444 26 72 çağrı merkezinden ya da www.borajet.com.tr internet sitesinden ulaşabilirsiniz. Borajet’le seyahat bir başka Akdeniz’in zarif Kaş’ı BURCU AKKAYA [email protected] İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Editör: Hayri Arslan Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Tel: 0 212 251 98 7475 Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri. Antalya’nın bozulmamış ilçesi Kaş; gelip de pişman olmayacağınız bir yer. Adındaki harflerin yerini değiştirdiğimizde oluşan aşk kelimesinin hakkını verircesine gelenlerin kendisine âşık olduğu bir masal bahçesi. Kaş’a genellikle buraya gelmeyi alışkanlık edinmiş insanlar geliyor. Ama arkadaş tavsiyesi ile ya da tesadüfen yolu düşenler bile o kadar beğeniyor ki “Mutlaka bir daha gelirim” diyor. Ne mi var bu Kaş’ta? Dibi görünen temiz bir deniz, balkonlardan sarkan begonviller, Küçük ve Büyük Çakıl isimli plajlar, görkemli doğasıyla Limanağzı ve gittiğiniz plajlarda şezlong satmaya çalışmayan zarif işletmeler var. Kaş’ta birbirine yakın konumlarda; rock müzik, blues ve caz çalan, doğal dekorasyonları ile hem göze hem kulağa hitap eden hem de Bülent Ortaçgil, Şevval Sam, Sarp Mağden gibi isimleri canlı olarak dinleyebileceğiniz eğlence mekânları var. Orası küçüktür gündüzleri sıkılırım diye endişe etmeyin. Tekne turlarına katılarak ya da ciplerle; Patara, Kaputaş plajı, Saklıkent, Kekova ve Kral mezarlarını görebilirsiniz. Bir gün içinde hem turkuaz rengi denizlerde yüzüp hem de kültür turunuzu gerçekleştirebilirsiniz. Kaş en çok, önemli bir dalış ve doğa sporları merkezi olması nedeniyle tercih ediliyor. Sabahları gökyüzüne baktığınızda uçan insanlar görebilirsiniz; paragliding yani yamaç paraşütü ile gökyüzünde dans ediyorlar. Pansiyonlar, butik oteller, sayısı az da olsa lüks oteller Kaş’ın konaklama olanakları arasında. Genellikle oda kahvaltı veren işletmeler var. Akşamları da Kaş merkezde; yürüyerek kolayca ulaşabileceğiniz konumda, Akdeniz mezeleri ile lezzetli yemekler sunan restoranlar bulunuyor. Otellerde her şey dahil sistem olmadığı için olsa gerek, Antalya’daki diğer tatil yörelerine oranla çok fazla yabancı turist bulunmuyor. Ayrıca Palmiye, Çakıl, Nar, Mavi, Kaş’ım, Zeytin gibi Türkçe işletme isimlerinin yoğunluğu dikkat çekici ve anlamlı. [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle