Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 Fotoğraflar: AA 15 ARALIK 2010 ÇARŞAMBA TURİZM C İstanbul bir masal kenti Baştarafı 1. Sayfada Kadıköy Balıkpazarı’na gelmeden Muvakkithane Caddesi’nde yan yana iki pastane. Birisi Beyaz Fırın, öbürü Kars. Beyaz Fırın’ın sahibi Bulgar. Kars’ınki bir Azeri. Balıkpazarı’nın girişinde Bulgar baba kızın süt ürünleri dükkânı dolup taşıyor. Tereyağ ve krema mutlaka Bulgar’dan alınacak. Birkaç dükkân sağda Yeşil Yayla, Yorgo ve kardeşine ait bir mezeci. Noel öncesi mutlaka tezgâhın üzerinde fırında kızartılmış bir domuz yavrusu duracak. Beykın ve jambonun adresi burası. Ev alışverişlerinde de elinde siyah çanta haftada iki kez kapımızı çalan Beyaz Rus. Çantadan neler neler çıkıyor. Rus ekmeği, ponçkiler, piroşkiler, kavanoz kavanoz krem şantiyi... Arada bir eşeğinin sırtındaki yeşil dolabın içinde tek sermayesi olan ciğer satıcısı Arnavut amca. Suadiye’deki evin biraz ilerisinde oturan Madam Kalliyopi ve ailesi. Şaşkınbakkal’da cadde üzerinde bakkaliyesi olan Koço, eşi Eleni ve oğlu Miço. Evleri de bizim evin 100 metre ilerisinde. Bugün bunlar nerede? Koço’yla ailesi 67 Eylül olaylarından sonra korkup Yunanistan’a göçtüler. Sezar bir süre dayandı. Sonra dükkânını kapadı. Yeşil Yayla, sahipleri 1964 bakanlar kurulu kararıyla Türkiye’den sınırdışı edilen Rumlar kervanına katıldı. Bu kervan içinde İstiklal Caddesi’nde kuyumculuk yapan Pagonis çifti de, Lebon Pastanesi’nin sahipleri de var. Hele Madam Pagonis’in gözlerinde yaşlarla, “Bu yaştan sonra Yunanistan’da ne yaparız? Burası bizim vatanımız,” deyişini unutmak imkânsız. Büyükdere Mama’nın öyküsü... Size Mama’nın öyküsünü de anlatmak isterim. Mama ölene kadar İtalyan vatandaşıydı. Öğretmen olan annesi Madam Carrara İtalya’da kocası tarafından terk edildikten sonra dört kızını alıp gemiyle İstanbul’a gelir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleridir. Aile Fenerbahçe’de ahşap bir eve yerleşir. Madam Carrara hanım sultanların kasırlarında kendine öğretmenlik işi bulur. Hanım sultanlara Fransızca, İtalyanca, piyano, oturup kalkma, sofrada düzgün yemek yeme dersleri verir. Derken Birinci Dünya Savaşı patlak verir. Bir İngiliz birliği Fenerbahçe’de mevzilenir. Birlikte görevli Robert Hunter isimli bir genç Madam Carrara’nın ikinci kızı Eugenia’ya âşık olur. Evlenirler. En büyük kız Concetta Emilia da bir İngilizle evlenip Güney Afrika’ya göç eder. Üçüncü olan Julia İtalyan levanten bir doktorla evlenip Yeşilköy’e yerleşir. Başından iki nişan geçen Luiza ise hiç evlenmez. Aynen annesi gibi öğretmenlik yapar. Daha sonra da bizim eve yerleşir. Ölene kadar da bizimle kalır. Hafta sonlarında izne çıktığı zaman mutlaka beni yanına alıp Fenerbahçe’deki eve götürür. Eniştesi Robert Hunter ya da aile arasındaki ismiyle Mösyö Rober soyadı gibi avcıdır. Sonbahar geldiğinde haftada birkaç gün, bugün Ataşehir olan Karaman çiftliğine avlanmaya gider, dönüşte de bana oradan topladığı dağ lalelerini getirirdi. Kışları Beyoğlu’nda Yeni Melek sinemasının arkasındaki Alyon Sokak’taki kışlıklarında Mama’nın ve Madam Eugenia’nın anlattığı masalları dinlerim. Luiza Carrara çok ileri bir yaşta hayata gözlerini yumduğu zaman 17 yaşındaydım. OnunlaTürkçe değil her zaman Fransızca konuşurduk. Luiza Carrara’nın öyküsü böyle. Anadolu Hisarı Beyaz Rus Façyo Elmadağ’da Beyaz Rus Façyo’nun lokantası. Yine Beyaz Rus ailenin ünlü Rejans’ı. Hepsi birer birer öldü ya da göçtüler. Bize de nostaljik takılmak kalıyor. Sultanhamam’da ise annemin vazgeçilmezleri arasında Şişmanyanko’nun mağazası var. Kısaca Şişman adıyla bilinen mağazanın sahibi bir Bulgar. Tam meydanda. Mağazada kumaştan mayoya, ne ararsanız buluyorsunuz. Babam Selim Ragıp Emeç’in gazeteci dostları arasında önemli bir yere sahip Mardiros Koçunyan var. Ara’nın büyükbabası. Jamanak gazetesinin sahibi. Her bayram mutlaka eşiyle bizim eve kutlamaya gelirler. Bugün Jamanak’ın yönetimi torun Ara’da. Evde benim Mama ismiyle çağırdığım levanten İtalyan mürebbiyem Luiza Carrara, annemin sağ kolu Ermeni Dikranuhi Hanım, mutfakta büyük ve küçük Katina... Katinaların ikisi de Rum. Birbirlerini hiç çekemezler. Sadece onlar mı? Mama ve Dikranuhi Hanım da sürekli çekişme içinde. Aralarında Rumca konuşurlar. Sürekli de ağız dalaşı yaparlar. Haftada bir mutlaka bizde olan Sadullah Dayım ve Ermeni asıllı İrma Yengem evin neşeleri. İrma Yenge en yakın arkadaşı olan anneme takılır, sürekli espriler yapar. Sadullah Dayı Mama tarafından esir alınır ve Almanca konuşmaya zorlanır. Beyazıt Beyoğlu’nun pırıltısı... Yine İstiklal Caddesi’nde İstanbul burjuvazisinin önemli mekânlarından Markiz Pastanesi. Sahibi Avedis Çakır bir Ermeni. İçerisinin ambiyansı müthiş. Ama levantenlerin, Rumların, Ermenilerin uğrak yeri Beyoğlu’nun pırıltısı, bu insanlarımızın birer birer İstanbul’u ve Türkiye’yi terk etmesiyle sönüyor. Galatasaray’ı geçince sol kolda Tokatlıyan Oteli çok şık. Özellikle kış günlerinde beş çayı burada içilir. Biraz ilerde sahipleri Rum olan İnci, hemen yanında Glorya pastaneleri. İngiliz Konsolosluğu’nun karşısında şnitzelleriyle ünlü Fischer lokantası. Sahipleri Alman. Niko ve Aleko kardeşlerin Atlantik ve Pasifik adlı, İstiklal Caddesi üzerindeki fastfood dükkânları. Tabii o zaman fastfood kavramı bilinmediği için unvanları hamburgerci ve tostçu olarak geçiyor. Sundukları yiyecekler arasında Rus salatası da var. Ama Soğuk Savaş’ın alıp yürümesiyle birlikte Rus salatası isim değiştirip Amerikan salatası oluveriyor. Karaköy’de Nordstern Sigorta binasının alt katındaki Baylan Pastanesi. Sahibi bir Rum. O da zaman içinde kapılarını kapatıyor. Bugün amcaoğlu Kadıköy’de yine Muvakkithane Caddesi üzerinde hâlâ aynı adı taşıyan pastaneyi işletiyor. Yine İstiklal Caddesi üzerinde Dandrino adlı levanten mezeci. Tünel’e doğru Mösyö Deguiziche’in züccaciyecisi. 67 Eylül’deki yağmalardan nasibini alanlardan birisi de oydu. Bir daha belini doğrultamayıp öldü. Benzer bir olay da iki adım ötesindeki Jorj Collaro’nun başına geldi. Yahudi olan Jorj Collaro erkek giyimi uzmanıydı. Lincoln Bennet marka İngiliz fötr şapkaları, Sulka kravatları ve her türlü erkek kostümü kumaşını ithal ederdi. 67 Eylül’de onun da dükkânı yağmacılar tarafından tarumar edildi. Olaylar yatıştıktan sonra birkaç yıl daha direndi, ama o da dayanamayıp öldü. Galata Kulesi .. r. yo nü ö d e in rs te rı a yl la o ı ıl c a n 67 Eylül’ü z Yine Suadiye’de kapı komşularımı okMehmet Atakan’la eşi Madam Evd i ikinc siya. Madam Evdoksiya her ayın in cuması olan annemin kabul günlerin li hay Bir ır. and rınd ukla değişmez kon asıyla de kulağı deliktir. O ağır konuşm r olnele ı, tığın yap ne in mahallede kim r ediduğunu anlatır. Ayaklı gazete tabi ilen insanlardandır. Madam Evdoks lır. ya’nın annesi de bu toplantılara katı ca Rum ez. bilm ı adın ek Hiç kimse gerç tanine anlamına gelen Yayaka ismiyle nınır. eBütün bunları anlatırken sakın sad ükült udi Yah ve nten leva ce Hıristiyan, kanrüyle beslendiğim sanılmasın. Her am dil, ramazan, annemle halam akş r ve ezanı okunurken karşılıklı geçerle tudos aile bir i esk Çok Kuran okurlar. an muz olan Nigar teyze bana Kuran’d nasureler ezberletir, abdest almayı tir. öğre maz kılmayı O yıllarda toplumda bölünme pek ya hissedilmez. Zaten ülke İkinci Dün tSavaşı’nın travmasını yeni yeni atla avak l Eylü 67 şey her maktadır. Ama C MY B C MY B tersisıyla birlikte yaşanan acı olaylarla ilk n gide ru ne döner. Ayrışmaya doğ in Dem r. lanı baş eye enm döş yol taşları 3 196 ıs’ta Kıbr de sözünü ettiğim gibi nşı Aralık ayının kanlı olaylarının röva olarak dönemin bakanlar kurulu eyle 1964’te yayımladığı bir kararnam Yunan uyruklu İstanbullu Rumların eroturma izinlerini yenilemez. Yüz binl nda zoru ek gitm ce Rum Yunanistan’a kalır. Bu arada komünizme karşı i ABD’nin başlattığı Yeşil Kuşak, yan hız esi proj irme lend güç ı İslam a dünyad ında baş rın yılla kazanmaktadır. 1970’li Lübnan’da Hüccetülislam Musa an Sadr’ın açtığı bir kampanyayla türb il Yeş Bu ir. edil ç ihra lere ülke komşu Kuşak akımından da en çok nasiple attarik i dek iye’ Türk an zlan pala nen ve lar olur. Dikilitaş