Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 ise kentin bütün çatıları uzanıyormuş. Çepeçevre, her yeri görebiliyorlarmışdı. Çoban kız bu kadarını düşünememişmiş; küçük başını baca temizleyicisinin başına dayamış, öyle ağlamış, öyle ağlamış ki, kemerindeki altın yaldızlar dökülmüş. “Bu kadarı çok fazla!” demiş. “Buna dayanamam. Dünya çok fazla büyükmüş! Ah keşke yine aynanın altındaki küçük masada olsam. Oraya dönmedikçe rahat huzur yok bana. Ben seninle bu kadar uzaklara geldim, eğer sen de beni gerçekten seviyorsan, beni evime geri götürürsün.” Baca temizleyicisi onu sakinleştirmeye çalışmış, yaşlı Çinli’den, Keçiayakpaşa’den söz etmiş, ama çoban kız öyle bir ağlıyormuş, küçük baca temizleyicisini öyle içtenlikle öpüyormuş ki, taşlar, daha doğrusu porselenler