17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İYİ Kİ VARSINIZ! İYİ Kİ DOĞDUNUZ! Çiğdem Gündeş yerine anlayış ve hoşgörünün egemen olması gerektiğini savunmuş ve eserlerinde bu iletileri vermiştir. Yazar, 1973 yılında Pippi Uzunçorap isimli romanı ile Lewis Caroll ödülünü, 1958'de Hans Christian Andersen ödülünü, 1993'de ise UNESCO Uluslararası Kitap ödülünü aldı. 28 Ocak 2002 yılında aramızdan ayrıldığında 95 yaşında olan yazar halen çocukların en sevdiği yazarlardan biridir. Yapıtlarından bazıları: “Pippi Uzunçorap”, “Mio Benim Mio'm”, “Şamatalı Köyün Çocukları 1”, “Şamatalı Köyde Neler Oluyor?”, “Ronja: Haydut Kızı” (İthaki Yayınları) TADIMLIK Pippi Uzunçorap Issız Köşkte ? Astrid Lindgren (14.11.1907 28.01.2002) D ünyaca ünlü, çocuk kitapları yazarı olan Astrid Lindgren, 14 Kasım 1907 yılında, İsviçre'nin Wimmerby kasabasındaki bir çiftlikte dünyaya gelmiştir. Asıl adı Astrid Ericsson'dur. Genelde ailesi ve kızlarından aldığı esinle yazan Lindgren'in eserleri neredeyse tüm dillere çevrilmiştir. Ülkemizde de yayımlanan “Pippi Uzunçorap” dizisi en çok okunan kitaplarıdır. Pipi romanlarının ana karakteri olan Pippi Uzunçorap, yazarın kızı Karin tarafından yaratılmıştır. Kitaplarında fantezi ile sosyal gerçekliği buluşturmayı başaran yazar; çocukların eğlenmenin yanısıra yaramazlık yapmaya da gereksinim duyduklarını, onların da karşı çıktıkları şeylere ve hayallerine önem verilmesi gerektiğini, çocuk eğitiminde disiplin O küçük, küçücük kasabanın kıyılarında bir yerde, bakımsızlıktan dökülen bir bahçe, bahçenin içinde de köhne bir ev vardı ve bu evde Pippi Uzunçorap adında bir kız çocuğu oturuyordu. Pippi, dokuz yaşındaydı ve o evde tek başına yaşıyordu. Pippi'nin ne annesi ne de babası vardı; aslına bakarsanız bu pek de kötü bir durum sayılmazdı. Çünkü bu durumda, en çok eğlendiği bir sırada onu yatağa gönderen ya da canı karamela isterken balıkyağı içirmeye zorlayan hiç kimsesi yoktu. Bu yalnız yaşayan küçük kıza arkadaşlık etmek ister misiniz? İyi okumalar… ? ? rinden biri. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü ile Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün 2005'de düzenlediği, Çocuk ve Gençlik Yazınında Muzaffer İzgü sempozyumunun bütün bildirilerini Bilgi Yayınevi bir kitap haline getirmişti. (Küçük Dev Adam, Bilgi Yayınları, 2006, s. 472) Bu kitapta Aytül Akal'ın ses yansımalı sözcüklerle ilgili notu şöyledir: “Ses taklidi (ses yansımalı) kelimeler, Türk dili araştırmaları içinde pek ilgilenilmemiş konulardan biridir. Türkçenin söz varlığı içinde, önemli bir yer tutan bu kelimeler, yapıları, işleyişleri, görevleri ve kavramları bakımından ayrı bir kelime grubu oluştururlar ve düzenli ve kurallı bir yapı içinde gelişen ses yansımalı kelimeler, anlatıma canlılık ve renk katar. Doğadaki karşılıklarıyla sürekli varlıklarını koruyan bu sözler, özellikle konuşma dilinde canlı kalmış, yıllar boyunca kullanılagelmiş ve dönemler arasında kolayca aktarılmıştır” (Hamza Zülfikar, Türkçede Ses Yansımalı Kelimeler, S.VII). Nezihe Meriç'in Algün Çocukları'nda, gürültüler, doğadaki sesler, devinimler ikileme ve yansımalı sözcükler olarak karşımıza çıkar. Birkaç örnekle yetinelim, gerisini akademik araştırmalar yapacak bilim insanlarına bırakalım. “Çikletin çıtır pıtır etmesi…”, “gıbış gıbış yürümek…”, “esen yelin vuv vuv etmesi…”, “Hüyttürü hüyttürü gezmek…”, “şıkıldım şıkıldım ışıklar…”, “ yüreğin pır pır etmesi…”, “maytapların füyyyy diye gökyüzüne çıkması…”, “kikikirt gülüş”. Nezihe Meriç, ses yansımalı anlatım olanaklarını kullanarak, hem okurun önüne bir sahne kurar, hem de Türkçenin varsıllığını gözler önüne serer. Romanda, “acıştı kaldı”, “mutbak”, “ahraz” gibi yerel sözcük ve deyişlerle de karşılaşırız. Ancak bunların sıklığı çocuk okuru sıkmayacak, okuma akışını bozmayacak orandadır; öylesi yerli yerindedir ki, anlamını bilmeyen okur bile, sözün gelişinden anlamı az CUMHURİYET KİTAP SAYI çok tahmin edebilir. Nezihe Meriç'in dili, nicedir görmediğimiz eski bir dostla karşılaşmak gibi mutluluk verici. Engin anlatımında bir çocuğun iç sızıları bakın hangi sözcüklerle anlatılmış: “Ağlaması arttı, içinde bir şeyler bozuluyor, kırılıyordu. Sanki tüm balonlar patlıyor, sanki gazozların kapakları bir türlü açılmıyordu. Lunaparkın ışıkları sönse, kalabalık birden dağılsa, küçük tren düüüt diye ötmese, küsse, şenlik nasıl bozulursa tıpkı öyle işte” (s. 64). Alagün Çocukları, Türkiye'nin pek çok açıdan resmini çizen, okunurluğunu, güncelliğini yitirmeyen bir yapıt. Sosyal adaletsizliğin getirdiği uçurumlar (ne yazık ki) günümüzde, kitabın yazıldığı zamandan çok daha fazladır; kitap “güncel”liğini belki de bu nedenle yitirmemiş. Çocuklar için yazılmış sorun odaklı kitapların az olduğunu düşünenler, kentsel uyumsuzluk, gecekondulaşma üzerine çocuk okurun düşünmesini sağlayacak bu yapıtı gözden kaçırmamalı. Çok katmanlı yapısı, merak öğesinin sonuna değin korunması, çocuk ve yetişkinin de zevkle okumasını sağlıyor. Nezihe Meriç'in diğer yapıtlarıyla tanışmış olan yetişkinin bu kitapla “Alacaceren” romanı arasında bir bağ kurması kaçınılmaz. Ülkenin özlemleri, arayışları, kentteki insanların arayışları, düşleri, düş kırıklıkları, direnmek adına buldukları yollar Alacaceren'le, Alagün Çocukları'nı akraba kılıyor sanki. Kentte hepimiz “uykuda”yken, hepimiz için güzel bir dünya düşleyen, yazan birileri var ne güzel… Bu yapıtı yeniden çocuklarla buluşturan Çınar Yayınları'na, Türk edebiyatının güçlü kalemi Nezihe Meriç'e, La sesinin peşine düşen herkese selam olsun! ? Alagün Çocukları Nezihe Meriç / Çınar Yayınları / 2007 / 80 s. / Resimleyen: Derya Ülker 930 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle