Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ŞUBAT 2011 CUMA SAYFA 5 Ankara 3. İdare Mahkemesi çevrecilerin beklediği kararı verdi KONUK YAZAR FETHİ KARADUMAN Emperyalizm ve Din Din olgusu, sömürgeciler, emperyalizm ve ülke yöneticileri tarafından yüzlerce yıl sürekli olarak kullanılmıştır. Yunan işgali sırasında yurdun dört bir yanında Kuvayı Milliyeci’lere (Ulusal Güçlere) karşı çıkartılan ayaklanmalarda, din öğesi kışkırtıcı bir unsur olarak kullanılmıştır. Halkın dinsel duyguları, bağımsızlık savaşını düşkünlüğe uğratmak için emperyalizm ve işbirlikçileri tarafından sömürü aracı kılınmıştır. Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşı sırasında emperyalist işgalcilerle işbirliği yapan gericiler (irtica), doğrudan Türk Ulusu‘nun varlığına saldırılarda bulunmuşlardır. Ulusal Güçler; “din düşmanı”, “dinsiz” denilerek suçlanmıştır. Anadolu’ya dağılan İngiliz ve Padişah ajanlarının Mustafa Kemal ve arkadaşlarını, “Din, ırz ve mülkiyet düşmanı Bolşevikler” biçiminde suçlamaları ve bu doğrultuda propagandaları, bazı bilgisiz halk üzerinde etkili olmuş ve ayaklanmalar iç savaş boyutuna sıçramıştır. Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşı sırasında ulusal güçlere düşman, işgalci güçlerle işbirliği içerisinde olan derneklerin arasında yer alan Teali İslam Cemiyeti (İslamı Yüceltme Derneği), 19 Şubat 1919’da Cemiyeti Müderrisin (Müderrisler Derneği) adı altında kuruldu. Başkanlığına Şeyhülislam Mustafa Sabri getirildi. İttihadı Muhammediye Cemiyeti öncüsü Kürt Sait (Nursi) de yönetim kurulunda görev aldı. Anılan Dernek; 26 Eylül 1919 günü, Kuvayı Milliye’ye karşı bir bildiri yayımlayarak, ulusal güçleri yok etmek için çıkartılan Bursa, Biga, Gönen ayaklanmalarını desteklediğini bildirdi. Şeyhülislam Dürrizade Abdullah, 5 Nisan 1920 günü, işgalci güçlere karşı savaşan M. Kemal ve arkadaşları için “Tanrı buyruğuna karşı hareket ettikleri” gerekçesiyle “katli vaciptir” diyerek ölüm fermanı çıkartmıştır. Düşmana karşı savaşan ulusalcı güçlerin direnişine karşı “cihat açılması” için gericileri kışkırtmıştır. Bağımsızlık savaşında olduğu gibi, Cumhuriyet’in kuruluşu sırasında da gericiler, bölücüler ve emperyalizmle işbirliği içerisindeki hainler emperyalist güçlerin kışkırtmaları ve desteği doğrultusunda Türk Devrimi’nin önünde engel oluşturmuştur. Din öğesini kullanan gericiler, Osmanlı Devleti’nde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluş ve kuruluş aşamalarından günümüze dek, sürekli olarak aydınlanmaya, bilimsel gelişmelere ve ilerici atılımlara karşı da direnç göstermişlerdir. Bu gerici güçlerin kaynağı, eğitimsiz, bilgisiz, yobaz kitleler, yani ümmet toplumu oluşturmaktadır. Din unsuru, bu kitleleri aldatmak için araç olarak kullanılmaktadır. Gerici kitleler, etnik bölücüler gibi emperyalist devletlerin amaçlarına uygun kullanıma her zaman açıktırlar. Ümmet toplumu; dine, inanca, feodal düzenin uzantısı olan aşiretlere, cemaatlere, tarikatlara dayanır, düşünceler tek boyutlu, ufuk sınırlıdır. Ümmet toplumunda, ağaya, şeyhe, şıha, hoca efendilere itaat (boyun eğme), biat (bir kimsenin egemenliğini tanımak) kültürü vardır. Ümmet toplumunun kulu, müridi, tarikat şeyhinin beyni ile düşünür, özgür aklını kullanamaz, eleştirel düzeyde olguları inceleyip, çözümleyemez, değerlendiremez, dolayısıyla da sorgulayamaz. Bu tür toplumlarda köleci düzen geçerli olur. Ümmet kültürünün uzantısı olan tarikat, cemaat ve aşiretler insanlar arasında dini inançlar yönünden ayrımcılık güttüğünden toplumu ayrıştırıcı işlevi vardır. Bu durum ulusun birliği, dirliği giderek yurt bütünlüğü için tehlikelidir. Tarikat ve cemaatler ümmet toplumunun uzantısıdır. En önemlisi de tarikatların, cemaatlerin, aşiretlerin egemen olduğu bir toplumda özgür düşünceden, demokrasiden söz edilemez. www.atatürkdevrimi.com kararına karşın santral yapımcısı şirADANA (Cumhuriyet Büroketin çalışmalarını sürdürdüğü yösu) Ankara 3. İdare Mahkemesi, nünde bilgi aldıklarını anlattı. Söz Adana’nın Tufanbeyli ilçesindeki konusu termik santral projesinin termik santral lisansının iptalini Doğu Akdeniz için ‘cinayet’ anisteyen çevrecileri haklı buldu. Dalamına geldiğini bildiren Atal, ha önce termik santralle ilgili iş“Termik santraller halkımızın gelemlerin yürütmesini durduran leceğine kastetmekle eşanlamlımahkeme, lisansın iptaliyle ilgili isdır. Termik santralin bacasından çıtemi reddeden Enerji Piyasası Dükan kanser yapıcı zehirli gazları tuzenleme Kurumu’nun (EPDK) vertan bir sistem dünyada yok. Tudiği ‘ret’ kararını da reddetti. Adafanbeyli’de kurulacak bir termik na Tabip Odası, Mersin Çevre santral ise Toroslar’ın iklim yapıDostları Derneği, Antakya Çevre sını değiştireceği gibi zehirli gazKoruma Derneği, Erzin Çevre Koların asit yağmuru olarak toprağa ve ruma Derneği, Ziraat Mühendislesuya karışması sonucunda tüm Çuri Odası Adana Şubesi, Çevre ve kurova’nın içme suyunu zehirleTüketiciyi Koruma Derneği, İsyecektir” açıklamasında bulundu. kenderun Çevre Koruma Derneği, Yumurtalık Balıkçıları KalkındırAB’ye suçlama ma, Yaşatma ve Yumurtalık Türkiye’ye yapılan tüm termik Doğa Çevre Koruma Dersantrallerin Alman veya Franneği adına dava açan sız ortaklı olduğunu söyleyen Avukat İsmail Hakkı Atal, şöyle konuştu: Atal, mahkemenin “Almanya’da ve Franverdiği kararın Doğu sa’da Avrupa Birliği (AB) Akdeniz’e yapılmak çevre mevzuatı nedeniyle istenen 17 termik termik santral yapılamasantral için olumlu makta, bu şirketler kendi ülbir örnek olacağını kelerinde yapamadıkları tersöyledi. Avukat İsmail mik santralleri Türkiye’ye “Halkın geleceği Hakkı Atal getirmektedirler. AB’ye girse tehdit altında” çevre mevzuatı gereği termik santral yapamayacak olan TürkiDavayla ilgili Cumhuriyet’e ye’nin AB üyeliğini ise Almanya ve açıklama yapan Atal, mahkeme Çukurova bölgesinde kurulacak 17 Termik Santral’e karşı bölge halkının tepkisi zaman zaman yapılan eylemlerde dile getirildi. Fransa engellemektedir. İşte Almanya ve Fransa’nın bu ikiyüzlü politikalarının sebebi budur. Ayrıca tanesi 1.5 milyar Dolar olan termik santralleri kurduklarında AKP Hükümeti’nin 2007 yılında çıkarttığı kanunla 10 yıl elektriği satın alma garantisi Almanlara ve Fransızlara verilmektedir.” Köylüler istemiyor Tufanbeyli’de Yamanlı ve Ka yacık Köyleri arasında yapılmak istenen termik santralle ilgili mahkemenin verdiği karar köylüleri sevindirdi. Yamanlı Köyü Muhtarı Geylani Kutman, köylülerin termik santral kurulmasına karşı çıktığını belirtti. Köylerini sevdiklerini bildiren Kutman, “Santralin köyümüze kurulmasını istemiyoruz. Köyümüz sulak bir köy ve üretici olan bizler köyümüzün zarar görmesini istemiyoruz. Termik santrali kurmak isteyenler, ‘Siz ne yaparsanız yapın, santral kurulacak’ diyorlar. Arazilerimizi üç kısma ayırmışlar. Dik olan yerlerin dönümüne 2 bin 800 lira, düz yerlere 4 bin 700 ve sulak yerlere 6 bin lira veriyorlar. ‘Satmazsanız da kamulaştırılacak’ diye konuşuyorlar. Biz direniyoruz. Arazilerimizi satmak ve köyümüze termik santral istemiyoruz” diye konuştu. Sarısekililer de, “Termik santrala hayır” dedi Sarıseki’deki eylemde köy ve mahalle muhtarları da tepkilerini dile getirdi. SARISEKİ (Cumhuriyet) İskenderun’un Sarıseki beldesinde yaşayanlar da , “Termik Santrala Hayır” dedi. Geçtiğimiz pazar günü yapılan eylemde yapılan açıklamada, “Termik Santral’in çevreye ve yöre halkına vereceği olası zararları hepimiz biliyoruz. Bunun örenkleri şu anda ülkemizin çoğu yerlerinde yaşanıyor” denildi. Sarıseki başta olmak üzere çevredeki ilçe, belde ve köylerden katılımın çok olduğu eylemekonuşmacı olarak katılan Mustafa Kemal Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Berkant Ödemiş, Sugözü Köyü Çevre Koruma Derneği Başkanı Kemal Ülgen: Tece ve Davultepe’de altyapı sorunu çözülecek MERSİN (Cumhuriyet) Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürü Kamil Ülgen, Tece ve Davultepe’de kanalizasyon sisteminde yaşanan sorunları gidermek için bazı projeler üzerinde çalışıldığını belirtti, “Buralarda mutlaka modernize, yenileme çalışmaları yapılacak. Turizm kenti Mersin’e bu yakışır” dedi. Altyapı çalışmaları kapsamında bugüne dek yaklaşık 250 kilometre uzunluğunda değişik çaplarda borunun yeraltına döşendiğini, burada asıl önemli olanın ise gelen suyun hangi bölgelere nasıl ve ne şekilde verileceği olduğunu vurgulayan Ülgen şöyle konuştu: “Bugüne dek gerçekleşen çalışmalarla Mersin’in en ücra köşesine su götürdük. Artık 1314 katlı binalara dahi su verebiliyoruz. Zoru çözdük. Bundan sonraki süreçte de bölge bölge ilerleyip, içme suyu şebekelerinde yaşanan sorun ve sıkıntıları çözmek için çalışacağız.” Olası bir su kesintisinde Mersin’de herhangi bir sorun yaşanmaması için kentin belirli noktalarında su depoları inşa edildiğini anımsatan Ülgen şöyle devam etti: “Su işi tamam ancak, kanalizasyon konusunda bir takım sıkıntılar olduğunu biliyoruz. Özellikle Büyükşehir Belediyesi’ne bağlanan Tece, Davultepe, Kuyuluk, Çiftlik, Arpaçsakarlar, Adanalıoğlu, Yenitaşkent, Gözne, Değirmençay ve Soğucak gibi bölgelerde kanalizasyon olmadığını ve çözüm beklediğini de biliyoruz. Kent turizmi için Tece ve Davultepe’deki sorunu acilen çözmek gerek. Bu konuda gerekli adımları atıldı. Ancak tüm bölgeler için kaynak sorunu yaşıyoruz. MESKİ olarak bu sorunu da aşıp, çözüm üreteceğiz.” Özbenli, Mustafa Kemal Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aytekin Polat, bölgeye kurulması planlanan termik santrallerin çevreye ve yöre halkına vereceği olası zararlarını dile getirdi, “Şu anda bile maddi ve manevi zararlar yaşanıyor” demesinins ardından söz alan Av. Bülent Akbay, verilmekte olan hukuk mücadelesine desteklerinin süreceğini belirtti. Yöre insanları arasında kanserli hasta sayısının arttığına, özellikle Sarıseki bölgesinde yaşlı insanların kanser nedeniyle yaşamlarını yitirdiğini söyleyen Azganlık beldesinden Seyrantepe Mahallesi Muhtarı Murat Saraç, İstiklal Mahallesi Muhtarı Mustafa Çiçek, Sarıseki beldesinden Karşıyaka Mahallesi Muhtarı Mehmet Demirci, Çağlayan Mahallesi Muhtarı Esabil Müdük, Zafer Mahallesi Muhtarı Recep Çevik de yörelerinde termik santral istemediklerini, bu konuda başlattıkları hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdüreceklerini söylediler. İskenderun Çevre Koruma Derneği Genel Sekreteri Oktay Demirkan ise yaptığı konuşmada şunları söyledi: “40 yıldan buyana batı ülkelerinde kömüre dayalı termik santral hiç yapılmadı. Kömürden elektrik üretimi, çevresel ve toplumsal maliyetleri bakımından astarı yüzünden pahalıdır. Bu kirli yatırımı durdurmak mümkündür ve sizler için zorunludur. Unutmayalım ki; belirleyici olan sizlersiniz. Kirlenecek olan sizin çevreniz, sizin yaşamınız. Sizler istemez ve bunu yüksek sesle ifade ederseniz bu santralı yapamazlar dedi. Eylem ve etkinlik, “Termik Santral İstemiyoruz” sloganlarıyla sona erdi. Eyleme çocuklarıyla katılanlar yörede kanser hastası sayısının arttığını, hayvanlarının hastalandığını ve ekili alanlarının zarar gördüğünü söylediler. C MY B C MY B