Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA 18 ŞUBAT 2011 CUMA 2 N e do rele ğr re u 1940’lı yılların başları. Havana Büsküvi Fabrikası’nın kurucusu Ahmet Uyan (en sağda) yanında arkadaşlarıyla Tarsus sokaklarında pasta ve kurabiye satıyor. Ellerinde o zamanların Alıcı Fırını’nın imalatı ürünler ve önlerinde de terazi duruyor. İSK ile Karabucak ve Adanalıoğlu gezisi İçel Sanat Kulübü, bu haftaki, ‘Arkeoloji, Çevre ve Doğa Yürüyüşü’ programı kapsamında geziseverleri yakın bir bölgeye, Karabucak Ormanları ve Adanalıoğlu kıyılarına götürecek. Pazar sabahı başlayacak gezide, Tarsus’un ünlü Karabucak Ormanları’nın doğal renk ve kokusu arasnda yapılacak yürüyüşün ardından, Adanalıoğlu kıyılarında ‘deniz kabuğu toplama’ yürüyüş ve etkinliği gerçekleşecek. İSK gezi sorumlularının günübirlik geziye katılacakları yine, iyi bir yürüyüş ayakkabısı giymeleri ve yanlarına yeterli kumanya almaları konusunu anımsatıyor. (0324 2381088) 1950 yılında Tarsus’ta kurulduğunda, “Arıbal Bisküvileri” olarak bilinen, ancak imal kalıplarında “Havana” yazdığı için ürettiği bisküvilerin üzerindeki Havana yazısından dolayı halk arasında bu şekilde anılan işyeri, uzun yıllardır tabelasındaki ismiyle değil, halkın dilindeki işletmenin adıyla anılıyor. Fotoğrafta 1960’lı yıllarda Havana Bisküvi Fabrikası’nın sahibi Ahmet Uyan ile çalışanlar bir arada görülüyor. Bisküvi ve gofretleriyle 60 yıldır bölgenin ağız tadı oldu Tarsus’taki Havana TARSUS (Cumhuriyet) Her kentin ticari ve sosyal yaşamı içinde köklü kuruluşlar vardır. Tarsus gibi binlerce yıllık tarihe sahip olmasının yanı sıra bazı ilklere imza atmış bir kentte hiç kuşkusuz uzun yılların yüküne dayanarak varlığını sürdüren, geçmişi günümüze taşıyan, özgünlüğüyle kente renk katan kuruluşlar da var. Bugün Tarsus’ta 1928’den bu yana zeytincilik ve zeytinyağı üretimi yapan Giritli bir ailenin Boltaç markasıyla piyasası olan, 60 yılı geride bırakan Okyay TahinHelva Fabrikası ve Osman Ürün Kolonyaları, yine 1930’lardan bu yana Görallar ile 1910’dan günümüze Kebapçı Eyüp gibi kendilerine yer ve isim edinmiş yerel işletmelerden söz edilebilir. Bugün varlığını sürdüren, ismini taşıyan işletmelerden biri de 60 yıllık geçmişi olan Havana Bisküvi ve Gofret Fabrikası‘dır. Bu fabrikayı 1930 yılında doğan dar gelirli bir ailenin yoklukları yaşayarak büyüyen bireyi Ahmet Uyan kurmuştur. Çıraklıktan... Uyan’ın Havana Bisküvi Fabrikası’nın kuruluşuna uzanan öyküsü, askerden geldikten sonra 1940 yılların sonunda simitçilik yaparak çalışma yaşamına atılmasıyla başlıyor. Çalışma yaşamına başladığı bu işte, o yılların yine meşhur Tarsus Alıcı Simit Fırını’nda çıraklıkla başlayan ve kalfalıkla devam eden mesleğini ustalık düzeyine yükseltiyor. Ahmet usta Alıcı Fırını’nın simit, kake, tatlı maya, yağlı kete, Ramazan Gülü ve peksimetlerini üretiyor. 1950’yılında ise küçük bir işyeri açarak Arıbal adıyla kendi ürünlerinin imalatını yapmaya başlıyor. Kendi işini kurduğu ilk zamanlarda yanına (gayrimüslim bir usta olan) Ermeni Andrea ustayı alarak beraber çalışmaya başlıyorlar ve onun da önerisiyle simit, kake, peksimetin yanı sıra el kalıplarıyla üreten bisküvi imalatına da başlıyorlar. Bir süre sonra Andrea usta işinden ayrılıyor ve Tarsus dışına çıkıyor. Andrea usta birkaç yıl sonra geldiğinde eski çalıştığı işyerini ve patronu Ahmet ustayı ziyaret ediyor. Andrea, Ahmet Uyan’a artık el kalıplarıyla bisküvi imalatını bırakmasını önererek “Size otomatik imalat yapan bisküvi makinesi buldum” diyor. Ahmet Uyan ise, “Olur mu, nasıl olur?” falan derken, Andrea’nın yüreklendirmesi ve yardımcı olacağını bildirmesi üzerine birlikte Erzurum’a gidiyorlar. Erzurum’da ikinci el buldukları ve pres şeklinde çalışan bisküvi makinesini satın alıp Tarsus’a getiriyorlar. Havana yazılı makine Baskı kalıpları üzerinde Küba’nın başkenti Havana’nın adını taşıyan bu bisküvi üretim makinesinin hangi ülkede üretildiğine dair ne makine üzerinde ne de satış belgesi üzerinde hiçbir bilgi yer almamaktadır. Bisküvi pres makinesinin montajından sonra pirinçten döküm yapılmış olan Petit beure, Mari, Crema ve Finger çeşitlerinin bulunduğu HAVANA yazılı kalıplarda bisküvi imalatına başlanır. Kalıplara dökülen içinde bulunduğu ekonomik krize rağmen yerel bir işletme olarak ayakta kalma uğraşı içinde ticari faaliyetini sürdürüyor. “Herşeye rağmen” Bugün Havana Bisküvi ve Gofret Fabrikasını Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü’nü bitirdikten işin başına geçen Ali Uyan devam ettiriyor. Ali Uyan, Havana Bisküvi Fabrikasına ilişkin olarak ise şunları söylüyor: “Havana bisküvi fabrikası kuruluşundan bugünlere rahmetli babamızın çabalarıyla oluştu. Babamızın İşletme Sahibi Ali UYAN letme ve ürün markası olur. Havana Bisküvi ve Gofret Fabrikası, 1970’li yılların başında gofret imalatına da başlar. Bu yıllarvana’yı biliyor ve ürünlerimizi tanıyor. İşletme olarak üretmeye ve ayakta durmaya çalışıyoruz. Havana ürünleri Libya, Ürdün ve Kıbrıs gibi ülkelere ihraç edilmiş olup şu anda iç piyasa’ya dönük bölgesel olarak; Tarsus, Adana, Mersin, Erdemli ve Silifke’ye direk satış olarak devam etmektedir. Havana, gofret, tuzlu pasta çeşitleri, şekerli pasta çeşitleri, tüm kuru pasta çeşitleri, cezerye, lokum, şeker sucuğu çeşitleri üretilmekte ve fabrika satış mağazamızda satılmaktadır. Ayrıca 1950’lerden bu yana tescilli Havana® markasıyla Türkiye’de ilk olarak susamlı pasta çeşidi, susamlı bisküvi çeşidi ve susamlı kare bisküvi çeşidi de tarafımızdan bulunup üretilmiştir. Havana Bisküvi 60 yılı geride bırakıyor ve biz kentin en eski işletmelerinden biri olarak yolumuza devam ediyoruz.” İşte bugün 60. yılını kutlayan Havana Bisküvi Fabrikası, Tarsus’un yerel köklü işletmelerinden biri olarak kente rengini çalmıştır. Hiç kuşkusuz Havana ve bunun gibi geçmişi eskiye dayanan ve çabalarıyla kentin tanıtımını da yapan yerel firmalar Tarsus’un gururudur. (UĞUR PİŞMANLIK) KİLİSRavanda Kalesi: Kale, Kilis’in 24 km kuzeyinde bulunan Polateli İlçesine bağlı Belenözü Köyünün yanındadır.Etrafı açık, ufuklara hakim bir dağın sivri tepesine kurulmuştur.Dağın eteğinden Afrin Çayı geçmektedir. Dağın tepesi oyulmak suretiyle yapılan kalenin bugün ayakta kalan kısmı iç kaledir. Dış kale duvarlarının bazı yerlerinde döküntüler ve temeller kalmıştır. Hititlilere kadar uzanan eski bir tarihi vardır. Bizans eseri olduğu ifade edilen kaleye islami devirlerde ilaveler yapılmıştır. ANIT AĞAÇLARIMIZI TANIYALIM... Yerel Adı: Çınar Latince Adı: Platanus orientalis L. Yaşı: 130, Boyu : 33 m. Taç Genişliği : 24 m. Gövde Çevresi: 14.13 m. Yaşadığı Yer : Osmaniye'nin Gebeli Mahallesi'ndeki Gebeli Meydanı. GEBELİ ÇINARI Kent merkezinde bulunan ağacın öyküsünü bilenlere göre, anıt ağacın karşısındaki kahvehane sahibinin dedesi Mithat Koca, “Mahallemizde bir ağaç yok. Yaşadığımız bu yeri gelin güzelleştirelim” diyerek çınarı meydana diker. Adına da, “Mithat Koca'nın Hatırası” denmesi bundan olsa gerek. Ancak, Gebeli Çınarı'nın başına az iş gelmez anlatılanlara göre... Öykülerden birine göre zamanın ağalarından biri yetişmekte olan fidana atını bağlamış. Hayvan bu işte, ileri geri, sağa sola hareket ederken ağaç eğilmiş ve öyle gelişmiş. Bir başka öyküye göre avcılar hedef tahtası yapar çınarı.... Bu nedenle gövdesinde 10 kilo kadar kurşun olabileceği söylenir durur... Çileli ağacın öyküsü bunlarla isınırlı değil... Ağaca çıkmak isteyen gençlerin basamak yapmak için çaktıkları çiviler de gövdedeki kurşun miktarını artırır. Bu çivilerin bir kısmının 2 metreye kadar toprakla doldurulmuş gövdenin alt kısımlarında kaldığı söyleniyor. “Mithat Koca'nın Hatırası” denilen Gebeli çınarının insanoğlunun elinden çektiği bu kadarla da kalmamış göründüğü kadarıyla. Çevresi kahvehane olarak kullanılan çınarın toprakla doldurulan tabanı, daha sonra taşla kapatılmış. Osmaniye Valiliği'nce tabiat varlığı olarak tescillenmiş olan ağacın değeri şimdilerde ne denli biliniyor, bilemeyiz, ama Gebeli çınarı gerçekten görülmeye değer. hamurun üzerinde “Havana” yazısı çıkmaktadır. İşletmenin ilk el kalıplarında ürettiği bisküvinin üzerinde “Arıbal” yazısı yer almaktadır. Ancak elde yapıldığı için sınırlı sayıda bisküvi imal edilmektedir. İşletmenin adı resmi kayıtlarda ve işletme tabelasında Arıbal Bisküvileri olarak yer almasına karşılık, seri üretim yapan makinenin ürettiği Havana yazılı bisküviler hızla yayılmaktadır. Müşteriler mal talep ederken Havana diye sipariş geçmektedir. Bir süre sonra Havana adı halkın dilinde hem işletmenin hem de ürün adı haline gelir. Böylece Arıbal adının önüne geçen Havana kısa bir süre içinde iş d a gofret neredeyse Çukurova’da pek bilinmiyordur. Havana, el emek ağırlıklı kalıplarda gofret imalatına başlayarak ürün yelpazesini genişletir. Bunu sonraki yıllarda tuzlu ve şekerli kuru pasta imalatı izler. Türkiye’de ilk susamlı bisküvi üretimini de Havana yapar. Artık Çukurova bölgesinin her ilçesinde ve kasabasında Havana Bisküvi fabrikasının ürünleri vardır. Bugün bile hala Tarsus, Mersin ve Adana’nın köyleri ile yaylalarında Havana ürünleri satılmaktadır. Havana bisküvi, gofret ve susamlı pastaları ikindi zamanlarında kadınların çay saatlerinin vazgeçilmezidir ve bugün hâlâ çocukluk anılarının bir parçasını oluşturmaktadır. Ahmet Uyan 1987’de hayata gözlerini yumar, ancak onun kurduğu Havana Bisküvi Fabrikası, ülkenin Havana’yı bir markaya dönüştürmüş olmasından gururlanıyoruz. Bugün biz de işletmeyi farklı yerlere getirmek isterdik ancak gerek ülkenin gerekse bölgenin içinde bulunduğu şartlar ortada. Ekonomik olarak işletmeler ayakta durmakta zorlanıyor. Taşrada üretim yapmak ve esnaf olmak gerçekten zor. Biz bölgesel çalıştığımız için tüm Çukurova yöresi Ha TürkAlman dostluğu, ‘üç boyut’ta sergilendi MEHMET KOCAOĞLU ADANA Türk ve Alman sanatçılar Adana’da açılan karma sergide buluştu. Ressam Ramazan Yıldırım, Kudret Sönmez ve Alman Edda Dachroth’un birbirinden güzel çalışmalarının yer aldığı, ‘üç boyut’ adlı karma resim sergisi, sanatseverlerden yoğun ilgi gördü. 75.Yıl Sanat Galerisi7ndeki serginin açılışı sanatseverlerden büyük alkış alan Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda eğitim gören küçük kemancıların dinletisi eşliğinde gerçekleşti. TürkAlman dostluğunu yansıtan serginin açılışını, Vali İlhan Atış sanatçılarla birlikte yaptı. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde dolayısıyla sergiyi tüm dünyada sevgi ve barışa ithaf ettiklerini söyleyen sanatçılar, sergiye katılım gösteren sanatseverin de Sevgililer Günü’nü kutladı. Alman sanatçı Edda Dachroth, “Türk dostlarımla birlikte böyle anlamlı bir günde Türkiye’de olmaktan dolayı çok mutluyum. Sanatın birleştiriciliği ve Sevgililer Günü’nün mutluluğu ile sanatseverlerle buluşmak çok güzel bir duygu. Bu anlamlı günün tüm insanlık için barış ve sevgi getirmesini dilyorum” dedi. Sanatçıların konuşmalarından sonra Vali Atış, 75 eserden oluşan sergiyi sanatçılarla birlikte gezdi, resimlerle ilgili bilgi aldı. Türk ve Alman santçıların doğa, portre ve soyut çalışmalarından oluşan “üç boyut” adlı sergi, 24 Şubat’a dek 75. Yıl Sanat Galerisi’nde sanatseverlerin izlenimine açık tutulacak. (0322 4553887) Yavuz’un “ne yerde ne gökte’ sergisi Adana’da ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Mustafa Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü Başkanı, Doç. Dr. Seval Dülgeroğlu Yavuz’un ‘ne yerde ne gökte’ adlı dijital baskı sergisi, Adana Çimento Sanat Galerisi’nde (AÇS) sanatseverlerle buluştu. Bilgisayar tekniğiyle ortaya çıkan birbirinden ilginç dijital baskı çalışmalarından oluşan sergi, Adanalı sanatseverlerden büyük beğeni aldı. 1994 yılında, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü’nden mezun olan Yavuz, girdiği sınavda Türkiye ikincisi olarak, yurt dışı eğitim bursuyla ABD’de grafik eğitimini ve doktorasını tamamladı. Yurt içi ve yurt dışında birçok karma sergiye katılan sanatçının, yine birçok dergi ve kitapta da makaleleri yayımlandı. İlk kişisel sergisini 2006 yılında Norveç’te açan sanatçı Yavuz’un, üçüncü kişisel sergisi olan ‘ne yerde ne gökte’ 25 Şubat’a dek AÇS’de izlenebilecek. (0322 3632650) C MY B C MY B