24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 13 EYLÜL 2012 PERŞEMBE A2 ANKARA Kent ŞAİRİN ÇIKINI Orhan TÜLEYL OĞLU otuleylioglu@hotmail.com YANSIMALAR Şefik KAHRAMANKAPTAN se k@kahramankaptan.com Bu Kitabı Siz Yazdınız lkemizde araştırmacı gazeteciliğin öncüsü Uğur Ü Mumcu, laikliği, cumhuriyeti, demokrasiyi savunmanın inançlı ve yürekli bir simgesiydi. Yazdığı yazılar, yaptığı araştırmalar ve yayımladığı kitaplarda insanca yaşanacak bir Türkiye düşünü anlattı. Topluma hep direnmeyi ve umudu aşıladı. Onurlu yaşamın savaşımını verdi. Yazdığı her yazı bugüne ışık tuttu. Bütün mücadelesinin temel eksenini adalet, demokrasi ve emek oluşturuyordu. Ona göre, bir toplumu ayakta tutan temel dayanaklardan biri, adalet duygusuydu. Susmayı, kendi kabuğunun içine çekilmeyi, bir yaşam biçimi, bir kişilik simgesi olarak benimseyenleri eleştirirken, adaletsizliğin, bu insanlardan güç aldığını belirtiyor ve şunları söylüyordu: “Gözlerin açıksa göreceksin. Kulağın sağır değilse duyacaksın. Ellerin kesik değilse uzanacaksın.” Yazılarını halkın çıkarları, hak ve hukuku için kaleme alan Uğur Mumcu, “Bir topluma karşı işlenecek en büyük suç, o toplumun çağdaşlığa dönük pencerelerini faşizmin tuğlalarıyla birer birer örmektir” diyerek gericiliğe karşı çıktı. Uğur Mumcu, kitlelere mal olmuş bir yazardı. Ölümü ülkeyi ayağa kaldırdı. Ardından yüzbinler yürüdü. Ataol Behramoğlu, o günlerde “Uğur’a Ağıt Değil Övgü” adlı bir şiir yazmıştı: Günümüzde insan olmanın Çok ağır bedeli var Ya parçası olacaksın alçaklığın Ya seni parçalarlar Oysa insan olmak Çoğalabilmektir başkalarıyla İnsansın, birinin canı yanarken Senin de canın yanıyorsa Bir bombayla canına kıyılan Çoğalmasını bilen biriydi Daha az Uğur Mumcu’yduk dün Daha çok Uğur Mumcu’yuz şimdi Uğur Mumcu’nun 70. doğum günü anısına yayımlanan “Uğur Mumcu Ölümsüzdür” adlı kitabı okurları yazdı. Kitapta okurların Mumcu için Cumhuriyet’te açılan anı defterinde yazdığı yazıların yanısıra, basından seçmeler, anılar, şiirler, fotoğraflar, dönemin politikacılarından sanatçılara değin pek çok kişinin eşi Güldal Mumcu’ya gönderdiği telgraflar ve yıllar sonra internet sitelerinde yazılan yazılar da yer alıyor. İşte, okurlarının, dostlarının, arkadaşlarının içten sevgisini yansıtan kitaptan bir alıntı: “Televizyonlarda göründüğün zamanlarda benim için her şey anlamını yitirir, seninle bütünleşirdim. Sen benim ve daha pek çok kişinin dünya ile bağlarını belirleyen, günlük davranışlarımıza düşünceleriyle katkı yapan ender insanlardan biriydin. Seni öldürürken bizi de öldürmek istediler.” Uğur Mumcu aydınlığı; bilgimizi, özgürlüğümüzü çoğaltmaya, duygularımızı ve düşüncelerimizi zenginleştirmeye, bize yol göstermeye ve uyarmaya devam ediyor… İki Önemli Beste Yarışması üzyıllardır siparişler ve beste yarışmaları, yeni Y eserlerin kazanımında en önemli araçlardır. Bizde sipariş, işin içine biraz “duygusallık” ve “kayırmacılık” girebildiği için yeterince verimli işlemiyor. Beste yarışmaları ise giderek devletten gönüllü kuruluşlara kaymış durumda. Sevda Cenap And Müzik Vakfı (SCAMV), 2013’te kuruluşunun 40. yılını kutlayacak. Vakıf etkinliklerinden kamuoyunda en bilineni olan Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nin de 30. yılı... SCAMV, yıldönümlerini anlamlı kılmak amacıyla 1. Ulusal Beste Yarışması’nı düzenledi. Orkestra için 1220 dakika arası kutlama müzikleri yazılması isteniyor. İlk üç sıranın ödülü 12, 10 ve 8 bin lira. İki tane de 5’er bin liralık özendirme ödülü var. Ama daha da önemlisi ilk iki eserin 30. festivalde, üçüncünün de 20132014 sezonu içinde seslendirilme garantisi verilmesi, notaların çoğaltılıp tüm orkestralara dağıtılacak olması... Jüri, İlhan Usmanbaş başkanlığında, Gürer Aykal, Yalçın Tura, Rengim Gökmen, Bujor Hoinic, Turgay Erdener, Hasan Uçarsu, Özkan Manav ve Işın Metin’den oluşuyor. Şartnamede katılımcıların kimliklerinin belli olmaması için sıkı gizlilik önlemleri alınmış. Son katılım tarihi 11 Ocak 2013... Her yönüyle cazip bu yarışma nedeniyle SCAMV Başkanı Mehmet Başman çok heyecanlı... Değişik kuşaklardan çok sayıda katılım olması dileğimdir. Bugüne kadar müzik dağarına 156 yapıt kazandıran, Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması’nın sekizincisinin finali 18 Eylül 2012 Salı günü saat 20.00’de İzmir’de Elhamra Salonu’nda yapılacak. Bu kez yarışmacılardan “bale müziği” yazmaları istenmişti. Altı katılımcıdan, Mesruh Savaş’ın “Zümrüdü Anka”, Murat Cem Orhan’ın “Kuyucaklı Yusuf”, Tolga Zafer Özdemir’in “Likya Dede” adlı yapıtları finale bırakıldı. Gürer Aykal, Rengim Gökmen, Selman Ada, Turgay Erdener ve Hasan Uçarsu’dan oluşan seçici kurul, nedense Özdemir’in yapıtının “süre” kıstasına uymadığını ve istenenden çok uzun olduğunu gözden kaçırmıştı. Bu yapıt daha sonra, bir bölümünün internette açık edildiği gerekçesiyle diskalifiye edildi. Şimdi 18 Eylül’de Zümrüdü Anka ile Kuyucaklı Yusuf, şef Tulio Gagliardo Varas yönetimindeki İZDOB Orkestrası’nca seslendirilecek. Seçici kurul, orkestra üyeleri ve dinleyicinin vereceği oylarla belirlenecek birinci ve ikinci yapıt, koreografileri hazırlanarak daha sonra sahnelenecek. Ödüller 8 ve 6 bin lira... Umarım, SCAMV’nın yarışması da, Eczacıbaşı yarışması gibi kesintisiz sürer ve kökleşir. ‘Biraz geride durursam şakuli bir atışla bu iş tamam’ 66aylığınPisuvarlaimtihanı SİNAN TARTANOĞLU Mamak’taki Kazım Orbay İlköğretim Okulu’nda Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, dışarıda 66 aylık çocuklar için ders zilini çalarken, içerideki öğrenciler yıl boyunca boylarından büyük pisuarları nasıl kullanacaklarına bakıyorlardı. Eğitim uzmanları 4+4+4 yasasının yürürlüğe girmesinden sonra geçen 6 ay boyunca 5.5 yaşındaki çocukların okula hazır olmadığını, dersi dinlemesinden tuvalet alışkanlıklarına kadar birçok konuda büyük sıkıntılar yaşayacaklarını dile getirdi. Tüm bu eleştirilere karşın sistem uygulanmaya başladı ve Milli Eğitim Bakanı Dinçer, Kazım Orbay İlkokulu’nda 66 72 aylık çocukların ders zillerini çaldı. Milli Eğitim Bakanı Dinçer, Kazım Orbay İlkokulu’nda ders yılının açılışını yaparken, “tüm eksikliklerimizi tamamladık” demişti. Ama okula girince gerçeğin öyle olmadığı anlaşıldı. Bakanın girip teftiş ettiği sınıfta bile sıralarda oturan öğrencilerin ayakları yere değmiyor, defterleri göz seviyelerinde kalıyor, tahtaya ise aşağıdan bakıyorlardı. 66 aylık öğrencilerin, boylarının kısalığından dolayı lavaboda ellerini yıkamakta zorlanacağı, pisuvarların ise çocukların boyunu aşan yükseklikte kaldığı görülüyordu. Palyaçolu uyum Ankara’da birçok okulda ağ layarak annelerinden ayrılmak istemeyen öğrencilerin, okul hayatlarının ilk gününü kötü anımsamamaları için palyaçolar getirtildi. Bu okullardan biri olan Ahmet Vefik Paşa İlkOkulu’nda palyaçolar, çocuklara yaşını sorduktan sonra, “okul güzel mi, eğlenceli mi” diye seslendi. 66 aylık öğrenciler, palyoçalar ile birlikte dans ettikten, çeşitli oyunlar oynadıktan sonra sınıflara girdi. Ancak, palyoçalar tarafından eğlendirilmeleri öğrencilerin ailelerinden ayrılırken ağlamalarına engel olamadı. Pursaklar ilçesindeki Ülker İlkokulu’nda da hem de ikili eğitim yapılacak sınıflar da sıraların öğrencilerin boylarına göre düzenlenmediği görüldü. Yani ortakokul öğrencileri sıralara rahat otursun diye, ilkokul öğrencilerine boylarından büyük sıralar koyuldu. ‘Destek’ toplantıları başlıyor Milli Eğitim Bakanı Dinçer, “Altyapı eksikliklerimizi tamamladık” derken, bir yandan da velilerden ve öğretmenlerden destek istedi. 66 aylık çocukların okulları kullanamayacağını anlayan okul yönetimleri ise velilerden “destek” isteğini yinelemek için veli toplantıları düzenleme kararı aldı. Bu hafta içinde birçok okulda veli toplantılarının düzenleneceği öğrenildi. En eski yerleşim yerleri ortaya çıkıyor Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Özgür Özarslan, Çayyolu Höyüğü’nde süren arkeolojik kazı çalışmalarını inceledi. Bölgede kalkolotik çağa ait örneklerin bulunduğunu söyleyen Özarslan, “Bu çalışmalar sadece Ankara’nın değil, bölgenin de tarihi, kronolojisi açısından önemli bir arkeolojik çalışma vasfını taşıyor” dedi. Çayyolu mevkisinde geçen yıl yapılan kazılar sonucunda bulunarak arkeolojik kazı alanı durumuna getirilen Çayyolu Höyüğü’nü gezen Özarslan, çalışmaları inceledi. 9 katmandan oluşan ve henüz kazılmamış 6 metrelik dolgunun bulunması nedeniyle burada daha eski dönemlere ulaşabilme umudunu taşıdığını bildiren Özarslan, “Çayyolu Höyüğü’nde yapılan kazılar son derece önemli, çünkü bu bölge daha önce Ahlatlıbel’de yapılan çalışmaları da gözönüne alırsak, İlk Tunç Çağı’nın örneklerinin bulunduğu bir kazı alanı olması bakımından önemli. Ama daha önemlisi, kalkolotik (bakır çağı) döneme ait ilk buluntuların göze çarpması. Bu çalışmalar sadece Ankara’nın değil, bölgenin de tarihi, kronolojisi açısından önemli bir arkeolojik çalışma vasfını taşıyor” diye konuştu. Özarslan, 2 plankarede çalışılan sahanın bir yerleşim alanı olduğuna belirterek, mimari yapı, ağırşaklar, seramik parçaları ve kap kacak parçaları, saç iğneleri, damgalar, hayvan figürleri, boncuk, çıngırak gibi o dönem in sanlarının yaşam tarzlarını yansıtacak buluntuların elde edildiğini kaydetti. Başkente arkeopark Şehir merkezinde arkeolojik kazı yapılmasının dünyada pek rastlanı olmadığına dikkati çeken Özarslan, Çayyolu Höyüğü’nün bu yönüyle de farklılığına işaret etti. Çalışmanın amacını bilimsel çalışmalarla tarihi gerçekleri ortaya çıkarmanın yanı sıra, “insanları tarihle iç içe getirmek” olarak ifade eden Özarslan, şunları söyledi: “Burasını bir eğitim alanı, arkeopark olarak düşünüyoruz. Bütün dünyada müzeler, ören yerleri, arkeolojik alanlar okulların eğitim yerleri olarak düşünülüyor. O yüzden burada bir arkeopark düzenlenmesi planlamaktayız.” Son 50 yılın ilk kazısı Kazı alanının danışmanı Ahi Evran Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gülçin İlgezdi Bertram, bölgenin “Ankara’nın en eski yerleşim yeri” olduğunu vurguladı. Bertram, İlk Tunç Çağı’na ait kazı çalışmalarının 1930’lu yıllarda Atatürk’ün isteğiyle Ahlatlıbel ve Karaoğlan’da, sonra da 1960’da Koçumbeli’de yapıldığını anımsattı. Daha sonraki 50 yıllık dönemde bu çağa ilişkin bir çalışma yapılmadığını söyleyen Bertram, geçen yıl başlayan Çayyolu Höyüğü kazısının bu bakımdan önemli olduğunu kaydetti. Mimarlar Odası’ndan Vali Yüksel’i ziyaret Mimarlar Odası Ankara Şubesi, çocuk ve mimarlık çalışmaları hakkında bilgi vermek ve Çocuk Dostu Şehir Projesi hakkında konuşmak üzere Ankara Valisi Alâaddin Yüksel’i ziyaret etti. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürü Araştırma Uygulama Merkezi ile birlikte yürüttüğü çocuk ve mimarlık çalışmaları kapsamında, ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında, çocuklarla buluşarak; mimarlık, kent kültürü, küresel ısınma, çevre, kentlilik bilincini geliştirici atölye çalışmaları, söyleşiler ve konferanslar gerçekleştiriyor. Vali Yüksel’e çocuk ve mimarlık çalışmaları hakkında geniş bilgi veren oda üyeleri, 20112012 öğretim yılında okullarda yapılan çocuk ve mimarlık çalışmalarının raporlarını sundu. 2012 – 2013 eğitim öğretim döneminde de çalışmaları sürdürmek isteyen, Çocuk ve Mimarlık Çalışmaları Merkezi gerekli izinlerin verilmesi için valiliğe dilekçe iletti. KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM Telefon Eposta 13 Eylül 2012 Perşembe C M Y B C M Y B : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR Sahibi Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu,Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : ankcum@cumhuriyet.com.tr Yayımlayan : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri Dağıtım : YAYSAT Yerel ve süreli yayın Murat Cem Orhan Mesruh Savaş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle