13 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS 2012 PERŞEMBE A2 İzlence Şefik KAHRAMANKAPTAN se [email protected] ANKARA Kültür Sanat RüzgâR İstasyonu A. Adnan AZAR [email protected] Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nin,‘hazin’öyküsü... Edinburg Festivali’nde Bir Türk Kızı... azen internette araştırma yaparken, konusunun çok B ötesinde kişilerle karşılaşıyor insan... Klasik gitarla ilgili birini araştırırken, geçen hafta karşıma hiç ummadığım, tiyatro oyunculuğunda başarılı bir Türk kızı çıkmaz mı? Araştırmacının en önemli dürtüsü meraktır. Birkaç saat içinde ulaştığım ve doğruluğunu başka kaynaklardan da kontrol ettiğim bilgileri sizinle paylaşıyorum. Melis Aker (d.1991), Ankara’da Bilkent BUPS’ta okurken sahne sanatları ve müziğe yeteneğiyle dikkati çekmiş, yükseköğrenimine Amerika’nın araştırma ve uygulama alanında önde gelen kurumlarından Boston’daki Tufts Üniversitesi’nde devam eden bir Türk kızı... Yeşil gözlü, uzun saçlı, hoş bir fiziğe sahip, mükemmel İngilizcesiyle okulda yapılan temsillerde, hem çağdaş, hem klasik temsillerde büyük başarı kazanmış. Lady Machbeth’ten Antigone’ye başarıları okul dışına da taşıp, Boston’daki profesyonel tiyatroların dikkatini çekmiş. Nitekim, geçtiğimiz mayıs ayında, profesyonel bir tiyatroda, filmi de çekilmiş olan “I Capture the Castle/ Kaleyi Fethetmek”de iki hafta boyunca başrol oynamış. Şimdiden, önümüzdeki sezon, Boston’daki iki ayrı tiyatroda oynamak üzere seçilmiş durumda... Şu günlerde ise her dalda yüzlerce etkinlikle binlerce turistin çekim merkezi halindeki Edinburg Fringe Festival’de Melis Aker... Okuldaki bir grup arkadaşını örgütleyip, oluşturdukları “February 30th Production/ 30 Şubat Yapım” adlı grupla önemli çağdaş yazar David Auburn’un, filmi de çekilmiş “Proof /Kanıt” adlı oyununu sahneliyorlar. Melis gene başrolde... Yolu Edinburg’a düşecek olan meraklı varsa, 19 Ağustos’a kadar her gün 13.30’da “The Space on the Mile” binasındaki 2 numaralı salonda oyunu izleyebilirler. Ben videosunun Youtube’a yüklenmesini bekleyeceğim! Şimdi içinizden “Klasik gitar konusunda araştırma yaparken tiyatrocu Türk kızı nasıl karşına çıktı?” diye merak edenler olabilir. Çünkü Melis, klasik gitar da çalıyor ve mezzosoprano sesiyle şarkı söylüyor... Atatürk’ün emriyle kuruldu, ‘skandal müze’ye döndü SELDA GÜNEYSU Hem Muzaffer Hem İlhan Hem Erdost dı, Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası Mustafa A Kemal’in annesi Zübeyde Hanım’ın “Oğlum muzaffer oldu” sevincinden geliyor. Çocukluğunun hastalık sonucu kaybedilen kardeşi İlhan’dan sonra, çok sonra, karanlığın ortasındaki bir 7 Kasım’da öldürülen, aynı adlı ikinci kardeşin onurlu anısını bilinçli bir duyarlık olarak sürdürmek üzere, onun adını, Muzaffer’in ve soyadlarının arasına aldı; acıyı bir bilinç olarak taşıyarak paylaştı, bir çığlık olarak büyüttü ‘ilhanilhan’ı: “Ezilen bilincin, çiğnenen bilginin, parçalanan bilimin çığlığı.” Çok zamandır iki 7 Kasım var; biri katlin, bir diğeri Ekim Devrimi’nin bizim takvimimize denk düştüğü gün. Kaynayan bulgurun buğusuyla gelen alımlı bir güz gününde, 18 Eylül 1932’te, Tokat Artova’da doğdu. 1938’de ilkokula başladı. İlk öğretmeni Ömer Sayılgan’dan aldığı harfler, heceler ve kelimelerle bütün bir hayatına yayılacak ve onu çok başka dünyalara taşıyacak cümlelere doğru yol almaya başladı. Erzurum’da başladığı orta öğrenimini Tokat’ta tamamladı. İlk şiiri, Türkçe öğretmeni Kel Fikret tarafından övgüyle karşılandı. Daha ilkokulda ‘Han Duvarları’ ezberindeydi. Yazlar, güzler, kışlar, ilkyazlar geride kaldı. Sivas Lisesi’ndeydi; duvar gazetesinde şiirleri yayımlanıyor, Varlık’ı, Yeditepe’yi, Yücel dergisini tutkuyla izliyordu. İlk yazısı Sivas’ta yayımlanan Ülke gazetesinde çıktı. Kemalettin Kamu’yu anlatıyordu. Ayaklarında “cızlaved” lastik, liseyi bitirmek üzere Çorum’a gittiğinde, şiirleri yayımlanan genç bir şairdi. Kelimeler hayatı güzellemek içindi. Ankara’da burslu olarak başladığı veterinerlik öğrenimini 1956’da tamamladı; ama askerlik görevinin dışında veteriner olarak çalışmadı. Elinde yeni, hep yeni kelimeler ve değiştirilmesi gerektiğine inandığı aydınlık bir dünya özlemiyle Ankara’da, Rüzgârlı Sokak’taydı artık. Bir dönem, kenti, Ankara’yı alttan alttan kuşatan bir mahzendir Rüzgârlı Sokak. Diğer gazete ve dergiler gibi Pazar Postası da burada kurşuna dökülür, sayfaya dönüşür, kağıda devinir ve öyle çıkar kentin sokaklarına. Siyasal bir dergidir; ama daha çok sanat ve edebiyat okurunun ilgisi alanındadır. Metin Eloğlu, Talip Apaydın, İlhan Berk, Ceyhun Atuf Kansu, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Ece Ayhan, Orhan Duru burada yan yanadır. Pazar Postası, birçok alanda olduğu gibi, o dönem, hep olageldiği gibi tıkanan şiirin de önünü açmaktadır. Muzaffer İlhan Erdost, bir yazısıyla, bugün hâlâ tartışılmakta, etkileri sürmekte olan “İkinci Yeni”nin isim babalığını da yapmış, bu önemli açılımın temellendirilmesi konusunda öncü destek olmuştur. Ankara’dır. Nice mevsimler gelir. Güneşler, gölgeler, karanlıklar belirir ve kaybolur. Açık Oturum Yayınları’ndan sonra, herkesin diline, bilincine, cesaretine doladığı Sol ve İlhan Erdost’un Onur Yayınları gelir. Düşünce dünyasını; eksiksiz ve özenli çevirileri, alçak gönüllü ama çıtayı hep yüksekte tutan baskı kalitesi yeni bir yüzey belirlemektedir artık. Baskılar, gözaltılar, tutukluluklar yıldırmaz Erdost’ları. İkinci kardeşin ellerinden kayıp gidişi, öldürülüşü bile. O şimdi “İlhan’ı öldürenleri ve öldürtenleri öldürmeyi değil, öldüren ve öldürten düşünceyi öldürme kavgası” veriyor. O şimdi, hep olduğu gibi hepimizin “ağabey”i, ortak bilinç ve vicdanı; hem Muzaffer, hem İlhan, hem biz hepimiz, hem Erdost olarak cesaretin, bilincin, Ankara’nın yüreğinde yine. Hem Muzaffer, hem İlhan. Birken iki olmuşlar, çoğalmışlardır; çoğalmaktadırlar. Çünkü “Onlar umudun gülüşüdür. İnsanlığın gülen geleceğidir onlar.” 8 yıl ziyaretçi bekledi Müze, 2000’li yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Altındağ Belediyesi arasında yapılan bir sözleşme ile restore edilmek amacıyla 2008 yılına dek kapalı kalıyor. 8 yıl müzeye ziyaretçi alınmıyor; eserlerin çoğu da depolarda bekletiliyor. 2008 yılında müze yeniden Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimiyle tadilat geçiriyor ve 2009 yılında ziyarete açılıyor. Henüz ziyarete açılan müzenin iki tablosu, müzede görevli güvenlik tarafından çalınarak, yurtdışına kaçırılmak isteniyor. Ancak güvenlik görevlisinin bu girişimi, İstanbul’da son buluyor. Eserleri tanıyan bir yurttaşın şikâyeti üzerine güvenlik görevlisi yakalanıyor ve eserler müzeye iade ediliyor. Müze bu olaylardan sonra yeniden tadilata giriyor. Kısa bir süre sonra yeniden tadilata uğrayan müzenin bakanlık tarafından yeniden açılışı gerçekleştiriliyor. Bu açılışta, müzede daha önce 350 dolayında eser sergilenirken, bu sayı 800’lere çıkarılıyor. Aradan çok geçmeden müzede, 2010 yılında yeniden bir skandal patlak veriyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tadilatlar sırasında başlatılan müzenin envanter çalışmasında, Hoca Ali Rıza’ya ait 13 adet karakalem eskizlerinin sahteleriyle değiştirildiği ortaya çıkıyor. Daha sonra bakanlığın envanter çalışmasında sadece 13 eserin değil, 46 eserin “sahte” olduğu tespit ediliyor; 27 eserin de “orijinalliğinden kuşku duyuluyor.” Atatürk’ün direktifiyle 1927 yılında inşa edilen, önce Halkevi olarak kullanılan daha sonra müzeye dönüştürülen Türkiye’nin en önemli müzelerinden Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nin adı, artık yalnızca ya müzede meydana gelen hırsızlıklarla, ya da skandallarla anılır hale geldi. Atatürk Bulvarı’ndan Ulus’a doğru gidildiğinde, Devlet Opera ve Balesi’nin tam karşısında yükselen Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün izlerini taşıyor. Atatürk’ün direktifi üzerine, mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından projelendirilen ve 1927 yılında inşa edilen müze, 1950 yılına değin Halkevi binası olarak kullanıldı. 1933’ten itibaren de Atatürk, sanatçıları Ankara’ya çekmek amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarını sergilerden resim almaları için yönlendirdi. 1950’lere değin o zamanki bütün devlet kurumlarının bütçelerinden belli paylar aktarıldı ve önemli ressamların eserleri alındı. Hoca Ali Rıza, Şeker Ahmet Paşa, Zekai Paşa, Hikmet Onat, İbrahim Çallı, Bedri Rahmi Eyüboğlu gibi pek çok ressamın eserleri böyle müzenin koleksiyonuna kaydedildi. 19381943 yılları arasında da “Memleket Resimleri” serisinden bütün ressamlar, Anadolu’yu tanımaları için görevlendirildi ve o dönemde yaklaşık 675 eser yapılarak, devlete teslim edildi. Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi de bu eserlerin bir kısmının getirilmesi ile oluştu. Atatürk, İran Şahı Pehlevi ile Özsoy Operası’nın galasından çıkarken... konusu bina ilk kez 1985 yılında Hacı Ömer Sabancı Vakfı tarafından restore edildi. Kayıpların tarihi 12 Eylül’e uzanıyor Bugün sadece Ankara’nın değil, Türkiye’nin en önemli müzelerinden biri olan Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nin koleksiyonunda 5 bin eser bulunuyor. Bu eserlerin hemen hemen her biri de milyon dolarlık. Müze bu kadar değerli koleksiyona sahip olunca, adı ister istemez “hırsızlık ve kayıp” olaylarına karışıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan edinilen bilgiye göre, müzede ilk eser kayıplarının tarihi 12 Eylül askeri darbesine denk geliyor. 12 Eylül’den sonra dönemin bürokratları müzenin koleksiyonunda yer alan bazı eserleri “çaşitli yerlerde, Çankaya Köşkü, Dışişleri Bakanlığı ve hatta Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi kamu kurum ve kuruluşlarında sergilenmek” amacıyla alıyor. Ne yazık ki bu dönemde, hangi eserin, kimlere verildiğinin bir kaydı tutulmuyor. Müdür hâlâ açıkta! Müze, bu yıl ayrıca, aralarında Osman Hamdi Bey ve İbrahim Çallı’nın da bulunduğu çok sayıda ressamın tablosuna “soba boyası” sıçramasına yönelik “skandal” ile gündeme gelmişti. Müzenin müdürü Osman Ömer Gündoğdu’nun, müzedeki milyon dolarlık tabloların çerçevelerini kurumda hizmetli kadrosunda bulunan personele boyatırken, boyanın resimlere de sıçradığı ve zarar verdiği ortaya çıkmıştı. Söz konusu olay üzerine bakanlık bir soruşturma başlatmış ve müze müdürü Gündoğdu’yu açığa almıştı. Gündoğdu’nun soruşturması ise halen devam ediyor. Atatürk ilk opera eserini burada izledi Müzenin salonunda, Cumhuriyet dönemininde çeşitli tiyatro oyunları, opera ve bale eserleri de sahnelendi. Bu eserlerden en önemlisi de yine Atatürk’ün isteği üzerine, Ahmet Adnan Saygun’un bestelediği ve librettosunu (eser metni) Münir Hayri Egeli’nin yazdığı Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk sahnelenen operası Özsoy’du. Özsoy Operası’nı Atatürk, ilk kez İran Şahı Rıza Şah Pehlevi ile birlikte orada izlemişti. Bina, 1980 yılında müzeye dönüştürüldü. Söz NEREDE NE VAR ? ¦ Ali Cevat Uğraş fotoğraf 10 Ağustos’a dek Ziraat Bankası Mithatpaşa Sanat Galerisi’nde. (0 312 417 84 58) ¦ Koleksiyondan karma resim 31 Ağustos’a dek Galeri Polart’ta. (0 312 439 14 80) ¦ Ahmet Güneştekin resim yaz sonuna dek Güler Sanat’ta. (0 312 236 21 22) ¦ Yaz Karması resim 28 Eylül’e dek Atlas Sanat Galerisi’nde. (0 312 468 59 04) ¦ Yaz Karması resim, heykel, 30 Eylül’e dek Krişna Sanat Merkezi’nde. (0 312 418 02 53) SERGİ KONSER ¦ If Performance Hall’de, Zakkum’un vereceği kon ser, 16 Ağustos’ta saat 00.30’da. (0 312 418 95 06) Jolly Joker Ankara’da, Yeni Türkü’nün vereceği konser 14 Eylül’de saat 22.00’de, Levent Yüksel’in vereceği konser 15 Eylül’de saat 22.00’de, Fettah Can’ın vereceği konser, 21 Eylül’de saat 22.00’de, Yaşar’ın vereceği konser 22 Eylül’de saat 22.00’de, Cem Adrian’ın vereceği konser 28 Eylül’de saat 22.00’de, Volkan Konak’ın vereceği konser 29 Eylül’de saat 22.00’de, MFÖ’nün vereceği konser 6 Ekim’de saat 22.00’de, Emre Aydın’ın vereceği konser 12 Ekim’de saat 22.00’de, Kıraç’ın vereceği konser 13 Ekim’de saat 22.00’de. (0 312 424 11 11) ‘Buz Devri 4’ ücretsiz gösterimde Gösterime girdiği ilk yıllardan itibaren sinemaseverlerin büyük beğenisini kazanan “Buz Devri” filminin serisinde yer alan “Buz Devri 4: Kıtalar Ayrılıyor” filmi, bu kez ücretsiz gösterimde. Ankara Ferda Koleji Sinema Kulübü, animasyon filmlerden hoşlanan tüm Ankaralıları, “Buz Devri4: Kıtalar Ayrılıyor” filmini ücretsiz izlemeye davet ediyor. Film, Eryaman Dolphin AVM Sinemaları’nda, 12 Ağustos Pazar günü saat 11.00’de, Ankara Ferda Koleji Sinema Kulubü’nün girişimiyle ücretsiz izlenebilecek. Filmi ücretsiz izleyebilmek için en fazla 4 kişilik rezervasyon yaptırılabilecek ve ücretsiz biletler 10.0017.00 saatleri arasında, 260 07 07 numaralı telefondan edinilebilecek. DERS VERENLER BEN MAHİR AYDINER. Uzun yıllar saksafon çaldım. Şimdi bu yılların birikimini siz saksafon öğrenmek isteyenlerle paylaşmak istiyorum. 0542 657 36 85 KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM Türkiye Mehmetçiğe Mehmetçik Türk Milletine Emanettir. TSK MEHMETÇİK VAKFI Tel: 284 19 7071 Faks: 284 19 73 www.mehmetcik.org.tr : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR 9 Ağustos 2012 Perşembe Sahibi Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi Telefon Eposta : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu, Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : [email protected] Yayımlayan Basıldığı Yer Dağıtım : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ : DPC Doğan Medya Tesisleri : YAYSAT Yerel ve süreli yayın C M Y B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle