01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 2012 PERŞEMBE A4 ANKARA Yaşam Spor Hoşgör Köftecisi aşta Ankara olmak üzere akraba gibiydiler. Beni tam bir ülkemizde kavurucu külhanbeyi edasıyla karşılayan sıcakların hüküm sürdüğü kadın sordu: şu günlerde, pek hareket Ne içersiniz bayım? Bira mı, gösteremedik. Bu haftaki şarap mı? Bir şey içmek mi lazım? Şarap köşemize Orhan Veli Ustayı olsun öyleyse... konuk etmek istedim. Orhan Dükkânın havasına enikonu Veli’nin Hoşgör Köftecisi başlıklı ısındığımı kısa hikâyesi, ilk hissettiğim bir defa 2 Nisan anda bu sevimli 1947 tarihinde kadının ismini Tanin öğrenmek istedim: Gazetesi’nde İsmim bana yayınlanmış. bile lazım değil, Diğer hikâyeleri SERDAR ŞAHİNKAYA sen ne ve yazarın [email protected] yapacaksın? dedi. edebiyat Sonra yanındaki hakkındaki masada oturan kadınlara dönüp küçük ama ilginç bir konuşmasının da eklendiği kitabın anlatmaya başladı: Kardeş, geldi kapıya dayandı. adı da Hoşgör Köftecisi. Yapı Çatçatı da var, patpatı da. Versek Kredi Yayınları’ndan 2012’de yeniden basılan kitap, kısa sürede de alıp kaçıracak, vermesek de. Hani, “Ver de kurtul!” demiş. ikinci baskısını da yapmış. Gelin, Bizimki de o hesap! Verdik, kitabın 9–11 sayfalarına yazım kurtulduk. şeklini koruyarak göz atalım: Neden bahsettiğini anlayamıyordum. Ama hoş bir hikâyeye benziyordu. Orada üç dört saat kaldım. Ben dükkândan oldum ama, dükkân benden olmadı. O güzel havanın tam manasıyla içine girebilmek için aynı yere tekrar tekrar gitmek icap etti. Aileden olmaya başladığımı ancak Muallâ Ablayla “Fosforlu” şarkısını söyledikten, dükkân sahibi Ethem Ağabeyle dertleştikten sonra anladım. Hatta o bile yetmedi. Dışarıda durmadan “Liraya, buraya!” diye bağıran balıkçının sesi, tahta masalar, dar peykeler, çarpık iskemlelerle de akraba olduk. Takacı, motorcu, mavnacı arkadaşlarımın dertlerini öğrendim. Rizeli Musa Kaptanın, Ömer’in, Papo’nun hikâyelerini dinledim. O şarkılarda, o seslerde, o hikâyelerde büyük bir dünya vardı. O daracık dükkâna giderken kendimi seyahate, hem de büyük bir seyahate çıkan bir adam sanıyordum. Gemici, motorcu, Söz, Orhan Veli’de… takacı dostlarımla Giresun’dan Size bu yazımda üç masalı bir fındık yüklüyor, Kefken açıklarında balıkçı meyhanesinde gördüğüm denize tutuluyor, Köstence’de bir dünyadan bahsedeceğim. Niko Bar’dan çıkıp Türk İşiniz düşer, bilmediğiniz bir arabacının arabasına biniyor, semtte kalırsınız. Yemek zamanı Novorosisk limanında balalayka geçmiş, karnınız acıkmıştır. “Bir dinliyor, Kazablanka’ya gidecek aşçı dükkânı bulsam da iki lokma bir petrol gemisine tütün bir şey yesem” dersiniz. satıyordum. Bu üç masalı balıkçı Dolaşırsınız, sağa bakarsınız, sola meyhanesinde gördüğüm dünya bakarsınız, yiyecek bir şey gerçekten ne güzeldi! Çalışan göremezsiniz. Dükkânların insanlar, namuslu insanlar, kardeş camekânları, musluklar, testereler, insanlar. Güzel bir dünyada ip yumakları, kurşun borular, yaşamak istiyorsanız siz de öyle tahlisiye simidi cinsinden mallarla bir meyhane bulunuz. doludur. Dünyanın manasız bir dünya olduğuna hükmedeceğiniz gelir. Üzülmeyin. Bu manasız dünyanın hiç ummadığınız bir yerinde kapısından dört bir yana nefis kebap kokuları yayılan bir kebapçı dükkânı ile karşılaşmanız imkânsız değildir. İşte bende o üç masalı balıkçı meyhanesini öyle bir yerde buldum. Daracık kapısından içeriye girerken aksi bir laf mı söylemişim nedir, ters bir müdahaleyle karşılandım. Bir ses: “Ne kafa tutuyorsun, otursana” dedi. Üstelik bu sesin sahibi bir kadındı. Neye uğradığımı anlayamadım. Oturdum. Ayna mı, cam mı, ne olduğunu kestiremediğim bir müstadilde tablası başında balık satan bir balıkçı görüyordum. Durmadan bağırıyordu: Liraya, buraya; liraya, buraya! Müjdemi İsterim Ağız hareketlerinin sonradan seslendirilmiş filmlerdekilere Siz bu yazıyı okurken ben benzer bir hali vardı. Sanki bu ses birkaç günlüğüne doğduğum kent o ağızdan çıkmıyordu. İlkin İzmir’de olacağım. Ve yadırgadığım bu hale sonra sonra önümüzdeki perşembe günü söz, o kadar alıştım ki, hani beş on İzmir’den Ankara’ya yeni transfer dakika susacak olsa adeta olmuş muhteşem bir lezzeti ve rahatsız oluyordum. Muntazam mekânını sizlerle paylaşacağım. tiktaklarına alıştığınız duvar İnanın ki, meraklıları çok sevecek! saatiniz birden bire duracak olsa Orhan Veli’nin tavsiyesine nasıl olursunuz? Ona benzer bir uyabilmek umudu ile ağzımızın şey. tadı bozulmasın. Yanımdaki masada üç kadın Sağlık ve dostlukla. oturuyordu. Üçü de dükkânla B “Boğazlar Meselesi” Neslihan Yiğit Başkentli sporcular Olimpiyat Oyunları’na madalyasız veda etti Başkentli sporcular üzdü 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’na katılan başkentli sporculardan badmintoncu Neslihan Yiğit rakibine 20 yenilirken, halterde Mete Binay 6., Bünyamin Sezer 18. sırada yer alarak organizasyona madalyasız veda etti. Olimpiyatlarda yarışacak Ankaralı güreşçiler ise bugün Londra’ya uçuyor. Ankara’nın madalya umudu güreşçilere kaldı. Türkiye’yi ilk kez badmintonda temsil eden Ankara Ego Spor Kulübü sporcusu Neslihan Yiğit, önceki gün Tayvanlı rakibine yenilerek Olimpiyat Oyunları’na veda etti. Yiğit, gruptan çıkma maçında 7 numaralı seribaşı Tayvanlı Shao Chien Cheng’e 20 yenilerek, elendi. Türkiye’yi Olimpiyat Oyunları tarihinde badminton branşında ilk temsil eden sporcu Yiğit, C Grubu’ndaki ilk maçında Avusturya’dan Simone Prutsch’u 20 yenerek tarihi bir galibiyet almıştı. Yiğit, 3 sporcunun yer aldığı ve sadece 1 sporcunun gruptan çıkacağı C Grubu’ndaki 2. maçında Tayvanlı Shao Chien Cheng ile karşı karşıya geldi. 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nın en genç badmintoncusu olan 1994 doğumlu Yiğit, Wembley Arena’da oynanan karşılaşmanının ilk setini 2110, ikinci setini 216 kaybederek karşılaşmadan 20 yenik ayrıldı. ağırlığı kaldırmayı başardı. Son hakkında 153 kilonun altına giren halterci, bu ağırlığı kaldıramayınca koparmayı 150 kiloyla 3. sırada tamamladı. Binay, silkme mücadelesine ise ilk hakkında 175 kiloyu kaldırarak iyi bir başlangıç yaptı. Mete Binay, kalan 2 hakkında 180 kiloda başarılı olamayınca, 175 kiloluk silkme derecesiyle 6. sırayı aldı. Binay’ın müsabakasında altın madalyayı, 344 kilo toplam dereceyle Çinli Qingfeng Lin kazandı. Endonezya’dan Triyatno Triyatno 333 kilo toplam derece ile gümüş, Romanya’dan Constantin Razvan Martin 332 kilo toplam derece ile bronz madalyanın sahibi oldu. Ankaragücü’ne ‘iddaa’ engeli SEVİL ARINAN Tarihinin en kötü sezonunu yaşayarak Bank Asya 1. Ligi’ne düşen Ankaragücü şimdi de Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin (TSYD) engeline takıldı. TSYD’nin her yıl düzenlediği Ankara Şubesi Dörtlü Futbol Turnuvası’na bu sezon, “Şans oyunu İddaa’da oranı düşük” gerekçesiyle Ankaragücü’nü davet etmediğini söyleyen kulüp genel menajeri Hikmet Hancıoğlu, yaşananlara tepki gösterdi. Hancıoğlu, “Bu karar TSYD’nin yanlışıdır. 100 yıllık başkent takımı Ankara’daki turnuvaya çağrılmıyor. Derneği kınıyorum” dedi. 46. TSYD Ankara Şubesi Dörtlü Futbol Turnuvası, 1011 Ağustos günlerinde Gençlerbirliği, Sivasspor, Kardemir Karabükspor ve Elazığspor’un katılımıyla Ankara Cebeci Stadı’nda gerçekleştirilecek. Yarın kura çekimi yapılacak turnuvaya hemen hemen her yıl katılan başkentin 103 yıllık kulübü Ankaragücü, “İddaa oranı düşük” gerekçesiyle bu yıl davet edilmedi. Bank Asya 1. Ligi’ne düşen Ankaragücü için yeni sezon çalışmalarının sürdüğünü kaydeden kulüp genel menajeri Hikmet Hancıoğlu ise turnuvaya davet edilmemelerinin üzücü olduğunu söyledi. Hancıoğlu, şunları söyledi:“Bu karar TSYD’nin yanlışıdır. 100 yıllık başkent takımı Ankara’daki turnuvaya çağrılmıyor... Neyin hesabını yapıyorlar bilmiyorum ama katılmamız gerekiyordu. Derneği kınıyorum. Gerekçelerini açık açık söylesinler. Turnuva hazırlıkları sırasında dernek yöneticilerinin ‘Ankaragücü İddaa oranı düşük olduğu için turnuvaya davet edilmedi’ konuşmalarını yaptığını öğrendim. Kulübün durumunu kim nereden biliyor? Gerçi aynı hatayı geçen sezon Spor Toto Süper Lig’in 18. haftasında da yapmışlardı. O hafta Ankaragücü, Mersin İdman Yurdu ile olan maçına A2 takımıyla çıkacak söylentisi yüzünden İddaa’dan çıkartıldı. Biz de o maçı galibiyetle kapatıp, herkese dersini verdik. Önümüzdeki sezon ise turnuvaya davet edilmemiz durumunda temkinli olacağımızı söylemek istiyorum. Bu kez karar bize ait olacak. Bu yaşananların bizi daha da kamçılayacak.” ‘Ligi askıya almadık’ Takımdaki bütün futbolcuların emek vererek kulübü ayakta tutmaya çalıştığına dikkat çeken Hancıoğlu, kamuoyuna yansıyan “Ankaragücü 20122013 sezonunu askıya alıp, ligden çekilecek” söylentilerinin ise asılsız olduğunu vurguladı. Hancıoğlu, “Ankaragücü’nün ligi askıya alması demek, kulübe kilit vurmak demektir. Ortaya atılan bu söylentiler doğru değil. Transfer çalışmalarımız da devam ediyor” diye konuştu. Sezer, 275 kiloda kaldı 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’yi temsil eden Ankara ASKİ Spor Kulübü sporcusu Bünyamin Sezer ise 275 kilo ile mücadelesini tamamlayarak 18. oldu. Son anda Londra kafilesine dahil edilen ve kısa bir süre önce sakatlık geçiren ASKİ Spor Kulübü’nden Sezer, gerçek sikleti 62 olmasına karşın Olimpiyat Oyunları’nda 1 üst siklet olan 69 kiloda katıldı. B finalinde podyuma çıkan Sezer, koparmada 130, silkmede 145 kilo kaldırarak, toplamda 275 kilo ile mücadelesini tamamladı. Sezer’in Olimpiyat Oyunları’nı 18. sırada tamamladı. Binay, Olimpiyat 6’ncısı Halterde 69 kiloda podyuma çıkan halterci Ankara ASKİ Spor Kulübü’nden Mete Binay, toplamda 325 kiloyla Olimpiyat Oyunları’nı 6’ncı sırada tamamladı. Önceki gün ExCeL Spor Salonu’nda gerçekleştirilen ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın da izlediği mücadelede Binay, koparmayı 150, silkmeyi 175 kilo ile tamamladı. Koparmada ilk hakkında 150 kiloyu kaldıramayan Binay, ikinci hakkında bu Bünyamin Sezer Mete Binay C M Y B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle