13 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 2012 PERŞEMBE A2 ANKARA Kültür Sanat İZLENCE Şefik KAHRAMANKAPTAN [email protected] Tiyatro Tempo, Türkiye’nin en önemli geleneksel simgelerinden birini, Karagöz ve Hacivat’ı Kore’ye taşıdı... ŞAİRİN ÇIKINI Orhan TÜLEYL OĞLU [email protected] ‘Kemancı Kızımız’ın Kimliğini Açıklıyorum! Marin Festivali’nin bu yılki izlencesinde bir gece konseri, Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’na ayrılmıştı. Herkes çok beğendi, alkışladı, övücü yazılar yazıldı, iyi, güzel... Kimse kusura bakmasın, bazı eksik ve tartışmaya açık tercihleri “hafifce” eleştireceğim. Belki ilerde dikkate alırlar! Orkestranın hazırladığı iddialı eser, Rimski Korsakov’un, keman sololarıyla ünlü “Şehrazad” süitiydi. Bu sololar, büyük dikkat, özen ve ustalık ister, öyle ki, Avrupa’daki büyük orkestraların başkemancılık sınavlarında bizdeki gibi “Ne istersen onu çal” demezler, zorunlu çalınacak eserlerden biri olarak Şehrazad hemen göze çarpar. Çünkü bu eserdeki soloları konserlerde orkestranın başkemancısı yani konzertmaysteri seslendirir. Peki, Doğuş Çocuk’un başkemancısı kimdi? Orkestra hangi “çocuk”lardan oluşuyordu, kim ne çalıyordu, bunlar hangi konservatuvarlardan gelmişti? Bu konuda izleyiciye sunulan bir “fotokopi” bile yoktu! Tüm festival için dağıtılmış katlı izlencede de başkemancının adı yer almıyordu. Sosyal medyadaki yazışmalarda, beğeni ifade edenler “kemancı kızımız” diye söz ettiler! Ben de “kemancı kızımız”ın kimliğini açıklamaya karar verdim: Çınar Yazgan, 1994 doğumlu, Bilkent Müzik İlköğretim Okulu ve Lisesi’ni Vseslava Kudinova ve Muhammedcan Turdiev’in öğrencisi olarak tamamladı. Bilkent’te kalmak istemediği için lisans eğitimine Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Ellen Jewett ile devam etmeyi planlıyor. Türkiye’deki tüm gençlik orkestralarında yıllardır görev alan Çınar’ın sonraki hedefi de keman uzmanlık eğitimini Kanada’da yapmak. Çınar belli ki esere iyi çalışmıştı ama kemanına monte edilen mikrofon, en küçük çıtırdı ve bazı tel değiştirmelerdeki pis sesleri de büyüttüğü için, doğrusu normal bir akustik ortamda dinlemeyi tercih ederdim. Yücel Canyaran’ın sanat yönetmenliğindeki festivalde, Rengim Gökmen şefliğindeki orkestranın programı “eklektik” anlayışla ve “gösteri”ye dönük hazırlanmıştı. Şehrazad’ın ardından Gallardo del Rey’in solistliğinde Rodrigo’nun gitar konçertosunda soliste eşlik ettiler. Sonra konuk gitarcı “flamenko” çalmaya , Anotonio Marquez de İspanyol köylü dansları yapmaya başladığında, öylece seyrettiler. İzlencenin sonunda, gelmiş geçmiş sayılı kemancılardan Pablo Sarasate’nin “Zapateado” adlı eseri yer alıyordu. Keman solo ve orkestra için olan bu eserin solisti izlencede yazılı değildi, sözel olarak duyuruldu. Tahminim, başlangıçta bu eseri de gitaristin çalacağı sanılmış, bunun bir kemanorkestra eseri olduğu anlaşılınca, orkestranın çalıştırıcılarından kemancışefbesteci Hasan Tura’ya bir “son dakika” gölü atılmıştı! Çünkü yanında kemanı bile yoktu. Oturduğum yerden, ikinci keman grubunun arka sıralarındaki çocuklardan birinin kemanını alıp çaldığını, sahneden ayrılırken de teslim ettiğini gözledim ve bu kanıya vardım. Doğrusu Tura, bu virtüöz eserde gene de ustalığını gösterdi. Ama ne olursa olsun, bu tür bir program, “düzeyli bir Bodrum eğlencesi” olmaktan öteye gidemedi. Baksanıza, çocukların elinde, ileride “Bakın ben bu orkestrada çaldım” diye dosyalarından çıkartacakları, adlarının yer aldığı bir konser programı bile yok... Koreli çocuklarla tanıştılar SELDA GÜNEYSU Şiir Herkesi Sever air Özkan Mert, çağına tanıklık eden, Ş çağının kalp atışlarını yakalayan, renkli ve yarına açık bir şiirin izini sürerken, çoksesli, çok kültürlü, renkli imgelerle dolu, her sözcüğü yaşamdan kotarılmış uzun soluklu bir şiirin de öncüsü oldu. Sözcükler üzerinde bir bilim adamı yöntemiyle çalışan Özkan Mert, Çin’den Afrika’ya, Akdeniz’den Baltık’a uzanan bir coğrafyada insanın dramını kurcalar. Ateşten sözcüklerle kaleme alır şiirlerini; anlam dünyasını tersyüz eder. Sürgün olan ama hiç teslim olmayan yüreği, kentlerin çok ötesine geçer: “Şiir dünyaya karşı bir protestodur. Kurulu düzene, geleneklere, kalıplara karşı sürekli devinimdir. Değişimi savunur. Şiir sözcüklerin örgütlü anarşisidir. Şair anarşisttir… Şair sözcüklerle dünyayı gören insandır. Onun gözlükleri sözcüklerdir. Ancak o zaman her şeye şair olarak bakabilir. Sözcüklerin manyetik alanları içinde, gizemsel patlamayı yaratır. Şiir sözcüklerle, insan ruhunun derinliklerine yapılan bir kazıdır. Bu nedenle şair şiirinde ne anlatacağını bilmez, daha doğrusu, yazacağı şiirin neye ait olduğunu bilemez. Bunu yazarken öğrenir.” Özkan Mert, anlam dünyasını tersyüz eder, şiirsel renkleri Stockholm’un mavi saatlerine taşır, yüreğini ateşte tutar. Dünyayı güllerle boyamaya kalkar. Yüreği dünyanın ortasında bir menekşedir. İnsanı kucaklayan, insana koşan şiiri, maviden daha mavidir. Kimi zaman çorak bir toprak gibi parçalansa da yüreği, caz ve tango onu iyileştirir, şiir ise kurtarır yaşamını. Hükümetler ve ordular Şiir sevmez. Kutsal kitaplar peygamberler Ve yasalar Şiir sevmez. Filozoflar şiirden korkarlar. Çünkü ekmeğini Elinden alır şiir filozofların. Bakire rahibeler Çaktırmadan şiir severler. Fakat şiir aldırmaz Borcu yoktur hiç kimseye. Bir fırtına bırakır Tarihin önüne çeker gider. Şiir herkesi sever. 60 kuşağının en önemli temsilcilerinden Özkan Mert, “50. Sanat Yılı”nda, şiirlerini topladığı “Allah ve Tango” (God and Tango) adlı kitabıyla okurlarıyla buluştu. 40 yıllık dünya ve İsveç serüveninden sonra döndüğü ülkesinde, Türkiye’yi dünyaya; dünyayı Türkiye’ye taşıyan şairin bu kitabı19612011 yılları arasında yazdığı şiirlerden seçmeleri içeriyor. Şiirlerin tümü İngilizce çevirileri ile birlikte sunuluyor. D Başkentte, çocuk ve gençlik tiyatrosuna yönelik oyunlar sahneleyen Tiyatro Tempo, Türkiye’nin en önemli geleneksel simgelerinden biri olan, UNESCO’nun da “Dünya Kültürel Mirası” kabul ettiği “Karagöz ve Hacivat”ı Kore’ye taşıdı. Türk Gölge Tiyatrosu’nun en önemli kahramanlarından birisi olan “Karagöz”, Tiyatro Tempo aracılığıyla Koreli çocuklarla buluştu. Türk Gölge Tiyatrosu’nun en önemli unsurlarından kabul edilen “Karagöz ve Hacivat”, taklide ve karşılıklı konuşmaya dayalı, bir perdede oynatılan gölge bir oyun. Oyunda “Karagöz” oynatıcısına “kurgusal, hayalbaz”, yardımcılarına da “çırak, yardak, dayrezen” gibi adlar veriliyor. Oyunda konuşmaların değişimi de baş hareketleriyle gerçekleştiriliyor. “Karagöz ve Hacivat” oyununun nereden çıktığına ilişkin bugün birtakım rivayetler de dile getiriliyor. Bilinen en önemli rivayet, şöyle: “Hacı İvaz Ağa ya da halka mal olan adıyla Hacivat ve Trakya’da bulunan Samakol köyünden demirci ustası Karagöz, Orhan Gazi devrinde, Bursa’da yaşamış cami yapımında çalışan iki işçi. Kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engelliyorlar. Orhan Gazi’nin, ‘Cami vaktinde bitmezse kelleni alırım’ dediği cami mimarı, caminin vaktinde bitmemesi sonucu Karagöz ve Hacivat’ı şikâyet ediyor. Bunun üzerine bu ikili, başları kesilerek idam ediliyor. Karagöz ve Hacivat’ı çok seven ve ölümlerine çok üzülen Şeyh Küşteri de ölümlerinin ardından kuklalarını yaparak, perde arkasından oynatmaya başlıyor. Bu sayede Hacivat ve Karagöz tanınıyor.” Başkentte çocuk ve gençlik tiyatrosuna yönelik oyunlar sahneleyen Tiyatro Tempo da, repertuvarında bulunan “Karagöz, Cadılar ve Hint Fakiri” adlı oyu Festivalin ‘En İyi Oyunu’ Tiyatronun, “Karagöz, Cadılar ve Hint Fakiri” adlı oyunu ayrıca, Seul’deki izleyici değerlendirmelerinde “Festivalin En İyi Oyunu” seçildi. Kısa süre zarfında, aynı ülkede, bu kadar çok sayıda ve dolu salonlara oynanan oyun, Tiyatro Tempo’yu hem “Karagöz”, hem de “Türkiye” adına mutlu etti. Daha önce değişik oyunlarıyla ama en çok da “Karagöz”le Almanya, Belçika, İspanya, ABD, Pakistan, Hindistan, Singapur, Mısır, Moldova, Rusya, Ürdün, Suriye ve Lübnan’da da gösteriler yapmış olan Tiyatro Tempo’nun bu kezki etkinliklerine, Bakanlar tam kadro Itri konserinde Sanatsal faaliyetlere “pek ilgi göstermeyen” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun verdiği ve tasavvuf müziklerinin de seslendirildiği “Özel Ramazan Konseri”ni dinledi. Ankara Cermodern Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen konser öncesinde bir konuşma yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, tasavvufu övdü. Günay, “Tasavvuf bir anlamda yaratanın gözüyle dünyayı görmek, dünyada her şeyi onun aynası sanmak, ondan bir parça sanmak anlayışında şekilleniyor. Böylece insanların birbirini yaratanın bir parçası saydıkları için kırmaması, içselleştirmesi, anlaması, hoşgörüyle davranması konusunda yolumuzu aydınlatıyor” dedi. Günay’ın konuşmasının ardından, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu ile bakanlığa bağlı diğer sanat birimlerinden sa natçıların yer aldığı koro aralarında Mustafa Itri Efendi, Hacı Faik Bey, Saadettin Kaynak ve Münir Nurettin Selçuk gibi isimlerin de eserlerinin seslendirildiği bir konser verdi. Konserin ardından Başbakan Erdoğan, korodaki tüm sanatçılara hediye verdi. Sanatçılara verdiği hediyeleri imzalayan Erdoğan, konser sırasında rahatsızlanan bir sanatçıya da sağlık durumunu sordu. Sahnede çekilen toplu fotoğrafın ardın dan konser sona erdi. Konseri, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin eşleri ile izledi. Konsere Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de katıldı. ‘Antigone’ Makedonya’dan ödülle döndü Sophokles’in yazdığı, Sabahattin Ali’nin dilimize çevirdiği, Kenan Işık’ın uyarladığı ve yönettiği “Antigone” Makedonya’da 2 ödül birden aldı. Makedonya’nın Veles şehrinde gerçekleştirilen “11. STOBI Antik Drama Festivali”nde ve Ohrid şehrinde düzenlenen “Ohrid Yaz Festivali”nde sahnelenen ve festivale katılan diğer grup oyuncularının ve Makedonyalı sanatseverlerin ilgi gösterdiği Devlet Tiyatroları yapımı “Antigone”; festivalin “En İyi Performansı” olarak seçildi. Festivalde oyunun yönetmeni Kenan Işık’a da festival jürisi tarafından “En İyi Yönetmen” ödülü verildi. Dekor ve giysi tasarımı Elena İvanova’ya, ışık tasarımı Önder Arık’a, müziği Ayla Çelik’e, aranjörton maister Çağrı Kodamanoğlu’na ait olan oyunda; Ali Sürmeli, Gökhan Mert Yılmaz, Attila Olgaç, Gözde Okur, Selin Tekman, Suna Selen, Murat Sarı, Barış Bağcı, Kerem Gökçer, Tuğçe Şartekin Karasu, Fatma İnan, Tarkan Koç, Eylem Server Ünüvar, Gökhan Yılmaz rol alıyor. Oyunun korosunda da, Tarkan Koç, Hilal Kuvvet, Bora Godri, Gülcan Burcu Değirmenci, Hande Gençörnek, Onur Ertaman, Simel Keçecioğlu, Ebru Üstüntaş, Canan Duran, Sercan Sungur, Ömer Menteşe, Aybar Taştekin, Aykut İspir, Kerem Gökçer, Fatma İnan, Güzide Arslan yer alıyor. Anlatacı rolünde ise Tomris İncer var. : Cumhuriyet Vakfı adına Orhan ERİNÇ Genel Yayın Yönetmeni : İbrahim YILDIZ Ankara Temsilcisi : Utku ÇAKIRÖZER Sorumlu Müdür : Miyase İLKNUR 2 Ağustos 2012 Perşembe DERS VERENLER BEN MAHİR AYDINER. Uzun yıllar saksafon çaldım. Şimdi bu yılların birikimini siz saksafon öğrenmek isteyenlerle paylaşmak istiyorum. 0542 657 36 85 KORSAN KİTAP KÖTÜ BASILIR. OKUMA ALIŞKANLIĞINI YOK EDER. BESAM SATILIK KONUT SAHİBİNDEN Yenimahalle’de Lüks 2+1 140.000 TL 0.533.474 07 10 Türkiye Mehmetçiğe Mehmetçik Türk Milletine Emanettir. TSK MEHMETÇİK VAKFI Tel: 284 19 7071 Faks: 284 19 73 www.mehmetcik.org.tr Telefon Eposta C M Y B C M Y B Sahibi Sayfa Editörü Reklam Müdürü Satış Koordinasyon : Okan AKYÜREK : Kerim TAŞKAN : Osman ÖZER Yazışma Adresi : Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu,Ahmet Rasim Sokak No:14 06550 Çankaya : 0312 442 30 50 : [email protected] : Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Basıldığı Yer : DPC Doğan Medya Tesisleri Dağıtım : YAYSAT Yerel ve süreli yayın Yayımlayan Özkan Mert nunu, Koreli çocuklarla buluşturdu. Tiyatro, 5 kez, Seul’de gerçekleştirilen “ASSITEJKore Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali”nde, “Karagöz, Cadılar ve Hint Fakiri” adlı oyununu sahneledi. Ardından, 3 kez, Miryang şehrinde Yonhitan Koripe Tiyatro Köyü’nde gösteri yaptı. “12. Miryang Yaz Gösteri Sanatları Festivali” kapsamında izleyici ile buluşan “Karagöz” oyunu ilgiyle izlendi. “Karagöz”cü Haluk Yüce’nin yanı sıra Marina Yüce ve Yılmaz Angay da eşlik etti. ‘Barışın simgesi oldu’ Türkiye’de hemen hemen her çocuğun tanıdığı bir simge olan “Karagöz”ün uluslararası festivallerde de çocuk ve yetişkin seyirci tarafından çok sevildiğini vurgulayan Haluk Yüce, katılmış oldukları festivallerde “Karagöz”ün, diğer ülkelerin benzer kukla karakterleriyle buluşmasının, bunun ötesinde festival broşürlerinde bir araya gelmesinin kültür ve sanatın halklar arasındaki “barışın” simgesini oluşturduğunu ifade etti. THY’nin desteğinin bu uluslararası buluşmada önemli bir rolü olduğunu belirten Yüce, Karagöz’ün yanı sıra çağdaş kukla oyunlarımızın da diğer ülkelerde tanıtılması için desteklenmesinin önemli olduğunun altını çizdi. Yüce, geleneksel değerlerimize sahip çıkmazsak, “bize özgü ve çağdaş” çalışmaları oluşturamayacağımızı, dahası günümüze uygun sanatsal biçimleri yakalayamayacağımızı da sözlerine ekledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle