22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 AĞUSTOS 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA Yaşam ANKARA A7 Türk gibi çay içmek... ay” günümüzde kültürümüzün vazgeçilmezi. Türk kahvaltısının ana eşlikçisi. Çalışma bürolarından kır kahvelerine kadar hemen her yerin içeceği. “Çek bir çay, demli olsun” sözü deyimlerimiz arasına yerleşti. Sonradan benimsesek de, kendimize göre “tarz” oluşturduğumuz bir keyif. Öyle ki, son yıllarda İngiltere ve İrlanda’yı sollayıp, günde 250 milyon bardağa varan tüketimle dünya liderliğine oturduk. Yılık kişi başı 3.5 bardak veya 3 kilogram çay tüketiyoruz… Üç haneli büyüyen çay sektörü sonunda 2.3 milyar TL hacme ulaşarak, dünya 5. konumuna geldi. Eskiden, Avrupalılar “Türk gibi sigara içmek” deyimini kullanırlardı. Herhalde artık “Türk gibi çay içmek” sözü daha doğru olacak. “Ç TadımNotları Prof. Dr. Ertan ANLI http://tadimnotları.blogspot.com email anliertan@yahoo.com Sağlıklı mı? İçerdiği zengin antioksidan fenolik bileşikleriyle “çay” sağlığımız için de çok yararlı. Boşuna tarih boyunca tıbbi amaçla kullanılmamış. Konunun önemli uzmanlarından, arkadaşım, Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Velioğlu, Nereden çıktı bu çay? Kökeni Çin’den gelen “çay” (Thea Sinnemis L), Çin’in “Mandarin” lehçesinseki “ç’a” sözcüğünden türeyerek dilimize yerleşiyor. Yine, Çince “t’e” kökünden türetilerek, İngilizcede “tea”, Fransızcada “thé”, Almancada “tee”, İspanyolcada “te” olarak adlandırılıyor. Hintçede “çay”, Japoncada “cha”, Rusçada “çai” olarak söyleniyor. Birçok kaynağa göre; İ.Ö. 2700’lü yıllarda Çin’de bilinen çay, Tibet, Moğolistan ve Rusya yoluyla dünya coğrafyasına taşınıyor. Efsaneye göre; ilk kez tesadüfen sıcak suya düşen yaprak sayesinde Çin İmparatoru Shen Yun tarafından keşfediliyor. Tarih boyunca, önce Doğu, sonra da Batı kültüründe sadece bir keyif ve tören içeceği değil, aynı zamanda tıbbi bir ilaç olarak değer kazanıyor. Küçük yapraklı çayı ve çay kültürünü Avrupa’ya ve dünyanın birçok bölgesine ulaştıranlar ise İngilizler. Çay, 1500’lü yılların ikinci yarısından itibaren Avrupa’da bilinse de 1679 yılında Hollandalı hekim Cornelius Bontoke’nin (16401685) yayımladığı “Tractat van bet excellenste kruyt tee” (Mükemmel Bitki Çaya İlişkin İnceleme) adlı kitap sayesinde Avrupa’da popüler oluyor. Ancak, Kuzeydoğu Bengal’deki Assam ve Darjeeling bölgesinin büyük yapraklı “Hint çayı”nın (Thea Assamica L.) dünyada tanınmaya başlaması ve yaygınlaşmasıyla, özellikle 19. yıldan itibaren Batı Avrupa’da Çin çayının pabucu kısmen dama atılıyor. “Çay yaprağının kuru maddesinin yüzde 2339’unu fenolik bileşiklerin oluşturduğunu ve çayda ‘teanin’ adında, çaya bir mantar türüne özgü, sağlığa çok yararlı bir ‘aminoasit’ olduğunu” belirtiyor. Velioğlu, son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarla “teaninin” özellikle; “tansiyon”, “kan lipidleri”, “kolesterol”, “obezite”, “psikolojik ve fizyolojik stres” ve “tümör oluşumu” gibi konularda sağlığa olumlu etkisinin kanıtlandığını da ekliyor. Ne diyelim; “Halkımız çayın değerini geç de olsa anlamış ve fazlasıyla hakkını vermiş!” Yazımı tamamlarken, tüm okurlarımın bayramını kutluyorum. Anadolu’ya geç girdi Araplar İ.S. 850’lerde “çay”ı tanısalar da, “Osmanlı”ya 19. yüzyıl başlarında Güneydoğu Asya, Hicaz yoluyla giriyor. Bizde çay konusundaki ilk kitap “Çaycı” lakabıyla tanınan Hacı Mehmet Efendi’nin 1877 yılında yayımladığı “Çay Risalesi.” Türkiye’de çayın yaygınlaşmasını sağlayan 1925 yılında başlattığı çalışmayla “çayın babası” olarak da tanınan, dönemin Ziraat Genel Müdürü Zihni Derin (18801965) ile 1937’de Rize ve civarında oluşan çay bahçeleri. Çay üretimi, 1947 yılında Rize’de üretime geçen “Rize Çay Fabrikası” ile taçlanıyor. 1971 yılında ise hepimizin bildiği “ÇayKur” kuruluyor. Dünyada 18 milyar dolarlık bir hacme ulaşan çay sektörü, ülkemizde giderek yabancı yatırımcının da ilgisini çekiyor. Çay içme geleneği Ülkelere göre içilen çay tipi ve içme geleneği de çok farklı. İngilizlerde “beş çayı”nda bergamutlu “early gray”, Moğollarda çaya yağ, tuz un, Ruslarda çaya kaymak katımı ve bazen marmelatla sunulması, Çin ve Japonya’da çayın bir sanat olarak ele alınışı ve çok farklı sunumlarının olması kültürün zenginliği. Çay, basitçe “siyah çay”, “beyaz çay” ve “yeşil çay” olmak üzere üç sınıfa ayrılıyor. Dünyada üretilen çayın yüzde 95’inden fazlası “siyah çay”. Son yıllarda, Çin usulü “beyaz çay” da moda oluyor. Diğerlerinden farkı; çayın yaprakları açmadan, büyük oranda tomurcukken toplanması ve üretiminde oksidasyona izin verilmemesi. Yani, sadece “soldurma” ve “kurutma” aşamasının olması. C M Y B C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle