Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2012 CUMARTESİ A4 ANKARA Kent Yaşam Sığınmaevinde kalan şiddet mağduru kadınlar, bayramı buruk karşılayacak. Mağdur kadınlar C’e konuştu... Sığınmaevinde buruk bayram SEVİL ARINAN imisi eşinin kesicidelici aletle saldırmasından, kimisi gece yarısı uykusundan uyandırılıp dövülmesinden, kimisi de makyajınagiyimine karışan eşinin gösterdiği şiddetten kaçmak için Çankaya Belediyesi’ne bağlı sığınmaevinde yerleşmiş. Şeker Bayramı’nı sığınmaevinde karşılayacak olan bu kadınlar, bu bayramı buruk kutlayacaklarını söyleyip, Kurban Bayramı’nda sadece çocuklarının olduğu bir evi düşlediklerini anlattılar. Artık yaşamlarında eşlerine yer olmadığına vurgu yapan mağdur kadınlarla, Şeker Bayramı öncesinde yaşadıkları burukluğu konuştuk: ‘İlk buruk bayramım’ Oğluyla birlikte sığınmaevine yerleşen kadınlardan bir tanesi, eş şiddeti nedeniyle evi terk ettiğini belirtiyor. Evlendiği günden bu yana şiddet gördüğünü anlatan kadın, “Uzun zamandır sığınmaevinde kalmak istiyordum ama cesaret edemiyordum. Sonrasında artık hem beni hem oğlumu dövem eşimi terk etmeye karar verip, buraya geldim. Şu an burnumda görünen morluğu da eşim yaptı. Elleriyle döverdi beni. Yarın ise bayram. Evden uzakta geçireceğim ilk bayram... Çok buruk K servisi yapabileceğim bir iş buldum. Kızlarımı da kreşe yerleştirip, ayaklarımın üzerinde duracağım. Bayramımız ise buradaki diğer arkadaşlarımınki gibi ezik geçecek” diye ekliyor. ‘Bizlere iş bulunsun’ Daha önce kaldığı sığınmaevinden eşiyle barışmasının ardından ayrıldığını anlatan bir mağdur kadın da, 4 çocuğunu evde bırakıp Çankaya Belediyesi’nin çatısı altına geldiğini dile getiriyor. Eşinin sürekli kendisine karşı bir kinnefret beslediğine vurgu yapan kadın, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Ortada hiçbir sebep yokken eşimden dayak yiyordum. Örneğin geceleri kalkıp beni döverdi. Çocuklarıma da psikolojik şiddet gösterdi. Buraya gelmemle birlikte kafam çok rahatladı ama gözüm arkada kaldı. Evlatlarımı çok özlüyorum. Bizim gibi mağdur kadınlara iş bulunduğunda emin olunmalı ki her şey çok farklı olacak. Bunların yanında evlatlarımdan uzak kutlayacağım ilk bayramım çok acı geçecek. Bayramdan sonra kızımın düğünü de olacağı için ayrı bir buruğum. Ona bile gidemeyeceğim.” ‘Artık korkmak istemiyorum’ Üç aydır sığınmaevinde kaldığı için 14 yaşındaki oğlunu göremediğini kaydeden bir diğer kadın, şiddetin yanında eşinin sürekli kendisine kesicidelici aletlerle saldırdığını anlatıyor. Gözyaşlarını tutamayan kadın, “Bıçak, keser, makas... Eline geçen delici maddelerle bana saldırıyordu. Fiziksel şiddetin yanında bana sözlü de hakaret etti. Suçum yokken böyle bir muameleye maruz kaldım. Evden dışarı çıkmak, oğlumun okuluna gitmek... Her şey yasaktı. En acısı da evladımdan ayrı kalmak... Ve benim hiçbir suçum yok. Ben sürekli korku yaşıyorum. Artık korkmak istemiyorum. Böyle tedirgin bir yaşam sürülmez ki. Şu an hayattan çok beklentim var ve yaşam hakkımın elimden alınmasını istemiyorum” diye konuşuyor. ‘Kızlarımı nasıl bırakayım’ Yaşadığı ülkesinden Türkiye’ye eşiyle evlendiği zaman gelen yabancı uyruklu bir kadın ise 3 kızını bırakıp, sığınmaevine geldiğini belirtiyor. Eşinin kendi ülkesinde olduğu dönem her şeye “no problem”, Türkiye’de ise “bol problem” dediğini anlatan yabancı uyruklu kadın, “Türkiye’ye ilk geldiğimiz zamanlarda kıyafetime, makyajıma karışmaya başladı. İlk yıllarda beni kısıtlarken bir süre sonra şiddet başladı. Ve bu 15 yıl sürdü. Şimdi ben burada mutluyum ama aklım kızlarımda. Onları yanıma almak ve memleketime dönmek istiyorum ama aklım kızlarımda bunu yapamam” diyor. Mağdur kadınlar sığınmaevinde takı ve bebek yapıyor. (üstte) Sığınmaevindeki kadınların isteği üzerine haberde ve fotoğraflarda isimlerine yer vermedik. geçecek. Ama ailemle bayramlaşmaya gideceğim. Gizlisaklı olsa da gideceğim” diyor. ‘Ayaklarımın üzerinde duracağım’ Eşinden gördüğü fiziksel şiddet nedeniyle iki kızıyla birlikte önce Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı sığınmaevinde kalıp, ardından Çankaya Belediyesi’ni tercih eden bir başka kadın, İstanbul’dan Ankara’ya geldiğini anlatıyor. Bakanlığa bağlı sığınmaevi ortamının çok disiplinli olduğunu, kadınların sınırlandırıldığını dile getiren kadın, “Devletin sığınmevinde sıkı denetim vardı. Gezme iznimiz olmadığı gibi telefonla bile konuşmamız yasaktı. Çankaya Belediyesi’nin sığınmaevinde ise sürekli uzmanlar gözetimindeyiz. Burası çok güzel. Ama geldiğim devlet sığınmaevi öyle değildi. Özellikle de şartları. Bunların yanında bir yerde çay Hacettepe, Ankara ve Gazi üniversitelerinden 13 öğrenci bayramı ‘içeride’ geçirecek Onlar için bayram, 69. tutukluluk günü SİNAN TARTANOĞLU acettepe Tıp’tan 10, Ankara Tıp’tan 2, Gazi Tıp’tan 1 öğrenci... Bayramın birinci, tutukluluklarının 69. gününde Sincan F Tipi Cezaevi’ndeler. Aralarında son sınıf öğrencisi de var 1. sınıfa yeni başlamış olan da... Avukatları İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’ın aktardığına göre, 13 tıp öğrencisi, Özgür Sağlık Öğrencileri Topluluğu’nu kuruyorlar; alternatif sağlık hizmeti vermek istiyorlar ama terör örgütü KCK ile ilişkilendiriliyorlar. İddianamesi ve davası olmayan “hukuki” süreçte, 3. yargı paketinin “özgürlük hakimleri” de tahliye taleplerini reddediyor. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 4. sınıf öğrencisi Tuncay Gökçen, 6. sınıf öğrencisi Birhat Şimşek, 2. sınıf öğrencisi Mehmet Aydın, 5. sınıf öğrencileri Mehmet Budak ve Mustafa Akın ile birlikte İngilizce Tıp Bölümü 4. sınıf öğrencisi Recep Kar, 1. sınıf öğrencisi Ahmet Karer Yurttaş, 3. sınıf öğrencisi Zülküf Akelma, 6. sınıf öğrencisi Mustafa Karakurt ve Diş Hekimliği Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Perişan Akan. Ayrıca, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Mert Balkan, Fatih Sultan Akın ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi Ahmet Demirel… Ankara’nın en önemli tıp fakültelerinin öğrencileri, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Sorgu Hakimliği’nin 11 Haziran tarihinde “yasadışı silahlı örgüt üyesi olmak” gerekçesiyle verdiği kararla tutuklandılar. Şeker Bayramı’nın 1. gününde, Sincan F Tipi Cezaevi’deki 69. tutukluluk günlerine de girmiş olacaklar. 2 Temmuz 2012 tarihinde çıkarılan ve 3. yargı paketi olarak bilinen yasa, birçok tutuklu için tahliye umudunu beraberinde getirmişti. Yasa ile adli kontrole bağlı tahliye kararlarında süre sınırı kaldırılmıştı. Tahliye taleplerinin karara bağlanması için de “özgürlük hakimleri” görevlerine başlamıştı. Örgütlü piknik! Tutuklu tıp öğrencilerinin avukatı, aynı zamanda İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 6 Temmuz’da öğrencilerin 3. yargı paketi kapsamında tahliyelerini talep etti. Tahliye dilekçesine H Mamak’taki yıkımdan sonra evsiz kalan nineyle dedeye bayram yok göre öğrencilere savcılık sorgularında, “Özgür Sağlık Öğrencileri’ isimli bir yapılanmaya gittikleri, alternatif sağlık çalışmaları yaptıkları, Hacettepe Üniversitesi içinde Halk Sağlığı Topluluğu (HASAT) örgütsel faaliyet yürüttükleri” iddiaları üzerine sorular yöneltildi. Sorulan sorular arasında “Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) birlikte yaptıkları çeşitli gösterilere ve pikniklere katılmalarının” da yer alması dikkat çekti. Ancak öğrencilere, “iddia edilen yasadışı yapılanma ile ilgili ne gibi bir bağlantıları olduğu” sorulmadı. Çünkü avukat Türkdoğan’a göre “öğrencilerin yasadışı bir örgütle iddia edildiği gibi bir ilişkileri yoktu.” Gün farkı ile mezuniyetten oldu Tutuklular arasındaki Gazi Tıp 6. sınıf öğrencisi Ahmet Demirel’in tutuklandığı gün farmakoloji stajına başlaması gerekiyordu. Demirel, 4 gün sürecek olan stajını tamamlayınca mezun olacaktı. Ancak tutuklandığı için stajına başlayamadı ve mezuniyetin şartlarından birisini tamamlayamadığı için mezun da olamadı. Hacettepe Tıp 6. sınıf öğrencisi Birhat Şimşek de Demirel ile aynı mağduriyeti paylaştı. Türkiye 50.’si de içeride! Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İngilizce bölümü 6. sınıf öğrencisi Mustafa Karakurt, eğitiminin “intörnlük” aşamasındayken tutuklandı. 27 Haziran’da zorlu tıp eğitiminin bu aşamasını da bitirip mezun olacaktı. Ancak 11 Haziran’da tutuklandığı için mezun olamadı. Karakurt, üniversite sınavında Türkiye 50.’si olmuştu ve Hacettepe Üniversitesi’ni tercih etmişti. Geçirdiği trafik kazası sonucu felç olan annesi Döne Karakurt’un, oğlunun 69 gündür tutuklu olduğundan haberi yok. Avukat Türkdoğan’ın verdiği bilgiye göre 13 tıp öğrencisinin 3. yargı paketi kapsamındaki tahliye talepleri, paketin özgürlük hâkimi tarafından reddedildi. Türkdoğan, ret kararını “3. yargı paketi’nden özgürlük hakimleri değil, tutuklama hakimleri çıkmıştır” sözleri ile değerlendirdi. Türkdoğan, öğrencilerin hapishane koşullarından değil, yaşadıkları adaletsizlikten şikâyetçi olduklarını söyledi. Sincan’dan mektup Tutuklu öğrenciler avukatları aracılığı ile 30 Temmuz’da arkadaşlarına ve kamuoyuna mektup gönderdi. “Tutuklu Sağlık Öğrencileri” imzalı mektuplarında öğrenciler, öğrenimlerini sürdürürken “yaşamdan alıkonulma gayesi ile buraya getirildiklerini” ifade etti. 13 tutuklu öğrenci, “İyi niyet taşımayan bu gayeye inat moralimizi ve umudumuzu diri tuttuğumuzu, dışarıda daha iyi bir dünya mücadelesi veren bütün arkadaşlarımıza duyurmak isteriz. Parodileştirilmiş, hukukileştirilmeye çalışılan bir garabetin muhatapları olarak rollerin dağıtılmış olduğu zehirli bir tiyatro sahnesinden tüm dostlarımızı selamlıyoruz” mesajını verdiler. ‘Torunlara el öptürmeye gideceğiz’ İKLİM ÖNGEL M C M Y B C M Y B amak Belediyesi’nin eski çöplük alanında gerçekleştirdiği yıkımın ardından evleri enkâza dönen İsmail ve Zeynep Şahin çifti, Şeker Bayramı’nı ilk kez evsiz geçirecek. “Günlerce ağladım, gözümde yaş kalmadı” diyen Zeynep Şahin, “Eskiden bayramlarda baklavamı yapar, çocuklarımı beklerdim. Artık onları misafir edebileceğim bir evim yok. Bu bayram ben torunlarıma el öptürmeye gideceğim” dedi. AKP’li Mamak Belediyesi’nin 27 Temmuz Cuma günü ilçenin eksi çöplük alanında gerçekleştirdiği yıkımın sancıları bayramda da devam ediyor. 1985 yılından beri oturdukları evleri yıkılan 1936 ve 1938 doğumlu yaşlı Şahin çifti, yıkımdan beri evlerinin enkâzında bekliyor. 3 gece boyunca evlerinden tek sağlam çıkan kanepeyi kendilerine yuva yaptıklarını söyleyen çift, gündüzleri evlerinin başında, geceleri ise kızlarında kalıyor. Yıllarca oturdukları evin kendilerine başka bir yer gösterilmeden yıkıldığını söyleyen Zeynep Şahin, “Belediye, 2 ay ‘yıkacağız’ diye kağıt gönderdi. Bir gün ben kızımdayken, kocam da memleketteyken içindeki eşyalarımızla birlikte gelip yıkmışlar. Biz evde olsak herhalde üzerimize yıkacaklardı ” diye isyan etti. İsmail Şahin ise yıllarca çalışmasına karşılık geçim derdi nedeniyle ne ev ne arsa alabildiklerini belirterek, “Bu evde yıllarca oturduk. Bir hakkımız olmalı. Bize ait bir tek sağlam mobilyamız kalmadı. Toplamaya kalksak, hep enkâz hiçbir şey kalmamış. Belediye evimizi yerle bir etti” dedi. ‘Eski bayramları geri istiyorum’ Eskiden bayramlarda tüm ailenin kendilerinde toplandığını söyleyen Zeynep Şahin, “Ben baklavamı, böreğimi, tüm hazırlığımı yapardım. Çocuklarım el öpmeye sabahtan gelirlerdi. Ama şimdi baklava yapacak bir mutfağım, onları misafir edebilecek bir evim yok. Şeker alsam, içine koyacağım kasem bile yok. Ben eski geçirdiğim bayramları geri istiyorum. Yaşlı insanlar olduk, elimizi öptürmeye torunlara gideceğiz” dedi.