Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 TEMMUZ 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA Kent ANKARA A3 Alçın’dan istifa çağrısı SERTAÇ EŞ CHP Ankara İl Başkanı Zeki Alçın, Anakent Belediye Meclisi Bayındırlık ve İmar Komisyonu’na girdikten sonra partiden istifa eden Durmuş Akkaya ve Adnan Ercan’ın bu görevlerinden de istifa etmesini istedi. CHP’nin Bayındırlık ve İskân Komisyonu’nda üyesinin bulunmamasının muhalefetini engellediğini, Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’in işini kolaylaştırdığını belirten Alçın, “CHP kontenjanından seçildikten sonra bu görevde kalmaları doğru değil. CHP’den istifa ettiğinize göre siyaseten ve ahlâken belediye meclisi üyeliği ve komisyondan da istifa etmeniz doğru olur” diye konuştu. Belediye meclisinde Bayındırlık ve İmar Komisyonu üyelikleri için CHP ile AKP grubu dönem başından itibaren tartışmaya başladı. AKP grubu, CHP grubunun istediği üyeler yerine kendilerinin belirlediği bazı CHP’lileri komisyona almak istedi. AKP’li üyelerin oylarıyla seçilen CHP’liler de Bayındırlık ve İmar Komisyonu’ndan istifa ettiler. Ancak daha sonra geçici bir uzlaşma sağlandı ve komisyona bazı CHP’liler girdi. Komisyonların üyelikleri için geçen mart ayında yeniden seçimler yapıldı. Yenimahalle’den Anakent Belediye Meclisi üyesi olan Ercan ve Akkaya, mart seçimlerinde de Bayındırlık ve İmar Komisyonu’na seçildiler. Ercan ve Akkaya, kısa süre sonra CHP’den istifa ettiler. Gökçek durumdan memnun Partilerinden istifa eden ancak bağımsız kaldıktan sonra komisyondaki görevlerinden ayrılmayan Ercan ve Akkaya nedeniyle CHP komisyonda temsil edilemez duruma geldi. CHP grubundaki bazı yetkililer, ana muhalefet partisinin komisyonda temsil edilememe sorununu görüşmek için Gökçek’ten ran devu istediler. Ancak Gökçek, ısrarla bu konuyu görüşmek istemedi ve randevulara cevap vermedi. Belediye meclisindeki CHP grubu, komisyondaki gelişmelerden habersiz olduğu için, toplantı sonrası bağımsız, MHP ve AKP’li üyelerden edinebildikeri bilgiler doğrultusunda muhalefet etmeye çalışıyor. Belediye meclisinin görüşme konularının yüzde 70’inden fazlası Bayındırlık ve İmar Komisyonu’ndan geliyor. CHP’nin temsil sorunu Akpınar heyelanzedelerine ilişkin görüşmelerde net olarak ortaya çıktı. ‘Gökçek’in işini kolaylaştırmasınlar’ Belediye meclisindeki durumu Cumhuriyet Ankara’ya değerlendiren CHP Ankara İl Başkanı Alçın, partiden istifa ettikten sonra komisyondaki görevlerini sürdüren Ercan ve Akkaya’ya bu görvlerini de bırakmaları konusunda çağrı yaptı. CHP grubunun her şeye karşın görev yapmaya çalıştığını, ancak komisyonda oluşan durumun “Gökçek’in işini kolaylaştırdığını” dile getiren Alçın, “Bu arkadaşlarımız istifa programlarını da komisyon seçimlerine göre yaptılar. ‘Şu seçimleri atlattıktan sonra istifa edelim’ anlayışıyla seçildikten birkaç gün sonra partimizden istifa ettiler” dedi. İstifa olayının gerçekleşmemesi için tüm partililerin elinden geleni yaptığını belirten Alçın şöyle konuştu: “İl Başkanı olarak soruyorum, CHP’nin oylarıyla seçilen arkadaşlarımızsınız. Siz CHP kontenjanından komisyona seçildiniz. Hemen seçimlerden 3 gün sonra istifa ettiğinize göre, bu seçimlere katılırken istifa kararınız oluşmuştu. Bir insan 40 yıllık partisinden 3 gün içinde istifaya karar alır mı? Sonuç olarak CHP kontenjanından komisyona seçildikten sonra burada kalmanız doğru değil. Siyaseten ve ahlâken belediye meclisi üyeliği ve komisyon üyeliğinden istifa etmeniz doğru bir davranış olur.” Akpınar’da ilk hareket bir ay sonra SERTAÇ EŞ Akpınarlı heyelanzedelere yeni konut yapılması konusunda sorumluluğu Anakent Belediyesi’nin üstlenmesinin ardından ilk hareketin ağustosta yapılması bekleniyor. Belediye meclisinden alınan karar kesinleştikten sonra Bakanlar Kurulu’na Akpınar’ın “Afet Bölgesi” ilan edilmesi amacıyla Anakent Belediyesi başvuru yapacak. Belediye meclisinin bu ay aldığı kararlar şu anda askıda bulunuyor. Bu kararlara Çankaya Belediyesi’nin itiraz etmesi bekleniyor. Bu itirazlar da ağustos ayında ilk olarak Bayındırlık ve İmar Komisyonu’nda görüşülecek. Çankaya Belediyesi’nin itirazlarını rezerv alan olarak gösterilen taşınmazların bazılarının bağış olması, bağışlanma amacının dışında bir yapılaşma için kullanılamaz olduğu noktasında yoğunlaştırması bekleniyor. Belediye mec lisi’nde görüşülmesi ve reddedilmesi beklenen itirazların ardından kararlar kesinleşmiş olacak. Bu işlemlerin tamamlanmasının ardından belediye meclisinde alınan kararlar doğrultusunda heyelanzedelerin oturduğu bölgenin afet bölgesi olarak ilan edilmesi için Bakanlar Kurulu’na başvuru yapılacak. Bakanlar Kurulu’nun bu yönde karar vermesinin ardından Anakent Belediyesi, rezerv alan olarak belirlediği Çankaya Belediyesi arsalarından uygun olanlarda ya da, bu arsaların karşılığında başka bir bölgede “kat karşılığı” proje geliştirecek. Anakent Belediyesi’nin bu süreçleri sorunsuz yürütmesi durumunda uygulamanın bir iki ay sonra proje aşamasına gelmesi bekleniyor. Ayrıca Anakent Belediyesi’nin kendi projesi için jeolojik etüt yaptırıp yaptırmayacağı da merak ediliyor. TOKİ rahatsız olmuş! Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında TOKİ’nin Ankara’daki faaliyetleri ve Melih Gökçek’in “Dünya Belediye Başkanı” adaylığı değerlendirildi. Şube Başkanı Ali Hakkan, TOKİ’nin Ankara’da yürüttüğü projeleri incelemeye aldıklarını belirtti. 198 tane TOKİ uygulaması olduğunu açıklayan Hakkan, projelerin temelde alt gelir grubunu konut sahibi yapmak olduğunu vurguladı. Ancak durumun böyle olmadığının altını çizen Hakkan, 198 projeden sadece 1 tanesinin düşük gelirli yurttaşlara yönelik olduğunu belirtti. Ayrıca Samsun’da yaşanan felaketlerden sonra TOKİ’den ev sahibi olmak isteyen yurttaşların kendilerini arayarak bilgi almak istediğini anlatan Hakkan, “Ev sahibi olmak isteyenler aradı ve rahatsızlıklarını dile getirdi” dedi. Önceki toplantılarda TOKİ’ye yöneltilen eleştirilerden rahatsız olunduğunu açıklayan Hakkan, “TOKİ’de bizimle temas kurdu, oldukça rahatsız olmuşlar açıklamalarımızdan” dedi. Toplantıda yer alan sekreter üye Tezcan Candan da TOKİ’nin niteliğinin dönüştüğünü savundu. TOKİ ile ilgili yasa üzerinde 2003 yılında yapılan değişiklikle birlikte TOKİ’nin “müteahhit firma” gibi çalıştığını belirtti. Mimarlar Odası’nı arayan yurttaşların sorunlarına da değinen Candan, “Konut almaya niyetlenmiş insanlar açıklamalardan kaynaklı Mimarlar Odası’nı aradı. İnsanlarda bir tedirginlik var. Evleri onlara söylenen zamanlarda teslim edilmiyor” dedi. Dünya ‘Başkan’ı Gökçek! Basın toplantısının ikinci bölümünde Melih Gökçek’in, “Dünya Belediye Başkanı” adaylığına değinen Candan, bu konuda bir rapor hazırlayacaklarını açıkladı. Candan, Gökçek’in uygulamalarını da eleştirerek, “Söylediği onlarca proje var ama Demir Kafes örneğinde görüldüğü gibi kamu kaynaklarını israf etti. 18 yıl metroyu bitiremedi. Bütün bunları bir rapor haline getireceğiz” dedi. Şube Başkanı Hakkan da Dünya Belediye Başkanları Vakfı’nın düzenlediği yarışmada 25 dünya şehrinin belediye başkanlarıyla yarışan Gökçek’i eleştirdi. Hakkan, kent merkezinin içinde bulunduğu durumu aktarırken, “Ankara’daki uygulamalara baktığımızda kent merkezlerinin otobana dönüştüğünü biliyoruz, kar yağdığında tuzladık ya işte dilinizi uzatın diyen bir belediye başkanı karşınızda” dedi. Gazeteciler Cemiyeti KKTC’yi ziyaret etti 20 Temmuz Kıbrıs Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamalarına katılmak üzere, Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nden (AGC) bir grup üye KKTC’de düzenlenen 38. Barış ve Özgürlük Bayramı’na katıldı. Mehmetçiğin adaya ayak bastığı günün anısına düzenlenen “Şafak Nöbeti”ne katılan üyeler, ayrıca Rauf Denktaş fotoğrafları sergisinin buradaki açılışında da bulundu. Mehmetçiğin adaya çıkışının 38. yıldönümü kutlamalarını yerinde izlemek için yapılan geziye çok sayıda üye katıldı. Ziyaretin birinci gününde, üyeler, çıkartma günü şehit olan Albay Halil İbrahim Karaoğlanoğlu ile Lefkoşa’daki havaalanına adını veren Binbaşı Fehmi Ercan ile sekiz subay ve 47 mehmetçiğin kabrinin bulunduğu şehitlikte, anıta çelenk koydu. Gazeteciler Cemiyeti heyeti daha sonra Lefkoşa’da KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın anıt mezarını ziyaret etti. Panele büyük ilgi Türk Hukuk Kurumu Başkanlığı’nda düzenlenen “İnönü ve Lozan” paneli Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapıldı. Önceki gün düzenlenen Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu yönetimindeki “İnönü ve Lozan” paneline ilgi büyüktü. Gazetemiz yazarı ve eski Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysal, CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen ve yazar Hüner Tuncer konuşmacı olarak katıldı. Sabih Kanadoğlu, panelin amacını, “Kendi kahramanlarını silen bir ülkenin ayakta kalması mümkün değildir. Büyük devletler ulusal kahramanlarına sahip çıktığı sürece yaşarlar. Biz bu toplantıda, bir ulusal kahramanımızı da Lozan vasıtasıyla yeniden anmayı kendimize bir görev bildik” şeklinde açıkladı. Aynı şekilde Lozan’ın önemine vurgu yapan Hüner Tuncer, Lozan’da İsmet Paşa’nın üzerinde en çok durduğu hususun eşitlik olduğunu söyledi. Hüner Tuncer, “Lozan’da eşit olmayan bir husus itiraz edilmekteydi. O gücü İsmet Paşa’ya veren Büyük Atatürk’tü. Maalesef bugünkü hükümetin karalamaya cüret ettiği, daha ziyade unutturmak istediği Büyük Lider Atatürk’ten bu gücü alarak İsmet Paşa, Lozan görüşmelerini herkesin şapkasını çıkartacak bir biçimde yürütmesini bilmişti” dedi. “Dünyada hangi ülke Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan anlaşmaları kutlamaktadır. Çünkü bu anlaşmalar Lozan anlaşması kadar şerefli değildir” diyen Onur Öymen de şöyle konuştu: “İsmet Paşa’nın en büyük özelliklerinden biri de, baskılara göğüs germesidir. Devlet adamları baskılara direnmesini bilen insanlardır. Dış baskılara boyun eğmeyen ülkenin menfaatleri için en zor şartlarda bile en büyük devletlere karşı direnmesini bilen insanlardır.” Konuşmasında, Lyod George’un “Türkler insanlık kanseridir” sözlerinin, Türklerin azmi ve başarılarıyla değiştiğine değinen Öymen’ in, Lyod George’ un Kurtuluş Savaşı’ndan sonra söylediği, “İnsanlık tarihinde dahiler pek ender görülür. Kötü talih, Tanrı bir dahiyi Türkiye’ de dünyaya getirdi ve biz onunla çarpışmak zorunda kaldık. Mustafa Kemal gibi bir dahiyi yenmemiz imkânsızdı”sözlerini okumasıyla büyük alkış aldı. Mümtaz Soysal da Türk milletinin yenilmez bir toplum olduğunu ve mutlaka Cumhuriyeti yaşatacağını ifade etti. Hukuk alanında alınması gereken mesafenin, şimdiye kadar alınanlardan daha uzun ve güç olacağını söyleyen Mümtaz Soysal, özelleştirmeler konusuna da değindi. Soysal, özelleştirmeleri, “Anayasasında ‘hukuk devleti’ olduğu söylenen bir devletin hukuk cinayeti” olarak nitelendirdi. Panelin kapanış konuşmasını Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar yaptı. Yaşar konuşmasında, “Ulusal bayramları tarihimizden silmek isteyenler İnönü’ye saldırıyor. Atatürk’e dil uzatmaya cesaret edemeyenler, İnönü üzerinden hesaplarını görmeye çalışıyorlar. Atatürk ve İnönü’ nün kazandıklarının üzerine bugün hiçbir şey koyamayanlar onları ve yaptıklarını küçümseyenler onların bize emanetlerini sata sata bitiremediler” dedi. Başkan Nazmi Bilgin, “Tarihe damgasını vuran lider” olarak nitelediği Denktaş’ın mücadelelerini anlattı, ortak anılarını aktardı. Eroğlu’na rozet takıldı Nazmi Bilgin başkanlığındaki heyet, KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu tarafından kabul edildi. KKTC Cumhurbaşkanlı ğı’ndaki kabulde Bilgin, Gazeteciler Cemiyeti’nin kurulduğu günden beri Kıbrıs Türklerinin davasına milli dava olarak sahip çıktıklarını söyledi. Eroğlu da Türkiye basınından özellikle, Kıbrıs Türk halkına uygulanan ambargolar üzerinde durmasını istedi. Eroğlu, “Zaman sınırı istemeyen Rumlar, anlaşma niyetinde değil. Herkesi sürekli masada tutarak çözümden uzak durma politikasını sürdürecekler” dedi. Kabulde daha sonra Başkan Nazmi Bilgin, Eroğlu’na Gazeteciler Cemiyeti rozeti taktı. Heyet, daha sonra KKTC Başbakanı İrsen Küçük’ü makamında ziyaret etti. Başbakan Küçük, Kıbrıs Türk tarafının çözümden yana olduğunu belirterek, Kıbrıs Türk halkına uygulanan ambargo ve izolasyonun kaldırılması gerektiğini söyledi. Başkent yapıtı ‘Altın Portakal’a aday Başkent Ankara, son yıllarda hem mekânları hem de yetenekli oyuncularıyla sinema sektöründe adından sıkça çok söz ettirmeye başladı. Tecrübeli oyuncularla sinemaya yeni başlayanların bir araya gelerek imece usulü çektiği film “Melek Yoksa Şeytan Mı?”, 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali ön elemelerinde şansını deneyecek. Filmin yönetmeni ve senaristi, oyuncu Zaim Güvenç, 100 kişiden oluşan Film Tayfası ekibi olarak, filmin çekimlerine geçen yıl başladıklarını ve çekimleri kısa süre önce bitirdiklerini söyledi. “Melek Yoksa Şeytan Mı?” adlı yapımda, iki kız kardeşin başından geçen olayların üzerinden masumiyet duygusunun yaşama olan etkilerinin işlendiğini anlatan Güvenç, toplumdaki benzerliklerin filmi izleyenler tarafından rahatlıkla görülebileceğini vurguladı. Hayatın içinde iyinin kötüye, kötünün iyiye dönüşebileceği savıyla yola çıktıklarını belirten Güvenç, “Film temelde süreçsonuç ilişkisini sorguluyor. Başkahramanların yanı sıra ortaya koyduğu diğer karakterlerle ara renklerin göz önünde bulundurulmadığı takdirde hayatımızın oradan oraya savrulabileceğini bizlere anlatıyor. Böylesi bir zemin üzerinde doğal olarak kahramanlar kendilerini trajik veya komik olayların içinde buluyor” şeklinde konuştu. Filmin çekimleri sırasında başkentin farklı mekânlarında çalıştıklarını dile getiren Güvenç, “Film yaklaşık 100 kişilik kadrosuyla, bağımsız sinema anlayışıyla çekildi. Aslında bu filmle bir çığlık atıyoruz tüm ekip olarak. İçtenliğe ve masumiyet duygusuna önem veren tüm izleyicilerin de bu çığlığa ortak olmasını diliyoruz” diye konuştu. Eserde “az, çoktur” anlayışıyla birlikte üretmek ve gerçekçilik duygusunu öne çıkardıklarını ve filmin duru bir anlatımla kendisini ortaya koyduğunu savunan Güvenç, şöyle konuştu: “Sanatsal dili her zaman ön planda tutan Film Tayfası ekibi ‘Melek Yoksa Şeytan Mı?’ filminde de bu görüşü ön plana çıkarıyor. Filmin en büyük kozlarından biri de oyuncuları. Oyuncular 500 oyuncu arasından seçilerek uzun süren eğitimler sonucunda kamera karşısına geçti. Ortaya konulan bu emek, filmin her planında rahatça görülüyor. Geçmişi özleyen, geçmişi bugünle özleştirmek isteyen ve şu anın ruhunu yakalamak isteyen herkesin bu yapımda bir şeyler bulabileceğini düşünüyorum. Amacımız içtenlik duygusunu hayatımızın her köşesine taşımak.” Filmin senaryosuna Şule Ataman ile imza attıklarını ifade eden Güvenç, şunları kaydetti: “Eserin yapımcılığını Erdal Bayraktar, yönetmenliğini de M. Hakan Baykal ile paylaştım. Yapımda da; Deniz Güvenç, Gözdecan Karaduman, Merve Aslan, Zaim Güvenç, Akın Sevgör, Mustafa Çavuş, Talha Yayıkçı, Sevgi Uz, Şule Ataman, Halil Esen, Haluk Cömert, Bülent Aksoy, Hasan Ballıktaş, Kemal Burkay, Cem Gökhan Bulut, Çiğdem Baydar Çavuş, Deniz Ertaş, Sebahat Şakar ve Canan Örnek rol alıyor. Filmin müzikleri ise müzik firması sahibi Hakan Eren aracılığıyla sağlandı.” Meşeler vekile kurban TBMM kampusu bahçesindeki iki meşe ağacı, 2013 yılı başında hizmete girmesi planlanan milletvekillerinin yeni binasının yapımı nedeniyle kesildi. Meşe ağaçlarının erken saatte kesilmelerine ilişkin görüntüler objektiflere takıldı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in “Ağaç kesilmeyecek” yönündeki açıklamasına karşın, iki ağacın kesilmesi üzerine Meclis Genel Sekreterliği açıklama yaptı. Genel Sekreterlikten yapılan açıklamada, milletvekillerinin yeni binasından TBMM Genel Kurulu’na doğrudan geçmelerini sağlayan yeraltı tünelinin yapılacak olması nedeniyle 2 ağacın kesildiği belirtildi. Açıklamada, daha fazla ağaca hasar vermemek için iki meşe ağacından vazgeçmek zorunda kalındığı savunularak, “Bu durumda, ziyaretçi kabul salonu önü ile mutfak üstü bahçede bulunan meşe, karaağaç, huş sedir, taflan, altın çanak, frenk üzümü, keçi sakalı, acemborusu, ateş dikeni gibi değişik türlerde 22 adet ve ağaççık kesilecekti” görüşüne yer verildi. C M Y B C M Y B