Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2012 PAZARTESİ A4 ANKARA Yaşam O yaşayan insan hazinesi: Dertli Divani GÜRSEL GÖKÇE endisini halk ozanlığı geleneği ve Alevilik kültürünü yaşatmaya adamış bir AleviBektaşi dedesi. Emekleri sonuç vermiş. UNESCO’dan âşıklık ve zakirlik* dalında “Yaşayan İnsan Hazinesi” ödülünü almış. Dünyanın dört bir yanını dolaşmış ve dolaşmaya devam ediyor. Gençlerin yetişmesine katkı sağlıyor. Alevilik ve Bektaşilik konusunda bilmediklerimizi öğrenmek için Dertli Divani’yi Cumhuriyet’e konuk ettik: 26 Kasım 2010’da Unesco’dan âşıklık ve zakirlik dalında “Yaşayan İnsan Hazinesi ödülünü” aldım. Bu AleviBektaşiKızılbaş inancının kendine özgü bir inanç ve ibadet anlayışı olduğunun kabulü anlamına gelir. Beni en çok mutlu eden budur. Ödülü, Yunus Emre, Seyyit Nesimi, Pir Sultan Abdal’dan bu yana yüzyıllar boyu devam edip günümüzde de Âşık Veysel’de Davut Sulari’de Âşık Daimi Baba’da vücut bulan K âşıkların, zakirlerin adına aldım. Bu ödül onların hakkıdır. 5 solo albümüm piyasada bulunmaktadır. Âşıklıkzakirlik cemde 12 hizmetten birisidir. *Zakir, AleviBektaşilikte, cem ibadeti içerisinde deyiş, düvaz, miraçlama, semah ve tevhidleri saz eşliğinde söyleyen kişidir. Zakirler de kuşaktan kuşağa ustaçırak ilişkisiyle yetişmektedir. Âşıkların yetiştiği muhabbet ortamları artık yok Âşıklık geleneği babadan oğula ya da kıza geçme diye bir kurala bağlı değil. Bu kültüre meyilli olan, kabiliyeti olan insanlar, özünde o cevher varsa bir biçimde ortaya çıkıyor. Ozanları besleyen kaynaklar kuruyor en acı tarafı o. Bu kaynaklar muhabbet ortamlarıdır. İnsanlar eskiden köylerde kahvelerde ya da kimin evi büyükse orada toplanır, muhabbet ederlerdi. Hasbıhal olurlardı, çalıp söylerlerdi. Usta malı dediğimiz yüzyıllar önce yaşayan âşıklardan deyişler okuyarak, sonra kamil insanlardan o deyişlerin ne anlama geldiğini öğrenerek yetişirlerdi. Köyden kente göçle bu tür ortamlar ne yazık ki kalmadı. Kültürümüzün gelecek nesillere taşınması için destek veren demokratik kitle örgütleri aracılığı ve Kültür Bakanlığı’nın ilkeli, kararlı ve sadece kültürel bir gözle bakarak onu başka bir şeye dönüştürmeden olduğu gibi geleceğe taşınmasını sağlayacak altyapıyı oluşturacak, onu besleyecekler ki bu yok olmasın. Âşıkları, sadıkları, ârifleri pişiren de muhabbettir. O muhabbet ortamları olmadan onların olgunlaşması kemale ermesi ve gerçekten âşık, zakir olmasının imkânı yoktur. var. Biz asıl kendi geleneğimizi, kültürel değerlerimizi inadına, ısrarla icra edeceğiz ki yaşatalım. Popülizme yöneliyorlar İsim vermek istemiyorum ama çocukluk dönemimde can kulağı ile dinlediğim bazı ozanlar şimdi popüler kültürün etkisi altında kalarak, 30 yıl önce söyledikleri o güzel deyişleri bırakıp, albümlerinde ya da sahnede popüler eserleri seslendiriyorlar. Popülizme yönelmenin çok tehlikeli yanları Muaviye döneminde de bu böyle oldu. Yüzyıllar boyu egemenler, yani siyasi Türkiye ne yazık erk, iktidar, hep kendisiyle ki din devletidir barışık bir Alevi toplumunu Türkiye nüfusunun üçte yaratmaya çalıştı. Bu bugün biri Alevi. Ayrıca de var. Onurunu, r Bizden geçinen kallaşla Ermeni, Süryani, Ezidi değerlerini hiçe sayarak ar Döner geri bizi taşl gibi farklı inançta menfaatine satılanlar her r aşla Sıvıştı yaren yold olanların dışında dini zaman olmuştur. AKP ı kald Ne sözü ne özü inancı olmayanlar da var. yandaşları, Turna AleviEğitimde 4+4+4 projesi Bektaşi Eğitim Derneği ve r akla dini ken Cahiller kendileri gibi düşünmeyen Anadolu Alevi Bektaşi lar yok nü özü iller Kâm ve kendileri gibi Federasyonu diye bir ırmaklar lar çay udu Kur inanmayanları kendilerine federasyon kurdular. ı Serçeşmenin gözü kald benzetme projesidir. Oysa Burada amaç Pir Sultan din öğretimi devletin işi ruhunu yok edip, Alevileri varı ’nin DERTLİ DİVANİ değil. Devlet bütün sindirmek yari öz ın Canandır can inançlara, bütün dinlere sünnileştirmektir. arı bah rin dev Geçti bu eşit mesafede durmalı. Postnişin Veliyettin ı kald ü güz ne Ne yazı Bütün inançlar ibadet Ulusoy’un dediği gibi anlayışları; o toplumun “Bize başka bir gömlek kanaat önderleri ya da o giydirmeye kalkışmasınlar” Biz toplumun bireyleri ve o toplumun kendimizi nasıl ifade ediyorsak, bizi o kurumları, kendi inançlarını nasıl yaşaması şekilde kabul etsinler. Kapıların gerekiyorsa buna kendileri karar işaretlenmesi, hedef göstermeler Türkiye vermelidir. Devletin bunlara bir finansman toplumunu iyi noktaya götürmez. Hiç sağlaması da doğru değildir. Diyanet’in de kimsenin hayrına olmaz. Hiç kimsenin lağvedilmesi gerekir. Türkiye Cumhuriyeti huzuru olmaz. Bir an önce siyasi iktidarın, laik ve demokratik cumhuriyettir ama devlet erkinin ayrımcı ve kendinden gerçekte böyle değildir. Türkiye ne yazık olmayanı yok sayma mantığından ki din devletidir. vazgeçmesini bekliyoruz. SERÇEŞME Yaşanılası dünyanın Ne tadı ne tuzu kaldı Ömür denen şu zamanın Çoğu gitti azı kaldı Çalışmadan yiyenlerin Derimizi giyenlerin Nice benim diyenlerin Ne izi ne tozu kaldı Devlet kendi Alevisini yaratmaya çalışıyor Pedallar Dörtdivan’dan Sarıalan’a döndü 2 3 Eylül Pazar günü Ankaralı bir grup bisikletçi, Delta Bisiklet ve Most Life Club işbirliğiyle Dörtdivan Sarıalan Yaylası turunu gerçekleştirdi. Sabahın erken saatlerinde buluşan katılımcılar, teknik ekibin desteğiyle ön tekerlerini çıkardıkları bisikletlerini otobüsün bagajına yerleştirip yola koyulduklarında, sonbaharın güneşli, serin ve doyumsuz havasında gerçekleştirecekleri turun heyecanını hissetmeye başlamışlardı bile. Bolu’nun Dörtdivan ilçesinde bisikletlerin indirilip teker montajları ve diğer ayarların yapılmasından sonra hafif bir eğimle kış turizminin göz bebeklerinden Kartalkaya’ya doğru tırmanmaya başlayan grup, yemyeşil çam ormanları arasında sarıdan kızıla uzanan renk cümbüşünün görsel ziyafeti eşliğinde pedallarken geçilen köy ve yaylalarda fotoğraf molaları vermeyi hiç ihmal etmedi. Yaklaşık 40 kilometrelik bir sürüşten sonra, her mevsim farklı bir güzelliğe Kim: Can Peker Ne zaman: Hemen hemen her gün mutlaka. Nerede: Asfalt ve düz yol olsun yeter. Ne tür: Yol bisikleti Neden: Bisikletim benim hayatım. Bedenim için. Nasıl: Kesintisiz, çok hızlı kondisyonlu. Yaşasın Bisiklet Özkan Çakırlar aozkanc@gmail.com sahip Sarıalan Yaylası’na ulaşan bisikletçiler sohbet eşliğinde mangal keyfiyle yorgunluk attılar. Yemekten sonra sıra Sarıalan’dan Aladağ Göleti’ne uzanan orman içi toprak yolda pedallamaya gelmişti. Yılın en kurak olması gereken zamanında bile akan derelerin kuytuluklarında kurulmuş alabalık çiftlikleri boyunca kıvrılarak ilerleyen yolda biraz sarsıntılı bir sürüşten sonra Göksu Gölü ve piknik alanına varan grup kısa bir dinlenme ve fotoğraf molasını takiben dönüşe geçip kendilerini bekleyen otobüslerine ulaştı. Alacakaranlıktan akşam karanlığına dörtnala akan dönüş yolunda, 60 kilometrelik harika bir parkuru biriki küçük teknik sorun dışında kazasız ve arızasız tamamlamış olmanın kıvancı ve hareketli bir günün tatlı yorgunluğuyla Ankara’ya ulaşan katılımcılar bir sonraki turda görüşmek üzere sözleşip vedalaştılar. zumba, spinning gibi gösteriler; canlı DJ performansı, yiyecekiçecek stantları ve alışveriş sokağı eşliğinde keyifli bir gün geçirdiler. Ankara’nın çeşitli bölgelerinden gelen bisikletçiler şenlik sabahı Vişnelik’te buluşup ODTÜ yerleşkesindeki birbirinden güzel parkurlarda pedalladıktan sonra spor şenliğine katılıp bisiklet dışındaki hünerlerini sergilediler. Kim: İlhami Kuru Ne zaman: Hafta sonları ya da akşamüstü. Nerede: Eymir ve ODTÜ. Ne tür: Dağ bisikleti. Neden: Spor amaçlı. Nasıl: Bol yokuşlu ve patikalı. Vişnelik’te spor şenliği ODTÜ Mezunları Derneği tarafından düzenlenen Vişnelik Spor Şenliği, dün yapıldı. Derneğin Vişnelik tesislerinde bir araya gelen üyeler, yakınları ve diğer katılımcılar halat çekme, limbo, müzikal sandalye, kırkayak, paintball hedef, elektrik akımı, çark, dön baba dönelim, reaksiyon gibi eğlenceli oyunlar; sokak basketbolu, minyatür futbol, masa tenisi, voleybol, tenis, badminton gibi müsabakalar; aikido, dans, roman dansı, 5N 1K bisiklet Ankara’da bireysel olarak ya da çeşitli gruplar içinde bisiklete binenlere 5N 1K dedik. Gelen yanıtları bu haftadan itibaren yerimiz elverdiği ölçüde yayımlamaya başlıyoruz. Katılmak isteyenler aşağıdaki soruları kısaca yanıtlayıp mümkünse bisikletli bir fotoğraflarıyla birlikte bize göndersinler. Kim; ne zaman; nerede; nasıl; ne tür; neden? Kim: Bahadır Duman Ne zaman: Her sabah ve bazı akşamlar. Nerede: Sabah şehrin merkezinde. Akşamları Eskişehir yolu, Konya yolu veya İstanbul yolu. Ne tür: Duruma göre şehir bisikleti, yol bisikleti ya da dağ bisikleti. Neden: Öncelikle ulaşım; akşamları ise spor. Nasıl: Vücudun dayanabileceği mesafe kadar. C M Y B C M Y B