Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2012 PAZARTESİ A2 ANKARA Kent Yeni nesil dolandırıcılık T eknoloji her şeyi değiştirir, geliştirir de iyi kötü ayırt etmez. Misal, cep telefonu ve internet ne kadar yaşantımızı kolaylaştırdıysa da “kötülüklerin anası” olma özelliğini de beraberinde taşıyor. Telefon üzerinden dolandırıcılık işleri hâlâ çok popüler ve oldukça yaratıcı. Zaten bu “sorumlu yurttaş” yazısını kaleme almamın nedeni de bu. Geçen hafta cep telefonum çaldı, baktım “0 212 963 11 19” numaralı telefondan aranıyorum ve tanımıyorum. “Ya bir bankadır ya da ikide bir rahatsız eden ‘Bilmem ne hizmetimize abone olmak ister misiniz’ diye soran şirketlerden biridir” diye hemen kapatmak üzere açtım ve çağrı merkezi elemanının o mekanik “İyi günler Ayşe Hanım” sesiyle karşılaştım. Makinalı tüfek gibi bir şeyler anlatıyor ama sadece şu kısımlarını duyabildim önce: “Sizi ‘Kamu Tasarruf Kurumu’ndan arıyoruz. Düzenli kredi kartı müşterilerimize yönelik bir kampanyamızın şanslılarından birisi sizsiniz. Bizden deri cüzdan, kemer ve saat kazandınız.” Tabii algıda seçicilik de diyebilirsiniz, “ödül kazanma” kısmı kulaklarımı daha iyi açmama neden oldu. Ama kuşkuculuk da kötü deneyimlerin birikimidir. “Peki beni nasıl buldunuz, adresime nasıl ulaştınız” sorularını da ben sıraladım. “Ödül kazanma” psikolojisinin insanın ayaklarını yerden kestiğini hesaplamış olmalılar ki, eleman, “Çeşitli alışverişlerinizden...” filan gibi bir şeyler geveledi. “Bu Kamu Tasarruf Kurumu nedir?” diye sorunca ikinci kez bocaladı ama “özel bir şirket efendim” diye toparladı. Ama ben de az değilim hani; “Peki siz şimdi niye bana ödül veriyorsunuz, sizin ne kazancınız var bundan?” deyince sinirleri artık boşaldı: “Ayşe Hanım size ödül vermek istiyoruz, ama sürekli soru soruyorsunuz, bu bir kampanya, programımız böyle” diye de bir haşladı mı beni. Ben derhal geri adım attım, niye BÜTÇEME GÖRE Ayşe SAYIN aysesayin1967@gmail.com http://aysesayin06.blogspot.com ödülü kaçırayım, “Tamam iyi işte gönderin adresime ödülleri” deyip kapatmaya hazırlanırken, bakla ağızdan çıktı: “Ama önce bazı bilgileri teyit etmemiz gerek.” İşte kuşkumu daha da artıran cümle bu oldu; bekledim malum soruyu ve aramızda şu diyalog geçti: ¦ En çok hangi bankayla çalışıyorsunuz? ¦ Neden söyleyeyim? ¦ Ödülü göndermek için bu bilgileri teyit etmemiz gerek... ¦ Adres, telefon bilgilerime ulaştıysanız, hangi bankayla da çalıştığımı bilirsiniz artık... ¦ Eğer bu bilgiyi vermezseniz, size hediyelerinizi gönderemeyiz. ¦ Göndermezseniz göndemeyin... Bu son sözün son hecesi muhtemelen yarım kaldı, karşıdan telefon “çaat” diye yüzüme kapandı mı? Tabii ki bu işin peşini bırakmadım. Sonra sabit telefonumdan bu numarayı aradım. Hani yurtdışı ya da bankaların çağrı merkezlerini aradığınızda telefon daha değişik bir tonda çalar ya, aradığım numara da öyle uzun uzun çaldı çaldı; sonra “otomatik yanıt” sistemi devreye girdi; “Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor, lütfen mesaj bırakın.” Tabii araştırmalarım bununla kalmadı, derhal Google’a başvurdum; tam da tahminim gibi bir “dolandırıcılık” numarası ve versiyonları çeşitli. Kimi yurttaşları, “Türkiye Elektrik Kurumu Tasarruf Hattı’ndan arıyoruz” diye kandırmaya çalışıyorlarmış. Onlara da “Aylık faturaları 30 liranın üzerinde olduğu ve düzenli fatura ödedikleri için ödül kazandıkları” iletiliyormuş. Ödülden yararlanmak için de elektrik saatine bir cihaz takacaklarını, normal fiyatı 500 lira olan bu cihazı 199 liraya satacaklarını söyleyip, kart numarasını vermesini ya da verdikleri hesap numarasına para yatırılmasını istiyorlarmış. Cihazın adı bile varmış “energy saver.” Çok iyi numara değil mi? Sonra bu elektrik numarası deşifre olunca belli ki bu kez “düzenli kredi kartı kullanıcılarına” ödüller dağıtılmaya başlanmış. Tabii telefon üzerinden dolandırıcılık numaraları bitmiyor. Bir de “karakoldan arıyoruz” numarası var ki iş korku filmine dönebiliyor. Arkadan gelen sirentelsiz sesi eşliğinde sizi “Sizi bilmem ne karakolundan arıyoruz” ile başlıyor, bir yakınınızın kaçırıldığı ve suçlulara “suçüstü” yapmak için bankaya derhal para yatırmanızı isteyecek kadar ileriye gidebiliyor. Bir tanıdığın başına geldi bu olay ve oldukça hatırı sayılır bir para dolandırıcıların hesabına geçti. Bu mevzuda deneyimli olduğum için aynı numarayı bana çekmeye kalkan dolandırıcıdan tumturaklı bir küfür yemişliğim de vardır. Onun için bu “Ödül kazandınız” diyenlerin yanı sıra, tanımadığınız bilmediğiniz numaralardan arayanlara siz siz olun kişisel ve kredi kartı numaralarınızı vermeyin. C M Y B C M Y B