Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 ELEŞTİRİ Eren AYSAN 30 Eylül 2011 Cuma 378 Yetenekli 15 çocuğa ücretsiz bale eğitimi Zeynep İçin... eçtiğimiz günlerde Sıvas katliamıyla ilgili açıklamaları nedeniyle şair Metin Altıok’un kızı, arkadaşım Zeynep Altıok çalıştığı kurum tarafından işten çıkarıldı. Aslında yaşadığımız ülkede yakınlarını “siyasi” olarak nitelenen cinayetlerde kaybetmiş ailelerin her alanda “sorgulama hakkı”nın elinden alınmaya çalışılmasına ilk örnek Zeynep değil, belli ki son da olmayacak. Sabahattin Ali’den Hrant Dink’e uzanan siyasi cinayetlerde yaşamını yitiren aydınların ailelerinin oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformu da bir açıklama yaparak olayı kınadı. Bildiride özellikle şu cümlenin, yalnız platformun bir üyesi olarak değil, toplum vicdanı açısından çok önemli olduğu düşüncesindeyim: “Kimi zaman polis tarafından gözdağı verildi, kimi zaman mahkemeler bizlerle alay etti, kimi zaman ise çalıştığımız yerlerde sürülmek ve atılmak gibi hak ihlalleriyle karşı karşıya kaldık.” Ülkemizde derin bir yara olarak kabul edilen siyasi cinayetlerde yakınlarımızı kaybetmek yetmezmiş gibi bir de, meşru tepkiler nedeniyle işten çıkartılmanın kabul edilemez olduğunun altını çizmeye sanırım gerek yok. Sorgulama hakkının, demokratik toplumların yaşamsal haklarından biri olduğu düşünülür. Oysa bulunduğumuz noktanın binlerde yıl önce yazılmış Aiskilos’un “Zincire Vurulmuş Prometeus” oyunundan farkı yok. Oyuna göre Zeus daha sağlam bir düzen kurmak için dünya egemenliğini kardeşleri ve çocukları arasında paylaştırmaya karar verir. Ancak kendini insanlara yakın hisseden, Prometeus, tanrılardan ateşi çalarak onu insanlara armağan eder. Aslında “ateş” bir semboldür, bilincin, adaletin, aydınlanmanın sembolü… Tanrılar onu affetmezler, dağın tepesinde zincire vururlar. Prometeus’un zaman zaman yaptığı konuşmalar eylemiyle çelişkiye düşüyor gibi görünse de, insanlık ülküsüne ilişkin değerlendirme yapar. Aslında Antik Yunan’da tragedyalarda olaylar kurgulanırken kahramanın yazgısı, dolayısıyla yıkıma uğraması, toplumun adalet anlayışını ve adalet değerlerini destekleyecek biçimde belirlenir. Sevda Şener, tragedyaları ile ahlak ve adalet arasındaki ilişkiyi, “tragedya, seyirciyi eyleme yön veren değer yargıları üzerinde düşündürmektir. Hangi eylemin hangi amaçla yapılırsa, nasıl uygulanırsa ‘doğru’ olacağı belirtilir. Bu oyunlarda insan, davranışları bakımından denetlenirken, dolayısı ile, bu davranışlara kaynak olan değer yargıları da sınava çekilmiş olur. Bu işlemde ölçüt topluma ve insana yararlı olandır” demektedir. Bugün adalet kavramını tartışan, günümüz toplumunun “değer yargılarını” belirleyen, oyunlara ihtiyacımız var. Çünkü bu oyunlar, yeri geldiğinde kaygıları kurcalayan, duyguları inciten, düşüncemizi bileyen oyunlar… Bir yandan toplumun çelişkilerini gösterirken, insanları, hatta yeri geldiğinde tiyatro adamlarını bile sorgulatacak güçte… Belki de yeniden böyle oyunlar sayesinde ayağa kalkacağız, ve Zeynep(ler) artık ağlamayacak. Başkentinkuğularıseçilecek G A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dünya Dans Merkezi, yetenekli çocukları sanata kazandırmak amacıyla başlattığı proje kapsamında 15 kişiye ücretsiz eğitim vermeyi planlıyor. Proje koordinatörü, Dünya Dans Merkezi’nin eğitim danışmanı ve Devlet Opera Balesi Başdansçısı Bahri Gürcan, “Yetenekleri doğru yaşta keşfedip doğru olarak yönlendirmek ve özel bir çocuk bale topluluğu kurmak istiyoruz” diyor. İlk olarak 2007’de Dünya Dans Merkezi’nin kurulmasıyla birlikte Ankara genelinde yetenek testi taramasını yaptıklarını anlatan Gürcan, projeye Ankamall’ın sponsorluk desteği sağladığını anlattı. İlk taramada pek çok yetenekli çocuğa ulaştıklarını anlatan Gürcan, aklında hiç bale ya da klasik sanat olmayanların Ankamall standlarındaki formları doldurarak yaşamlarını değiştirdiklerini dile getirdi. İkincisi bu yıl gerçekleşecek olan projenin başvurularının, 30 Eylül’de başlayacağını söyleyen Gürcan, Ankamall alışveriş merkezinde kurulacak olan stantlardan ya da Dünya Dans Merki ze’nden alacakları başvuru formlarını doldurarak gençlerin yetenek testine girebileceklerini kaydetti. Jüri başkanının kendiBahri Gürcan sinin olacağını söyleyen Gürcan, jüride Devlet Opera ve Balesi’nden, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ndan sanatçıların da bulunacağını belirtti. ‘Özel bale topluluğu yok’ Türkiye’de özel bale topluluğunun olmadığına dikkat çeken Gürcan, “Biz esasında bu topluluğun seçmelerini yapacağız. Burada seçilen birçok çocuk topluluğun dansçıları olarak görev yapacaklar” diye konuştu. Türkiye’de 60 senedir bale sanatının olduğunu söyleyen Gürcan, “Ülkemizi tüm dünyaya ifade edebilmek için klasik sanatlara ihtiyacımız var. Çünkü bu sanatlar evrensel” diye konuştu. Kültürümüzü dünyaya evrensel sanatlarla duyurabileceğimizi vurgulayan Gürcan, “Çok güzel folklorik danslarımız, müziklerimiz var. Bunları evrensel boyuta taşıyamadığımız sürece dünyadaki sanat platformunda yerimizi alabilmemiz mümkün değil” dedi. Gürcan bu projelerle klasik sanatları yaygınlaştırmak ve topluma empoze etmek istediklerini kaydetti. Gürcan, seçilecek çocuklarla Kuğu Gölü’nü sahneleyeceklerini dile getirdi. ‘Yetenekli çocuklar kazanacağız’ Projeyle yetenekli çocukların sanata kazandırılacağını belirten Gürcan, çocukların doğru ve zamanında yönlendirilmediği için Türkiye’de yeterli sayıda iyi sporcu ve sanatçının yetişmediğini vurguladı. Gürcan, “Biz doğru yaşta yeteneği keşfedip yönlendireceğiz, geç kalmayacağız, en büyük amacımız budur” diye konuştu. Büyükküçük aynısahnede Baleye başlamanın belli bir yaş aralığı olmadığını söyleyen Gürcan, merkezlerinde 20 kişilik bir yetişkin sınıflarının olduğunu dile getirdi. Türkiye’de ilk kez öğrenciler ve aileleriyle birlikte “Bir Hint Masalı” adlı öyküyü sahneye koyduklarını anlatan Gürcan, “Biz gördük ki insan vücudu mükemmel. Ne yönde çalıştırırsanız öyle ilerliyor. Öğrencilerimizin eğitim alan anne ve babaları fiziksel olarak inanılmaz ilerledi. Esnediler ve inceldiler. Aldıkları eğitim sayesinde çok bilinçli birer sanat izleyicisi oldular” dedi.