22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 Geniş çocuk parkı ve ‘minik hayvanat bahçesi’ tam çocuklara göre... 23 Eylül 2011 Cuma 377 ani öyle yerler vardır ki hangi tarafa bakacağınızı şaşırırsınız. Her yerden bir şeyler çıkar, sizi içine çeker. İşte Nüve Park Restoran böyle bir yer. Çocuklarla, eğlenceli ve renkli bir atmosferde, sağlıklı ve lezzetli bir yemek yemek isteyen ailelere, özel sunumlarıyla gönlümüzü fetheden Nüve Park’ı öneriyorum. Nüve’ D deyemekler taptaze H LEZZETLi ANKARA ELİF EROL http://lezzetliankara.blogspot.com Çocuklar özgür İçinizi rahat ettirecek “güler yüzlü” bir servis hem de çocuklarla hareket edebilecekleri alan sunan mekânı kent içinde bulmak çok da kolay değil. Nüve tüm bu ihtiyaçlarınıza, lezzetli seçenekleri ve bol alternatifi de ekleyerek cevap veriyor. İncek Bulvarı’nın sonlarında girişinde bir garson heykelinin “buyurun” dediği yerde Nüve Park’a gelmişsiniz demektir. İçerisi çocuklu ailerler için bulunmaz bir nimet. Toplam 3 bin 500 met rekare alana kurulu. İçerisinde tavuz kuşu, maymun, papağan, tavuk, tavşan ve kazlardan oluşan minik bir hayvanat bahçesi var. Tam 36 çeşit, 120 den fazla hayvan. Ve alanda yer alan çocuk parkı. Bahçeden taze domates Doğal ortamı, doğal lezzetler tamamlıyor. Mönüyü oluşturuken gösterilen özen kadar yemeklerde kullanılan malzemenin de kaliteli olmasına dikkat ediliyor. Kuzu etleri Balıkesir’den geliyor. Bahçesinde domates, salatalık, biber, roka… Taptaze. Mekânda donmuş gıda kullanılmıyor. Bu nedenle sipariş ettiğiniz bir ürün taze olarak hazırlanıp size sunulana kadar geçen süre 2025 dakikayı bulabiliyor. Nüve’nin mönüsü ağırlıklı olarak kebap çeşitlerinden oluşuyor. Klasik bir ke bapçıda bulabileceğiniz yemeklerin tümünü Nüve’de bulabilirsiniz. Kilis tava, pirzola mutlaka tadılması gereken yemeklerden. Ama gözlemeleri de es geçmemenizi öneririm. İşletmenin sahibi Yaşar Kaplan, araştırmayı çok seven, çalışkan, yaratıcı, ender rastlanır bir işletmeci. İncek sakinlerinin hayaletler evi diye adlandırdığı yapıyı bugün sihirli bir mekâna dönüş türen Kaplan aynı zamanda Ankara Güdül’deki köyünde ormanda kızı ile gezerken şeker hastalığına iyi gelen mantarı da keşfetmiş. Kaplan, çam ağacında tesadüfen bulduğu şapka mantarını kontrol dışı çiğ olarak yemesi ve şifa bulması üzerine bu mantarı da yetiştirmeye başlamış. Kaplan şöyle anlatıyor: “Halk arasında şapka mantarı adıyla bilinen istiridye mantarının mucizevi bir şekilde şeker hastalığına iyi geldiğini gördüm. Devamını bulamayınca çok şaşırdım. Macaristan’dan tohum getirttim, organik şekilde yetiştirdim. Yalnızca burada mönüye koyduk.” Mantarı ticari olarak üretmeyen Kaplan, yetiştirdiği ürünleri restoranında sadece bir porsiyon olmak kaydıyla pişirerek müşterilerine sunuyor. Turgut Özal Bulvarı No:70 İncek Tel; 460 17 27 Tadım Notları Prof. Dr. Ertan ANLI http://tadimnotlari.blogspot.com Kopenhag’da Bira Tatmak coğrafyasının Kuzey Avrupa’da olması da anlamlı. Bu ülkelerde iklim, her zaman iyi şarap üretimine olanak tanımıyor. Yeterli güneş yoksa, iyi şarap da yok. Bu durumda biradan daha iyi alternatif bir yemek içkisi yok. Bira’nın yüzde 80’ninden fazlası su ve biranın kalitesini temel olarak suyun kalitesi oluşturuyor. Kopenhag, Avrupa’nın tercih edilen merkezlerinden… Kafeleri, hareketli barları, kanal üzerinde yapılan şehir turları, ünlü eğlence merkezi Tivoli ile yaşayan, canlı bir şehir. Geçen hafta Kopenhag’da farklı biraları tatma şansı buldum. Danimarka birası denildiğinde bizim de yakından tanıdığımız Tuborg ve Carlsberg ön plana çıkıyor. Ancak çok farklı tipte biraları var. Danimarka’ya yolunuz düşerse, Türkiye’de pek tanımadığınız bazı biraları tatmalısınız. Bu biralardan damakta iz bırakanlarını bira severlerle paylaşalım: Herslev Brygus/JuleolStjerneBryg: Esmer bira sevenlerin çok keyifle içebileceği bir bira. Kahverengikırmızı renkte, alkol oranı yüzde 6.4, üretiminde malt yanında yıldız anason da kullanılmış. Baharat, anason, alkol, ısıl işlem görmüş kırmızı meyvelerden oluşan kompleks bir aroması var. Ağızda güçlü ve dolgun bir ekstrakta sahip. Herslev Brygus/Pale ale: İngiliz stili bir bira. Açık sarısaman sarısı renkte, tütün, kırmızı meyveler, ahşap ve tütsü aromalarından oluşan oldukça kompleks ve zarif bir yapısı var. Alkol oranı yüzde 5.8. Amerikan biralarını da çağrıştırıyor. Ağızda, dengeli ve güçlü. Musıc Bryggeriet da Capo/Allegro: Koyu amber renkte, alkol düzeyi yüzde 5.8. Acı ve yoğun tatta. Vanilya, bisküvit, reçine, karamel ve nane aromalarından oluşan çok kompleks bir senfonik müziği çağrıştırıyor. Mutlaka denenmeli. Gerçek bir allegro. Bira konusu da şarap gibi bir derya. Çok farklı tatlar, çok kompleks yapılar var. Sonbahar, bira festivallerinin habercisi... Eylül sonu, ekim başında Münih’te her yıl coşkuyla kutlanan “Octoberfest”i de sayılı günlerin beklediğini biraseverlere hatırlatalım. ira denilince akla genellikle Almanya gelse de, bira tüketiminde lider ülke Çek Cumhuriyeti. Çekler kişi başına yılda 163 litre bira tüketiyorlar. Diğer önemli biracı ülkeler ise; Almanya, Belçika, İrlanda, İngiltere, Avusturya ve Danimarka... Bu ülkelerde kişi başı yıllık tüketim 90100 litre, hatta üzerine çıkıyor. Bizim tüketimiz ise sadece 13 litre. Biranın tarihi Sümerlere kadar uzanıyor, Mısır uygarlığında çok önemli bir yer buluyor. M.Ö. 6000’li yıllarda Çin’de Kui olarak adlandırılan bira benzeri bir içki üretildiği de biliniyor. Eski Mısır’da üretilen “Booazah” biranın ve bozanın atası. Osmanlılarda boza çok sevilen bir gıda. Nitekim Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde bozacılığın esnaf teşekküllerinden biri olduğu ve ordunun içinde bozacılık sınıfının varlığından da bahsediliyor. Tarih sürecinde bira daha çok halk, şarap ise soyluların içkisi oluyor. Bira B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle