16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 GÖRÜNÜM A. Celal BİNZET 22 Temmuz 2011 Cuma 368 Metro’daki bakım bitmek bilmiyor Bir Müze Gezisinden Kalanlar R esim Heykel Müzesi’nin 2008 yılı Ekim ayındaki açılışından birkaç gün sonrasıydı. O kalabalığın yarattığı kargaşa ortamında biraz zor olmuştu yenilenen yüzüyle yapıtları görmek. Kısa bir süre sonra sanatımızın seçkin resim ve heykel örneklerini bir kez daha ve rahatça izleyebilmek amacıyla müzeye yöneldim. Pazar gününün sessizliği içinde iç merdivenlerden yukarı çıkıp hemen sola dönünce karşıma çıkan ilk salona girdim. Zaten burası, tarihsel sıralamaya göre başta gelen yerdi. Resim sanatımızın ilk ustaları olan Osman Hamdi Bey, Halife Abdülmecid Efendi, Halil Paşa, Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyyid ve İbrahim Çallı’ya ait yapıtları yeniden izlemenin verdiği haz başkaydı. Koca salonda benimle kapıda bekleyen müze görevlisinden başka kimse yoktu görünürlerde. Salonun sessizliği bir süre sonra bozuldu. Bir kadının, müze görevlisine sorduğu soruları duymamak olanaksızdı. Birkaç tümcelik açıklamalar yetersiz kalınca görevlinin “Bunları hocama sorun” önerisi ve bana seslenmesiyle o yana dönmek zorunda kaldım. Görünüşünden yabancı olduğu anlaşılan genç kadının aksanlı bir Türkçeyle konuştuğu dikkatlerden kaçmıyordu. Kısa tanışma sürecinde Rus olduğunu ve İstanbul’da yaşadığını anlattı. Müzenin açılışını duyunca gezmek için hafta sonu tatilini buraya ayırmış. Sanatla ilgili biri miymiş? Hayır. Yalnızca sanatı çok sevdiğini söylüyor. Yeniden önünde durduğumuz resimle ilgili sorulara dönüyoruz. Tam karşımızda Osman Hamdi’nin “Silah Tacirleri” tablosu. O ilginç kişi, bu resmin Oryantalist anlayışta yapılmış olduğunu ve sanatçısının nerede öğrenim gördüğünü soruyor. Sanatçının Paris’te, Gerome ve Boulanger gibi ustalardan aldığı eğitimin etkisiyle aynı akımın izleğinde resimler yaptığını öğrenmek ilginç geliyor bu meraklı izleyiciye. Sırasıyla öteki resimlere geçiyoruz. Tümünde, öğrenmenin ilgisiyle gelen sorular, sanata nasıl bakılması gerektiğinin ipuçları var. Bir Nazmi Ziya resmi karşısında İzlenimciliğin (Empresyonizm) etkisiyle yapılmış olmasını, ötekinde İtalyan Görünüm (Peyzaj) geleneğinin kendini açığa vurmasını belirttikten sonra can alıcı soruya geliyor sıra: “Peki, sizin resminiz nerede?” Buradaki “sizin” sözcüğü, “Türk” kavramıyla karşılanması gereken bir düşünceyi kapsamakta. Gereken açıklamalar yapılmaya çalışıldı elbette. Ama bu izleyicinin gözüyle, sanatımızın Batı etkisinde bir rota izlediğinin saptamasını görmek ilginç geldi. Ayaküstü sanat üzerine yapılan yorumlarla geçen müze turundan akılda kalan birkaç nokta oldu: Öncelikle, sanatımız üzerine düşünürken, felsefesiz bir altyapıyla aktarmacılık yapmanın sonuçlarını iyi değerlendirmek. Düşünce evrenseldir ama ona sizin ne kattığınız önemlidir. Bir de, bizdeki eğitimin nasıl derme çatma ve bütüncül düşünmekten uzak insan yetiştirmeyi başardığını somut olarak görmek. Sanat eğitiminin, toplumun önündeki donmuş kalıpları yıkarak yerine geniş ufuklu bireyler yetiştirmeyi hedeflediğini bir kez daha müze ziyaretinde öğrendim. A Yürüyenmerdivenlerçalışmıyor venlere bakım çalışması yapılacağı metal tabelalarla duyuruldu. Öncelikli olarak Atatürk Bulvarı’nın Gama İş Merkezi tarafındaki istasyon giriş yönündeki yürüyen merdivenler söküldü. Sökülen raylar yaklaşık bir hafta sonra yerlerine takıldı. Ardından bakım onarım yapıldığını gösteren metal tabelalar istasyonun Güvenpark çıkışındaki yürüyen merdivenlerin önüne kondu. Ancak bakım onarıma bir türlü başlanmazken merdivenler de durduruldu. Güvenpark çıkışındaki yürüyen merdivenler yerinden dahi sökülmezken bakıma ne zaman başlanacağı ve ne zaman bitirileceği bilinmiyor. İstasyondan çıkış yönünde yürüyen merdivenlerin çalışmaması özellike sabah saatlerinde işlerine gitmek için Metro ve Ankaray’ı kullanan yurttaşları zorluyor. Yaşlı ve hastaların uzun merdivenleri çıkarken zorlandıkları gözleniyor. Ankaray’ı kullanarak Kızılay’a gelenler, Metro’yu kullanarak gelenlere göre daha fazla basamak çıkmak zorunda kalıyor. Kızılay istasyonundaki yaşlı ve engelli asansörleri ise tam kapasiteyle hiçbir zaman çalıştırılmıyor. NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Metrosu ve Ankaray’ın ortak Kızılay istasyonunda son bir aydır yürüyen merdivenlerin “bakım yapılacağı” gerekçesiyle çalıştırılmaması yolculara sıkıntı yaşatıyor. Özellikle sabah saatlerinde metro ve Ankaray aracılığıyla işine gitmeye çalışan yurttaşlar uzun bir merdiven tırmanışı gerçekleştiriyor. Yaz aylarının başlaması ve kent nüfusunun azalması üzerine Metro ile Ankaray’ın ortak Kızılay istasyonunda yürüyen merdi VALiZLiYOLCULARIN MERDiVEN ÇiLESi Tepeyrananısına‘roman’yarışması A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çankaya Belediyesi, gazetemiz yazarı Oktay Akbal’ın büyükbabası olan, roman yazarı Ebubekir Hazım Tepeyran’ın adını yaşatmak amacıyla “roman yarışması” düzenledi. Yarışmanın son başvuru tarihi de 2 Eylül’e dek uzatıldı. Çankaya Belediyesi ile Niğde Kültür ve Sanat Platformu Girişimi’nce düzenlenen “Tepeyran Roman Ödülü Yarışması”na, yazarlar, 20002010 yılları arasında yayımlanmış yapıtlarla katılabilecek. Ödülün seçici kurulun, Tahsin Yücel, Osman Şahin, Hikmet Altınkaynak, Metin Celâl, Ahmet Yıldız ve Hilâl Erkan’dan oluşuyor. Yarışmanın ödül koordinatörlüğünü ise Çankaya Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü üstleniyor. Yarışma için başvurular, en geç 2 Eylül’e dek, Ebubekir Hazım Tepeyran Roman Ödülü Koordinatörlüğü, Çankaya Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’ne yapılacak. Yarış maya ilişkin ayrıntılı bilgi, www.cankaya.bel.tr ile www.hikmetaltinkaynak.com adresli internet sitesinden ve Çankaya Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün 433 52 52 numaralı telefonundan edinilebilir. Tepeyrankimdir? Milli Mücadeleye’ye katkı sunan, bir dönem Dahiliye Nâzırı olarak görev yapan Tepeyran, Ankara ve Niğde Valiliği ile Niğde Milletvekilliği gibi devlet adamlığıyla toplumda saygın bir yere sahip oldu. Gazetemiz yazarı Oktay Akbal’ın büyükbabası olan Tepeyran aynı zamanda bir roman yazarı. Tepeyran, Milli Mücadele içinde yer alması nedeniyle idama mahkum olmasının ardından cezası küreğe çevrildi ve Cumhuriyetin ilanıyla serbest kaldı. Tepeyran 20. yüzyılın ilk Türk köy romanı “Küçük Paşa”nın da yazarı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle