Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 OKURKEN Türey KÖSE 22 Temmuz 2011 Cuma 368 AKM’de Manga Grubu ile sahne alacak Varlık Dergisinden ‘Eski Dost’ Daktiloya Selam indistan’ın Mumbai kentinde faaliyet gösteren son daktilo fabrikası Godrej and Boyce geçtiğimiz günlerde üretimine son verdiğini duyurdu. Varlık dergisinin haziran sayısında “Son Daktilo Fabrikası Kapandı” haberinden yola çıkılarak “Yakın Tarihin Sır KatibiDaktilo”başlığıylabu“eskidost”selamlanmış.Dergide yer alan yazılarda yüzyıllık bu dosta teşekkür edilmiş. Semih Poroy da çizgiyorumlarıyla katkıda bulunmuş bu sayıya. Melisa Gürpınar “20. Yüzyılın En Masum Tanığı Daktilo” başlıklı bir yazı yazmış. “Elyazısı Yılları” adlı şiir kitabını anımsatan Gürpınar, “Eğer daktilom yoksa benim de çağım kapandı demektir bu. Bir gün bir de bakacaksın ki sanal alemde gezinmiyorsan hiç yaşamamışsın gibi olacak” diyor... Selim İleri, “iyi, kötü gün dostu” Corona daktilosuna teşekkür ediyor. Mustafa Şerif Onaran, “el yazısını daktiloyla temize çekenler” kuşağından. Daktiloyla uyumu bilgisayarla yakalayamamış. “Keşke daktiloyla yaşadığım uyumu bilgisayarla da yaşayabilsem. Ama bilgisayarı daktilo gibi kullanmak yetmez. Onun bir arka bahçesi var. Oraya geçmeye çekinirim” diyor. İbrahim Yıldırım “Biten Bir İlişki İçin Üç Serbest Vuruş” başlıklı yazısında daktilolu yıllarını anlatırken, bilgisayarlı zamanlardaki “roman patlaması”na da dikkat çekiyor: “Bence daktilo, daha düne kadar yazar zihninin bedeniydi, ya da ayrıcalıklı nesnesi, oyun alanıydı; hem de kağıt, silgi, karbon, şerit gibi tamamlayıcı mallarıyla... Bilgisayar klavyesi ise çok daha büyük kolaylıklar sağlayan bir oyun alanı. Sanırım romanımız bundan dolayı patladı! Bu tabii ki iyi bir şey ama bazı yazarlar ellerine hâkim olup, romanı kullanmaya tevessül etmeseler daha iyi olur. Çünkü eşya antikalaşıp hayatımızdan çıkıyor, yazı kalıyor.” Enis Batur, “Yazarlar ve daktilolar: Dilsiz dil, noktaya kadar süren kahırlı bir dostluk, nice coşkunun ve tükenişin tanıklığı...” diyor ve Behçet Necatigil’in “Daktilo” şiirini anımsatıyor: “Bana pek sert vurmuşlar bir yerlerim ağrıyor / Ya gün boyu bastıran bir uyku / Sevincin sesi çıkmıyor. // Evlerin önü çeşme, sularım akmıyor / Bu çok tuzlu çöreği hangi kalpsiz yedirdi / Bağrım fena yanıyor. / Kimlerin elinde, herkes benden biliyor / Ne hoyrat kullanmışlar / Sevincin sesi çıkmıyor.” Benim de gazeteciliğe başladığım yıllarda Remington marka bir daktilom olmuştu. Ne büyük sevinçti, el yazısından kurtulup daktiloya geçmek. On parmak daktilo yazmaya başlar başlamaz “elle” yazı yazmayı bıraktık. Bize hız, kolaylık getiren her ne kadar sık sık şeridi çıksa, ellerimiz boyansa da bir zamanların bu “modern” aleti 21. yüzyıla ulaşamadı. Daktilolu yıllar tarih olurken, daktilolar da müzelik oluyor. Daktilolar bit pazarına, antikacılara düşerken; hayatımızdan “daktiloya çekmek”, “daktilo etmek”, “daktilo tıkırtısı”, “daktilograf”, “daktilo kursları” gibi sözcükler de çekiliyor. Kullananları, bilenleri için “gençlik yılları” demek olan daktilolar, artık nostalji nesnesi... Edebiyat dergileri de kan kaybediyor, bir bir kapanıyor. Edebiyat dergilerine sahip çıkın, bu eski dostları da unutmayın... H Tarkan’dan Ankara çıkarması A SELDA GÜNEYSU NKARA Türkiye’de albümleri 15 milyondan fazla satan, “ülkenin en ünlü şarkıcılarından biri” kabul edilen Tarkan, Fanta Gençlik Festivali kapsamında bugün Ankaralı sevenleriyle buluşacak. Ankara Atatürk Kültür Merkezi (AKM) alanında bugün gerçekleştirecek konserde, Manga grubu da Tarkan’a eşlik edecek. Fanta Gençlik Festivali, 2002 yılından bu yana düzenleniyor. Festival saat 16.00’da başlıyor. Bu süre içinde ünlü sanatçıların konser vereceği saate kadar yurttaşlar festival kapsamında düzenlenen çeşitli etkinliklerle eğleniyor. Genellikle üniversite gençliğinin ilgi gösterdiği ve her yıl 16 kentte düzenlenen festivalin bu yılki konukları Tarkan ve Manga. Tarkan ve Manga, bugün saat 20.00’de, AKM’de binlerce Ankaralı sevenleriyle bir araya gelecek. Festival kapsamında bugüne değin sanatçılar 3 milyondan fazla genç ile buluştu. Tarkan konserde hit şarkılarını seslendirecek. Gençler Tarkan’a eşlik edecek Manga müzik grubunu da yakından tanıyor. Grup, 2009 yılında MTV Müzik Ödülleri’nde, “Yılın En İyi Sanatçısı” ödülüne sahip. Eurovision Şarkı Yarışması’nda geçen yıl ikinci olan grup da beğenilen şarkılarını seslendirecek. Konserin biletleri ise Fanta kapaklarından elde edilen 10 puan karşılığı, Migros şubelerinden edinebilecek. TürküseverleriçinGrupÇığ Ankaralıların yakından tanıdığı Grup Çığ da Ankaralı sanatseverlerle buluşmak için çalışmalar yapıyorlar. 1994 yılında Türk halk müziği sanatçıları Mustafa Özarslan ve Oğuz Aksaç tarafından kurulan Grup Çığ’ı Ankaralılar aslında yakından tanıyor. Grup Çığ, Ankara’nın çeşitli barlarında yurttaşlarla buluştu bugüne değin. Türkülerin aslını bozmadan caz, rock, blues gibi türler içinde kendilerine özgü bir tarz yarattılar. Grup Çığ, salt Türkiye’de değil, Avrupa’da da büyük kitleler tarafından sevilen bir grup. Çalışmalarını da Esat Caddesi üzerindeki Çığ Gösteri Merkezi’nde sürdürüyorlar. Oğuz Aksaç’ın gruptan ayrılmasının ardından grup, Mustafa Özarslan (solist), Kemal Özarslan (bağlama), Mustafa Seyhan (bass gitarvokal), Serdar Çapar (bateri), Hasan Coşar (nefeslivokal) ve Barış Uğun (klavyevokal) olarak yollarına devam ediyor. Grup üyeleri için Ankara çok özel bir kent. Yıllarca Adres Bar’da binlerce Ankaralı dostlarıyla buluştuklarını belirtiyorlar. Grubun solisti Mustafa Özaslan, aslen Sivaslı. Ancak ilk ve ortaöğrenimini Ankara’da tamamladı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden mezun. Özarslan aynı zamanda Selda Bağcan, Tolga Sağ, Sabahat Akkiraz, Musa Eroğlu, Nurettin Rençber ve Yavuz Bingöl gibi isimlere de vokal yaptı. Grup, geçen günlerde gerçekleştirdikleri konserin ardından yakın zamanda yeniden Ankaralı hayranlarıyla bir araya gelecek. Ankaralı yurttaşlarla birlikte türkülerini seslendirecek. Grubun konserlerini ise Esat Caddesi, numara 37/A , Küçükesat adresinde yer alan Çığ Gösteri Merkezi’nden takip edebilmek olanaklı.