Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ANKARA AKKARA Talât HALMAN 3 Aralık 2010 Cuma 335 55 üstgeçidin çoğunluğu atıl duruyor Ankara Mimarisi B aşkentin yeni ve güzel mimaride başı çekmemesinden üzüntü duyuyorum. Türkiye’ye her alanda öncülük etmek ve başka ulusların başkentlerine örnek olmak umuduyla yaratılmış olan modern Ankara, heyecanlı bir başlangıç yaptıktan sonra, 1940’lı yıllarda Nazi mimarisini taklide yönelerek, ardından hayal gücünden ve yenilik anlayışından yoksun kalarak düş kırıklığı yarattı. Belki Ankara mimarisine vurulan en yaman darbe, Vedat Dalokay’ın olağanüstü Kocatepe Camii projesinin –yarışmada birincilik kazandığı hâlde– muhafazakâr kesimin kışkırtmalarıyla – veto edilmesiydi. (O enfes proje Pakistan’daki ilericiler tarafından kabul edilerek İslamabad’da gerçekleştirildi: Büyüleyici bir mimari ve ibadet anıtı olarak yükseldi.) Son on yıllarda, birkaç tane çok cesur mimari eserine kavuştu başkentimiz: İş Bankası Genel Müdürlüğü olarak inşa edilen, şimdiki BBDO binası, bazı büyükelçilikler, Eskişehir Yolu’ndaki yapılardan bazıları, Mogan Camisi, Doğramacı Ali Paşa Camisi vb. Ne var ki, Türkiyemizi on binlerce yeni camideki eski, yavan, taklit üsluplardan kurtarmak amacına hizmet edebilecek olan Diyanet İşleri Başkanlığı, kendi binasının yanında inşa edilen büyük caminin geleneksel tarzda yükselmesine göz yumdu. Oysa, orada modern bir yapı, yepyeni bir mimari zevkinin ülkemiz için mükemmel bir örneği olabilirdi. 36 bin mimarı bulunan Türkiye, mimarlıkta yenilikte nasıl böyle geri kalabilir? Mimarlarımızın binlercesi, ülkeyi –dünyaya parmak ısırtacak– bir üslup devrimine kavuşturmak istiyor. Buna rağmen, İslam dünyasında ve bize benzer nice memleketlere kıyasla, yenilikler bakımından geriyiz. Fas, Endonezya, Abu Dhabi, Ürdün ve daha birçok ülke, bizden çok ileri bir anlayışla, modern üslüpları baş tacı ediyor. Oysa, bizim uluslararası ilgi gören pek çok mimarımız var. Sadece son günlerde adı duyulanlardan birkaçı: Barselona’daki Dünya Mimarlık Festivali’nde 4 ödül kazanan Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık... “Üretim, Enerji ve Dönüşüm” kategorisinde birinciliği elde eden TOCA Mimarlık... Ağa Han Ödülü’nü alan Emre Arolat... Ankaramız yeni mimari tarzlarında büyük bir hamle yapmayı, bir ulusal hizmet ve bir uygarlık görevi bilerek harekete geçmelidir. Memlekete örnekler vermesi gereken başkent, kendine Nevşehir Otobüs Terminali binası ile Derinkuyu Park Camisi’ni, Akçakoca Merkez Camisi’ni örnek alsa iyi olur. Bir de, İstanbul’da bir saçma ihtimal belirdi: TOKİ, Edirne Selimiye Camisi’nin bir kopyasını İstanbul’da inşa edecekmiş! Mimar Sinan’ın başyapıtı ve Türk İslam mimarisinin harika bir abidesi olan Selimiye Camisi’nin haysiyetine böyle bir müdahale affedilemez. Bu niyetten derhal vazgeçilmeli. Ankara Büyükşehir Belediyesi ile öteki Ankara belediyeleri, bir yaratıcı ittifak kurarak, yeni bir Başkent Mimari Hamlesi başlatmalı. Bu çalışmaya ülkemizin dünya çapındaki belli başlı mimarlarıyla Frank Gehry, Rem Koolhaus, I.M. Pei, Zaha Hadid gibi büyük uluslararası ünlülerin danışman olarak katılması sağlanmalı. Ankara, ileri mimarinin yepyeni, cesur, atılgan bir odağı olamaz mı? Üstgeçitler kullanılmıyor NKARA Kızılay’da Meşrutiyet Caddesi’nin üzerindeki 3 yaya üstgeçidini yayalar değil, boş vakit geçirmek isteyen gençler kullanıyor. Hizmete açılış tarihlerine göre Anakent Belediyesi’nin çok kullanılan üstgeçitleri, az kullanılanlardan daha sonra yaptığını ortaya koyuyor. Ankara’da 15 yılda toplam 55 üstgeçit yapıldı. Meşrutiyet Caddesi’ndeki ilk yaya üstgeçidi, Konur Sokak köşesinde, 19 Ağustos 2000 tarihinde yapıldı. Bu üstgeçidi 10 Ekim 2000 tarihinde Selanik Caddesi üstgeçidi, 19 Ekim 2000 tarihinde de Karanfil Sokak üstgeçidi izledi. Caddenin Atatürk Bulvarı ve Mithatpaşa Caddesi kesişimlerindeki üstgeçitlerin en kullanışlı olan üstgeçitler olmalarına karşın, kullanılmayan üç yaya üstgeçidinden bir ay sonra 30 Aralık 2000 tarihinde yapılması da dikkat çekiyor. Kızılay’ın en işlek yollarından biri olan Meşrutiyet Caddesi’ndeki üç üstgeçidi yayalar kullanmıyor. Yurttaşlar karşıdan karşıya geçmenin çok zor olduğu Meşrutiyet Caddesi’nde üstgeçitlerde değil yoldan karşıya geçiyorlar. A SİNAN TARTANOĞLU trafik ışığı koyulsaydı, hem daha ucuz hem daha kullanışlı olurdu” diyerek Ankara Anakent Belediyesi yönetimini eleştiriyor. Meşrutiyet Caddesi’nin Karanfil Sokağı ikiye böldüğü noktada karşıdan karşıya geçişlerde yurttaşlar üstgeçidi kullanmıyor ama yoğun yaya akışı olduğu için araçlar yayalara yol vermek zorunda kalıyor. ruyor. Konur Sokak’ta karşıdan karşıya geçmek istesem bile bu kolaylık nedeniyle buraya kadar yürüyorum” diyor. Boş vakitler için üstgeçit Sözkonusu üstgeçitler gündüz saatlerinde bölgede bulunan pek çok dershanenin öğrencilerinin ders öncesinde boş vakitlerini geçirmek için ideal mekânlar haline geliyor. Sıcak havalarda büfelerden yiyecek içecek alan gençler boş zamanlarını üstgeçitlerde geçiriyor. Anneler ve babaların da küçük çocuklarını eğlendirmek için karşıdan karşıya geçerken üstgeçitleri kullanması dikkati çekiyor. Günün yarısında boş zaman mekânı olan üstgeçitler, diğer yarısında tehlike merkezi haline geliyor. Ancak bu durum sürücüler ile yayalar arasında kimi zaman kavgaya varan gerginliklere yol açıyor. “Neden üstgeçidi kullanmıyorsunuz?” yönünde soru soran sürücüye bir yurttaşın “Kolay mı o kadar merdiveni çıkmak?” şeklinde bir soruyla yanıt vermesi dikkat çekiyor. Bu yanıtı veren yurttaş Karanfil 1’i Karanfil 2’ye bağlayan noktaya ilişkin, “Burada karşıdan karşıya geçişlerde tam bir yaya hâkimiyeti var. 10 kişi birden adım atınca tüm araçlar du 16 yılda 55 üstgeçit Melih Gökçek yönetimindeki Ankara Anakent Belediyesi 1994 yılından bu yıla kadar toplam 55 tane yaya üstgeçidini yurttaşların hizmetine açtı. Bunlardan 16 tanesi Çankaya ilçesine, 14 tanesi Altındağ, 13 tanesi de Yenimahalle ilçelerine yapıldı. Bu ilçeleri 4 üstgeçitle Keçiören, 3 üstgeçitle Mamak ve Etimesgut, 2 taneyle de Sincan ilçeleri izledi. 2004 yılı 12 tane ile üstgeçit hizmeti bakımından lider yıl oldu. ‘Trafik ışığı daha ucuz olurdu’ Yapıldığı ilk günden beri “gereksiz ve zevksiz” olduğu gerekçesiyle eleştirilen üstgeçitler gündüz saatlerinde gençlerin boş vakit geçirdiği geceleri ise her türlü tehlikenin yaşanabileceği mekânlar haline geliyor. Yurttaşların bir kısmı merdivenlerin çok yüksek olması nedeniyle kullanmadıklarını söylerken, bazı yurttaşlar da “Üstgeçit yerine KiMSE OR KULLANMIY