Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 327/8 EKİM 2010 Şehir Plancısı Metin Şenbil, iki başkenti kıyasladı: ‘Ankara çökerken Berlin canlı’ ? Alican ULUDAĞ NKARA Şehir Plancıları Odası (ŞPD) Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Metin Şenbil, Ankara’nın merkezinin giderek çöküntü alanı haline geldiğini, bunun da kentin başkent imajını deformasyona uğrattığını kaydetti. Buna karşın Almanya’nın başkenti Berlin’in geceyi ve gündüzü aynı canlılıkta yaşatan etkinliklerin mimari cümbüşle birleşmesinin akıllarda, kolay kolay eskimeyecek bir Berlin imajı bıraktığını dile getirdi. Şenbil, Ankara’nın “en saygın kentlerden birisi” olduğu iddiasının “Türkün Türke propagandasından başka bir sey olmadığını” kaydetti. Metin Şenbil, bir grup şehir plancısıyla Berlin’e yaptıkları geziden Ankara için çıkardığı sonuçları Cumhuriyet Ankara’ya anlattı. 1990’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla, daha önce Bonn’da bulunan başkent birimlerinin Berlin’de toplanma sürecinin başladığını anlatan Şenbil, “Bu süreç beraberinde kentsel dönüşümü de gündeme getirmiş, kentin özellikle merkezi alanlarında yoğun bir yenileme ve dönüşüm ile değişim başlamış. Yeni binaların ve yeni eklemelerin, ulaşım, yeşil alanlar ve kent mobilyaları gibi kentsel ögeler ile sağlanan mükemmele yakın uyumu daha önce atıl kalmış kent merkezine hayat vermesi yanında, Berlin’i bir dünya kenti yapmış” dedi. Şenbil, şöyle devam etti: “Parlemento binasını çevreleyen bölgede yer alan Branderburg Kapısı, Müzeler Adası, Berlin Tren Garı, Potsdamer Meydanı, Tiergarten Parkı ve Berlin Kubbesi gibi önemli yapı ve alanların, diplomatik temsilcilikler, alışveriş mekânları, konaklama tesisleri, ulaşım düğümleri, kültür, sanat ve bilim A merkezleri yanında konut alanları ile birleşmesi Berlin kent merkezini tanımlamaktadır. Eline Berlin rehberi almış bir turist ile işine gidip gelmekte olan bir Berlinlinin bir araya geldiği bu bölgenin geceyi ve gündüzü aynı canlılıkta yaşatan aktiviteleri mimari cümbüş ile birleşince akıllarda kolay kolay eskimeyecek bir Berlin imajı bırakmaktadır.” ‘Tercih değil zorunluluk’ Ankara kent merkezinin yenilenmesinin artık bir tercihten öte zorunluluk olduğunu belirten Şenbil, “Nitekim Kurtuluş Savaşı’nın sevk ve idaresinin yapıldığı İstasyon Binası’nı da içeren Ankara Tren Garı, Anıtkabir, 19 Mayıs Stadyumu’nu içeren spor kompleksi, Gençlik Parkı, Opera ve Müze Binaları, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Bakanlıklar ve diplomatik temsilcilikler, Cumhurbaşkanlığı Köşkü, Başbakanlık Konutu, Seymenler Parkı, Atakule, askeri alan ve binalar ile bezenmiş alanın giderek çöküntü halini alması başkent imajının deformasyona uğramasına neden olmaktadır. Bu alan yenilenmiş ve dönüşmüş Berlin kent merkezi ile aşağı yukarı hem alan hem de önem açısından paralellik içermektedir” diye konuştu. Cumhuriyetin 100. yılında Ankara kent merkezi kentsel dönüşümüyle yapılması gerekenlerin başında Kızılay’ın motorlu ulaşım düğümü olmasından kurtarılması geldiğini vurgulayan Şenbil, bu düğümün katlı kavşaklarla örülmesinin TBMM’yi fiziki olarak bakanlıklardan ve Kızılay’dan kopardığını kaydetti. Berlin’de durumun böyle olmadığını anlatan Şenbil, “Ankara’da ise Meclisimiz ile yurttaşlarımız arasında katlı kavşak ile Dikmen’den Kolej’e giden otomobil sürücülerine rahatlık sağlanırken; simgesel olarak hakimiyetin halkımızda değil motorlu taşıtlarda olduğu zannına kapılırız bir an” dedi. “Eskinin Kızılay Meydanı”nın solasağa dönüş yapılamaz oklarıyla trafiği yönlendiren bir nokta olarak yayadan koparılması ile Atatürk Bulvarı boyunca yolun fiziki olarak ikiye ayrılmasını eleştiren Şenbil, bu durumun Cumhuriyet yapıları ve onların “mimari hazzından” yurttaşları kopardığını dile getirdi. Belediyeciğiyle “yere göğe sığdırılamayan” Ankara’nın, “en saygın kentlerden birisi” olduğu iddiasının “Türkün Türke propagandasından başka bir sey olmadığını” kaydeden Şenbil, “Bu propagandadan kendilerine itibar sağlayanlar ise her geçen gün geçmişin o saygın başkentini bizlerden koparmaktadırlar” diye konuştu. Şenbil, şöyle devam etti: “Nitekim Avrupa’nın diğer şehirlerini gezenler bilirler ki inşa halinde ya da mezbelelik halinde olan çok az yer vardır. Şehrin her yerine sizi taşıyabilecek bir metronun olduğunu, kent merkezinin yayalara terk edil kültür kaynağı olduğunu da görürsünüz. Az bir nefeslenip Alexander Platz’da meydanın tadını çıkaralım derken sohbetin koyulaştığını, konuyu her şeyden çok sevdiğimiz ülkemizde neden bunların olmadığına istemeden getirdiğimize biraz da hayıflanarak şahit oluruz. Berlin’de bir grup şehir plancısı olarak yaşadığımız tam da buydu.” Cumhuriyetin başkenti Başkentin tüm yurttaşların ortak mülkiyetindeki birçok yapıya ev sahipliği yaptığına dikkat çeken Şenbil, buna karşın bu yapıları içinde barındaran Ankara’da mekan, ulaşım, altyapı, toplu taşıma gibi kararların sadece Anakent Belediye Meclisi tarafından alındığına dikkat çekti. Şenbil, “Bu da Cumhuriyetin merkezi olması gereken Kızılay’ı motorlu ulaşımın ve üstaltgeçitlerin merkezi haline getirmiştir” dedi. Ankara’nın başkentliliğini mekâna yansıtabilmek için bu mekânların yerel siyasetten kurtarılması gerektiğini vurgulayan Şenbil, “Bu ise alanın özel statü kazanması; Cumhurbaşkanımızın nezaretinde TBMM’de bulunan partilerin eşit temsili ile büyükşehir ve ilçe belediyeleri ile koordinasyon çerçevesinde yönetilmesi gerekmektedir. Bu yönetim şekli Ankara’nın başkentliliğini yeniden kazanması için gerekli lakin yeter koşul değildir. Yeter koşulların oluşabilmesi için ise kentsel dönüşümün bütüncül bir yaklaşım ile uzun yıllara yayılarak katılımcı ve paylaşımcı olması; alınan kararların da sadece Ankaralıların değil tüm yurttaşlarımızın iradesini yansıtması gerekmektedir” diye konuştu. diğini, insanların kaygıdan uzak modern yaşamın stresini attıkları mekânları görmüşüzdür. Dahası, şehirlerin birer müze olduğunu, her yerinden kültür fışkırdığını, adeta birer 6