02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 259/19 Haziran 2009 ANKARA ANKARA Talât HALMAN e mutlu Ankara’ya ve Türkiyemize: Bir “Çocuk Üniversitemiz” var artık. Ankara Üniversitesi’nin üstün, değerli Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ’un yaratısı bu. Ne kadar alkışlasak hakkıdır. “Çocuk Üniversitesi” 17 Haziran 2009 Çarşamba günü, törenle ve etkin AKKARA Çocuk Üniversitesi N liklerle açıldı resmen. Rektörün konuşmasıyla ve Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı ünlü cerrah Prof. Dr. Yücel Kanpolat’ın “ilk dersi” ile. Çocuk Üniversitesi’nin koordinatörlüğünü Doç. Dr. Tülin Sağlam yapacak. Deneme ve hazırlık çalışmaları, 2007’de başlamıştı – Elektronik Mühendisliği, Yaratıcı Fikirler ve Toprak Bölümü ile... Rektör Cemal Taluğ, Ziraat Fakültesi Dekanı olduğu zaman, bu program çerçevesinde Su Okulu ve Küçük Bahçıvanlar birimlerini başlatmıştı. Çocuk Üniversitesi’nin bir de “İcat Şenliği” var. Şimdi aralarında Antropoloji, Astronomi, Bilgisayar Mühendisliği ve Biyoloji de bulunan birçok program hayata geçirilecek. Çocuk Üniversitesi heyecan verici bir öğretim merkezi: Üniversitenin laboratuvarları, tesisleri, çocuklar için özel olarak tasarlanmış eğitim ortamları... Eğlendirerek öğretim... Uygulamalar, atölye çalışmaları... Bu olağanüstü ilginç ve yararlı kurumda çocuklar “etkileşim içerisinde, yaparak, yaşayarak, bilimsel ve eleştirel düşünce, yaratıcılık, soru sormak ve sorun çözmek gibi beceriler” edinecektir. Yarının bilginlerini daha çocukken üniversitede yetiştirmek, araştırma ve inceleme yöntemlerini erkenden öğretmek, bilim kültürünü en baştan açıklamak, bu üniversitenin azmi... Ankara Üniversitesi’ni ve vizyon sahibi Rektör’ünü candan kutlarım. Eski bir rüyam gerçekleştiği için bayram ediyorum. Çocuk Üniversitesi, kutlu olsun, günümüz çocuklarına ve geleceğin bilim dünyasına hayırlı olsun. Umarım, bundan sonra da “İleri Yaş Üniversitesi” gerçekleşir. Memleketimizde 40’ın, 50’nin üstündekiler için de üniversite programları uygulanmaya başlanması, büyük bir hizmet olacaktır. Bunu dileyen onbinlerce vatandaşımız var. Geçen hafta sonu ÖSS sınavına girenler arasında 78 yaşında bir aday vardı. Yaşlıların –sınava girmek zorunda olmaksızın– üniversite eğitimi alması zamanı gelmiştir. Çocuk Üniversitesi kuran Ankara Üniversitesi, bir de “İleri Yaş Üniversitesi” yaratsa. Çığgibibir kahraman “Boş vakit geçirdin, neye yaradı?” “Biliyorsun, neden öğretmiyorsun?” Muazzez İlmiye Çığ, “Uygarlığın Kökeni SumerlilerI: Tarihte İlk Edebî Eserlerden Seçmeler” başlıklı enfes kitabında, yukarıdaki sözler için diyor ki: “Beni çok etkileyen ve her fırsatta kullandığım iki atasözü...” Sayın Çığ, 20 Haziran 1914’te doğmuştu. Yarın, günü gününe 95 yaşında. 45 yaşında emekli olanlar, 50 yaşından sonra hiç ama hiçbir şey yapmayanlar, ömür boyu işe yaramayanlar ibret alsın. 95 yaşındaki bu dinamik, dinç, dur durak bilmez hanımefendi, yazıyor, yaratıyor, yön veriyor... Boş vakit geçirmiyor, çok biliyor, öğrenmeyi sürdürüyor, canla başla öğretiyor, bozuk düzene karşı cesaretle savaş açıyor. Hepimiz için öncü ve örnek... Bir hizmet mucizesi... Çığ gibi büyüyen ve sarsan kahramanlar az bulunur. Ne mutlu bizim toplumumuza, Çığ’ımız var. Eserini “ölümsüz Atatürk’ü tam olarak niteleyen bir Sumer atasözü için bitirdiğini” söylüyor Saygıdeğer, Sevgideğer Muazzez İlmiye Çığ: “Bilge kişi karanlıkta ışık, çıkmaz sokakta yol bulandır.” Büyülü Kanun ilkent Senfoni Orkestrası, ülkemizde çağdaş Batı müziğinin bir övünç kaynağı... Her yıl düzinelerle görkemli konserle Ankara’daki ve başka birçok kentimizdeki müzikseverlere güzellikler yaşatıyor. Çok isabetli bir kararla, Bilkent Üniversitesi’nin Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Dekan Vekili Dr. Işın Metin, 12 Haziran 2009 Cuma gecesi, az bilinen ya da az tanınan bazı bestelerin bir konserini sundu. Programda Azeri Rzaev’in “Çargâh Klasik Mugam”, Elgar’ın “Giriş ve Allegro”su, Martin’in “7 Nefesli Saz için Konçerto”su vardı. Bir de, Cumhuriyetimizin yüz akı bestecilerinden Hasan Ferid Alnar’ın (19061978) enfes “Kanun Konçertosu”. Şef Işın Metin yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası, ülkemizin önemli kanun virtüözü Tahir Aydoğdu ile birlikte, mükemmel sundu bu büyüleyici eseri... Türk Sanat Musikisi ile Batı Klasik Müziği’nin güçlü bileşimi. Aynı doğrultudaki bazı besteler, yavan ve tatsız olmuştur. Ama, başta Ulvi Cemal Erkin’in “Kö B çekçe”si, A. Adnan Saygun’un “Yunus Emre Oratoryosu”nun kimi kesimleri, Ferit Tüzün’ün “Esintiler”i, Cemal Reşit Rey’in “Kâtibim Çeşitlemeleri” ve Bülent Tarcan’ın “İstanbul Süiti” olmak üzere, üstün başarılı sentez eserlerimiz vardır. Bunlardan biri, kuşkusuz, Alnar’ın “Kanun Konçertosu”dur. Alnar, bir Doğu çalgısını Batılı orkestrayla birleştiren ilk bestecimiz. Kanun, lirizmi ve ritmleri bakımından dünyanın en cana yakın enstrümanlarından biridir. Bizim “musikimizin piyanosu” diye tanımlanmış olması boşuna değildir. Yabancılar da, genellikle büyük zevk alırlar ondan – Hintlilerin sitarından hoşlandıkları gibi. Alnar’ın “Kanun Konçertosu”nun Amerikalı müzikseverleri büyülediğini kendi deneyimim dolayısıyla iyi biliyorum. 1981’de New York’tan ABD’nin en eski ve etkili klasik müzik radyosu olan WQXR’da (The New York Times gazetesinin sahibi olduğu istasyon) haftalık bir saatlik bir program yayımlıyorduk: “The Joys of Turkish Music: Melodies from Atatürk’s Turkey” (Türk Müziğinin Hazları: Atatürk’ün Türkiyesi’nden Ezgiler). 26 hafta, her Cumartesi gecesi 21.00’den 22.00’ye kadar yayımlanan bu programların bir tanesinde Alnar’ın “Kanun Konçertosu”na yer verdik. Bakü Senfoni Orkestrası’nın Azerbaycanlı bir kanuni ile bir konserinde yapılmış bir kayıttı. Diyebilirim ki 26 haftada sunduğumuz yüzden fazla eser ve icra arasında, dinleyicilerin en çok ilgisini çeken, Alnar’ın konçertosu oldu. WQXR’a yüzlerce telefon, mektup, kart geldi – eseri övüyorlar, enstrümanı soruyorlar, konçertoyu nereden sağlayabileceklerini öğrenmek istiyorlardı. Üstad Tahir Aydoğdu, dinleyicileri mest eden bir yetkinlikle icra etti Alnar’ın o güzelim eserini. Bilkent’teki izleyicilerin coşkusu, heyecan vericiydi. Tahir Aydoğdu’yu derin bir hayranlık ve zevkle alkışladılar. Aydoğdu iki bis sundu: Atatürk’ün çok sevdiği “Sarı Zeybek” ile Bach’ın ünlü “Ave Maria”sının kanun için uyarlamaları... Her iki bis, mutlu etti izleyicileri... Geleneksel bir enstrümanımızın çağdaş batı müziğinde zafer kazanması mutlu bir olay... DÜZELTME Geçen haftaki (12 Haziran Cuma) yazımın “Dinler İttifakı” başlıklı bölümünün ilk cümlesinin doğrusu şöyledir: İslamiyetin insaniyetçi düşünürleri –özellikle mutasavvıflar– her dini benimsediklerini, yüce saydıklarını ve aşkı baştacı ettiklerini güçlü şiirlerle belirlemişlerdi. 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle