28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 278/30 Ekim 2009 Cana Gürman Gianni Fratta GianniFratta, DamlaKışlalı, RoulGrüneisve GuatelliPaşa... sefik@kahramankaptan.com / www.kahramankaptan.cokm B Yans malar Şefik KAHRAMANKAPTAN azen öylesine üst üste anlamlı, nitelikli etkinliklere tanık oluyor ki insan, hangisini yazacağını, şu sayfaya ne kadarını sığdıracağını şaşırıyor! En iyisi olabildiğince kısa, hepsine değinmek, tabii hepsinden birer kare fotoğrafı da ekleyerek! Önce kadına (bayan değil!) verilmesi gereken önemden başlayalım. Dünyada kadın orkestra şefi sayılıdır, bizde ise yok denecek kadar az... İnci Özdil Bursa Bölge DSO’nun genel müzik direktörü, Mehpare Karamenderes de olanak bulduğu zaman orkestra yönetmeyi deniyor. Son yıllarda kadın orkestra şefi davet etme konusunda gerekli duyarlılığı Bilkent göstererek 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Anu Tali, Nadia Wasiutek gibi değişik kadın şeflere konser ayırdı. Son olarak, Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası Genel Müzik Direktörü Burak Tüzün, “Haydn konseri” için İtalyan şef Gianni Fratta’yı Eskişehir’e çağırdı. İtalya, Almanya, Rusya, İngiltere, Arnavutluk ve Çin’de çeşitli operaları ve senfoni orkestralarını yöneten, repertuvarında çok sayıda opera da bulunan genç Gianna Fratta, Türkiye’de daha önce İzmir’de bir Carmina Burana konseri gerçekleştirmiş, bir kez de İstanbul’da piyano resitali vermişti. Bu kez, “ASO’yu yöneten ilk kadın şef” oldu. YHT’ye atlayıp Eskişehir’e konsere gittiğime hiç pişman olmadım. Program Haydn’ın 8. numaralı divertimentosuyla başladı, ardından genç orkestra piyanist Cana Gürmen’e bestecinin Re majör Op. 21 piyano konçertosunda eşlik etti. Olgun bir piyanist olan Cana Gürmen, yumuşak tuşesiyle özellikle pianissimolarda ustalığını sergiledi. Fratta’nın sağladığı dikkatli eşlikle, konçerto başarı kazandı ve dinleyicinin yoğun alkışı üzerine final bölümü yinelendi. Konser, obuacının sürekli hapşırmasına, timpanistin “sürpriz” ögelerini yeterince verememesine rağmen, bestecinin hayli bütüncül biçimde seslendirilen 94 No’lu Sürpriz Senfonisi ile tamamlandı... Orkestranın kadın üyeleri konser sonrası şefin odası önünde kutlama kuyruğundaydı. Sanki Dünya Kadınlar Günü, Eskişehir’de erken kutlanmış gibi oldu! İlginç bir sahne “auro”su olan ve orkestralarla çok iyi diyalog kuran Gianni Fratta’yı umaBekir Küçükay Tahir Aydoğdu rım, değişik kentlerimizdeki operalar ve orkestralar da listelerine alırlar. AMCA ANISINA ARYALAR... Anma toplantılarının anlamlı olması için, anılanın yapısı, zevkleri, yaşamındaki üretimi gibi ögelerin dikkate alınmasını önemlidir. Yokluğuna bir türlü alışamadığım Sevgili arkadaşım Ahmet Taner Kışlalı’yı, teröre kurban edilişinin onuncu yılında Çayyolu Tiyatrosu’ndaki toplantıda anarken, “Yeğenini dinleseydi ne kadar kıvanırdı” diye düşündüm. Kışlalı’yı yitirdiğimizde, ağabeyi Mahmut’un kızı Damla 11 yaşındaydı. Şimdi sahnede amcasının çok sevdiği, temsilleri kaçırmadığı operalardan aryalar söylüyordu. O artık 21 yaşında yetişmekte olan bir soprano. Başkent Üniversitesi’nde lisans 3. sınıfta, Selva Erdener’in öğrencisi... Rauf Paşaoğlu’nun piyanosu eşliğinde okuldaşı, Merih Kazbek’in öğrencisi kontrtenor Berkcan Akıncı’yla sırayla sahneye gelip gelişim çizgilerini sergilediler, sonunda da bir düet yaptılar. İkisi de pırıl pırıl, gelecek vaat eden gençler... Kontrtenor için repertuvar baroklarla sınırlıdır ama soprano Damla’yı ilerki yıllarda opera sahnelerinde, sesinin yanı sıra uygun fiziğinin de desteğiyle çeşitli rollerde görebiliriz. Amcası da öyle arzu ederdi, yaşasaydı... rak tanımlıyor. Bu tanımın “Bir 19.YY. Yenilikçisi” diye açıklanmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Neydi Guatelli’nin yaptığı yenilik? İstanbul bestekârlarının tek sesli şarkılarını alıp, piyano ve ses için yeniden düzenlemişti. Dönemin bestecilerinden ve Osmanlı’nın ilk nota basımcısı Hacı Emin Bey de bunların notalarını taş baskı ile çoğaltmıştı. Bu notaların bir bölümünün, tromboncu arkadaşımız Ünal Algın’ın dededen kalma sandığında çıktığını, klasik gitarcı Bekir Küçükay’ın bunları alıp, bu kez kanungitar ikilisi için elden geçirdiğini, sonra da Tahir Aydoğdu ile oturup çaldıklarını yaklaşık yedi yıldır biliyorum. Ama sonunda bu arkeolojik müzik çalışması geçen hafta Ankara’da bir İtalyan Kültün projesi olarak ilk kez günyüzüne ve dinleyici karşısına çıktı.Üstelik CD’siyle birlikte... On beş parçalık çalışmanın on üç parçası değişik makamlarda şarkılar, ikisi ise marş. Hacı Emin Bey’in “Marşı Nidâ” ve “Marş Nefcetî” başlıklı besteleri doğrusu kanungitar ikilisine yakışmıştı. Şarkıların çoğu ise kendi iç monotonluklarından kurtulamamıştı. Çamlıca tepesindeki eski Osmanlı çayhanesinde fon müziği olarak çalınacak türden, rahatsız etmeyen bir müzik. Ne de olsa 19.yüzyılın “yeniliği”, günümüzde biraz “eski” kalıyor! Damla Kışlalı Berkcan Akıncı R. GRÜNEİS: CSO’DA DİNAMİK BİR ŞEF Deneyimli bir konser dinleyicisi, orkestra ile şef arasında “kan uyuşmazlığı” mı var, yoksa sıkı bir “enerji alışverişi” mi, kısa sürede anlayabilir. Doğuş’un Yerleşke Konserleri projesiyle üç üniversiteyi kapsayan turneden döndükten sonra CSO, çok dinamik, verimli bir konseri, Alman şef Raoul Grüneis yönetiminde verdi. Ankara’ya ilk kez gelen, son dönemin gözde kemancılarından Isabelle Faust’un Brahms’ın keman konçertosunu ciddi, disiplinli yaklaşımıyla üst düzey seslendirmesine, Grüneis ve orkestra mükemmel bir eşlikle katkıda bulundular. Beethoven’in 3. Senfonisi’ni bellekten yöneten Grüneis, hayli yüksek tempolarıyla, yapıtın ayrıntılarını da ortaya çıkartarak, orkestrayı adeta uçurdu. Başkemancı sandalyesinde oturan Jülide Yalçın Dittgen başta olmak üzere, gruplarla kurduğu göz teması, sağlam vuruşlarına yardımcı oldu, duygu paylaşımı sağladı. Yıllardır CSO’da dinlediğim 3. Senfoni yorumlarının sayısını unuttum ama böylesine dinamik ve coşkulusunu anımsamıyorum. “Eroica” kavramına yakışır bir seslendirmeydi. Regensburg Operası’nın genel müzik direktörü olan Grüneis, ilk kez geçen yıl heldentenor Ünüşan Kuloğlu’nun önerisiyle gelmiş ve gene harikâ bir Wagner Die Walküre yapmıştı. Bu dinamik şef, önümüzdeki nisan ayında da CSO’da R. Strauss’un büyük yapıtı “Böyle Buyurdu Zerdüşt”ü seslendirecek, şimdiden yazın bir kenara... GUATELLI PAŞA’YA SAYGI İtalyan Kültür, bizim Donizetti’den sonra müzikteki ikinci önemli “paşa”mız Guatelli’yi “bir yenilikçi” ola 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle