28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 277/23 Ekim 2009 CSObusezondünyacaünlü NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Cumhuriyeti’nin en köklü orkestrası Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO)... Geçmişi 1826 yılına dek uzanıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kendi makamının adını vererek onurlandırdığı CSO, bu yıl dünyaca ünlü müzisyenleri ağırlayacak. Dünyaca ünlü keman virtüözü Isabelle Faust, bu akşam CSO’da konser verecek. CSO’ya sezon içinde de Anastasia Chebotareva (keman), Natalia Gutman (viyolonsel), Jessica Glatte (soprano), Alexandru Badea (tenor), Maxim Fedotov (keman) gibi dünyaca ünlü sanatçılar konuk olacak. CSO’yu, “protokolün değil, halkın orkestrası” olarak tanımlayan CSO Müdürü Çağatay Akyol ile yeni sezondan beklentilerini konuştuk:CSO, bugüne kadar dünyaca ünlü pek çok müzisyeni konuk etti. Dünyaca ünlü müzisyenler CSO’yu nasıl değerlendiriyor? I CSO’nun geçmişi 1826 yılına dek uzanıyor. Ülkenin en köklü orkestrası bi sanatçılarıkonukedecek A ziz. Düşünün bu orkestra Türkiye’nin en zor şartları altında, 1960’lı yıllarda, iki otobüsle 45 gün boyunca Avrupa’yı dolaşmış ve orada konserler vermiş. Yine 1926 yılında, Cumhuriyetin ilk yıllarında, bütün Avrupa limanlarına gitmiş. Bu nedenle de dünyaca ünlü, yıldız isimleri, ağırlamayı biz görev biliyoruz. Elbette orkestramıza konuk olan bütün yıldız isimlere, orkestramızı nasıl bulduklarını soruyoruz. Çünkü onların görüşleri bizim için çok değerli. Örneğin geçen sezon dünyaca ünlü Rus viyolonsel sanatçısı Natalia Gutman, orkestramızla birlikte konser verdi. Konser sonrasında, kendisiyle yaptığımız konuşmada, orkestrayı çok profesyonel bulduğunu, yeni sezonda da konuk olmak istediğini söyledi. Biz de kendisine neden olmasın dedik ve Gutman bu sezon da başkentte, orkestramızla birlikte konser verecek. Yine geçen yıl Moldovalı keman virtüözü Patricia Kopatchinskaja, CSO ile birlikte iki konser gerçekleştirdi. Konserlerde dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say da Kopatchinskaja ile birlikte çaldı. Konserden sonra Kopatchinskaja bize, bir hafta önce Fransa’da aynı eserler üzerine bir konser verdiğini ancak CSO’da gerçekleşen konserin, Fransa’daki konsere göre çok daha iyi olduğunu söyledi. Biz nedenini sorduğumuzda, “Çünkü CSO’nun sanatsal performansı çok iyi” dedi. Biz de çok mutlu olduk tabii. CSO adını çok önemli bir makamdan, Cumhurbaşkanlığı’ndan alıyor. Ancak ne yazık ki siyasilerin bugün kentteki kültürsanat faaliyetleriyle çok yakından ilgilenmediklerine tanık oluyoruz. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugüne dek kendi makamının adını taşıyan CSO konserlerinin kaçına geldi ? I Sayın Abdullah Gül, geçen sezon iki konserimizi izledi. Bunlardan ilki açılış konseriydi. Aslında sizin de söylediğiniz gibi CSO adını Cumhurbaşkanlığı makamından alıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk, yüce makamının adını vererek bu kurumu onurlandırmış. Bu nedenle biz bugün Cumhurbaşkanlığı’nın çatısı altında olmalıyız bence. Yurtdışında da bunun çok örnekleri var. Örneğin İngiliz Royal Filarmoni Orkestrası, Kraliyet ailesine bağlı. Amsterdam’daki Amsterdam Consert Geban da öyle. Dünyada çok azdır bu türlü orkestralar. Kültür Bakanlığı yokken CSO vardı bu ülkede. Dolayısıyla zaman içinde çeşitli yasalarla, Milli Eğitim Bakanlığı’na ve sonra da Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanmış. Peki düzenlediğiniz konserlere diğer siyasilerin ilgisi nasıl? I Şaşırtıcı. Milletvekillerinden bazı günlerde çok telefon alıyoruz. Ancak belirtmek isterim ki CSO protokolün değil, halkın orkestrasıdır. Çünkü zaten sanatçı denilen kişi fakirdir. Sanat da halkın içinden çıkmıştır. Toplumun gelenekleriyle ve acılarıyla yoğrulmuştur. Bu nedenle sanatı siyasete, siyaseti de sanata asla çeviremezsiniz. ‘Genç besteciler bize eserlerini göndersin’ CSO bugün sürekli yabancı bestecilerin eserlerini çaldığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Siz bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz? I Bizim köşe yazarlarımızda bu türlü eleştiriler artık gelenek haline geldi. Ne yazık ki bu türlü eleştirilerde bulunanların çoğu, bütün bir yıl boyunca hangi bestecilerin, hangi eserleri seslendirdiğimize bakmıyor. Örneğin bu sezona bakın. Bu sezonki konserlerimizde, Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey gibi dünyaca tanınmış bestecilerimizin eserlerini de seslendireceğiz. Ayrıca genç yeteneklerin bestelediği eserlere de sezon içinde yer vereceğiz. Ancak ben genç yeteneklere de seslenmek istiyorum. Bizler onların ne tür eserler bestelediğini bilemeyiz. Bu nedenle gençler besteleriyle bize başvursunlar. Bugün ülke genelinde yeterli sayıda orkestra yok. Siz ne düşünüyorsunuz? I Kesinlikle. Size bir örnek vermek isterim. Bugün sadece Berlin’de 11 tane büyük orkestra var. Bizim başkentimizde ise yalnızca üç tane. CSO, Bilkent Senfoni Orkestrası ve Hacettepe Üniversitesi Senfoni Orkestrası... Türkiye’deki devlet senfoni orkestralarının sayısı yalnızca 6. Bu nedenle bugün ülkede yeni orkestralar kurulmalı. Devlet eliyle yapılmalı bu. Ülkenin sanatsal devinimi için çok gerekli. Ayrıca yeni orkestralar açılmalı ki yeni mezun sanatçılara iş olanakları doğsun. 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle