Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 AĞUSTOS 2025
5
aY’a SEYaHaT
‘Filmimi bana
Başak Bıçak
kadınlar getirdi’
basakbicak
@gmail.com
“April”, doğumdan kürtaja kadın bedeninin tüm hallerine dürüst ve rahatsız edici bir bakış sunuyor.
Yönetmen Dea Kulumbegashvili, bu filmde köylerde tanıdığı kadınların hikâyelerinden esin alıyor.
ürcü yönetmen Dea anlama geliyor diye düşündüm. bu sahnelerle ilişkisini nasıl
Kulumbegashvili, MUBI Bir ay önce, anne olmadan tasarladınız?
Türkiye’de gösterime giren Doğum sahnesi bence bir
önce önemliydi, şimdi
ikinci uzun metraj filmi “April” şekilde en kolay karardı.
ise değil mi? Çünkü
G ile yeniden bildiği ve büyüdüğü Çünkü ilk kez bir doğumu
gerçekten erkek egemen
topraklara, Gürcistan’ın köylerindeki kadın izlemeye gittiğimde
toplumlarda kadına
hikâyelerine götürüyor bizi. Ana karakteri kamera için yalnızca tek
duyulan saygı da sizi
Nina’nın (Ia Sukhitashvili) bu köylerde
ezen bir şey. Yani bir yer olduğunu anladım.
gizlice kadınlara yardım için kürtaj yaptığı
Bu, benim hiçbir şey
aslında kadına duyulan
bir öyküden çıkışla kadın bedeninin doğasına,
yapamayacağım ve
saygı, kadının içinde
toplumdaki yerine, anneliğin kutsallığına
yapmamam gereken
var olmak zorunda
yönelik kadim arketiplerin izini sürüyor.
bir şeydi, sizi yönetmen
kaldığı bir tür kafes
Dahası kürtaj meselesini, gerçek anlamda
olarak önemsiz kılan bir
aslında. Çocukluğumdan
“yemek masasına” yatırıyor. Yönetmenin,
şey. Dolayısıyla kamerayı
bu yana Gürcistan’da
izleyiciyi zorlayan fakat kadın olmaya ilişkin
büyük ölçüde görünmez kıldık
bu bakımdan pek bir şey
her şeyi “çıplaklığıyla” sunan filmi üzerine
ve tıbbi personelin yolundan
değişmedi. Deforme beden
konuştuk.
çekildik. Sezaryen çok ilginçti
meselesi ise New York’tan
çünkü bir şekilde karşılaştığınız kutsal
eğitimden dönüp bu köye geri
u Filminizin araştırma süreci nasıl ilerledi?
bir ritüel gibi. Doktorların söylediğine göre
geldiğimde dışarıdan gelen kişi olduğumu
Fikri nasıl edindiniz?
kolay bir ameliyattır ama sonra Paris’te,
gördüğüm için ortaya çıktı. Açıkçası, kimse
Bu film, benim geldiğim yerde, Doğu
İlkel Sanatlar Müzesi’ne gittim ve annenin
benimle evlenmek istemezdi veya ailelerinde
Gürcistan’da çekildi. İlk uzun metrajımı
bedeninden çocuğun çıkarılması sürecinin
benim gibi bir kadını istemezlerdi çünkü
çekerken de oradaydım. Ve köylerdeki
neredeyse şiddet içeren bir yolla, ilahi bir
bir şekilde “defolu” hale gelmiştim ama
kadınların çoğunu zaten tanıyordum, bana
temsile büründüğünü gördüm. Bu, baktığınızda
yine de çok sıcak karşılandım çünkü hâlâ
yaşamlarının nelerden ibaret olduğunu
hem çocuk hem anne için çok şiddetlidir.
oradan biriydim. Aynı zamanda, eskisi kadar
anlatırlardı. Benim yaşımdalardı, bazılarının
Sonra kürtaj sahnesini filmdeki şekliyle
uzun süre kalamıyordum. Sanırım bunun
sekiz çocuğu vardı ancak çocuk sahibi olmak
yazmıştım çünkü gerçek zamanın devreye
isteyip istemediklerine yönelik karar alma sayesinde ailelerin içine girebildim ve bir sürü
girmesini istiyordum. Elbette yapımcılar,
güçleri pek yoktu. Sanırım o zaman ana tema korkunç şey ve çok fazla acı gördüm. Bazen
“Peki ne göstereceksin” diye sordular.
hakkında düşünmeye başladım. Hep derim ki bu benim için çok bunaltıcıydı ve zihnimde
Ancak kürtaj her şeyden önce asla
filmi bana onlar getirdiler. bir şekilde bu yaratık var olmaya başladı.
görmediğiniz bir şeydir. Doğumdan
Neredeyse kaçmaya veya uzaklaşmaya dönük
u Filminiz, kadın bedeninin, doğum ve
çok daha gizlidir. En azından
bir girişimin mekânı gibi ama aynı zamanda
anneliğe ilişkin yerleşik normları ve toplum
pek çok kişi kendi çocuklarının
uzaklaşmanın imkânsızlığı gibi de... Sanırım
içinde kadının yerine ilişkin bakış açılarının
doğumunu izler ama kimse kürtajı
geldiğimiz yeri asla tam anlamıyla terk
izini sürüyor. Filmin ana karakteri olan Nina,
izlemeye gitmez. Bu sadece
edemiyoruz.
deforme olmuş bir yaratığın bedeniyle tasvir
doktorla kadın arasında olur. Ve
ediliyor. Bu, baskıcı toplumlarda kadınlar ve
‘KAMERAyI GöRüNMEZ KILDIK’
film zaten gizli, illegal kürtaj
bedenleri üzerinde bir kontrol mekanizması
konusunu ele aldığı için ona
olarak araçsallaştırılan kutsallaştırma kavramına
u Filminizde üç kritik tıbbi an var. Doğum
gerçekten bakmak istedim.
bir tepki mi? Yoksa bu seçimle iletmek istediğiniz
sahnesi, başından sonuna dek aydınlık bir
Geniş bir lensle gösterseydim,
başka fikirler de var mı?
biçimde gösteriliyor. Kürtaj sahnesinde
belki de olup biteni ve
Evet, elbette! Bu gerçekten ilginç.
bedenin yalnızca bir kısmı var ama hâlâ
neden böyle olduğunu kendi
Çünkü doğum yapıp işe geri döndüğümde
parlak bir ışıkta ve sezaryen sahnesi, neredeyse
artık kendim de bir anneydim ve bir anda kavrayışımız için daha az
karanlıkta geçiyor ve kamera ile ışık yalnızca
şu cümlelere tanıklık ettim: “Filmin hiç alan bırakacaktı. İnsan bunu
ameliyata odaklanıyor. Bu farklı kadraj ve ışık
gerçekleşmese de o kadar önemli değil tercihlerinde, neyi gösterip neyi sakladığınıza düşünmese bile psikolojik olarak
çünkü artık sen de bir annesin.” Bu ne dair ölçütlerinize ne yön verdi? Ve izleyicinin onda yankılanır.
106 yıl önce 3 Ağustos
ugünlerde “yeni”
ya, o nasıl olacaktır? O gün yanıt
sözcüğü moda
ş veren Yunan amiralidir. İngiliz
oldu. Yeni Türkiye,
Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe
yeni anayasa, yeni
ve Venizelos ile paylaşmıştır
B millet... Hiç lafı
düşüncesini. Türkleri (Türkiyelileri
dolandırmayalım, emperyalizmin
değil) bastırmak için 100 bin kişilik
yüzlerce yıllık hayalidir bu
bir ordu gerekliymiş. Müttefikler
“yeni”ler. Trandafir G. Djuvara’nın
bunu sağlayamazmış. Bu güç
ş ad uman Halıcı
“Türk İmparatorluğunun
Rum ve Ermeniler arasından
sadumankaragozhalici@gmail.com
Paylaşılması Hakkında Yüz
oluşturulup İngiliz subaylarınca
Proje” eserine göz atsak yeter.
yönetilmeliymiş. Vatandaş Rum
Eserde paylaşım projeleri 1913’e kadar gelir.
ve çoğu vatandaş Ermeni böyle devşirilir. Sonra
Sykes-Picot’nun da içinde olduğu emperyalist
Ermeni kaçar, Rum kaçar, kaçamayan Rum, gelen
paylaşımlar Birinci Dünya Savaşı sırasında yapılır,
Müslümanlarla değiştirilir. Yunan benimsemez
Lozan Konferansı’nda da sürer mücadele. Örneğin
Rumu, “Türk tohumu” diye aşağılar.
azınlık tanımı tartışılırken Türkiye yutulabilir
İçişleri Bakanı Adil’in bir gün önce verdiği
Hacim muhittin (ç arıklı) Bey
göndermiştir
parçalara ayrılmak istenir. Osmanlı’daki
demeç de gazetelerde yayımlanır. İçeriğini daha
onu. Denizli’deki millicilerle
gayrimüslim tanımı beğenilmez. “Dil, dil, soy” Kemal Paşa’ya. Aslında Mustafa Kemal’in
önce Doğu illerindeki valilere çoktan göndermiştir.
konuşur “Padişah efendimiz hazretlerinin sizlere
azınlığı önerilir. Kürt’ü, Lazı, Çerkesi, Alevisi 1 Ağustos tarihli telgrafına yanıttır. Mustafa
“Mustafa Kemal ve Rauf Bey... Tutuklanmaları
selamı vardır. Rica ederim, Yunan’la silahlı
azınlık yapılmak istenir. Demokrat oldukları Kemal ona sormuştur, Amerikan mandasını
için her vasıtaya başvuracağız.” (Vakit, 3
çatışmadan vazgeçiniz. Zira bu girişiminiz
için mi? Hayır, ne kadar çok azınlık o kadar çok kabul etmek istiyorsunuz ama bu kabule karşılık
Ağustos 1919) Erzurum Vali Vekili Kadı Hurşit
boşunadır.” Yanıtı millicilerden Yusuf Bey
Türkiye’nin içişlerine karışma aracı... Ve yine ne kazanacaksınız? Bekir Sami yanıt verir:
Efendi’nin yanıtı da aynı gündür. Bakan beyi
verir: “Vatan ve memleketimizi ve onurumuzu
hayır, ben bugün “Türkiye nasıl dilimlere ayrılıp Amerikalılarla konuşmaları özelmiş, bu konu
gerçekle yüzleştirir: “Mustafa Kemal ve Rauf
korumak için silaha sarıldık. Bizi bu azmimizden
yutulmak istenmiş” sorusunu yanıtlamayacağım. üzerinde durulmamış. Sivas Kongresi bir an önce
Bey, yüce isteklere aykırı bir şey yapmıyorlar.
döndürecek hiçbir güç ve fert tanımıyoruz.”
Geçmişini biraz bilen yurttaş bugün yapbozun toplanmalıymış...” (Sarıhan II, 22) Bugüne ne
İstanbul’a gelirlerse Ali İhsan (Sabis) Paşa gibi
(Sarıhan II, 23) Tam bir ay önce Mustafa Kemal
parçalarını tamamlayabiliyor. Türkiye kolay uyarlanan bir cümle değil mi? O gün Sait
tutuklanacakları endişesi var. Tutuklarsak halk
Paşa’nın söylediği gibi... İzmir’in işgalinin
Cumhuriyeti’nin temeli olan ve dört yılı aşkın Molla’nın Türkçe İstanbul gazetesi de “Amerikan
ayaklanır. Gönderilmeleri mümkün değil.” İki gün
ardından yurt çapında düzenlenen mitinglere işaret
süren Milli Mücadele’mizi örnekleyecek tek bir mandasını reddediyoruz” manşetiyle çıkar.
önce de Kazım Karabekir paşa savaş bakanına aynı
eden paşa ne demişti: “Milletin heyecanını ve
günü ele almak istiyorum. 106 yıl önce 3 Ağustos İsteği İngiliz mandasıdır çünkü. Mustafa Kemal
yanıtı vermiştir (Sarıhan II: 17, 22).
milli gösterileri yasaklamak ve durdurmak için hiç
gününü. ve arkadaşları mandaların yayıldığı bataklıktan
Yurtsever kıyafetinin içinde kişisel ve partisel
kimsede güç ve takat göremem.”
3 Ağustos 1919 Pazar... Erzurum Kongresi bağımsız bir Türk devleti çıkarma mücadelesinden
gömlek giyenler de vardır. Kara Vasıf suyu
Şimdi sormak isterim: Bütün yazı süresince
dokuzuncu toplantısını yapıyor. Sivas temsilcisi dönmez. Dönen ise çoktur.
bulandırmak isteyenlere örnektir. İstanbul’da
pek çok isim andık. Peki hiç aklınıza onların
Sarayın ve hükümetinin atadıkları, işgal
M. Fazlullah (Moralı) Bey’in önergesinden gür bir propaganda dönüp duruyormuş: Enver Paşa
soy bağının ne olduğu geldi mi? Türk mü, Kürt
altındaki yurt toprağını emperyalistler daha iyi
bir ses kaplamış toplantı salonunu: “Dinsiz ve Erzurum’daymış. Hareketi o yönetiyormuş. Damat
mü, Laz, Pomak, Çerkes mi, Alevi mi Sünni mi
çiğnesin diye hizmettedir o gün de. İzmir Valisi
ahlaksız milletler yaşayamaz...” (Kırzıoğlu: 159). Ferit’in Kuvayı Milliye’yi İttihatçılığın devamı
olduğunu düşündünüz mü? Sanmıyorum. Bu
İzzeti nâmıdiğer Kambur İzzet, Balıkesir’in
Mustafa Kemal Paşa ile milliciler ise kongreye olarak gösterme çabasına destek verir Vasıf,
sanıyla diyorum ki işte bu nedenle Türk Devleti’ne
öncü millicisi Hacim Muhittin (Çarıklı) Bey’i
sunulan karşı programla yüz yüze kalır o gün. rapor kaleme alır. Ali Fuat Paşa’ya gönderir. O da
vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.
hedef alır. Tutuklanıp İstanbul’a gönderilmesini
Sürmene temsilcisi Ömer Fevzi (Eyüboğlu) Mustafa Kemal Paşa’ya bildirir. Paşa’nın yanıtı
emreder. Suçu, Balıkesir’de ikinci kez kongre
(hani şu yüzellilik olan) ve arkadaşları Tirebolu nettir: “Erzurum Kongresi her türlü particiliğin
düzenlemektir. Kongrede Yunanların Anadolu’dan
ve Giresun temsilcileri yerinden yönetim yani üzerindedir.”
Kaynakça
çıkarılması, yurt savunmasına koşmayanların sınır
ademimerkeziyet önerir Türkiye için. Son güne
M. Fahrettin Kırzıoğlu, Bütünüyle Erzurum Kongresi,
İNGİLİZ MANDASI MI AMERİKAN
dışı edilmesi kararı alınmıştır. Hacim Muhittin
kadar kongreyi baltalamak için çalışacaklar, hatta c.1, Kültür Ofset, Ankara, 1993.
MANDASI MI?
Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, c. II, TTK
Bey, Vali İzzet’i yanıtsız bırakmaz: “Bir Yunan
kongre beyannamesini de imzalamayacaklardır
Yayınları, Ankara, 1994.
Bekir Sami (Kunduh) ise “manda da manda”
birliğinin başına geçip siz tutuklayın.” (Sarıhan II,
(Kırzıoğlu, 164-166). Diyeceğim o ki
Erdi Batur, “Tarihten Sayfalar Hacim Muhittin
ısrarındadır. “Bağımsızlığı tam olarak istersek
12,22)
emperyalizmin işbirlikçileri hep vardır. Az sonra
Çarıklı”, İdarecinin Sesi Dergisi, S. 202, Temmuz-Ağustos
vatanın bölüneceği kesindir” düşüncesindedir
Jandarma Genel Komutanı Kemal Paşa da
saraya sadakat yaftalarını da Trabzon sokaklarına
2021, s. 69-76.
(Halıcı, Ansiklopedi). O gün Amerikan mandası
Denizli’ye gelir o gün. Saray, Batı Anadolu’da
asacaktır Ömer Fevzi. Şaduman Halıcı, https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/
konusunda üçüncü telgrafını gönderir Mustafa detay/710/Bekir-Sami-Kunduh-(1867-1933)
Yunan’a karşı silahlı direnişi önlemesi için
Emperyalistler Türkleri yok etmeye ahdetmiştir
kÖPRÜBaı