Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 MAYIS 2025
6
Kökenler,
bağlar
veya
zincirler
Kız kardeşlik, kökenler, cinsellik ve güç ilişkileri...
“September Says”, ailenin sevgiyle değil kontrolle
örülen karanlık yüzünü gözler önüne seriyor.
avi renkli kız kardeşler arasındaki
AY’A SEYAHAT
elbiseleri koşulsuz sevgi
ve boyalı çeperiyle ancak şiddet
yüzleriyle çekirdeğiyle örülü bu
Ercan
M el ele ilişki (veya zincirlenme)
Ekin Koç
Kesal
tutuşmuş iki kız kardeş. biçimi, September’ın
Fotoğraflarını çeken kardeşine yapmasını
sanatçı anneleri üstlerine, söyledikleriyle beraber
malum filmi hatırlatsın tümden ürkütücü bir
diye kan sıçratırken bu durum alıyor. Bir
BAŞAK BIÇAK
“işkencenin” bir an önce gün artık July ile
bitmesini diliyor gibiler... kırmızı olan hiçbir
basakbicak
September Says’in şeyi yemeyeceklerine
@gmail.com
açılış sahnesinde, The karar veriyor başka bir
Shining’in (1980) ünlü gün ona bir kavanoz
hayaletleri Grady kardeşlere verilen mayonezi bitirmesini söylüyor.
Bir baba, bir oğul
bu referans, öykünün gerilimli Bazen kendisi yerine ölmeyi tercih
yolculuğuna ilişkin çok sayıda ipucu edip etmeyeceğini soruyor bazen
barındırıyor. Ancak bu işaretlerin en de bir uzvunu kaybetse, July’ın da
önde geleni, iki kız kardeş arasında aynı uzvunu kesip kesmeyeceğini...
filmin tüm ortamına sirayet eden o Böylelikle sevgi adı altında
tekinsiz bağda gizli. kendisini bir otoriteye, kardeşini ise
ve kapanmayan
Yunan-Fransız oyuncu Ariane bir tür köleye dönüştürüyor.
Labed’in ilk uzun metraj filmi Aralarındaki saplantılı bağ,
“September Says”, aslında September’ın her sahnede ne
Daisy Johnson’ın “Sisters” söyleyeceğinin öngörülemezliğiyle
DENIZ
isimli romanının bir uyarlaması. birlikte büyürken July’ın birinden
ÜLKÜTEKIN
Estetik biçemi ve öykülemesiyle hoşlanmaya başlamasıyla hem
“Yunan tuhaf anlatıdaki hem
hesaplar
dalgası”nı hatırlatan de kardeşler
yönetmenin arasındaki ilk kırılma
bu çizgiye gerçekleşiyor.
Sundance’te en iyi yönetmen ödülü kazanan
yönelmesinde hem Bu andan sonra
rol aldığı filmlerin İrlanda’ya
“Öldürdüğün Şeyler”, bireysel ve toplumsal
hem de “Yunan tuhaf taşınmaları ise sırf
travmaların izini sürüyor. Başroller Ekin Koç
dalgası”nın önde kardeşler arasındaki
gelen isimlerinden dinamikleri değil ve Ercan Kesal ile filmi ve karakterlerinin
Yorgos Lanthimos’la daha önce kabul
derinliklerini konuştuk.
evliliğinin etkisi fark görmediği bir
ediliyor. Nitekim ailenin evine
abaların ardında bıraktığı travmalar sinemada
ilk andan itibaren gitmek zorunda
en çok işlenen konulardan. Sundance Film kuruyor. Dolayısıyla bana yabancı hissetmediğim, kendi
akımın izlerini kalan bir annenin
Festivali’nde İranlı yönetmen Alireza Khatami’ye içimde yıllarca boğuştuğum ve belki de oyunculuk yaparak
taşıyan üslubuyla ve yaşadıklarıyla
en iyi yönetmen ödülünü getiren “Öldürdüğün üzerine gittiğim meselelere daha yapıcı yaklaşmamı sağladı.
merceğine aldığı aile-cinsellik- birlikte cinsel uyanışlar, lemurlar,
B Şeyler” de çıkış noktasını bir baba ve ondan E. Kesal: Ben hep senaryoda yazılmayanın peşine düşerim.
şiddet sarmalında ilerleyen solucanlar ve halüsinasyonlarla
intikam almak isteyen oğlunun öyküsü üzerine kuruyor. Oynadığım karakterin mizacını kendi sanatsal mizacımla
öyküsüyle yönetmen stile çevrili bir karanlığa doğru
Ancak film katmanlı bir anlatımla aynı zamanda toplumsal örtüştürmeye çalışırım. O karakter benim içimde bir yerlerde
yakınlığını açıkça belli ediyor evriliyor. Anne kayboldukça
“öç” ve “intikam” duygularına da atıfta bulunuyor ve bu durup bekliyordur. Belki o zamana kadar fark etmediğim
ki bunda, September (Pascale kızlar da “kumun” içine
yönüyle derinlikli bir anlatıma sahip. Kısa süre önce vizyona biridir. Bu yüzden yönetmenin yaşadığı yolculuğun bir
Kann) ve July (Mia Tharia) adı gömülüyor. Hep birlikte adım
giren filmde baba ve oğulu oynayan Ercan Kesal ile Ekin benzerini oyuncu da kamera önünde yaşar. Her yolculuk
verilen kız kardeşlerin sıra dışı adım bir bilinmezliğe ilerliyorlar.
Koç’la filmi ve karakterlerini konuştuk. kendi terapötik özelliklerini de dayatır kuşkusuz.
davranış biçimlerinin de payı büyük. “September Says”, kamera
u Alireza Khatami’nin senaryosu ilk elinize geçtiğinde sizi
TÜRKİYE’NİN KARAKTERLERİ
Çünkü girizgâhın ilk sahnesinin kullanımıyla seyircisine
en çok ne etkiledi? Hikâyenin hangi tarafı sizi “Bu projede yer
peşi sıra bir atlamayla, ergenlik uzaklığını iyi ayarlayan, güçlü
u Filmdeki karakterler sırf birey olarak değil birer metafor gibi
almalıyım” noktasına getirdi?
çağlarına geçiş yapan kız kardeşlerle performanslarıyla bu etkiyi
de okunabilir diye düşünüyorum. Sizce canlandırdığınız karakter
Ercan Kesal: Cesur bir senaryoydu. Otobiyografik
yeniden anneleri tarafından katlayan ancak finalde o ana dek
Türkiye’nin veya genel anlamda toplumun ve insan ruhunun
izler taşıyan ama öznelliğini evrensel bir yolla etnografiye
kuşatılmış bir durumda buluşuyoruz. sabırla beklediğiniz duyguya sizi
hangi katmanını temsil ediyor?
dönüştürmeyi becermiş bir işti. Her oyuncunun iştahını
Sheela (Rakhee Thakrar), benzer kavuşturmak konusunda istekli
E. Kesal: Türkiye’nin bizzat kendisi! Öfke ve
kabartır böyle senaryolar.
bir fotoğraf çekimi için kızlarını görünmeyen bir film. Kendisi
ceberrutlukla ancak kendini ifade edebilen, hesap vermeyen
Ekin Koç: Zaten senaryoyu okurken hikâyenin ne kadar
giydirip onlara neler yapmaları kökenleri nedeniyle kabul görmediği
ve yaşananların üstünü örtmekten medet uman, varsa
ustaca örüldüğü hemen anlaşılıyor. Açıkçası insanın otorite
gerektiğini söylüyor. Ancak için çocuklarını da o duyguyla
bile sevgisini gösteremeyen bir karakter oynadığım baba
ile kurduğu her türlü ilişki benim çok ilgimi çekiyor ve
bu durum zaman içerisinde ve büyüten, güzel olduklarının
karakteri.
hep kendime dair bir şeyler bulmamı sağlıyor. O yüzden
koşulların etkisiyle tuhaflaşmış söylenmesinden rahatsız olan ya
E. Koç: Ben Ali ve Reza (Erkan Kolçak Köstendil)
Alireza’nın kalemi de o kadar iyiydi ki fazla düşünmeme
kız kardeşler için artık o kadar da erkekleri nefretle anan bir anne
ikiliğini hep süper ego ve id ikiliğine benzetiyorum.
gerek kalmadı. Ama zannediyorum beni en çok çeken
da garip görünmüyor. Çünkü bu ile cinselliğin, okulun ve evin
İçimizdeki ilkel dürtülerle aklın, bitmek bilmeyen
karakterin anne ve babasıyla kurduğu ilişki oldu.
sahnelerin hemen ardından okulda her köşesine sindiği, televizyon
çatışmasının bir tezahürü olarak görüyorum. Tabii bu benim
karşılaştığımız kızlar, akran ve derste mütemadiyen görünür
‘DOĞAÇLAMAYA AÇIK’ yorumum. Türkiye için ise sanki hep arzu edilen, herhangi
zorbalığının hüküm sürdüğü bu olduğu, “çarşaftan kalelerle kaplı”
bir kırılma ile gelecek bir yükseliş/kalkınış ile kendi içindeki
u Khatami’nin yönetmenlik dili oldukça şiirsel ve biraz da rüya
yerlerde yalnızca zorbalığa uğrayan bir dünyada büyüyen iki kızın
çatışmalarla boğuşan bir ülke olarak hikâyeyle ortaklık
gibi. Bu tarzda oynamak bir oyuncu olarak sizi nasıl etkiledi?
kişiler değil zorbanın kendisi de hikâyesi bu. Ve barındırdığı tüm bu
kurulabilir.
E. Kesal: Bu tarz yönetmenlik oyuncusuna sette ilham
olarak karşımıza çıkıyorlar. temalarla çok daha çarpıcı ve belki
verir. Doğaçlamaya açıktır. Benim gibi alaylı, sektörden
de dehşet verici bir filme dönüşme
gelmeyen ve her seferinde yeniden keşfeden oyuncular için
ADIM ADIM KÖLELEŞME
fırsatını kıl payıyla kaçırıyor. Yine
Yüzleşmenin anlamı
ideal bir yönetmen.
Bu andan sonra filme adını veren
de son ana dek gizemini destekleyen
E. Koç: Alireza hepimizden olabilecek en doğal u Sizin için “yüzleşme” kavramı ne ifade ediyor?
September’ın ilkin kendisinden
bu “hastalıklı” karakter yapıları ve
Ercan Kesal: Kendiyle karşılaşmaktan
oyunculukları sergilememizi istedi. Onun yönetmen olarak
bir yaş küçük kardeşiyle konuşma
atmosferiyle seyircisini rahatsız
çekinmemek, cesaret!
kullandığı dil ile bizim “doğal” performanslarımız arasındaki
biçimi ardından da okulda çıkardığı
etmeyi başaran bir film “September
Ekin Koç: Benim için yüzleşmek kaçmayı
zıtlıktan da faydalanmak istedi diye düşünüyorum. Çünkü
sorun nedeniyle bizi ilk sahneden
Says” ve tam da bu nedenle ilgiyi
bırakmak olabilir. Kaçmayı bırakınca yüzleşmekten
dediğiniz gibi kendisi formla oynarken kadrajın içindeki
ele geçiren bu belli belirsiz gerilimin
hak ediyor. September Says’i MUBI
başka pek bir şans kalmıyor.
her şey gündelik ve sıradan bir yaşantıdan kesinti gibi
özü olduğu açığa çıkıyor. Çünkü
Türkiye’de izleyebilirsiniz.
hissediliyor. Dolayısıyla ben sadece “an”a ve karşımdaki
insana odaklanmaya çalıştım performans gösterirken.
Neden izlenmeli
u Filmde geçmişle hesaplaşma, kimlik ve yüzleşme
u Bu filmi izlemeyi düşünen ama tereddüt
temaları çok güçlü. Kendi oyunculuk yaklaşımınızda
eden biri için neden izlemeleri gerektiğini
bu içsel kırılmaları nasıl taşıdınız?
söyleseniz, ne derdiniz?
‘Öldürmedi,
Karakterinizle kurduğunuz ilişki nasıldı?
Ekin Koç: Sundance’te en iyi
gömdü’
E. Koç: Aslında filmdeki
yönetmen ödülü aldık derim.
karakterimin yaşadığı olaya karşı
u “Öldürdüğün Şeyler” çok yoğun (Gülüyor).
tepkisi çoğumuza pek de yabancı
bir ifade. Sizce karakterinizin içinde
Ercan Kesal: İyi filmler bir
gelmez diye düşünüyorum. Haksız “öldürdüğü” şey neydi?
şey anlatmaya, öğretmeye
Ercan Kesal: Sevgi ve empati.
bir eyleme karşı doğan öç alma
çalışmaz. Sadece duygulara
Ekin Koç: Bence Ali hiçbir şeyi öldürmedi
hissi çocukluktan beri otoriteyle
hitap eder ve onu harekete
fakat artık bir şeyin öldürülmesinin önündeki
kurduğumuz ilişkiyi etkiliyor. Bu
geçirir. Film bittikten sonra
engel olmaktan alıkoyuldu. Aslında öldürmedi
belki de ilk olarak baba figürüyle
da sizinle olmaya devam
diyorum çünkü o içinde bir şeyleri
başlıyor ve insan kendi fantezi
eder. Öldürdüğün Şeyler
öldürmekten ziyade gömdü ve yeni bir
dünyasında yüzleşmek ve hesap
öyle bir film.
?
şeyin uyanmasına sebep oldu.
sormak üzerine pek çok hayal
PUANIM: 6/10
Fotoğraf: Vedat Arık