Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                20 NİSAN 2025
6
‘Bugün Nil 
yönetsin’
Orkestra şefi Nil Venditti ile 
bir cümle sonucunda değişen 
yaşamını konuştuk.
enüz 30 yaşında şef olarak dünyanın “Bak Nil, sende ışık 
DENIZ 
genç kadın şefi olarak gösterilen Nil var, istersen benim 
Venditti, İtalyan bir baba ve Türk bir hocamla orkestra ÜLKÜTEKIN
annenin kızı. Küçük yaşlarda çello şefliği çalış” dedi. 
H ile başlayan klasik müzik tutkusu Bir yıl sonra Premio 
Claudio Abbado’yu kazandım. Artık herkes 
onu tüm orkestranın önünde batonunu sallayan bir 
beni turlara, orkestralara, konserlere orkestra şefi 
şef olmaya giden serüvene yöneltmiş. Dünyanın en 
olarak istiyordu. O zaman karar verdim. Artık 
ünlü klasik müzik sahnelerinde yer alan Venditti 
çelloyu geride bırakacağım ve orkestra şefliğini 
şimdi CRR Senfoni Orkestrası daimi şefi. Dün dört 
küçük solist ile birlikte verdiği konserle 23 Nisan deneyeceğim. Şeflik okudum, Londra’da beni 
temsil edecek bir şirket buldum ve böylece şeflik 
Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı için sahnede 
kariyerim başladı.
yer alan Venditti ile ilgi çekici yaşamöyküsünü 
konuştuk.
‘HAYATIMI BUNA VERDİM’
u İtalya’da Perugia’da doğdunuz ve zannediyorum 
u Dünyanın en genç kadın şefi olarak 
ki çocukluğunuz müzikle iç içe bir ortamda geçti. 
gösteriliyorsunuz. Basamakları bu kadar hızlı 
Ancak böyle bir ortamda yer almak her zaman 
tırmanırken başarı reçeteniz neydi?
bir çocuk için geleceğe dönük bir esin kaynağı 
Benim için şimdilik en güzel başarı bu. Her 
olmayabiliyor. Siz müzikle ve klasik müzikle ilişkinizi 
orkestra -ister daha önce konser verdiğim olsun 
nasıl şekillendirdiniz?
ister ilk defa tanıdığım- konserden sonra hep 
Annem beni hep konserlere götürürdü. 
diyorlar ki “Lütfen bir daha gel, bir hafta sonra 
Perugia’da tiyatroya, operaya veya her pazar 
yine gel”. Bu benim için en büyük mutluluk. 
günü düzenlenen başka bir etkinliğe... Kentte sık 
Çünkü hayatımı buna verdim. Buraya gelmek için 
sık oda müziği konserleri ve festivaller olurdu. 
çok çok çalıştım. Bu müzisyenler herkesle çalışıyor 
Biz de neredeyse her hafta oradaydık. 5 ya da 
ama benim konserimden sonra, “Haydi bir daha 
6 yaşındaydım. Bir kuartetin konserindeydik. ‘Müzik nefes alıyor’
yapalım, lütfen hemen geri dön” diyorlarsa bu çok 
İçlerinden biri (çellist) öyle bir solo çaldı ki 
güzel bir şey. Bundan çok gurur duyuyorum ve 
enstrümandan öyle büyüleyici bir ses çıktı ki u Ortamı ve tarihsel geleneği ile sizi en çok heyecanlandıran ve ağırlığını hissettiren konser salonu 
mutluyum.
donup kaldım. Anneme, hangisi?
“Ben bunu çalmak u Klasik müzikte Birkaç tane var tabii ama bazıları gerçekten çok çok özeldi. Hamburg’daki 
patriyarkal bir düzen 
istiyorum” dedim. Elbphilharmonie... Salon tamamen doluydu, konser biletleri tükendi. Ve ortam müthişti! 
ve kadınların aşması 
Araştırmaya başladık, Böyle bir şey çok az olur. Orada müzik yapmak, sahnede olmak unutulmaz bir 
gereken görünmez 
duyguydu. Bir de Londra’da, Royal Albert Hall’da The Proms (Sekiz haftalık 
bir çello öğretmeni 
engeller var mı? Siz bu 
klasik müzik yaz konserleri) konserlerinde yer aldım. O salon... Yani öyle 
bulduk. İlk dersimde 
engellere ne kadar maruz 
bir salon yok. Gerçekten yok! Sahneye çıktığın anda hissediyorsun. 
hocam, “Bu enstrümanı 
kaldınız?
Tarih var, ağırlık var, müzik nefes alıyor sanki. Ve 
kendi çocuğun gibi 
Evet, tabii ki bu 
biz sahnede çok eğlendik. O anlar kalpte 
kucaklayacaksın” 
İzmir’de oldu. Evet, yani her 
sorunun bir doğruluk 
kalıyor.
dedi. O gün, çelloya 
O yüzden İzmir’le şef ya bir enstrüman 
payı var ama böyle 
âşık oldum. Müziğe 
büyük bir bağım var, büyük çalar, ya şarkıcıdır ya da 
düşünmek yani 
duyduğum aşk ise 
bir sevgi. İzmir seyircisiyle de aramızda özel bestecilikten gelir. Yani sadece “şef” olarak 
“Kadınlar yapamaz” 
biraz daha sonra geldi. 
bir bağ var. Orada konser vermek her zaman çok 
başlamazsın. Bir yerden gelmen lazım. Bir şefin 
gibi. Öyle bir şey değil. 
Çünkü müziği gerçekten 
mutlu ediyor beni. Sonra İzmir Belediyesi de beni 
rutini nasıl dersen sabah kalkarsın, genelde orkestra 
Zorluklar var ama bu, kadınlar şef olamaz demek 
sevebilmek için önce onu anlamak gerekiyor. Ben 
çağırdı, sürekli konserler yaptık. Bilkent’le daha 
ile prova olur. Sabahları provalar vardır veya 
değil. Eğer sen sevdiğin şeye odaklanırsan -benim 
de zamanla, müziğe tüm kalbimle bağlandım, âşık 
çok konser yaptık. Marina ile Bodrum Festivali’ne 
evde partitür çalışırsın. Öğleden sonra yine prova 
için bu müzik- ve hep müzik hakkında düşünürsen, 
oldum.
gittik. Başka kentler de beni çağırmaya başladı. 
olabilir. Saat iki, üç, dört veya beşe kadar sürebilir. 
konuşursan, çalışırsan... O zaman zorluklar çok 
Örneğin Bursa, Eskişehir... Sonra artık İstanbul’da 
Eğer prova yoksa yine evde çalışırsın. Akşamları, 
u Farklı ülke ve kurumlarda eğitim aldınız. Şefliğe azalıyor. Çünkü herkes görüyor ki senin amacın 
da devlet beni çağırdı. Bir konser yaptık, Covid 
yönelmeniz bu kurumlarda mı oldu yoksa henüz çok opera yapıyorsan temsil olabilir ya da tekrar prova. 
müzik. Ve müzik, cinsiyetsizdir.
dönemindeydi. Sadece yaylılarla, AKM’de. Bütün 
küçükken orkestranın önünde batonunu sallayan o Eğer hiçbir şey yoksa dinlenirsin. Batonla çalışma 
FAZIL SAY ÖNERDİ
bu konserler bir kariyere dönüştü ve seyirciler beni 
karizmatik kişiye duyduğunuz hayranlık sayesinde mi? diye bir şey aslında yok. Çünkü şefin enstrümanı 
tanımaya başladı. En sonunda İstanbul Büyükşehir 
Yok, ben küçükken hiç orkestra şefi olmak 
orkestra. Batonla tek başına çalışamazsın. Sadece 
u Müzikal anlamda Türkiye ile bağlantınız nasıl 
Belediyesi’nden teklif geldi. İBB Kültür Daire 
istemiyordum. Ben çellocuydum ve sanki öyle 
orkestra önünde batonla çalışabilirsin. Bu yüzden 
gelişti? Sizi kültürel olarak zorlayan şeyler nelerdi? 
Başkanlığı’ndan iletişim kurdular. Dediler ki yeni 
doğdum. Hayatımı öyle geçirecektim. Çelloyla 
şef olmak biraz zor. Bir çellist gibi, “Şimdi bu 
CRR Senfoni Orkestrası’nın daimi şefi olmanıza 
sezonda CRR’nin daimi şefi olarak gelmek ister 
bütün dünyada konser vermek istiyordum. Şeflik 
pasajı çalışacağım” diyemezsin. Çünkü orkestra 
uzanan süreç nasıl ilerledi?
misin? Ben de çok gurur duydum ve başladık 
şaka gibi girdi hayatıma. Çellocular biraz oyuncu seninle beraber değilse o çalışmayı yapamazsın. 
İlk davetim Bilkent’te Ankara’daydı, Fazıl 
CRR’yle.
olur. Arkadaşlarım bana şaka yapmak istedi, 
Say sayesinde. O, benim adımı vermiş. Bilkent Evde müziği anlamaya çalışırsın. Besteci ne 
orkestra şefine “Bugün Nil yönetsin” dediler. 
Senfoni Orkestrası ile bir konser yaptık. İkinci istemiş, müzik nereden geliyor, hangi duyguyu 
u Bir şefin günlük çalışma rutini nasıldır? Örneğin 
Şef beni çağırdı, şefliğe dair hiçbir şey bilmeden 
davet İzmir’den geldi, İbrahim Yazıcı’dan. Aslında baton pratiği bunun bir parçası mıdır? Ayrıca şefler taşıyor, neyi anlatmak istiyor... Tüm bunları önce 
yönettim. Gerçekten çok kötüydü! Ama şef bana ikinci davetti ama ilk konserim Bilkent’ten önce genel olarak bir enstrüman da çalar mı? senin anlaman lazım.
Bir kentin ölümcül kimlikleri
stanbul’un bütün ölçekli unsurları, toplumun “şimdi”sini Sanırım Zehra’nın telefonunun kabında 
AY’A SEYAHAT
yapıları, şöhretleri, oluşturan yapılarla filizlendiriyor. Daha saklamaya devam ettiği bir uçak biletiyle 
tabiat güzellikleri da mühimi, karşıtlıklardan beslenen geldiği kentte yaşadığı onca sorunun ve bir 
ve coğrafyası... bir organizmayı, her bir tarafını, nüfuz cüzdanına bile sahip olamayışının ifadesi 
“ İ Sokakları, “tarafsızca” anlatarak portrelemeyi “kimliksizliğinin” ötesinde iki söylem, “İstanbul 
mahalleleri, semtleri... Kente ilişkin deniyor. Ansiklopedisi”ni -sonlara doğru melodrama 
resimler, şiirler, kitaplar, romanlar, kaçan tavrını göz ardı edersek- Netflix’in uzun 
İSTANBUL’A GELİŞ
seyahatnameler... İstanbul’a gelmiş zamandır yayımladığı en iyi yerli dizi haline 
Küçük kentten büyük kente göç, 
yabancı şöhretler...” getiriyor. Çünkü “Bir Başkadır”ın karikatürize 
modern ve gelenekselin karşılaşması, 
Reşat Ekrem Koçu’nun, 1944’ten kötü karakterlerini sırtından atan 
BAŞAK BIÇAK
Doğu-Batı karşıtlığı gibi pek 
1973’e kadar büyük oranda kişisel ve toplumun her kesimine 
çok kavram, köklerini Türk 
basakbicak 
çabalarla sürdürdüğü, toplamda 11 eşit mesafede yaklaşan 
@gmail.com sinemasının geçmişinden 
cilde ve “G” harfine dek varabilen “İstanbul Ansiklopedisi” 
almaları nedeniyle 
İstanbul Ansiklopedisi, yukarıdaki ne öyküsünün ortasına 
Canan Ergüder
öykücülüğümüzde 
cümlelerle başlıyor kentin dokusunu yerleştirdiği Zehra’yı 
yeni değil ancak Selman 
oluşturan parçaları anlatmaya. Yazarın kendi ne de çevresindeki 
bütünüyle yalnızca insan olmalarıyla ilişkili ve 
Nacar, tüm bu “geleneksel” 
deyimiyle İstanbul’un “kütük”ünü oluşturmak seküler 
o yönde ilerliyor. Ve bu nedenle dönüşümleri 
temaları, “modern” yapılarla 
üzere yıllar süren bir çabanın ürünü olan ve karakterleri 
de yine bu doğrultuda gerçekleşiyor.
bütünleştirerek nefis 
ömrü vefa etmediği için tamamlanamayan eser, tümüyle “iyi” ya 
Son olarak “İstanbul Ansiklopedisi”nde, 
bir hikâye kurguluyor. 
okuyucusunu kent geçmişinde bir gezintiye da “kötü” olarak 
tiyatro hocasının seyircili provadan sonra 
Amasya’da, muhafazakâr 
çıkarıyor. Tıpkı, yıllar sonra adını verdiği dizinin konumlandırmıyor. 
öğrencileriyle yaptığı konuşma bile bugün, 
bir aile ve ortamda büyüyen 
de benzer bir gayreti taşıdığı gibi. Çünkü bu biraz, 
birbirimize neyi ve yanlış anlaşılmadan nasıl 
Zehra’nın, İstanbul’da 
Selman Nacar’ın Netflix’te yayımlanmaya Mithat Cemal 
söyleyeceğimizi bilemediğimiz bir ortamın 
üniversiteyi kazanmasıyla kente 
başlayan “İstanbul Ansiklopedisi” Reşat Kuntay’ın da Üç 
Helin Kandemir nefis bir yansıması bu hikâyede. Kim ne 
gelişini, buraya ayak uydurmaya 
Ekrem Koçu’nun şaheserini yalnızca çeperine İstanbul’u gibi... 
söylese, başka bir yere gidiyor. Kim ne dese 
çalışmasını ve bir Janus’u andıran 
yerleştirmekle kalmayan aynı zamanda Farklı dönemlerine 
herkes nefretle, öfkeyle karşılamaya hazır. 
kimlik bunalımını anlatan dizi, ona 
çekirdeğine de konumlandıran bir öykü. Çünkü tanık olmuyoruz belki ama 
Çünkü “kafamızdaki o kalıplar” her şeyi birbirine 
zıtlık oluşturan Nesrin ile ilkin, tümüyle 
Koçu’da kişisel anlatıların, görüşlerin ve bakış farklı zümrelerinin pencerelerinden 
karıştırıyor o sohbetin sonundaki gibi çözümsüz 
seküler-muhafazakâr ikileminde ilerleyecekmiş 
açılarının bir kent panoraması meydana getirmesi bakıyoruz kente. Arafta bir kimlik Zehra’nın, 
bırakıyor. Dolayısıyla kendi adıma, sosyal 
gibi görünüyor. Ne var ki dizi ilerledikçe 
gibi küçükten büyüğe İstanbul’u ve hatta seküler kimlik Nesrin’in ve muhafazakâr kimlik 
kimliklerin birbirine karıştığı bir ülkede, hiçbir 
hikâye anlatıcılığında belki de en çok görmek 
Türkiye’yi resmetmeye girişiyor. Ana karakteri Aylin’in penceresinden. Bu yüzden her bir 
istediğimiz şeyi -hem de tuhaf bir zamanlamayla- grubun “iyi” temsil edilmeyişini daha samimi 
Zehra’nın dizinin her zerresine, kentin köşe karakter kusurlu ve karakter hatalı bu öyküde. 
yakalıyoruz: İstanbul’da hayatta kalmaya, eğitim buldum. Neticede olanlar, her birimizin kusuruyla 
bucağına nüfuz eden yolculuğu veya bir bavulu Kimse mensup olduğu çevreden ötürü masum 
almaya çalışan gençlerin maddi sıkıntıları. 
kendisine kabuk belleyen iç dünyası gibi küçük veya canavar değil. Her bir karakterin yolculuğu, ilişkili ve tam da bu yüzden daha gerçekçi.
PUANIM: 7.5/10
            
    
