Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 EYLÜL 2023
7
parça içinde anlıyorsun, kalıyorlar ya da
gidiyorlar. İnsan içinde trompet çalmaktan
Sıra dışı bir ses, alışılmadık bir müzik ve kendi öyküsünü yaratarak sahneye düşen bir isim: Dilan Balkay
çekinen biriydim. Orkestrada bakırların bir
parçasıyken sokakta bir solo enstrümana
dönüşmüştü trompet ve bu çok yeni
bir duyguydu. Aynı zamanda
uzun süre orkestra için
düzenlenmiş parçalar
‘kUYU’dan
çaldığımdan notalara
‘Kendim’i
bağlı bir ilişkim
kalanlar
vardı topluluk
u İki yıl önce yayımladığınız çıkış
müziğinde.
albümünüz “kUYU”ya bugünden
Sokakta
baktığınızda hangi hislerin kaldığını
çalarken ilk
hangilerinin gittiğini söyleyebilirsiniz?
defa doğaçlama
Hâlâ “kUYU”daki her hissi zaman
sokakta
yapmayı
zaman hissediyorum. Bende yerleşmiş bir
denedim.
melankoli sanırım bu. Yoğunlukları değişse
Trompetimle
de benden tamamen kopmuş değiller,
aramda yeni ve
bulmaya çalışıyorum. aynı zamanda da
daha sağlam bir
müziği bozmadan kendimden bir şeyler
bağ oluştu.
katabiliyor ve üretimi büyütebiliyorsam
buldum
u Utangaç
ne güzel. kendinin dışına çıkmak
olduğunuzu
ve başkalarının yoğunluğuna
söylemişsiniz ama
karışmayı ufuk açıcı
ok katmanlı keşfe açık şarkıları,
sahnedeki duruşunuz
buluyorum.
kendiliğinden oluşan imajı ve müziğe
oldukça etkileyici.
yaklaşımıyla tamamen kendine
Kendinize özgü bir sahne
Çözgü bir isim Dilan Balkay. 2021’de
“persona”nız var mı?
çıkardığı “KUYU” adlı albümünden
Sahneye alışmam uzun sürdü
sonra teklilerle süregelen müzikal yaşamında
açıkçası. Birilerine trompetimle eşlik
son olarak “Geceyi Dinle”yi bizimle buluşturan
ederken rahat hissediyorum artık kendimi.
başarılı müzisyenin “sokakta” başlayan özgün
Eskiden olduğu gibi karın ağrılarıyla
kariyer öyküsünü kendisinden dineldik.
boğuşmuyorum. Ama kendi sahnemde
u “Geceyi Dinle” her geçen gün biraz daha kendi müziğimi yapmak hâlâ çok gergin
hızlanan, hareketlenen ve çeşitlenen müzikal bir durum. Şarkı söylemek de benim için
kronolojinizde önemli bir yer
görece yeni olduğundan hâlâ alışıyorum.
tutuyor diye düşünüyorum...
Sahnemde kendimi gerçekten olduğum gibi
Önceki üretimlerimde
hissediyorum. Bir sahne personam yok yani.
prodüksiyon aşamasının çok
şiiRleR beste oldu
içindeydim. Onur Güney
Kumaş’la “KUYU”yu
u Söz yazarlığı konusunda dili yalın
yaptığımız dönem bu
ve melodiyle uyumlu bir biçimde etkili
dahiliyetin en yoğun
kullandığınızı düşünüyorum. Yazarlık pratiğiniz
olduğu zamandı. Sonra
nasıl gelişti?
dEn İz
prodüksiyonda ipleri
Küçüklüğümden beri okumayı ve yazmayı
ülkü TEkİn
biraz elimden bırakmak
severim. Özellikle lise yıllarımda şiir
ve başka bir üretim süreci
okumaya ve blog yazmaya başlamamla
abelli bir aşamaya kadar tek başıma ilerletmek gibi aklınıza gelebilecek hemen her özel günde
deneyimlemek istediğime
daha yoğun oldu bu pratik. Okuldan eve
istediğim parçalar da pişiyor bir kenarda. performans yapan bu orkestraya sürekli şahit
karar verdim. Kaan Arslan’ın müzikal
döndüğümde bilgisayarın başına geçip müzik
Sanırım bir yol daha keşfetmiş oldum. oldukları için üflemeliler sıradanlaşmıştı diye
ve teknik yaklaşımının bu parçaya
dinleyerek şiirler ve yazılar yazıyordum.
düşünüyorum. Bu Türkiye’de yaşayan bir çocuk
çok yakışacağını düşündüm ve
u Trompet çalmaya sanırım
İlk bestem “Karanlığa Döndüğüm Gün” de
için inanılmaz özel bir fırsat bence, bir parçası
“Tamam”ı birlikte yapmaya
yaşadığınız yer olan Şile’deki
yazdığım bir şiiri sonraları bestelememle
olabildiğim için çok şanslı hissediyorum.
karar verdik. Yanında rahat kültür merkezinde
ortaya çıktı. Hâlâ parçalarımın bir çoğunu
Hayatımı değiştiren şey oldu bu.
hissettiğim ve güvendiğim başlamışsınız? Trompet
yazdığım şiirlerden besteliyorum.
bir prodüktörle çalışmak ülkemiz için biraz
sokak müziği yıllaRı
u Şarkılarınız çok katmanlı seslerden oluşuyor
alışılmadık bir
çok keyifliydi. “Geceyi
bu yüzden tekrar tekrar keşfe açık üretimler.
enstrüman. u İlk sahneniz sokaktı diyebiliriz sanırım. Nasıl
Dinle” ise aslında
Farklı sesleri nasıl eşliyorsunuz?
Trompetin başladınız sokakta çalmaya?
“KUYU”ya dahil etmek
Çok katmanlılık dinlediğim müziklerde
ülkemizde Belediye Orkestrası günlerimi saymazsak
istediğim bir parçaydı.
aradığım bir özellik. Bu yüzden kendi
alışılmadık kendim olarak müzik yaptığım ilk yer sokaktı.
Arsan Salaryfar’la
müziğimi de bu anlamda geliştirmeye
bir enstrüman 2013 yılında bir arkadaşım aracılığıyla
tanıştığımızda birlikte
çalışıyorum. Bahsettiğiniz tekrar tekrar
olduğunu Şile’den Kartal’da bir barda müzik yapan insanlarla
müzik yapma fikrine
keşfedilebilirlik sevdiğim müziklerde beni en
taşındığımda tanıştım. Trompetim yanımdaydı, sahnelerine
çok yükseldik. “Geceyi
çok heyecanlandıran şey. Kendimi müziğimle
öğrendim. Orada davet ettiler. Çok hızlı şekilde kaynadı kanımız
Dinle” bu ortaklık için
ifade ederken de arayışım bu yönde oluyor.
ve birlikte çalmaya başladık. Uzun yıllar
çok uygun bir parçaydı ve çocuklar için üflemeli
Parçalara daha sonradan bulunmak üzere
ortaya hem Arsan’ın kendine enstrümanlar çok sık Kadıköy ve Taksim’de sokak müziği yaptık.
bir şeyler gizlemek, ilk
özgü sound’unu hem de benim karşılaştıkları, uğraştıkları Yazların bir kısmını da Datça Meydanı’nda
dinleyişte fark edilmeyen
müzikal dünyamı taşıyan bir parça bir şeydi. Kültür merkezi bir çalarak geçiriyorduk. Sokakta müzik yapmanın
ama yüzeydeki öğelere
çıktı. Bundan sonraki üretimlerimde bir yandan çocuklara ücretsiz dersler en güzel yanı tesadüfen orada olan bir seyirciye
alıştıktan sonra derininde
prodüktörle çalışma ve normalde gitmeyeceğim verirken bir yandan da belediye orkestrasına çalmak bence. Beklentisiz bir şekilde oradalar.
yeni şeylerle karşılaşma
yerlere gitme fikri çok çekici geliyor. Ama yine eleman yetiştiriyordu. Yazın Şile Bezi Bu beklentisizlik sanatçıda bir özgürlük alanı
fikrinden çok hoşlanıyorum.
prodüksiyonunu üstlendiğim ve en azından Festivali’nde ya da 19 Mayıs, Kabotaj Bayramı açıyor. Müziği sevip sevmediklerini birkaç
Pastoral, romanvari ve şiirsel bir film mi izlemek istersiniz? ‘Sekiz Dağ’ tam size göre...
Bir zirve, bir ev, iki arkadaş: Sekiz Dağ
ünyada sekiz dağ ve
sekiz deniz var. Ortada
ise büyük bir dağ:
Sumeru. Peki kim daha
“Dfazla şey öğrenmiş
olacak? sekiz dağı ve
denizi dolaşan mı, yoksa
aY’a SEYaHaT
Sumeru Dağı’nın zirvesine
ulaşan mı?”
Budizm inancında
kutsal dağ kültüyle
özdeşleşen Sumeru’nun
evrenin merkezi ve bütün
dağların kaynağı olduğuna
inanılıyor. Fakat İtalyan
yazar Paolo Cognetti’nin
Başak Bıçak
kitabından uyarlanan
ve kısa sürede güçlü bir arkadaşlık bağıyla üslupları Alpler’in eteklerinin, zirvelerinin,
yüzleşme fırsatı yakalıyor. Bruno’yla inşa
basakbicak
“Sekiz Dağ” (Le Otto
bağlanan Pietro ve Bruno’nun bu yakınlığını etmeye karar verdikleri kulübeyle yıllar patikalarının, vadilerinin, kayalıklarının
@gmail.com
Montagne) için Sumeru
gören Pietro’nun ebeveynleri, Bruno’nun üzerine sindiği bir arkadaşlığın hüzünlü
önce arkadaşlıklarında açılan gedikleri
yalnızca filmin ana
ailesine oğullarını Torino’ya götürmek portresini resmederken yaz ve kış gibi
doldururken bir yandan da uzaktan uzağa
karakterlerinden Pietro’nun
ve eğitim aldırmak konusunda bir teklifte sekiz dağ ile Sumeru gibi farklı iki genç
iki oğlu haline geldikleri ailenin evin
(Lupo Barbiero) sekiz dağı gezerek ulaşmaya
bulunuyor. Fakat bu öneri arkadaşının
adamın dünyevi hırslar ve ruhani bilgelik
temellerini atıyorlar. Enkaz temizlendikçe
çalıştığı veya Bruno’nun (Cristiano Sassella)
“bozulmasını” istemeyen Pietro ile babasının arasındaki geçişlerini öyküsünün ayrıntılarına
Bruno ve Pietro’nun arkadaşlığı onarılıyor,
deyimiyle çoktan o doruk noktasına eriştiği
arasındaki ilk çatlağı oluşturduğu gibi gizliyor. “Sekiz Dağ”da öykü ilerlerken yaz
ev büyüdükçe kardeşlikleri sağlamlaşıyor.
zirveyi simgelemiyor aynı zamanda iki
Bruno’yu uzaklara götüren ve onları ayrı mevsiminde küçük kamaşmalara yol açan
Görüntü yönetmeni Ruben Impens’in bazen
karakterin farklılıklarının ana simgesine
bırakan Bruno’nun babası yüzünden iki bu ayrıntılar filmin sonunda sert bir kış
bir pencereden bazen bir kapı eşiğinden
dönüşüyor. İtalyan Alpleri’nde bir yaz
arkadaşın arasındaki ilk yarığı da meydana kadar acımasız olabiliyor. Ancak en sonunda
bazen küçücük bir camdan veya tavan
mevsiminde başlayan bir arkadaşlığı anlatan
getiriyor. Bu olayın üzerinden yıllar Alpler’in “doğası”nı değil ama o doğayı
aralığından attığı bakışlar çocukluklarından
“Sekiz Dağ”, bizleri Bruno ve Pietro’yla
geçmesine karşın arkadaşıyla ayrı kaldığı için oluşturan ayrıntılardan mürekkep nefes kesici
birlikte buruk, bilge ve telaşsız yolculuğa itibaren başlamış ve yavaş yavaş, mevsim
babasını affetmeyen Pietro’yla Bruno’yu yine bir manzara karşımıza çıkıyor.
çıkarıyor. mevsim büyümüş, güçlenmiş bir arkadaşlığın
bir araya getiren ise bir yolla, baba oluyor... “Sekiz Dağ”, Alpler’in kalbinde doğan,
80’li yıllarda Torino’dan biraz
pastoral betimlemesini sunuyor.
Böylelikle yazlarını geçirdiği, Bruno’yla serpilen ve tıpkı Alpler gibi, yüzyıllara
uzaklaşabilmek ve yaz aylarına geçirmek
Roman gibi film
dağlarında birlikte koştuğu, göllerinde meydan okuyacak kadim bir arkadaşlığın
üzere kurgusal Grana köyüne gelen Pietro
ve ailesi, bu köyde yaşayan 12 yaşındaki yüzdüğü köye dönen Pietro, hem arkadaşıyla Felix van Groeningen ve Charlotte tasviri. Zarif, duru ve yürek burkan... “Sekiz
Bruno’yla tanışıyor. Birbirlerini çok seven ilişkisini tamir etme hem de babasıyla Vandermeersch’in romana bulanmış Dağ”ı, MUBI Türkiye’de izleyebilirsiniz.
Puanım: 8.5/10