Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                23 TEMMUZ 2023
3
Tuna Kiremitçi’nin “Tehlikeli Şarkılar”ı, festival yasakları, toplumdaki kutuplaşma, sığınmacı sorunu gibi güncel sorunları kapsayan bir roman
Polisiyenin toplumcu yüzü
azen elinde gitarıyla görüyoruz 
Gizli zevkler: Gazapizm 
onu, kimi zaman da yeni kitabının 
kapağında ismini. Tuna Kiremitçi 
ve Müge Anlı
çok yönlü sanatsal yapıt üretimi 
Banlamında ülkemizin önde 
u kültür tüketimi anlamında 
gelen isimlerinden. Son romanı “Tehlikeli 
“guilty pleasure”ım diyebileceğiniz 
Şarkılar” sahnesini, bugünlerde çok tartışılan, 
bir zevkiniz var mı?
“yasaklanması istenen” 
tipim beyaz türklere benzediği 
müzik festivallerinden 
için herhalde, rap dinlememe 
birinin çevresine kuruyor. 
şaşırıyor insanlar. Halbuki 
Ve Kiremitçi’nin yazın 
Gazapizm çok güzel müzik yapıyor. 
dünyasının ikinci bölümü 
Aynı şekilde ezhel, Mode Xl 
diyebileceğimiz polisiye 
ve Ceza da öyle. Müge Anlı’nın 
dönemindeki eşlikçisi Perihan 
programını takip ediyorum. Polisiye 
Uygur ve ekibi de yine olay 
yazarı için adeta laboratuvar 
mahalinde!
gibi. Gülse Birsel’in komedilerine 
deniz 
bayılıyorum. 
u Güncel gerçeklerle ilintili 
ülkütekin
kurguları “kendine özgü 
kılmak” zaman zaman zorlayıcı 
90’lar Türkiyesi’nin özlenmeyecek tarafları 
olabilir. Siz kendi kurgu dünyanızdan neler eklediniz 
çok. Tabii o dönemde güzel romanlar, iyi 
ve Tehlikeli Şarkılar’ı kendine özgü kıldınız?
müzikler, şahane filmler de vardı. Onlar şimdi 
Müzik festivalinde geçen cinayet romanı fikri 
de var. Her dönem kendi cevherlerini çıkarıyor.
bir konserden dönerken aklıma geldi. Eğlenceli 
u Biraz daha açacak şekilde sorayım, aynı 
olur diye düşündüm. Eskiden festivallerde 
zamanda bir müzisyen olarak yaşanan festival 
çaldığım için anlatabilecek kadar tanıdığım 
iptalleri, kültür-sanat yaşamına yönelik 
bir dünya. Rock müzikle falan hiç ilgisi 
kısıtlamalar ve geleceğe yönelik olası “Daha da 
olmayan Perihan başkomiseri o hengâmede 
kötü günler bizi bekliyor” anksiyetesine karşı 
hayal etmek de hoşuma gitti. Ben bunları 
yazdığınız bir eser mi “Tehlikeli Şarkılar”?
düşünürken gazetelerde bir tarikatın Zeytinli 
Aslında evde müzik dinlemeyi seven biriyim, 
Rock Festivali’ni yasaklatmak için uğraştığı 
festival kuşu sayılmam. O toz duman içinde 
haberleri çıktı. Geriye tüm bunları polisiye 
saatlerce dikilmek için yaşlıyım zaten. Beni 
kurgusu içinde okura heyecan verecek şekilde 
huzursuz eden ülkede birbirini tehdit olarak 
anlatmak kalıyordu. Araya bazı gerçek müzisyen 
gören iki toplumun iç içe yaşaması. Bir kısım 
arkadaşlarımı da renk katsınlar diye adlarını 
festivallerin yasaklanmasını, diğer kısım ise 
değiştirerek kattım. 
yapılmasını hayat tarzına ciddi tehdit sayıyor. 
sosyal yozlaşma Festival burada simge tabii, pek çok şeye 
uyarlayabiliriz. Dünya tarihine bakarsanız, 
u Toplumsal olaylar, kurgu dünyanızda nasıl bir 
böyle keskin kutuplaşmalardan hiçbir ülkeye 
yansıma yaratıp üretimin bir parçasına dönüşüyor? 
Perihan benimle 
u Spotify listenizde son 
hayır gelmemiş.
Bir çeşit sağaltma mı bu?
Eski 
yaşıt sayılır. Ama 
dinledikleriniz neler?
Günümüz polisiyesi, toplumsal eleştiri 
u Perihan Uygur’a ismini veren Perihan Abla sizce 
Beyoğlu’na, 
Sting, dire Straits, 
moda bir 
için uygun bir tür. Suç bireysel bir şey ama de obsesif-kompulsif bozukluk yaşıyor muydu? Yoksa bu 
rock kültürüne 
Supertramp… eski moda 
arkasında sosyal yozlaşmanın olduğu malum. Bu yorum 80’lerin “nahif”liğini anlayamayacak biçimde 
falan merakı 
bir çocuğum işte.
çocuk
sayede polisiye romanlar bugün 20. yüzyıldaki materyalist bir psikoloğun yorumundan mı ibaret?
yok. Yenikapı’da 
toplumcu-gerçekçi edebiyatın işlevini üstlendi. 80’lerin de o kadar nahif olduğunu 
büyümüş, Yeni 
Suç ise küresel oldu. İdeal toplum saydığımız 
düşünmüyorum. Türkiye’nin sert liberalizmle 
yerden patlaması gerekir insanın. Roman Türkü, Musa 
İskandinav ülkelerinde bile ne vahim sorunlar 
tanıştığı, 12 Eylül’ün gölgesinde geçen 
Eroğlu, Sezen 
karakterleri böyle derinleşiyor. Her kitapta 
olduğunu onların suç romanlarından öğreniyoruz. 
netameli yıllar... İnsanlar bencilleşiyor ve 
Aksu seviyor. Pearl 
onun hakkında yeni şeyler öğrenip okurla 
Türkiye’de ise siyaset-mafya-ticaret üçgeninde 
giderek daha çok maddiyatçı hale geliyordu. 
Jam tişörtüyle 
paylaşmayı seviyorum. Perihan’ın hayranlık 
yaşananlar, yazmakla bitmeyecek bir memba.
Kendi anne-babamdan biliyorum. “Perihan 
gezense yardımcısı 
duyduğum tarafıysa en yılgın gibi göründüğü 
Abla” ya da “Süper Baba” gibi mahalle 
Ayla. 90’ların 
u Biraz Perihan Uygur’a odaklanmak isterim. 
anda bile harekete geçecek enerjiyi içinde 
dizileri bu gidişe tepki olarak doğmuş gibiler. 
“Kaybedenler Kulübü” triplerine meraklı. 
Çünkü kendisi üçüncü kez okuyucularınızla buluştu. 
bulabilmesi. 
İkisinin de baş karakterleri mahallenin derdine 
Kafa dağıtmak için Kadıköy’e takılıyor. Geçici 
Bu kez biraz yorgun ve belki de yılgın. Kendisiyle ilk 
u Perihan Uygur ve ekibindeki kadın polisler, 
koşmaktan kendi mutluluklarını ihmal eden 
kez karşılaştığınızdan beri Perihan’ın dönüşümü ilişkiler yaşamayı, sarhoş olup saçmalamayı 
sizin ve kuşağınızın “en azından bugüne göre iyi insanlar. Dediğiniz gibi romandaki psikolog 
hakkında neler söylersiniz? seviyor. Onu Perihan gibi evcimen biriyle yan 
sayılabilecek günler”e, Pearl Jam tişörtlerinin 
Evet, Perihan’ın karanlık taraflarıyla yana düşünmek eğlenceli. Şahsen nostaljik belki anlayamaz ama başkomiser Perihan da o 
tanıştığımız bir roman bu. Zamanı gelmişti. revaçta olduğu Kadıköy, Taksim sokaklarına bir birisi değilim. Nostalji insanın aynadaki en insanlar gibi... Zaten polisiye edebiyattaki tüm 
Omuzlarında o kadar yükle yaşarken bir özlemin yansıması mı? güzel halini özlemesinden ibaret. Kaldı ki iyi dedektifler az çok obsesiftir. 
Doğu Karadeniz’in güzel yöresinin dilden dile akarak bugüne gelen geçmişi artık kayıt altında
Hemşin’in türkülerdeki tarihi
Halk kültüründe bir olayın 
Derneği’nde bir imza günü düzenlenecek 
yaşanma biçimi şair tarafından 
deniz ülkütekin
kitabı Canbaz ile konuştuk.
Hemşin’de 
söze dökülür. Acı olaylar 
u Hemşin’in türküleri, destanları ve öyküleri 
destan olur, övgü ve yergiler 
üzerine yaptığınız çalışma bir kültür antropolojisi 
atma türkü olur, horon, düşüm 
“Uyan ey güneş uyan/ Çik da dağlari boyan/
bir türkü 
olarak çok değerli ancak siz bu çalışmaya daha 
ve yol türkülerinde ise sevda, 
Yarun güzelluğidur/ Beni dertlere koyan/ Dere 
küçükken başlamışsınız. Ana motivasyon kaynağınız 
sitem, hasret, gurbet olur… 
boyi ben olsam/ Akmam burda dururdum/
nasıl yapılır?
neydi?
Süreci şairin mahareti ve 
Biraz şansum olsaydı/ Sevduğumi alurdum”
Küçük yaşlardan beri insan konuşurken 
yaşananlar belirler. “Nokta 
gözünün içine bakarmışım. Konuşanın 
Hala Destanı” sanırım 20-
orlu doğası ve yaşam koşullarının 
yüzü, ifadesi, anlatma biçimi ve hikâyesi 25 senede oluştu. Türkülerde 
kendine özgü bir kültürü de 
dikkatimi çekerdi. Televizyonun olmadığı ise unutulmamış bir sevdaya 
beraberinde getirdiği Hemşin’in 
yıllarca yazılmış sözler olur. 
yıllarda insanlar her akşam oturup sohbet 
türkülere nağme olan öyküleri, 
11’li hece ölçüsü, uyak 
ederlerdi. Türkü, horon, destan konusu açılınca 
Zhorona coşku katan dizeleri, 
yapısına uyarak geçmişi, olayı 
elime geçirdiğim yazılacak ne varsa onlara 
yıllar öncesinden bugüne dile dilden akarak 
anlatır. Halkın hafızasına 
yazıyordum. Yazılan materyaller arasında 
geldi. Hemşinli 
yazılır. Hatırlandıkça ve benzer 
karton, mukavva, defter, bloknot, gazete, kâğıt 
araştırmacı, 
olaylar yaşandığında şairler 
mendil, peçete bile var. Bu materyalleri hala 
besteci ve 
tarafından aynı yolla dizelere 
saklarım. Hemşinli analar da sağ olsun ilgimi 
müzisyen 
dökülür.                                                                                                                       
görünce kâğıtlara yazdıkları türküleri 
Hızır Canbaz 
verdiler. 1970-1975 yıllarından 
çocukluğundan 
Benim de bir toplumsal sorunu gördüğümde 
ama tüfeğinin ateş almadığını, farklı yere 
kayıtlar, 1983-1985 
beri süregelen bu 
hiciv etme dürtüm artıyor. Veya bir acıyı 
ateş ettiğinde bu kez ateş aldığını görünce 
yıllarından videolar 
sözlü geleneği 
gördüğümde de onu tasvir ederek dile getirme ava ateş etmeyip köye döndüğünü anlatır. 
var. Şimdilerde 
kayıt altına 
isteğim... Biraz şairlik biraz geleceğe miras 
Köydeki gençler ertesi gün ava gidip bir 
ise telefonlara 
alma misyonunu 
kalması, biraz derde ortak olma arzusundan...
keçiyi vurur, eve getirip Musa dedeye de 
kaydediyoruz.
“Kapıdan 
etinden vereceklerini söylerler. Kabul etmez. 
u Hemşin’de dillere düşen dörtlükler doğayla olan 
Ömür Geçer” u Yörenin 
Birkaç gün sonra yedi genç tekrar ava gider 
ilişkilerine de atıf yapıyor.
sözlerinde, 
isimli kitapta 
ve çığa kapılırlar. Beşi ölür... Ağıdın sözlerini 
Doğamızı yaşamımızın parçası olarak 
bestelerinde 
derleyerek 
yazdıktan sonra Sinan Akçal’dan bestelemesini 
görürüz. Canlısını, cansızını hepsini bir bütün 
kavuşamama, 
Anadolu’nun 
istedim. Kabul etti ve besteledi. Yabani 
olarak düşünürüz. Türkülerin sözleri yazılırken 
hasret, özlem, 
kültürel 
hayvanlar doğanın bir parçası. Bölgemizde ve 
taşından toprağına, ağacından kuşuna, 
yoğun biçimde 
geçmişine 
dünyada avcılığa karşı önlem alınmalı. “Yaralı 
dağından deresine hepsinin yeri var.
yer alıyor...
önemli bir 
Geyik” adındaki müzik eserim de doğal hayat 
Bizde 
katkı sundu. 
u Sözlerini sizin yazdığınız, Sinan Akçal 
ve yaban hayvanları ile ilgili.
türküler 
Gülnar tarafından bestelenen “Hoduçur çığına ağıt” İnsanın 
genelde 
u Hemşin’in zorlu yaşam koşulları doğaüstü 
Yayınları doğaya saygı göstermediğinde başına gelenlere de iyi 
acıya yazılır. 
inanışları da beraberinde getiriyor sanırım.
etiketiyle bir örnek sanırım.
Yaşlılarımızı 
çıkan ve 30 Hoduçurlu olan Sündüs Tüylü Günaçar ve Fırtınalara, taşan derelere, çığlara, sele 
dinlerken bunu 
Zeki Tüylü 1942 yılında yaşanmış bu olayı canlar verince umut bağlayacağınız yerler 
Temmuz’da 
gördüm. Sanki 
arıyorsunuz. Veya özlediğinize kavuşmak için 
Hemşinliler anlattılar. Babaları Musa dede ava gittiğini 
bir terapi gibi. 
Eğitim ve Kültür ve bir yaban keçisine iki kez ateş ettiğini derenin, kuşun size yardım etmesini istersiniz.
            
    
