Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 KASIM 2023
3
Carl Sagan’ın düşünce biçimi eşliğinde ‘kutunun dışında düşünebilme’ becerisini inceleyelim
Sultan Vahdettin
ve Stockholm
Düşünme
sendromu
Bu sendromun ortaya çıkmasına neden
olan kişiler Stockholm’deki banka
sınırlarını
çalışanlarıydı. Oysa Osmanlı’nın son
padişahı ve çevresindekilerin sendromu
daha vahimdi. Çünkü onlar ülkesini
kendi “mülk”leri olarak görüyordu.
aşmak...
ir sultanın, bir devlet başkanının
adının Stockholm sendromu ile
birlikte telaffuz edilmesi kulağa
vrende başka yaşam bir çözüm ya da bakış açısı
kutunun dışında ve akla ters geliyor. Ancak tarihe
biçimlerinin izlerini sürmek getirmeyi amaçlayan sözcük
düşünebilme
Bbaktığımızda hemen herkesin
insanlığın en eski tutku ve yapısına sahipken doğu
ya da kalıpların
birtakım insani reflekslerle bu sendromu
meraklarından biridir. Ancak toplumlarına yöneldikçe bu
dışında düşünme
sergileyebileceğini görürüz. Önce Stockholm
istense de her
Ebunun nasıl yapılabileceği iş belki de sosyolojik yapıya
sendromunu hatırlayalım.
zaman kolay
konusu her zaman soru işaretlerini uygun olarak “Tüm kalıpları kır
olmayan bir
barındırmıştır. Bildiğimiz yollar ve var dök bakalım bir şey çıkaracak
Stockholm Somuendr
eylemdir.
olan teknolojimizin mıyız” biçimine evrilmiştir.
1973’te Stockholm’de
bu araştırmalarda Sagan’ın yer aldığı uzay
bir grup soyguncu bir
fazla zırh konması uçağı yavaşlatmakta ve
yaŞam
bize ne derece araştırmaları 80’li yıllarda hız kazanmıştı.
bankada dört kadın
fazla yakıt tüketmesine yol açmaktaydı.
GÜnl ÜĞÜ
yarar sağlayacağı Ancak Ocak 1986’da Challenger uzay
görevliyi altı gün boyunca
Hava kuvvetleri adına çalışan bir analizci
kuşkuludur. mekiği havalandıktan kısa bir süre sonra
rehin aldı. Kadın rehineler
olan Abraham Wald çatışmadan dönen
Çünkü daha önce patlamış ve yedi kişilik mürettebat can
soygunculara sempati
uçaklardaki kurşun deliklerinin sayısı ve
tecrübe edilmiş ve vermişti. Felaket nedeniyle ABD’nin
beslediler, onlarla işbirliği
yeri hakkında veriler topladı. Amaç zırhın
“Bu işin yöntemi uzay programları da gözden geçirilmeye
yaptılar, kurtarıldıktan sonra
konacağı ideal yerleri belirlemekti.
bu olmalıdır” başlandı. Bu olaydan, dört yıl sonra
onların avukatlık ücretini
Doğal olarak en fazla hasar alan yerlerin
denen bir usül Jüpiter’in yörüngesine gönderilerek
Prof. Dr.
ödediler hatta bir tanesi
daha fazla zırha gereksinim duyulan yerler
yoktur. Belki de inceleme yapacak, orada yaşam izlerini
soygunculardan birisiyle
olduğu düşünüldü. Wald bunun tam tersinin Üst Ün
öğrenilmiş bilgiler sürecek ilk uzay aracı olan Galileo da
evlendi. Psikiyatrist
savundu. Uçakların bu yerlerde kurşun
ö mÜr
Dökmen
yerine kalıpları etkilenmişti.
Nils Bejerot bu olayı
delikleriyle geri gelebilmesi, vurulsa
tanyel
kırarak düşünmeye Planlamaya göre Galileo artık onu
“Stockholm Sendromu”
da uçağın düşmeyeceğini gösteriyordu.
çalışmak daha yol doğrudan hedefine gönderecek ağır
olarak tanımladı. Bu tanımlama, bir ruhsal
Ona göre geri dönen uçaklarda kurşun
gösterici olabilir. yakıt tanklarını kullanmayacaktı. Bunun
hastalığa işaret etmese de kabul görmüştür.
deliklerinin görünmediği yerler daha
Tıpkı Carl Sagan’ın yaptığı gibi… yerine dünya yörüngesinde hız kazanarak
Zaten günlük yaşamda böyle durumlara,
fazla zırh gerektiren alanlardı. Wald,
Gökbilimci, astrobiyolog ve ufuk açıcı sapanla atılan bir taş gibi hedefe doğru
“celladına âşık olmak” denilirdi.
hem kalıpların dışında düşünmüş hem de
“Cosmos” belgeseli ve kitabının yaratıcısı yola koyulacaktı. Sagan, dünya dışı yaşam
Stockholm sendromu, yalnızca soygunla ilgili
“survival bias” (hayatta kalma önyargısı)
Carl Sagan uzaya, içinde Türkçe dahil izlerinin nasıl aranabileceğini düşünürken
değildir, günlük yaşamda zorbalığa maruz kalan
olarak tanımlanan mantık hatasını
pek çok dilden ses kayıtları olan plağı bu durumu bir fırsata çevirebileceği aklına
pek çok kişide ortaya çıkabilir. Söz konusu
göstermişti. Bu önyargı bir olayda tüm
göndermekten, SETI adlı evrenden gelen geldi. Ona göre Galileo’nun tüm analiz
sendromda, kötü bile olsa güçlünün yanında
nüfusu göz önüne almadan sırf hayatta
radyo frekanslarını analiz eden programın cihazları Jüpiter öncesinde dünyayı yabancı
yer alıp nemalanma, ona yaranarak hayatta
kalanların değerlendirilmesi durumudur. Bu,
fikir babası olmaya değin pek çok farklı bir gezegen gibi inceleyebilirdi. Nitekim
kalma isteği söz konusudur. Mağdurlar bazen
yanlış kararları da beraberinde getiren bir
tasarının öncülüğünü yaptı. Görünen o ki dünyamız yeni keşfedilen gezegen gibi
kendilerini korumak için zorbanın yanında yer
yargıydı.
bu fikirlerin temelinde kalıpların dışında incelenmeye başlandı.
alırlar bazen de zorbanın kendilerine yönelik
Khaled Hosseini’nin “Uçurtma Avcısı”
düşünebilme becerisi vardı.
en küçük olumlu davranışını önemli bir ikram
isimli romanında Emir’in Hasan’a anlattığı
dünyada yaşam arayışı!
olarak algılayıp ona sempati duyarlar. Sonuçta
bir hikâye ile yazıyı sonlandıralım.
Galileo’nun çektiği Avustralya ve
mağdur zorbayı müttefik olarak algılar. Bence
Sihirli bir kupa bulan ve bunun içine
Antarktika’nın yüksek çözünürlüklü
bazı kadınların, “Kocam değil mi, sever de
ağlayarak gözyaşlarını döktüğünde
görüntüleri sanki dünyada bir yaşam
döver de” demesi söz konusu sendromun tipik
incilere dönüştüğünü öğrenen bir adamın
formu yokmuş gibi gösteriyordu. Yine
bir belirtisidir.
öyküsüdür bu.
atmosferdeki gaz dağılımı bitki örtüsünü
Fakir ama mutlu olan bu adam nadiren
çok anlamlandıramıyordu. Yalnızca
Sultan Vahdettin’de Stockholm
gözyaşı dökebiliyordu. Bu yüzden gözyaşları
dünyadan gelen bazı titreşim aralığındaki
Tarihteki olayları, kişileri suçlamadan bir
ile zengin olmak için kendini üzmenin
sesler dünyamızda bir yaşam olasılığını
bütünlük içinde ele almakta yarar vardır. Birinci
yollarını buldu. İnciler biriktikçe açgözlülüğü
akla getiriyordu.
Dünya Savaşı sonunda Müttefikler, İngilizler
de arttı. En sonunda adam elinde kanlı bir
Sagan çıkan verileri Nature dergisinde
başta olmak üzere İstanbul’u işgal etmişler,
bıçakla bir inci tepeciğinin üzerinde oturmuş
1993 yılında “Galileo uzay aracından
Yunanistan’a da Anadolu’nun bir kısmını işgal
ve çok sevdiği ama öldürdüğü karısının
dünyada yaşam arayışı” başlığıyla
ettirmişlerdi. Yani başkentini ve topraklarının
cesedini kollarında tutarak çaresizce
Carl sagan dünya dışı yaşam formlarının
yayımladı ve makalenin sonuç cümlesinde
bir bölümünü zorbalıkla Osmanlı’nın elinden
bardağın içine ağlıyordu. Hikâye bitince
araştırılmasında hiçbir zaman bilimsellikten
bunu şakacı bir dille ifade etti; “Sinyallerin
almışlardı. Ancak bu durumda dedelerimizden
ödün vermedi. ama hep kalıpların dışında
Hasan düşündü ve Emir’e sordu: “Adam
dünyadaki akıllı bir yaşam biçimi
bazıları işgalcileri destekledi. Kurtuluş
düşünerek projeler üretti.
neden bir soğan kesip onun kokusuyla
tarafından üretildiğine ilişkin güçlü bir
Savaşı sırasında İstanbul gazeteleri ısrarla,
gözyaşı dökmeyi tercih etmemiş?”
iddia ortaya atılabilir.” Galileo’nun verdiği
kural değil kutu!
Mustafa Kemal’in ve arkadaşlarının beyhude
Hasan’ın sorusu basit bir kalıpların
bilgiler dünya dışı yaşam biçimlerinin
“Kalıpların dışında düşünmek” kavramı uğraştıklarını, İngilizlere karşı çıkmanın
dışında düşünme örneğidir. “Kutunun
araştırılmasında ezberlerin bozulmasına yol
günümüzde özellikle kişisel gelişim amaçlı aptallık olduğunu yazdılar. Hatta Kurtuluş
dışında düşünebilmek” kavramı son yıllarda
açtı. Pek çok şey atlanabilir, pek çok şey
mecralarda ve iş dünyasında sevilerek Savaşı bittikten sonra İngiliz mandası
cilalanıp sunulsa da beşeriyetin temelinden
yanlış değerlendirilebilirdi.
kullanılmaktadır. Ecnebilerin “thinking olmamız gerektiğini savunanlar oldu. Kalbi
beri vardır. Zor olan bunu teknik
outside the box” (kutunun dışında ve aklı ne demiştir bilemeyiz ama ne yazık ki
olarak bilmek değil
uçaktaki kurşun delikleri
düşünebilmek) olarak tanımladıkları davranışlarıyla Sultan Vahdettin de bu İngiliz
çanak çömleği kırmadan
Kalıpların dışına çıkarak düşünmeye
durum ne yazık ki bizde zaman zaman sempatizanları arasındaydı.
uygulayabilmektir.
çarpıcı diğer bir örnek ise Sagan’ın
“kurallar olmadan düşün” ifadesiyle Sultan Vahdettin de bazı vatandaşları
makalesinin yayınlanmasından
karıştırılmaktadır. Anglosakson tarifinde gibi işgalcilere sempatiyle bakmış, onların
yarım asır kadar önce
olay mevcut duruma faklı açılardan bakarak isteklerini yerine getirmiş ve sonunda onlara
Macar
sığınarak ülkesini terk etmişti. Bu durumda
kökenli
toplumun bir kısmının, bazı gazetecilerin
bir matematikçi
abraham Wald
ve sultanın, bir tür Stockholm sendromu
tarafından gösterilmişti.
1943 yılında üsse
sergilediğini düşünebiliriz. Aslında bizdeki
İkinci Dünya Savaşı’nın
dönebilen savaş
sendrom İsveç’tekinden daha vahim bir
uçaklarının en
en ateşli dönemlerinde
durum arz eder. Çünkü soygunculara sempati
fazla nerelerinden
önemli projelerinden
duyan bankacılar bankanın sahibi değillerdi,
kurşun yarası
biri savaşta vurulan
aldıklarını
sadece birer çalışandılar. Oysa padişah
uçak sayısının nasıl
istatistiksel olarak
dahil Osmanlı’daki İngiliz sempatizanları
azaltabileceğini
analiz etti.
ise bu ülkenin sahibiydiler. (Tarih boyunca
bulmaktı. Uçaklara
Osmanlı’da mülk padişahın malı sayılmıştı.
Babaları ölen şehzadelere ulaşan haberciler
onlara, “Şehzadem, gel, mülkünün başına geç”
derlerdi.) Yani Osmanlı’nın son döneminde,
İsveç’tekine kıyasla çok daha hayret ve üzüntü
veren bir tablo ortaya çıkmıştır.
YENİ YENİ
Galeati Yayıncılık
Son Bizans imparatoru ülkesini işgal
edenlerle işbirliği yapmamış, teslim olmamış,
savaşarak ölmüştü. O bir kahramandı. Keşke
Sultan Vahdettin de işgal kuvvetlerine ateş edip
Hasan Tahsin gibi şehit edilseydi.
Neyse, geçmişi geçmişte bırakalım,
KARGO DAHİL 100 ¨ KARGO DAHİL 100 ¨ yazdığım bir tiyatrodaki son cümleyi
tekrarlamak istiyorum: “Padişaha rahmet, halka
cumhuriyet.”
YENİ
İmtiyaz Sahibi:
26 KAsIM 2023 SAYI: 1755 n Yayın Koordinatörü
CUMHURİYET VAKFI adına
dENİz üLKüTEKİN
KARGO DAHİL 100 ¨
ALEV COŞKUN
n Sayfa Tasarım
Genel Yayın Yönetmeni
EMİNE BİLGET
MİNE EsEN
¨ n Reklam Genel Müdürü
300
Sorumlu Müdür
pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr
EsRA BOzOK
AsLAN YILdIz
Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın
+90 539 669 60 69
Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve
ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk.
Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad.
No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20
www.galeatiyayinevi.com galeatiyayincilik gletiyayincilik galeati2017
No:11A/41 Bahçelievler İstanbul dağıtım: Turkuvaz
hat) Faks: (0212) 251 98 68 e-posta: reklam@
Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın
cumhuriyet.com.tr Uets: 25999-15079-37611
otanyel@yahoo.com