Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 TEMMUZ 2022
2
Avcı-toplayıcı toplulukların yaşam biçimiyle ilgili kanıtlar Göbeklitepe öncesindeki dönemleri işaret ediyor
eDitör Den
imileri için doğa ve Göbeklitepe: t arihin ‘sıfır’
kültür iki zıt kut-
bu temsil eder. Doğa
dünyanın bize sun-
Kdukları, kültür ise in-
değil ‘kırılma’ noktası
san yapımı her şey olarak sınıflan-
dırılır. Oysa doğa ile kültür, insan-
aklaşık M.Ö. 10 binden
lığın gelişim tarihi boyunca iç içe
başlayarak iki bin yıla ya-
olmuşlardır. Doğanın kendi “ge-
yılan evrelerde kurulan ve
leneği” veya döngüselliğini hiçe
1995’te başlayan kazılar-
saymak bir yana, kültürün aktarı-
Yla hâlâ gün yüzüne çıka-
mını en önemli sacayağı olan sa-
rılmakta olan Göbeklitepe’nin son yıl-
natın doğadan esinlenme seviyesi-
ların en çok ses getiren arkeolojik bul-
ne bakmak bile yeterli aslında bu
gusu olduğuna kuşku yok. Bunu fazla-
bütünlüğü görmek için. Her ne ka-
sıyla hak ettiğine de... Çünkü yirmin-
dar özünde kültür doğaya karşı ya-
ci yüzyılda şekillenen neolitik kavra-
pılan bir savaş, daha doğrusu eti-
yışını önemli ölçüde dönüştürdüğü gi-
molojik özüyle “cultivation” (ye-
bi kazılar ilerledikçe daha fazlasını su-
tiştirme), tarım ve bunun uzantı-
nacağı da anlaşılıyor. Ancak “tarihin sı-
sı olan kent yaşamının oluşumuna
fır noktası” (ve bir sonraki yazının ko-
bizi götürmek istese de başta söz
nusu olan “ilk tapınak”) benzeri söy-
ettiğimiz sınıflandırmanın görece
lemlerin Göbeklitepe’nin tarihsel öne-
yanlışlığı günümüzün doğa uyum-
mini anlamamızı kolaylaştırmaktan çok
lu yaşam ve kent tasarılarını yaşa-
gittikçe geri dönüşü zor olan bir “galatı
ma geçirmek için gösterilen küre-
meşhur”a dönüştüğü de açık.
sel ölçekli çabada görebiliriz.
t arihin SıFır nokta Sı
HHH
Aslında bu benzetmeyle ne kastedil-
Ayça Ceylan’ın Dairesel
dermek için birçok somut ve soyut araç mi “mimari” eklemelerle olasılıkla hak nin ulaşabildiği boyutları göstermek-
diği net değil. Günümüzde zamanı dü-
Flora’da sayfalarımıza taşıdığı ik-
geliştirmişler. Dahası ölülerini göm- ve yetkisi olanların girebildiği “iç alan- te. Böylesi “konut olmayan-anıtsal/ka-
zenleyen miladi takvimin esas aldı-
lim eylemcilerinin kendilerini dün-
mekten mağara sanatına, takas ve elden lar” ve “altar” benzeri unsurlar oluştu- musal” yapıların yalnız genel hatlarıy-
ğı “başlangıç” noktasının 20. yüzyıl-
yaca ünlü tablolara yapıştırma akı-
ele ticaretten uyuşmazlık çözmeye ka- rulduğu görülüyor. Girişinde taştan ant- la değil, yap(tır)ılma ve kullanma şekil
da ulaşılan arkeolojik verilerle anlamı-
mı da bu anlamda derin bir öz ba- dar sayısız alanda önemli sosyal, biliş- ropomorfik/zoomorfik baş heykelleri ve amacıyla da Göbeklitepe’ye benze-
nı büyük ölçüde yitirdiği düşünülür-
rındırıyor. Kültür sanat üretimleri- sel, kültürel, ekonomik ve dolayısıyla bulunan, koridorları da meşale ve kan- diği önerilebilir.
se, tarihin akışı içinde insanlık için ye-
politik uygulamaya imza atmışlar. dillerle aydınlatılan mağaraların böy- Tüm bunlar Göbeklitepe’nin on bin-
ni korumaya gösterdiğimiz özeni
ni bir dönemin asıl burada açılmış ol-
Kendisi de bir toplaşma yeri olan Gö- lesi özel bölümlerinde belirli konumda lerce yıllık yoldan gelen avcı-toplayı-
bu yapıtların büyük kısmına esin
duğu vurgulanmak isteniyor gibi. An-
beklitepe bağlamında asıl vurgulanması ulaşılan hayvan kafatası, ateş, tütsü gi- cı kültürün bir ürünü olduğunu göster-
olan doğayı korumak için göster-
cak kısmen doğru olan bu benzetme-
gerekense grup içinde ve özellikle diğer bi kalıntılar, doğal yapıların özel insa- mekte. Öte yandan, avcı-toplayıcıla-
mekte niye bu kadar gönülsüzüz?
nin “tarihin Göbeklitepe’de başladı-
gruplarla yapılan özel toplaşmaların da ni amaçlara uyarlandığını göstermekte. rın yerleşikleşme sürecinin en önem-
HHH
ğı” veya “daha önce kayda değer pek
genelde hiç kimsenin olmayan, tarafsız Olasılıkla civar grupların barınaklarının li duraklarından olan Göbeklitepe’nin
Bu soru bizi Fransız düşünür
bir gelişme olmadığı” yönünde popü-
mekânlarda düzenlenmiş olması. yakın çevresinde olan böylesi mağara- Holosen’in başlangıçlarında yapıldı-
Baudrillard ve onun simülasyon
list bir anlayışa zemin sunduğu da gö-
Burada da karşımıza üst paleolitik ların özel toplaşma ve törenlerin yapıl- ğı, dolayısıyla oluşmakta olan yeni bir
evrenleri hakkında yaptığı sıradan
rülüyor. Öyle ki yıllarını tarih önce-
dönem boyunca dünyanın hemen her dığı orta(k) alan olarak işlev gördüğü yaşam, üretim ve örgütlenme biçimi-
görünen ama anlamlı tespitine gö-
si kazılara adayan arkeologların on bin-
yerinde benzer amaçlar için kullanıldı- düşünülebilir. nin habercisi olduğu da açık. Dolayı-
türüyor. Olağanüstü doğal güzel-
lerce yıl daha öncesine ilişkin pek çok
ğı anlaşılan mağaralar çıkıyor. Yaygın sıyla Klaus Schmidt’in de benimsediği
liği olan bir yerdesiniz, manzara-
önemli bulgusu, “Göbeklitepe’den bi-
Daire Sel yapılar
kanının tersine, konut olarak kullanıl- gibi Göbeklitepe’de tümüyle yeni bir
ya bakıyorsunuz ve şunu diyorsu-
le eski” tanımlamasıyla haber yapıla-
Özellikle Orta Avrasya’da 25 bin yıl
mayan mağaraların en derinliklerinde- olgu veya kurumun inşa edilmediği,
nuz: “Tıpkı bir tablo gibi!” Gerçe-
biliyor. Daha da kötüsü, en az 1.2 mil-
kadar önce tümüyle mamut kemiklerin-
ki galerilerin en az 30-40 bin yıldır de- geçmişten taşınan bir sürekliliğin yeni
ği simülasyona benzeterek anlam-
yon yıl öncesine uzanan insanımsılara
den çatılan dairesel yapılar da mimari-
sen ve resimlerle bezendiği, dahası ki- bir biçime kavuşturulduğu söylenebi-
landırma Matrix’ten birçok çağdaş veya 250 bin yıl öncesine kadar giden
lir. Zaten kendi yapısı da bunu göste-
ve geleneksel felsefeciye kadar sa- insanlara ilişkin her türlü veri de “Na-
riyor: Geçmişte benzer amaçlarla kul-
sıl yani, Göbeklitepe’den önce bunlar
yısız atıf yapabiliriz. Öte yandan
lanılan mağaralar gibi doğanın sundu-
var mıydı” diye karşılanabiliyor. Sö-
tüm bu atıflar ve laf kalabalığı in-
ğu sabit mekânlarda veya hayvan ke-
züm ona, önemini vurgulamak adına
sanlığın kendi yaratımına karşı ki-
mikleri gibi doğadan temin edilen “yı-
“Göbeklitepe’nin henüz ateşin bile ev-
birli hayranlığını örtebilir mi? San-
kılabilir/seyyar” gereçten yapılmamış.
cilleştirilmediği zamanlarda yapıldığı-
mıyorum.
Doğanın oyulup, kesilip biçimlendi-
nı” söyleyenler bile var.
HHH rilmesiyle, taş gibi kalıcı ve sabit ha-
Oysa ateşi en az 700 bin yıldır is-
Yaşamı boyunca akademik çev- le getirilen gereçle sıfırdan inşa edil-
tediğimiz yerde yakabiliyor olmamız
miş. Böylece kendi zaman-mekânına
reler tarafından “şarlatan” ola-
bir yana, avcı-toplayıcı atalarımızın
bir yeniden başlangıç zemini sunan
rak görülüp yok sayılsa da öngö-
bir anlamda zirvesine Göbeklitepe’de
Göbeklitepe benzeri yapılar, başka bir
rüleriyle günümüzü en iyi betim-
ulaştıkları on binlerce yıllık bir geçmi-
yazının konusu olacağı üzere “kamu-
leyen düşünürlerden olan Mars-
şi var. Beslenme, barınma, giyinme ve
sallık” anlayışında da yeni bir evreyi
hall McLuhan’ın “iletişim aracı
üreme gibi temel gereksinimlerini gi-
simgelemekte aslında.
mesajın kendisidir” sözüne daya-
nan insanların algılama biçimleri-
nin mesajın iletilme yöntemine gö-
re değiştiğine yönelik kuramı as-
Sokrates’in öğretmeni Mantinealı Diotima’ya göre ‘sevgi’ nin anlamı nedir?
lında Baudrillard’ın simülasyon ta-
nımını tamamlar nitelikte. Bugün,
geçmişte şarlatan olarak görülen
McLuhan’ın evreninde yaşadığı-
mız reddedilemez bir gerçek. Yi- Bir kadın bilge: Diotima
ne de mesajı almak o kadar zor ol-
masa gerek. laton’un Şölen diyaloğunda raşırlar ne de bilge olmaya özenirler. Bilgi-
Sokrates’in öğretmeninin bir ka- sizlik neden kötüdür? Cahil kişi güzellikten,
dın olduğunu öğreniriz. Adı iyilikten, akıldan yoksunken hepsini kendin-
Deniz Ülk Ütekin
ş ae arc Diotima’dır. Delf Mabedi’nin de toplamış sanır da ondan. Yoksun olduğu-
deniz.ulkutekin@cumhuriyet.com.tr
Pkâhini olan bu bilgeyle Sokra- nu bilmeyen kimse ne diye kendinde olma-
tes arasında geçen konuşma düşünce tarihi- yanın peşine düşsün?”
nin en önemli metinleri arasında sayılmalı- Peki, bilgeler ve bilgisizler bilginin peşine
düşmezse kim bilginin peşine düşer? Yanıt,
dır. Metnin dikkatli okuyucusu Sokrates’in
neden “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmedi- “filozof”tur (Philo-sophos: Bilge sever). Di-
otima filozofu bir ara durum olarak tanımlar.
ğimdir” dediğini böylece anlayacaktır.
Konuşmada gündeme gelen konu sev- Ne tam bilgisiz ne de bilge (sophos).
*
Delf Mabedi’nin kâhini Sophos Diotima’nın
Galeati Yayıncılık gidir . Sokrates, sevginin ne olduğunu an-
lamak ister. Mantinealı Diotima öğrenci- bize Sokrates’i armağan ettiğini düşününce in-
sanın sorası geliyor; “Acaba neden Diotima ye-
sini düşünsel bir maceraya sokar. Uygu-
ladığı yöntem, “İki bilinç arasında konuş- terince konuşulmadı?” Nedenlerden biri kâhin
olması olabilir mi? Çünkü kâhin ve felsefi an-
ma ya da yazışma” olarak tanımlayabile-
ceğimiz “dialogos”tur. Sokrates’in bilin- layışın zirvesi bir arada pek anılası değil. Ho-
şumuza gitsin veya gitmesin tarihte Diotima
ci Diotima’nın bilincine eşlik etmek ister-
ken dönüşür. isimli bir kadın kâhin var ve felsefeyi kendi-
sinden öğreniyoruz.
Sevgi ne Dir?
Sokrate S’in a Skerliği
Diyaloğun başında Sokrates için sevgi, büyük
biridir. Diotima düşünceyi burada bırakmaz.
bir Tanrı’dır ya da sevgi, güzelin sevgisidir. Diotima’nın yetiştirdiği öğrencinin nasıl biri
Sevginin yaratma (poiesis) fiiliyle olan iliş-
Diotima bu tanıma itiraz eder. Sokrates şaşırır. olduğuna ilişkin Şölen’den bir bölümü paylaşa-
KARGO DAHİL 30 ¨
kisine dikkat çekerek yaratmanın ölümsüzlü-
“Sokrates: Evet ama sevgiyi büyük bir rak tamamlayalım sözü. Alkibiades anlatıyor;
ğe açılmada nasıl bir araç olduğunu anlatır.
Tanrı sayıyor herkes! “Birlikte Potideia seferine gittik. Yollarımız
Diotima için sevgi, ölümsüzlük sevgisidir.
Diotima: Herkes dediğin kim? Bilenler kesilip de yiyeceksiz kaldık mı, açlığa onun
mi, bilmeyenler mi? kadar dayanan olmazdı… Sokrates şafaktan
Filozo F kime Denir?
Sokrates: Hepsi. beri düşünceye dalmış, olduğu yerde durak-
Felsefe tarihinde yanıtı en çok aranan so-
Diotima gülümser. lamıştı. Aradığını bulamadığı için olacak, bir
rulardan olan “filozof kime denir” sorusuna
Sokrates: Nedir öyleyse sevgi? Ölümlü bir türlü bırakıp gidemiyor, ayakta düşünüyordu.
Diotima’nın yanıtı Platon’un felsefesini anla-
varlık mı? Öğle oldu. Askerler ona bakıyor ve şaşkın şaş-
mada köşe taşı görevi görecektir. Filozof, bil-
Diotima: Ölümlü ile ölümsüz arasında bir şey.” kın Sokrates’in sabahtan beri ayakta dalmış,
giyle bilgisizlik arasında duran kişidir. Yine bir
Konuşmanın devamında karşımıza “dai- düşündüğünü birbirlerine fısıldıyorlardı…”
ara durum söz konusudur. Diotima şöyle der;
* *
mon” diye bir kavram çıkar. Tanrılarla in- Sokrates o gün yerinden hiç kımıldama-
“Tanrıların hiçbiri bilgiyle uğraşmaz, bil-
sanlar arasında iletişimi kuran bir güçtür bu. dan düşünmeyi sürdürür, ta ki ertesi gün sa-
geliğe özenmez (çünkü zaten bilgedirler);
Bu güç sayesinde iki taraf buluşup konuşur. bah oluncaya kadar.
KARGO DAHİL 85 ¨
bilgeliğe ermiş bir insan da artık bilgiyle uğ-
Daimonlar, ölümlülerle ölümsüzler arasında Diotima’ya selam olsun!
2 KİTAP, KARGO DAHİL 115 ¨ YERİNE
raşmaz; bilgisizler de öyle; ne bilgi ile uğ-
*
duran bir tür ara varlıktır. İşte sevgi onlardan Şölen metninde Sabahattin Eyüboğ-
lu-Azra Erhat çevirisine sadık kalarak
¨
“sevgi” kelimesini kullandım. “Aşk”
100
İmtiyaz Sahibi:
Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof.
n Yayın Koordinatörü
31 TEMMUz 2022 SAYI: 1690
hatta doğrudan “Eros” denilmesi met-
CUMHURİYET VAKFI adına Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74
DENİz ÜLKÜTEKİN
(20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 e-posta: reklam@cumhuriyet.com.tr
ALEV COŞKUN
ne nüfuz edilmesinde daha etkilidir ka-
n Sayfa Tasarım
+90 539 669 60 69 Genel Yayın Yönetmeni
EMİNE BİLGET Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. naatindeyim.
ARİF KIzILYALIN
www.galeatiyayinevi.com galeatiyayincilik gletiyayincilik galeati2017
Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul
n Reklam Genel Müdürü * *
“Daimon” kavramı “zekâ, deha”
Sorumlu Müdür
Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın
pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr
ESRA BOzOK
ÖzGÜR SOYER
anlamına gelmektedir.
Fotoğraf: Asya Denk
ay