Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 MAYIS 2022
5
Şamanik öğretiler atalarımızdan,
kemiklerimiz olarak bahsederler. Atalar
geçmişte kalmış varlıklar değil, derinlerden
Oğuz Kağan
bizi var edenlerdir.
ve Fatih
Destanlar ve kahramanlık öyküleri
günümüze ışık tutan çok güçlü anlatılardır.
Ancak onları doğru okumak şartıyla.
eçen hafta Erge-
nekon Destanı’na
farklı bir bakış bi-
çimiyle bakmaya
çalışmış, Göktürk-
G
lerin yeniden doğuşlarını
anlatan bu destanda söz ko-
nusu yeniden doğuşun, bi-
limsel görüşten ve teknolo-
Pr OF. d . r
jiden yararlanılarak gerçek-
Üs TÜ n
leştirildiğini belirtmiştim.
Göktürkler Ergenekon’dan,
d ö Kmne
bir Şamanın veya kâhinin
yardımıyla değil, bilim insa-
nı mantığına sahip bir demircinin yaptığı gözlem
Geçmişle yüzleşme yolculuğunuz belki de yaşamınızın çok ötesine uzanıyor
sayesinde, günün teknolojik üstünlüğünü kullana-
rak, demiri eriterek çıkmışlardı; önlerinde bir dişi
kurt, bir kadın vardı ve komutanları her şeyi bilen,
milletini tek başına yöneten bir lider değil, işbirli-
ği yapan toplumuna önderlik eden Börteçin’di.
Bu yazıda da benzeri bir yaklaşımı izleyerek iki
Travma da iyileşme de
Oğuz Kağan efsanesini ve Konstantinopolis’in
fethiyle ilgili bir rivayeti yorumlamak istiyorum.
Büyük bir Oğuz Kağan Destanı vardır, aşağı-
da sözünü edeceğim iki efsane muhtemelen özgün
destanın bir parçası değildir, ancak Oğuz Kağan’a
atfedilerek halkın dilinde üretilmiş ve yaşatılmış
öykülerdir. Toplumun dünya görüşünü yansıtması
köklerde
bakımından bence hâlâ önemlidir.
Oz Kğu ğan na e dmeTiş i ?
Göçler,
(1): Rivayet o ki düşmanları Oğuz Kağan’dan
Gürsoy’la konuştuk.
dz i ölümler,
en güzel atını istemişler, o da savaş çıkmasın diye
Gürsoy’un yaşamında
Ül KÜTe Kin
vermiş atını. Sonra bir cariyesini istemişler, yine
haksızlıklar ve
1999’daki Marmara Depre-
vermiş. (Cariyeyi atla aynı düzeyde algılayan top-
mi bir dönüm noktası olmuş,
daha bir sürü
lum görüşüne bir şerh düşerek devam edelim.)
o güne gelişini ise şöyle an-
olay... Ailenizde
Oğuz Kağan’ın bu tavrını milleti hayretle kar-
latıyor: “20’li yaşlarda iyi
şılamış. Ancak düşmanları bu sefer de Oğuz
bir üniversiteden mezun ol-
sizden kuşaklar
iziğin en tartışmalı konuların-
İmparatorluğu’nun en ücra yerinden, çok verimsiz
dum, iyi bir iş buldum ve iyi
dan kara deliklerle ilgili çalış-
önce yaşanmış
küçük bir toprak istemişler, bunun üzerine Oğuz
bir evlilik yaptım. Ancak hiç
malar evrenin varoluşundan
Kağan kıyam etmiş, düşmana savaş açmış.
kötü anılar iyi hissetmiyordum. Farklı
zamanın algılanışına kadar çö-
Buna benzer bir başka efsane vardır. Bir za-
arayışlara başladım, yoga ve
sarsıntılarınızın
Fzüldüğü sanılan birçok soru-
manlar Türklerin yurdunda bir Bengü Taş (Ben-
meditasyonla tanıştım.”
nun yeniden ele alınmasını gerekli kıldı. Kara
tetikleyicisi
gitaş) varmış, Çinliler ölümsüzlüğün ve bereke-
Deprem öncesinde
deliğin içine düşen bir nesneye ne olur? Bu so-
tin sembolü olan bu taşın Türk yurduna bolluk,
Bodrum’da yaşıyor ve yoga
olabilir.
runun yanıtı fizikçiler için korkutucuydu. Çün-
bereket getirdiğini keşfetmişler ve satın almak is-
ile düzenli olarak Şaman öğ-
kü tüm sonuçlar kara deliklerde herhangi bir Türkiye ve
temişler. Kağan da (Oğuz Kağan değil, bir baş-
retilerini uyguluyormuş Gür-
nesne bilgisi barındırılamayacağını ortaya ko-
ka kağan) taştır, işe yaramaz diye satmayı kabul
dünyanın
soy. O güne kadar çevresin-
yuyordu. Bu şu demekti, evrenin gizemine ait
etmiş. Çinliler büyük bir ateş yakıp taşı ısıtmış-
de eğlenceli bir kadın ola-
birçok
en önemli yanıtları barındırdığı düşünülen kara
lar, sonra da üzerine sirke döküp çatlatmışlar, ta-
rak bilinse de çalışmalarıyla
deliklerdeki hiçlik, evrene ait tüm soruların an-
ülkesinde
şın parçalarını kağnılarla kendi ülkelerine taşı-
pek kimse ilgilenmemiş. 17
lamsızlığına işaret ediyordu. Neyse ki bir teo-
maya başlamışlar. Son parça da Türk yurdundan
Ağustos’tan sonra ise tele-
binlerce
ri hemen yardıma yetişti; Holografik İlke! Bu-
ayrıldığında; kurtlar, kuşlar, çocuklar ağlaşmaya
fonları çalmaya ve “bu yoga,
na göre kara deliğe düşen bir nesnenin bilgisi, insanın
başlamışlar ve büyük bir kuraklık baş göstermiş,
meditasyonda neyin nesidir”
olay ufku denilen alanda olabilecek en küçük
Türkler yurtlarından göç etmek zorunda kalmış- derdine çözüm
soruları gelmeye başlamış.
boyutlarda kaydediliyor. Bu da şu demek; tüm
lar. (Dileriz bu efsane Misakı Milli sınırlarımızda
Gürsoy’a göre depremle top-
aradığı aile
evrende olan biten ve belki de olacak her şey
tekerrür etmez.)
lumun oluşturduğu güvenli
olay ufkundaki küçük piksellerdeki iki boyut-
dizimine bir
Yukarıdaki iki efsanenin kıssadan hissesi şu-
yapıda çok kişiyi iç yolculu-
lu bilgilerin yansıması. Aslında evreni, kozmo-
dur: Bir yurdun en küçük toprağı, tek bir taşı bi-
ğuna başlatan bir çatlak oluş-
göz attık ve
Feride
lojik ufukta anlayamadığımız bir dilde kodlan-
le kutsaldır, satılamaz, hibe edilemez. Birileri,
tu. Kendisi içinse “arayışın
Gürsoy
yöntem üzerine
mış bir bilgisayar gibi düşünebiliriz. Buna anı-
Ege’deki küçük adaların, adacıkların elimizden
rehberliğe dönüştüğü bir dö-
larımız, geçmişimiz ve kökenlerimiz de dahil.
birer birer çıkmasına bakıp, sessiz kalabilir ya da Aile Dizimi
nem” başladı.
“Bizi biz yapan nedir” diye sorsak, en man-
“Canım bunlar çok küçük, üstelik kayalık” diye-
Aile dizimi, psikoloji ile
Uzmanı Feride
tıklı yanıt anılarımız ve yaşam öykümüz olur
bilir. Diyebilir ancak bu hem Oğuz Kağan’a hem
ilişkilendirilen pek çok alter-
herhalde. Bu ikisi olmadan kendimizi tanım-
Gürsoy ile
onun öğretilerini zihninde ve dilinde yaşatan hal-
natif dal gibi bireyin travma-
lamamız, neden var olduğumuzu anlamamız
kımıza saygısızlık olur.
larının kaynağını ve çözümü-
konuştuk.
ve yaşam için kendimize bir anlam bulmamız
(2): Oğuz Kağan ölmeden az önce altı oğlunu
nü kökenlerinde arıyor. Gür-
zor olurdu. Anılarımızı ve kararlarımızı şekil-
yanına çağırır, birer ok verip kırmalarını ister,
soy bu yöntemi şöyle anlatı-
lendiren en önemli etkenlerden birisiyse ai-
hemen kırarlar. İkişer ok verip kırmalarını ister,
yor; “Aile dizimi, bireyi aile bütününün bir par-
le. Dünyayı ilk anlamlandırmaya başladığı-
yine kırarlar. Verdiği ok sayıları arttıkça kırmak-
çası olarak algılar. Akıcı ve tatmin edici biçim-
mız yaşlarda öğrendiklerimizin çoğunluğunu
ta zorlanırlar, sonunda ellerine bir deste ok veril-
de yaşamamızı engelleyen travmalar ve bilinci-
aileden gelen bilgiler oluşturuyor. Bu bilgile-
diğinde kıramazlar. Babaları da onlara, “Evlat-
mizin dışında tutmaya çalıştığımız ancak varlık-
rin ailenin yerleşik olduğu coğrafyanın biriki-
larım, eğer bir deste ok gibi birlikte olursanız si-
larını bilinçaltımızda sürdürmeye devam eden ai-
minden oluşan bir kültürü yansıttığı ve davra-
zi kimse kıramaz, ama birbirinizden ayrılırsanız
le sistemimize ait parçalarla yüzleşmemizi sağla-
nışlarınızın büyük ölçüde bu birikimin çağdaş
sizi tek tek kırarlar” der. Bu öğüdü bugün ne ka-
yan etkili bir yöntemdir.”
dışavurumları olduğunu düşünürsek, aslında
dar tutabiliyoruz.
bireysel yolculuğumuzda ailemizin içinde ol-
Kaşu KTan K ağaaşu KTıarm
duğu geniş topluğunun çizdiği yolda devindi-
i s T’uanbuln Fe Thi
kuantum arasında da bir bağlantı oluşturmuş-
Bu yöntem, kişinin gündelik yaşamında sö-
ğimizi söyleyebiliriz.
Bugün 29 Mayıs, Fatih Sultan Mehmet’in tu. Bu çalışmalar psikolojiye, insanın manevi
ze dökemediği, ancak bilinçaltında yansımala-
Psikolojinin gelişimi çağdaşlaşma tarihiyle
Konstantinopolis’i fethettiği gün. İstanbulumuzun
dünyasıyla ilişkilendiren bir yön çizecekti.
rı sürekli karşısına çıkan bağları ile yüzleşmesi-
eşzamanlı olarak ilerlemiştir. Bunun nedeni de
ve hepimizin yüzü aydınlansın. Bu fetihle ilgili bir
ne olanak tanıyor. Burada da karşımıza travma-
çağdaş insan sorunlarının önceki dö- d e Ple gr ğişidem
efsaneyi paylaşmak istiyorum.
lar çıkıyor. Çok uzun süre insanın kişiliği, aile-
nemlere göre fazlasıyla ken-
Aslında bir Hıristiyan misyoneri olarak
Belki gerçek belki değil, rivayete göre
siyle ilişkisi ve sosyal konumuyla ilişkilendirilen
dine özgü olması. Psikolo-
Afrika’ya giden Alman aile terapisti
Konstantinopolis’in fethini izleyen günlerde ho-
travmalar, gerçekten kuşaktan kuşağa aktarılıyor
ji öncelikle insanın, çal-
Bert Hellinger’in yerel kabilelerin
calar, ilmiye grubu Fatih’e gidip, “Sultanım sizin
olabilir mi? Yanıtı Gürsoy veriyor:
kantılı biçimde gelişen
ritüeller yoluyla atalarıyla ilişki
şehri fethetmeniz için çok dua ettik” demişler. Fa-
“Travmaların ku-
kent kültürü içinde
kurmasını incelemesi ise ortaya
tih ise onlara, “Sağ olun, ancak bizim kılıçlarımızı
şaktan kuşağa na-
uyumlu bir birey ola-
aile dizimi yöntemini çıkardı.
ve toplarımızı da unutmayın” demiş.
sıl aktarıldığı ko-
rak konumlanmasını
Bireyi aile bütününün bir Epigenetik
Demiri eritip Ergenokon’dan çıkan Göktürkler
nusunu gerek Şama-
sağlamaya çalışırken
parçası olarak ele alan
gibi Osmanlılar da demiri eritip toplar dökmüşler-
nik gerekse sinir bili-
bilinçdışını bu uyum-
bu yöntemle travmalar
di. Tarih güzeldir, ancak hatırlandığı ve ders alın- çalışmalar
mi açısından ele alabi-
lanmaya hizmet ede-
ve bilinçdışında tu-
dığı sürece. Atalarının sözlerini ciddiye almayan-
liriz. Bu, ikisinin içim-
Böylesi yaklaşımların en zor-
cek şekilde konumla-
tulan, ancak varlık-
ları gelecek zamanlar da ciddiye almaz. Oğuz ve
Carl Gustav de birleştiği bir yer ol-
layıcı kısmı, psikolojiyle ayrılan
maya çalışmıştı, ta ki
larını bilinçaltında
Bilge kağanların, Yunus Emre’lerin, Fatih’in ve Jung
du. O da evrimin kendi-
ve birleşen yönleri. Türkiye’de ve
Carl Gustav Jung ortaya
sürdürmeye devam
tarihimizin en büyüğü Atatürk’ün sözleri göğü-
sini yaşayan bir organiz-
dünyada binlerce insan aile dizimi
çıkana kadar.
eden aileye ait par-
müzde ve gönlümüzde bulunsun.
ma olarak kavramak... Si-
ve benzeri yöntemlerle travmalarına
Jung antik çağlardan öyküler,
çalarla yüzleşmemiz
nir sistemi eğitimleri aldık-
çözüm arasa da bilim bu yaklaşımla-
mitler ve destanları çalışarak oluşturduğu ar-
amaçlanıyor. Bu yönte-
ça bugünkü Feride’yi oluştu-
rı “alternatif” sınıfında değerlendiriyor.
ketipleriyle insanın arzuları ve davranış biçim-
mi, psikolojiyle iliş-
ran sinir sisteminin milyon yıl
Gürsoy, günümüzde sinirbilim ile biyolo-
lerine yönelik, öncüllerinden çok farklı bir ba-
kisini ve kadim ri-
yaşında olduğunu kavradım.
ji alanındaki çalışmaları da içine kattığını
kış açısı ortaya koyarken yeni bir kavramı da
tüellerle bağlan-
Böyle düşündüğümüzde, yaşam
söylüyor ve sözlerini şöyle noktalıyor; “Sinir
psikolojiyle tanıştırıyordu; kolektif bilinçdı-
tısını Aile Di-
[email protected]
doğrusal bir düzlemde birbirin-
29 MAYIS 2022 SAYI: 1681
sistemi araştırmaları, Sinirbilim Uzmanı Step-
şı. Bu çıkış insan davranışlarını, karakterini ve
zimi Uygu-
den kopuk parçaların sırayla dur-
İmtiyaz Sahibi:
hen Porges’in ‘Polivagal’ teorisiyle travmaya
travmalarını sadece kendisiyle değil, ait oldu-
n Yayın Koordinatörü layıcısı
ması değil, derinden yüzeye dal-
CUMHURİYET VAKFI adına
bakış açısını değiştirdi. Biyolojide genlerin dış et-
DENİz ÜLKÜTEKİN
ğu aile, topluluk ve coğrafyayla da ilişkilendi-
Feride
ALEV COŞKUN
ga gibi birbiriyle bağlı bir oluş ha-
n Sayfa Tasarım
kenler sonucu kendilerini ifade şekillerini değiştir-
Genel Yayın Yönetmeni ren zamandan bağımsız, insanın atalarından,
line geliyor. Şamanik öğretiler ata-
EMİNE BİLGET
mesini araştıran epigenetik çalışmalar, ortak ve arke-
ARİF KIzILYALIN
köklerinden gelen, katman katman oluşturulan
n Reklam Genel Müdürü larımızdan, kemiklerimiz olarak bah-
tipsel hafıza aktarımının nasıl gerçekleştiği konusun-
Sorumlu Müdür
bir bellek alanı ortaya koyuyordu. Jung ayrı-
ESRA BOzOK
sederler. Atalar geçmişte kalmış var-
ÖzGÜR SOYER
da daha çok bilgi sahibi olmamızı sağladı. Bilimle daha
ca kuantum fiziği alanında çok önemli bir ye-
lıklar değil, derinlerden bizi var eden-
Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 önce ilişkilendiremediğimiz maneviyatın enerji boyutu-
re sahip olan Wolfgang Pauli’yle yaptığı çalış-
Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 e-posta: [email protected]
ler. Atalarımızın inançları, çevreleriyle
nun iç içe geçtiği bir dönemde yaşıyoruz. Ben de çalışma-
maları “Atomlar ve Arketipler” isimli kitap-
uyumlanma yöntemleri bizim yaşam al-
Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad.
larımda bu çok boyutluluğa yer vermeye çalışıyorum.”
No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın ta bir araya getirerek, kolektif bilinçdışı ve
gımızı şekillendiriyor.”
elen em
en