Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                3 NİSAN 2022
6
Puanı: 7m .5/10
Asi ve güçlü
Şans mı, tesadüf mü bilinmez ama çocukluk hayallerine 
kavuşanlardan biri de oyuncu Hande Soral. Seyirci olarak gittiği 
gösteride aldığı teklifle hayatı bir anda değişen ve içinde bulu nduğu 
yapımlarda adından söz ettiren Soral, şu günlerde iki heyecanı birlikte 
yaşıyor; annelik ve dumanı üstünde dizisi “ALEF: Mâl-i Hülya”…
s im
g zö
ayal kurmanın lüks sayıldığı, sana-
tın meslek olarak kabul görmediği, 
kadın gücünün yalnızca dört duvar 
arasında var olması gerektiğinin sa-
H vunulduğu bir coğrafyada, yan yana 
gelmesi imkânsız kabul edilen “güzellik” ve “ba-
subde
şarı” kavramlarının bir arada mümkün olabilece-
ğini kanıtlamaya çalışıyor Hande Soral. Bunu ya-
parken de en büyük desteği, eğitimini tamamladığı 
psikolojiden alıyor. Bu sayede empati yeteneğinin 
Deliliğin 
geliştiğini ve konservatuvarlarda da psikoloji der-
sinin olması gerektiğini savunan Soral ile bir araya 
gelerek, hayatı, oyunculuk serüveni ve yeni proje-
si mistik polisiye türündeki ALEF serisinin ikinci 
Dağlarında: 
sezonu “ALEF: Mâl-i Hülya” hakkında konuştuk.
b k a b ak
u Çocukluğunuzdan bugününüze baktığınız-
basakbicak da kendinizi ünlü bir oyuncu olarak hayal eder 
@gmail.com miydiniz?
Uysallar
Bursa, İnegöl’de büyüdüm. Okulumuzun mev-
cudu fazla değildi, dolayısıyla her yıl düzenlenen 
yıl sonu müsamerelerinde ben de istisnasız görev 
azen kariyer, bazen borç, geldiği sınıf -ironik bir biçimde- Beyaz 
alırdım. Haftalarca süren provalar, rolleri ezberle-
Türk olarak tabir edilen burjuvalar... Bir 
bazen iş bulmak, bazen 
mek için sarf edilen çaba ve içinde başka hayatlar-
de konumunu kaybetme- gökdelenin tepesinde, konforlu bir ha-
la tanıştığımız renkli kostümler beni çok etkiliyor-
mek için ses çıkarmayan- yat sürdürüyorlar ve sisle kaplanmış şeh-
du. Daha o günlerde başlamıştı oyuncu olma iste-
Blar... Kendisini kabul et- re ekseriyetle tepeden bakıyorlar. Ok-
ğim. Tabii benim derdim sahneye çıkmak, tiyatro 
tirebilmek, var olabilmek için suya sa- tay, iyi bir firmada çalışan başarılı bir 
yapmaktı, tiyatro oyuncusunun televizyonda ya 
buna dokunmadan “tutunabilenler...” Bir mimar, ancak patronu Berhudar’la ba-
da dizilerde de oyunculuk yapabileceğin-
Truman Show’un içerisinde durmadan şı dertte ki hikâyenin ve karakterin te-
den habersiz…
yalan söyleyenler, rol yapanlar; verdik- tikleyicisi de bu ilişkiden açığa çıkıyor. 
b ğebe
leri ödünlerle yavaş yavaş deliliğin dağ- Oktay’ın, erken yaşta evlenip hiç çalış-
u Buna rağmen yüreğinize 
larına koşanlar... Gelin, sizi Uysallar ai- mamış ve bu sebeple iş bulamayan eşi 
küçük bir kız çocuğu iken ets
lesiyle tanıştırayım... Nil, estetik kaygılarla aklını yi-
düşen tiyatro aşkını kalbi-
Benim bu projedeki bir diğer heye-
Onur Saylak ve Hakan tirmiş bir kadın. Üniversi-
nize gömüyor ve psikoloji 
canım da tabii yönetmenimizin, yapım-
te sınavına hazırlanan oğlu 
Günday ikilisinin ye- eğitimi alıyorsunuz...
Uysallar, 
cımızın ve birkaç oyuncu arkadaşımızın dı-
ni mini dizi projesi Uy- Ege, ne olmak istediği-
Evet… Bir yanda konser-
şında kimsenin bilmediği bebeğimle sette ol-
modern insan 
sallar, çemberin içe- ne karar veremeyen ve 
vatuvar eğitimi bir yanda da 
mamdı. Yaklaşık iki ay süren çekimlerde ay-
çıkmazlarının 
risine aldığı çekirdek akli problemler yaşa-
derslerinde başarılı olan bir 
nı kostümlerin içinde Ali’nin büyümesini göz-
bir aileden hareket- yan bir genç. Ege, tıp-
öğrencinin “gerçek bir mes-
lemlemek, onunla mesleğimi yapıyor olmak 
Türkiye’deki tezahürünü 
le Lovecraft öyküleri- kı Oktay gibi baba fi-
lek” edinmesi için öğretmen-
inanılmaz keyifli bir tecrübeydi. Çocuk iş -
karanlık bir dille 
ni hatırlatan bir anlatı- gürüyle sorun yaşıyor ğınız karakterden biraz bahseder 
leri tarafından farklı alanlara 
çi (gülüyor) olarak karnımdaki oğlumla 
misiniz?
ya imza atıyor ve mo- çünkü dedesi Olcay, 
başarılı bir şekilde yönlendirilmesi… Sanki oyun-
çalıştığım “ALEF: Mâl-i Hülya’nın 
dern insanın yavaş ya- otoriter baba olarak bu Seyrettiğimde çok etkilendiğim birinci 
culuk meslek değilmiş gibi. Kon-
hayatımdaki yeri her zaman 
yansıtıyor.
sezon ile aynı temele oturan fakat başka bir 
vaş deliliğin eşiğine geli- travmatik silsilenin asıl so-
servatuvar okumam konusunda ai-
ayrı olacak.
şini, kaybolmuşluk, arayış ve rumlusu... Ailenin en küçük coğrafyada, farklı bir hikâye üzerinden geli-
lemin tam desteği olmasına rağmen 
şen benzer rastlantısal olayları ele alan mistik po-
bilinmezlik kavramlarıyla açık- ferdi Ece ise bütün üyelerden da-
“oyunculuğu hobi olarak yaparsın” di-
lamaya girişiyor. Elbette burada salt bir ha tuhaf, çünkü o bile düzenin karşısın- lisiye türündeki “ALEF: Mâl-i Hülya”, 16. yüzyıla ait 
yen dış sesler galip geldi ve psikoloji eğiti-
şaşırarak öğrenebileceğimiz pek çok bilginin de işlendiği 
çağrışım söz konusu. Ancak bu çağrışım, da, erken yaşta kaygı sahibi... 
mi aldım. Oyuncu olmayı o kadar çok istiyordum ki henüz 
yer yer histeriye yol açan, karakterlerin keyifli bir proje. Bir sonraki bölümün merakla beklenilece-
üniversite birinci sınıftayken, Tolga Çevik’in programın-
az ymbebe bir ıan grma üün
ği bu görsel şölenin yönetmen koltuğunda oturan Gökhan 
cinnetin sınırlarında gezmelerine neden 
da tesadüfen çıktığım sahne, hayatımı değiştirdi ve hayal-
Kendi gerçekliklerinde kaybolan ama 
olan bir düzen saplantısı nedeniyle analo- Tiryaki, aynı zamanda çok iyi de bir görüntü yönetmeni. 
lerim bir anda gerçek oluverdi.
bir şekilde yaşayıp giden bu “uysal” aile-
Dolayısıyla hem konusu hem görüntü kalitesi hem de kur-
jiye izin veriyor. Lovecraft karakterlerini 
 adartuvavonrsek Pji oloolsikmalı
deki ilk yarığı oluşturan da Oktay’ın söz gusuyla seyirciyi mest edeceğini düşündüğümüz projemi-
delirten Cthulhu gibi, şehrin insanlarını 
konusu dönüşümü oluyor. Bu andan itiba-
zi biz de heyecanla bekliyoruz.
dehşete sürükleyen “modern insan prob-
u Peki, aldığınız psikoloji eğitiminin oyunculuğunu-
ren, tüm aileyi beyazlar içerisinde gördü-
lemleri” var ve bu sisteme ilk baş kaldı-
za katkısı oldu mu?
u “Su” karakterinden bahsedelim mi biraz da? 
ğümüz ve müesses nizamın bir tür koruyu-
ran da ana karakterimiz Oktay. 
Sadece oyunculuğuma değil, hayatı algılayıp yaşayış bi- Kendinizle bu karakter arasında benzerlik kuruyor 
cuları, uyumluları olduklarını öğrendiğimiz 
çimime de büyük katkısı oldu. Her şeyden önce psikoloji, musunuz?
çu ösu n ter sis
sekanstan sonra çatlak derinleşiyor ve Be-
Su, hikâyenin polisiye kısmının dışında kalan tek ka-
karakter yaratmakta ki domino taşlarından biri olan empati 
Dizinin açılış sahnesinde, havaala- yaz Türkler, bembeyaz bir arınma günün-
yeteneğinin gelişmesine yardımcı oluyor. Dolayısıyla ben rakter aslında. Aileyi temsil ediyor. Çınar (Taner Ölmez) 
nında karmaşık bir yüz ifadesiyle ta- de hesaplaşma içerisine giriyorlar.
ve kız kardeşi Su, yıkılmış bir ailenin, birbirine çok bağ-
konservatuvarlarda da psikoloji dersinin olması gerektiği-
nıştığımız Oktay’ın içine düştüğü gir- Bu noktada Saylak ve Günday ikilisi-
ni savunuyorum. Tiyatroda, sinemada, televizyonda hepi- lı olan iki çocuğu. Hedefleri olan, zapt edilmesi zor ve 
daptan kaçmaya çalıştığını öğreniyo- nin, Beyaz Türk kavramını tümüyle sem-
tuttuğunu koparan Su ve cinayetlerin izini süren Çınar’ın 
mizin yapmaya çalıştığı şey değil mi karakter yaratmak?
ruz. Ancak şehrin üzerine çöken ve bolik bir biçimde kullandığını söylemek-
bildikleri ama yüzleşmekten korktukları için birbirleriy-
u “Küçük Kadınlar”, “Fatih”, “Bir Zamanlar Çu-
Stephen King’in The Mist’i ya da John te fayda var. Beyaz Türk, simgesel olarak 
le konuşamadıkları travmaları, hem aileyi hem de aile bi-
kurova” gibi pek çok projede karşımıza çıkan Hande 
Carpenter’ın The Fog filminde olduğu Uysallar’da yalnızca Türkiye’de yaşayan 
reylerinin ilişkilerini sorgulatacak cinsten.
Soral’ın üzerine, seyircinin de kanıksadığı drama 
gibi korkunun membağı olan sis imge- modern insanın bir tezahürü... Herhangi 
Su ile aramızdaki benzerlik ise asi ve güçlü olma iste-
oyunculuğu yapıştı diyebilir miyiz? Bu algıyı kırmak 
si, Oktay’ın o delilikten kaçmasına izin bir sınıfsal yergi barındırmıyor. Uysallar 
ğimiz… Hatta ben bütün kadınlar için de bunu diliyor ve 
için farklı projelerde, farklı karakterlere hayat verme 
vermiyor. Çünkü sis, her ne kadar dizi- ailesi ve bu ailenin hayatına eklemlenen 
bunun için de elimden gelen desteği veriyorum.
planınız var mı?
de sözde bir hava kirliliğiyle tanımlan- yan karakterler tümüyle susmayı seçen ve 
Aslında yakın zamanda bir komedi filminde yer aldım 
u Şu günlerde en büyük heyecanınız annelik… Peki, 
sa da bu korkunç düzenin asıl yaratıcı- bu yolla hayatta kaldığına inanan ya da 
ama o da pandeminin gazabına uğradı, henüz yayınlan-
hamilelikten sonra çocuklara yaklaşımınız değişti mi? 
sı ve suçu besleyen, örten bir kisve ade- inanmak isteyen insanların bir uzantısı...
madı. “Sen nasıl bir komedide oynamazsın” diyen yakın-
Onlar için planladığınız projeler var mı?
ta... Nitekim seri boyunca mütemadiyen Çünkü modern dünyada borcun varsa 
larımın aksine, bir drama için görüşmeye gittiğim yapım-
Bugüne kadar tacize, şiddete uğramış çocuklar ile çocuk-
dinlediğimiz haberlerde hep sisin yarat- susmak, rezil olmamak için tacize sessiz 
cıya “Bu iş için değil de yaptığınız komedi işi için ko-
luğunda bu şiddete maruz kalmış yetişkinler için pek çok 
tığı anarşiden bahsediliyor ki bu bağ- kalmak zorundasın. Gelgelelim, suçlula-
nuşsak” dediğimde, “Sen hem güzelsin hem de komedi 
sosyal sorumluluk projesinde yer aldım. Ayrıca bu duru-
lam, protestoların büyük bir kargaşaya rın sisin içinde kaybolduğu, adaletsizliğin 
mi yapacaksın, saçmalama” cevabını almıştım. Hal böy-
mun annelikle ya da kadınlıkla bir ilgisinin olduğunu dü-
dönüştüğü sekansta tarihi bağlarını da kol gezdiği ve “kaos sevdalılarının” bey-
leyken seyirciyi nasıl ikna edeceğim, bilmiyorum. Belki 
şünmüyorum. Çivisi çıkan dünyada herkesin gündeminde 
korkusuzca açık ediyor. hude bir savaş verdiği Uysallar’ın dün-
bana güvenip “Müstakbel Damat” adlı filmin başrolünü 
olan bu konu beni çok öfkelendiriyor. Kim zor durumdaki 
Gelelim Uysallar ailesine... Yerleşik yasında, “tornistan” yapmak işe yaraya-
teklif eden İlker Ayrık sayesinde bu algı yıkılır.
çocuklar için ayakları yere sağlam basan bir proje yaparsa, 
düzene isyan ederek, kendi yöntemle- cak mı, bilinmez... Fakat şu bir gerçek ki 
beni dilediği an arayabilir. Herkesin yapması gerektiği gibi 
riyle değiştirmeye çalışan, bir tür anar- Uysallar’ın, Netflix’in Türkiye yapımları 
u Çekimleri Kapadokya’da tamamlanan yeni diziniz 
ben de o taşın altına sonuna kadar elimi koymaya hazırım.
şi karşıtlığıyla sisin örttüğü gecede punk arasında şimdiden üst sıralara yerleştiğini 
“ALEF: Mâl-i Hülya”nın hikâyesinden, canlandırdı-
kültürüne meyleden Oktay’ın içinden kesin bir şekilde dile getirebiliriz. 
i knrb adzi
v Anne v 41 Yıllık Bir Rüya
v Anadolu 
berrin.karadeniz@cumhuriyet.com.tr
ünya sinemasının en yeni örnekleri, usta 
Ozanlarının 
lorian 
D yönetmenlerin son filmleri, ödül kazanan 
F Zeller’in 
KKültür rotasıültür rotası yapıtlar ve zengin bir program 41. İstanbul Film 
İzinde 
isimsiz se-
Festivali’nde sinemaseverleri bekliyor. Festi-
risi “Baba”, 
nadolu Rock 
v Koto, Arp ve Flüt
valin uluslararası ve ulusal yarışmaları dahil 14 
“Oğul” ve 
A müziğin duayen 
farklı bölümünde yer alacak 157 film gösterimi, 
“Anne” oyun-
apon sanatçılar At-
ismi, Cahit Berkay ve 
yönetmenlerle buluşmalar ve paneller, 8-19 Ni-
J
v ‘Geveze Piyanist’ 
suko Suetomi (koto), larının bir 
bağlama ustası Cengiz 
san tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Festival 
parçası olan 
Yuki Miyata (arp) ve flüt 
Özkan, İş Sanat’ta bir 
biletlerine passo.com.tr’den ulaşılabilir. 
CRR’de
virtüözümüz Bülent Ev- “Anne”, mo-
araya geliyor. Elif Bu-
dern eril ai-
cil, Japon, Batı ve Anado-
se Doğan’ın da konuk 
iyanist, besteci ve yönetmen Emir Gamsız 
lu klasik müziklerinin mo- le yapılanma-
sanatçı olarak katıla-
P ile yazar ve yönetmen Ege Maltepe’nin 
sında bir annenin kayboluşunun yarat-
dern uyarlamalarla icra edileceği trio konserle-
cağı, Anadolu toprak-
yarattığı teatral-konser formundaki eser, J. S. 
rinde buluşuyor. 10 Nisan Pazar akşamı Anka- tığı psikolojik gerilimi aktarıyor. Def-
larında yetişmiş ozan-
Bach’ın müziği ile örülü, Mimar Sinan’dan, 
ne Kayalar, Engin Hepileri, Doğa Ha-
ra CSO Ada’da ve 20 Nisan akşamı Kadıköy Be-
ların eserleri seslen-
Harizmi’ye, Fibonacci’den İbn Haldun’a ma-
lediyesi Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde veri- lis ve Sevda Erginci’nin sahneyi pay-
dirileceği  konser, 20 
tematik, müzik, mimari ve felsefenin en ilginç 
laştığı oyun, 9 Nisan Cumartesi akşamı 
lecek konserler, dinleyenleri Doğu’dan Batı’ya 
Nisan’da İş Kuleleri 
ve eğlenceli sırlarıyla bezenen bir öykü anlatı-
uzanan bir müzik yolculuğuna çıkaracak. Fişekhane’de izlenebilir.
Salonu’nda yapılacak.
yor. Etkinlik 10 Nisan’da CRR’de.
simaygozener@gmail.com
raen er
et
iyle
ıç şa
ro
eren
ay
            
    
