21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3 NİSAN 2022 6 Puanı: 7m .5/10 Asi ve güçlü Şans mı, tesadüf mü bilinmez ama çocukluk hayallerine kavuşanlardan biri de oyuncu Hande Soral. Seyirci olarak gittiği gösteride aldığı teklifle hayatı bir anda değişen ve içinde bulu nduğu yapımlarda adından söz ettiren Soral, şu günlerde iki heyecanı birlikte yaşıyor; annelik ve dumanı üstünde dizisi “ALEF: Mâl-i Hülya”… s im g zö ayal kurmanın lüks sayıldığı, sana- tın meslek olarak kabul görmediği, kadın gücünün yalnızca dört duvar arasında var olması gerektiğinin sa- H vunulduğu bir coğrafyada, yan yana gelmesi imkânsız kabul edilen “güzellik” ve “ba- subde şarı” kavramlarının bir arada mümkün olabilece- ğini kanıtlamaya çalışıyor Hande Soral. Bunu ya- parken de en büyük desteği, eğitimini tamamladığı psikolojiden alıyor. Bu sayede empati yeteneğinin Deliliğin geliştiğini ve konservatuvarlarda da psikoloji der- sinin olması gerektiğini savunan Soral ile bir araya gelerek, hayatı, oyunculuk serüveni ve yeni proje- si mistik polisiye türündeki ALEF serisinin ikinci Dağlarında: sezonu “ALEF: Mâl-i Hülya” hakkında konuştuk. b k a b ak u Çocukluğunuzdan bugününüze baktığınız- basakbicak da kendinizi ünlü bir oyuncu olarak hayal eder @gmail.com miydiniz? Uysallar Bursa, İnegöl’de büyüdüm. Okulumuzun mev- cudu fazla değildi, dolayısıyla her yıl düzenlenen yıl sonu müsamerelerinde ben de istisnasız görev azen kariyer, bazen borç, geldiği sınıf -ironik bir biçimde- Beyaz alırdım. Haftalarca süren provalar, rolleri ezberle- Türk olarak tabir edilen burjuvalar... Bir bazen iş bulmak, bazen mek için sarf edilen çaba ve içinde başka hayatlar- de konumunu kaybetme- gökdelenin tepesinde, konforlu bir ha- la tanıştığımız renkli kostümler beni çok etkiliyor- mek için ses çıkarmayan- yat sürdürüyorlar ve sisle kaplanmış şeh- du. Daha o günlerde başlamıştı oyuncu olma iste- Blar... Kendisini kabul et- re ekseriyetle tepeden bakıyorlar. Ok- ğim. Tabii benim derdim sahneye çıkmak, tiyatro tirebilmek, var olabilmek için suya sa- tay, iyi bir firmada çalışan başarılı bir yapmaktı, tiyatro oyuncusunun televizyonda ya buna dokunmadan “tutunabilenler...” Bir mimar, ancak patronu Berhudar’la ba- da dizilerde de oyunculuk yapabileceğin- Truman Show’un içerisinde durmadan şı dertte ki hikâyenin ve karakterin te- den habersiz… yalan söyleyenler, rol yapanlar; verdik- tikleyicisi de bu ilişkiden açığa çıkıyor. b ğebe leri ödünlerle yavaş yavaş deliliğin dağ- Oktay’ın, erken yaşta evlenip hiç çalış- u Buna rağmen yüreğinize larına koşanlar... Gelin, sizi Uysallar ai- mamış ve bu sebeple iş bulamayan eşi küçük bir kız çocuğu iken ets lesiyle tanıştırayım... Nil, estetik kaygılarla aklını yi- düşen tiyatro aşkını kalbi- Benim bu projedeki bir diğer heye- Onur Saylak ve Hakan tirmiş bir kadın. Üniversi- nize gömüyor ve psikoloji canım da tabii yönetmenimizin, yapım- te sınavına hazırlanan oğlu Günday ikilisinin ye- eğitimi alıyorsunuz... Uysallar, cımızın ve birkaç oyuncu arkadaşımızın dı- ni mini dizi projesi Uy- Ege, ne olmak istediği- Evet… Bir yanda konser- şında kimsenin bilmediği bebeğimle sette ol- modern insan sallar, çemberin içe- ne karar veremeyen ve vatuvar eğitimi bir yanda da mamdı. Yaklaşık iki ay süren çekimlerde ay- çıkmazlarının risine aldığı çekirdek akli problemler yaşa- derslerinde başarılı olan bir nı kostümlerin içinde Ali’nin büyümesini göz- bir aileden hareket- yan bir genç. Ege, tıp- öğrencinin “gerçek bir mes- lemlemek, onunla mesleğimi yapıyor olmak Türkiye’deki tezahürünü le Lovecraft öyküleri- kı Oktay gibi baba fi- lek” edinmesi için öğretmen- inanılmaz keyifli bir tecrübeydi. Çocuk iş - karanlık bir dille ni hatırlatan bir anlatı- gürüyle sorun yaşıyor ğınız karakterden biraz bahseder leri tarafından farklı alanlara çi (gülüyor) olarak karnımdaki oğlumla misiniz? ya imza atıyor ve mo- çünkü dedesi Olcay, başarılı bir şekilde yönlendirilmesi… Sanki oyun- çalıştığım “ALEF: Mâl-i Hülya’nın dern insanın yavaş ya- otoriter baba olarak bu Seyrettiğimde çok etkilendiğim birinci culuk meslek değilmiş gibi. Kon- hayatımdaki yeri her zaman yansıtıyor. sezon ile aynı temele oturan fakat başka bir vaş deliliğin eşiğine geli- travmatik silsilenin asıl so- servatuvar okumam konusunda ai- ayrı olacak. şini, kaybolmuşluk, arayış ve rumlusu... Ailenin en küçük coğrafyada, farklı bir hikâye üzerinden geli- lemin tam desteği olmasına rağmen şen benzer rastlantısal olayları ele alan mistik po- bilinmezlik kavramlarıyla açık- ferdi Ece ise bütün üyelerden da- “oyunculuğu hobi olarak yaparsın” di- lamaya girişiyor. Elbette burada salt bir ha tuhaf, çünkü o bile düzenin karşısın- lisiye türündeki “ALEF: Mâl-i Hülya”, 16. yüzyıla ait yen dış sesler galip geldi ve psikoloji eğiti- şaşırarak öğrenebileceğimiz pek çok bilginin de işlendiği çağrışım söz konusu. Ancak bu çağrışım, da, erken yaşta kaygı sahibi... mi aldım. Oyuncu olmayı o kadar çok istiyordum ki henüz yer yer histeriye yol açan, karakterlerin keyifli bir proje. Bir sonraki bölümün merakla beklenilece- üniversite birinci sınıftayken, Tolga Çevik’in programın- az ymbebe bir ıan grma üün ği bu görsel şölenin yönetmen koltuğunda oturan Gökhan cinnetin sınırlarında gezmelerine neden da tesadüfen çıktığım sahne, hayatımı değiştirdi ve hayal- Kendi gerçekliklerinde kaybolan ama olan bir düzen saplantısı nedeniyle analo- Tiryaki, aynı zamanda çok iyi de bir görüntü yönetmeni. lerim bir anda gerçek oluverdi. bir şekilde yaşayıp giden bu “uysal” aile- Dolayısıyla hem konusu hem görüntü kalitesi hem de kur- jiye izin veriyor. Lovecraft karakterlerini adartuvavonrsek Pji oloolsikmalı deki ilk yarığı oluşturan da Oktay’ın söz gusuyla seyirciyi mest edeceğini düşündüğümüz projemi- delirten Cthulhu gibi, şehrin insanlarını konusu dönüşümü oluyor. Bu andan itiba- zi biz de heyecanla bekliyoruz. dehşete sürükleyen “modern insan prob- u Peki, aldığınız psikoloji eğitiminin oyunculuğunu- ren, tüm aileyi beyazlar içerisinde gördü- lemleri” var ve bu sisteme ilk baş kaldı- za katkısı oldu mu? u “Su” karakterinden bahsedelim mi biraz da? ğümüz ve müesses nizamın bir tür koruyu- ran da ana karakterimiz Oktay. Sadece oyunculuğuma değil, hayatı algılayıp yaşayış bi- Kendinizle bu karakter arasında benzerlik kuruyor cuları, uyumluları olduklarını öğrendiğimiz çimime de büyük katkısı oldu. Her şeyden önce psikoloji, musunuz? çu ösu n ter sis sekanstan sonra çatlak derinleşiyor ve Be- Su, hikâyenin polisiye kısmının dışında kalan tek ka- karakter yaratmakta ki domino taşlarından biri olan empati Dizinin açılış sahnesinde, havaala- yaz Türkler, bembeyaz bir arınma günün- yeteneğinin gelişmesine yardımcı oluyor. Dolayısıyla ben rakter aslında. Aileyi temsil ediyor. Çınar (Taner Ölmez) nında karmaşık bir yüz ifadesiyle ta- de hesaplaşma içerisine giriyorlar. ve kız kardeşi Su, yıkılmış bir ailenin, birbirine çok bağ- konservatuvarlarda da psikoloji dersinin olması gerektiği- nıştığımız Oktay’ın içine düştüğü gir- Bu noktada Saylak ve Günday ikilisi- ni savunuyorum. Tiyatroda, sinemada, televizyonda hepi- lı olan iki çocuğu. Hedefleri olan, zapt edilmesi zor ve daptan kaçmaya çalıştığını öğreniyo- nin, Beyaz Türk kavramını tümüyle sem- tuttuğunu koparan Su ve cinayetlerin izini süren Çınar’ın mizin yapmaya çalıştığı şey değil mi karakter yaratmak? ruz. Ancak şehrin üzerine çöken ve bolik bir biçimde kullandığını söylemek- bildikleri ama yüzleşmekten korktukları için birbirleriy- u “Küçük Kadınlar”, “Fatih”, “Bir Zamanlar Çu- Stephen King’in The Mist’i ya da John te fayda var. Beyaz Türk, simgesel olarak le konuşamadıkları travmaları, hem aileyi hem de aile bi- kurova” gibi pek çok projede karşımıza çıkan Hande Carpenter’ın The Fog filminde olduğu Uysallar’da yalnızca Türkiye’de yaşayan reylerinin ilişkilerini sorgulatacak cinsten. Soral’ın üzerine, seyircinin de kanıksadığı drama gibi korkunun membağı olan sis imge- modern insanın bir tezahürü... Herhangi Su ile aramızdaki benzerlik ise asi ve güçlü olma iste- oyunculuğu yapıştı diyebilir miyiz? Bu algıyı kırmak si, Oktay’ın o delilikten kaçmasına izin bir sınıfsal yergi barındırmıyor. Uysallar ğimiz… Hatta ben bütün kadınlar için de bunu diliyor ve için farklı projelerde, farklı karakterlere hayat verme vermiyor. Çünkü sis, her ne kadar dizi- ailesi ve bu ailenin hayatına eklemlenen bunun için de elimden gelen desteği veriyorum. planınız var mı? de sözde bir hava kirliliğiyle tanımlan- yan karakterler tümüyle susmayı seçen ve Aslında yakın zamanda bir komedi filminde yer aldım u Şu günlerde en büyük heyecanınız annelik… Peki, sa da bu korkunç düzenin asıl yaratıcı- bu yolla hayatta kaldığına inanan ya da ama o da pandeminin gazabına uğradı, henüz yayınlan- hamilelikten sonra çocuklara yaklaşımınız değişti mi? sı ve suçu besleyen, örten bir kisve ade- inanmak isteyen insanların bir uzantısı... madı. “Sen nasıl bir komedide oynamazsın” diyen yakın- Onlar için planladığınız projeler var mı? ta... Nitekim seri boyunca mütemadiyen Çünkü modern dünyada borcun varsa larımın aksine, bir drama için görüşmeye gittiğim yapım- Bugüne kadar tacize, şiddete uğramış çocuklar ile çocuk- dinlediğimiz haberlerde hep sisin yarat- susmak, rezil olmamak için tacize sessiz cıya “Bu iş için değil de yaptığınız komedi işi için ko- luğunda bu şiddete maruz kalmış yetişkinler için pek çok tığı anarşiden bahsediliyor ki bu bağ- kalmak zorundasın. Gelgelelim, suçlula- nuşsak” dediğimde, “Sen hem güzelsin hem de komedi sosyal sorumluluk projesinde yer aldım. Ayrıca bu duru- lam, protestoların büyük bir kargaşaya rın sisin içinde kaybolduğu, adaletsizliğin mi yapacaksın, saçmalama” cevabını almıştım. Hal böy- mun annelikle ya da kadınlıkla bir ilgisinin olduğunu dü- dönüştüğü sekansta tarihi bağlarını da kol gezdiği ve “kaos sevdalılarının” bey- leyken seyirciyi nasıl ikna edeceğim, bilmiyorum. Belki şünmüyorum. Çivisi çıkan dünyada herkesin gündeminde korkusuzca açık ediyor. hude bir savaş verdiği Uysallar’ın dün- bana güvenip “Müstakbel Damat” adlı filmin başrolünü olan bu konu beni çok öfkelendiriyor. Kim zor durumdaki Gelelim Uysallar ailesine... Yerleşik yasında, “tornistan” yapmak işe yaraya- teklif eden İlker Ayrık sayesinde bu algı yıkılır. çocuklar için ayakları yere sağlam basan bir proje yaparsa, düzene isyan ederek, kendi yöntemle- cak mı, bilinmez... Fakat şu bir gerçek ki beni dilediği an arayabilir. Herkesin yapması gerektiği gibi riyle değiştirmeye çalışan, bir tür anar- Uysallar’ın, Netflix’in Türkiye yapımları u Çekimleri Kapadokya’da tamamlanan yeni diziniz ben de o taşın altına sonuna kadar elimi koymaya hazırım. şi karşıtlığıyla sisin örttüğü gecede punk arasında şimdiden üst sıralara yerleştiğini “ALEF: Mâl-i Hülya”nın hikâyesinden, canlandırdı- kültürüne meyleden Oktay’ın içinden kesin bir şekilde dile getirebiliriz. i knrb adzi v Anne v 41 Yıllık Bir Rüya v Anadolu [email protected] ünya sinemasının en yeni örnekleri, usta Ozanlarının lorian D yönetmenlerin son filmleri, ödül kazanan F Zeller’in KKültür rotasıültür rotası yapıtlar ve zengin bir program 41. İstanbul Film İzinde isimsiz se- Festivali’nde sinemaseverleri bekliyor. Festi- risi “Baba”, nadolu Rock v Koto, Arp ve Flüt valin uluslararası ve ulusal yarışmaları dahil 14 “Oğul” ve A müziğin duayen farklı bölümünde yer alacak 157 film gösterimi, “Anne” oyun- apon sanatçılar At- ismi, Cahit Berkay ve yönetmenlerle buluşmalar ve paneller, 8-19 Ni- J v ‘Geveze Piyanist’ suko Suetomi (koto), larının bir bağlama ustası Cengiz san tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Festival parçası olan Yuki Miyata (arp) ve flüt Özkan, İş Sanat’ta bir biletlerine passo.com.tr’den ulaşılabilir. CRR’de virtüözümüz Bülent Ev- “Anne”, mo- araya geliyor. Elif Bu- dern eril ai- cil, Japon, Batı ve Anado- se Doğan’ın da konuk iyanist, besteci ve yönetmen Emir Gamsız lu klasik müziklerinin mo- le yapılanma- sanatçı olarak katıla- P ile yazar ve yönetmen Ege Maltepe’nin sında bir annenin kayboluşunun yarat- dern uyarlamalarla icra edileceği trio konserle- cağı, Anadolu toprak- yarattığı teatral-konser formundaki eser, J. S. rinde buluşuyor. 10 Nisan Pazar akşamı Anka- tığı psikolojik gerilimi aktarıyor. Def- larında yetişmiş ozan- Bach’ın müziği ile örülü, Mimar Sinan’dan, ne Kayalar, Engin Hepileri, Doğa Ha- ra CSO Ada’da ve 20 Nisan akşamı Kadıköy Be- ların eserleri seslen- Harizmi’ye, Fibonacci’den İbn Haldun’a ma- lediyesi Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde veri- lis ve Sevda Erginci’nin sahneyi pay- dirileceği konser, 20 tematik, müzik, mimari ve felsefenin en ilginç laştığı oyun, 9 Nisan Cumartesi akşamı lecek konserler, dinleyenleri Doğu’dan Batı’ya Nisan’da İş Kuleleri ve eğlenceli sırlarıyla bezenen bir öykü anlatı- uzanan bir müzik yolculuğuna çıkaracak. Fişekhane’de izlenebilir. Salonu’nda yapılacak. yor. Etkinlik 10 Nisan’da CRR’de. [email protected] raen er et iyle ıç şa ro eren ay
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle