20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 NİSAN 2022 5 Yeni belgeselinde kamerasını Ayvalık’a ve zeytinliklere çeviren Sunay Akın... Az veri, bol muhabbet, abartılı hayranlık ‘Gençlerin hayalleri Işık körlüğü sistemi değiştirdi’ öze tutulan güçlü ışıklar, canlıların gözle- rinde hasar oluşturabilir. Konuya biyolojik açıdan eğilmeden, bir teşbihte (metafor- EMRAH KOLUKISA Fotoğraf: da) bulunarak birtakım toplumsal tepkilere Vedat Arık G“Işık körlüğü” adını vermek istiyorum. Bazı hayvanların, örneğin tavşanların gözleri- Yazar, belgesel yapımcısı, ne kuvvetli bir ışık tutarsanız, felç olmuşçasına do- kendi deyimiyle “meddah” nup kalırlar, kıpırdayamazlar. Siz de onları rahatça Sunay Akın şu sıralar KEDİ MüZESİ vurabilirsiniz. Burada bir tür tuzak söz konusudur, hay- Komili’nin katkılarıyla GELİYOR vanı hareketsiz hale getire- u Sizin bir süredir uğraştı- Ayvalık hakkında çektiği rek bir anlamda kapana sok- ğınız yeni bir müze fikriniz muş olursunuz. Hayvanların “Bilginin Işığında: Ayvalık” daha var, değil mi? biyolojik zaaflarından yarar- belgeseliyle gündemde. Evet, Kedi Müzesi... Çok yakın- lanan bu avlanma şeklinin, Oğlu Ali Ozan Akın’ın da açıyoruz, muhtemelen ma- diğer bütün avlanmalar gi- yıs ayında... Kediye dair her bi ahlak dışı olduğu kanısın- yapımcılığını üstlendiği şey olacak orada. Masal, oyun, dayım. (Hazineye birkaç lira PROf. DR. belgesel vesilesiyle Sunay oyuncak ve çizgi roman tarihin- girsin diye, milyonlarca yıl üSTüN deki kediler ilk kez bir müzenin genetik kod taşıyan yaban Akın’ın kapısını çaldık ve Dö KMEN çatısı altında bir araya gelecek. keçilerinin ve cümle hayvan- keyifli bir sohbete koyulduk. Çizmeli Kedi’den Space Cat’e ların spor niyetine avlanma- kadar kedilerin tarihi... İstan- ları, ahlak dışı olmanın yanı sıra akıl dışıdır da.) unay Akın ile bir zaman- bul biliyorsunuz sokak hayvan- İNSANLARDA IşIK Kö RLüğü lar Zürafalı Bahçe ola- larının ve özellikle de kedilerin Güçlü, göz kamaştırıcı gözüken bir kişi, bir nes- rak bilinen Göztepe’de, kenti. Bir tane daha müze üze- ne veya bir olgu karşısında bazı insanların cazibe- Oyuncak Müzesi ile aynı rine çalışıyorum bu arada, Kar- ye kapılarak adeta donup kalmaları, onun dışındaki Ssokaktaki ofisinde buluş- dan Adam Müzesi... Çevre üze- yı düşündük. Buna önce yurtdışın- sergideki tablolardan biri ne biliyor her şeyi ikinci plana atmaları, “Işık körlüğü” ola- tuk. Oyuncak Müzesi, her geçen yıl rine, çocuklara doğa sevgisini da başladık. Amsterdam’a gittik, an- musunuz? “Zeytin Hasadı”... Şim- rak tanımlanabilir. Birkaç örnek: büyüyen koleksiyonu ve her geleni aşılayan, iklimi anlatan bir mü- lattık. Daha önceki belgesellerde ol- di eğer zeytinden söz edeceksek, Parayı her türlü ahlaki değerin üzerinde görme- kendine hayran bırakan tasarımıyla ze... İklim krizi çok vahim, böyle duğu gibi orayı sadece kendi kültürü tablolardaki zeytinleri anlatmalı- yi veya bir erkeğin çok az tanıdığı bir kadın için Türkiye’nin benzersiz kültür değer- giderse gelecekte kar mar yağ- içinden bakarak anlatmadık. İlk mil- yız. Dizelerdeki zeytinleri... Bunları karasevdaya tutulmasını bir tür ışık körlüğü sa- lerinden biri şüphesiz. Ama Sunay mayacak kardeşim. li bisikletçilerimizden Cavit Cav’ın da doğru bir metinle, kurguyla, gör- yabiliriz. Mecnun’un Leyla’ya, Don Kişot’un Akın son elektrik faturası 13 bin TL 1928 Amsterdam Olimpiyatları’nda sellikle topluma sunmak gerekiyor. Dulcinea’ya bağımlılıkları bu duruma örnektir. gelen bu müzeyi kurup korumanın, pedal çevirdiğini de anlattık. Amster- Benim yaptığım o... Sabahattin Ali sı ilan edildi.” Şu cümledeki anlam- Avrupa’da belli zamanlarda Aristo’nun felsefe- tüm zorluklara rağmen yaşatmaya dam denince akla ilk bisiklet geliyor de var orada, Abidin Dino da... sızlığa bak! Bunu diyecek bir insan de, İbn-i Sina’nın tıpta, Newton’un ise fizikte söy- çalışmanın dışında kitaplar ya- tabii ki. Ve aynı şekilde Can varsa, burada bilimden yardım iste- lenebilecek her şeyi söylediği, artık aşılamayacak- zan, sahne gösterileri ya- EGE’NİN MADENİ: ZEYTİN Yücel’in bir bisiklete atla- meliyiz. Nedir o, psikiyatri... Çünkü ları görüşü hâkim oldu. Bu tutum da ışık körlü- pan (“Ben bir med- yıp Amsterdam’a git- u Zeytin bizim coğrafyamızda bunu diyen insanın akıl sağlığı yok- ğüdür, gelişmeyi engeller. Sayılan bu isimler ya- dahım” diyor ken- meyi anlattığı şiiri... çok önemli yeri olan bir değer şadıkları dönemde muhteşemdiler; ancak zaman tur kardeşim. Bunu söyleyen arka- disi için) ve bel- Bu hikâyeler ve aslında, ama biliyorsunuz zeytin daşımızın her kimse tedaviye ihtiya- içinde aşılmışlardır. geseller hazır- metinler üzeri- alanlarını madenciliğe açmak Bir futbol takımı için stadyumlarda, “Ölmeye, öl- cı var. Ona da yazık. layan çok yön- ne kurduk prog- istiyorlar... meye geldik!” diye bağıran taraftarlarda da yine bir lü bir yaratıcı. u Gençlik için ne düşünüyor- ramımızı. Ama Ne yazık ki devlet tarım politika- tür ışık körlüğü, patolojik bir bağımlılık vardır. Zaten onunla sunuz? İktidarın yoğun baskısı bir hasat şenli- larını önemsemiyor. Madencilik öne Işık körlüğünde az veri, bol muhabbet var. Bu bir araya geliş onları yıldırıyor mu sizce? Umut ği yapıyoruz, çıkarılıyor. Kaz Dağları’ndaki ma- durum nasıl ortaya çıkıyor? Işık körlüğünün ben- görüyor musunuz geleceğe dair? sebebimiz de bunu da Sunay den arama konusunda yapılan bü- ce iki temel nedeni vardır. Birincisi, az veriyle çektiği “Bilgi- Hepimizden daha cesur gençler... Akın’ın diliyle yük kıyımı, tahribatı unutmayalım. düşünme alışkanlığı edinmiş olmak ve pozitif bi- nin Işığında: Ay- Çünkü onların geçmişle ya da bu anlatmak istiyo- Zeytin de bunun bir parçası... Bu- lim mantığından habersiz bulunmaktır. İkinci ne- sistemin bozuk yanıyla ilgili göbek valık” belgeselini ruz. Zeytin kültürü- gün Türkiye topraklarının, ormanlık den ise çocuklukta anneye güvenli bağlanma ge- konuşmak. YouTu- bağı yok. nü, tarihini, Ayvalık’ı... tarım alanlarının yüzde 80’ine yakı- liştirmemiş kişilerin yetişkin olduklarında nesne be üzerinden izlenebilen Firma davet ettiğinde biz- nı maden sahası oldu, hatta bu oran u Sistemi değiştirecekler mi ilişkilerinde sorunlar yaşamalarıdır. (Bu konuyu belgeseli konuşmaya otursak da de içimizdeki o ukdeyi kendilerine için “yüzde 90” deniyor. Üstelik diyorsunuz? ilerde inceleyeceğiz.) laf lafı açıyor ve zamanın nasıl aktı- sunduk. “Gelin bu işi bu şekilde ya- bizde madencilik de olması gerek- Değiştirdiler bile. Artık hangi sis- ğını anlamadığımız bir güne evrili- palım” dedik. “Bizim de istediğimiz LİDERLER KARşISINDA Kö RLüK temden söz ediyoruz? Gençlik de- tiği gibi ileri ve gelişmiş anlamıyla yor sohbet. bu” dediler ve yola koyulduk. “Benim annem dünyanın en iyi annesidir, babam yapılmıyor. Madencilik olmasın de- mek, kök salmak demek. Köksüz da herkesi döver” düşüncesi, çocuklar için doğal ğil, ama madenciliğin koruma ku- bir ağaç ayakta durabilir mi? On- u Ayvalık hakkındaki belge- u Sanatla da iç içe bir kurgusu kabul edilebilir, ancak bu düşünme şekli ileri yaş- ralları, etik değerleri var. Biz, bizi lar, bizim kuşakların yapmış oldu- selinizin hikâyesiyle başlayalım. var belgeselin, değil mi? larda patolojiktir. Oysa tarihten bugüne pek çok Nasıl gelişti fikir, belgeselin çıkış yönetenlerin etik değerlerine güve- ğu hataları reddediyorlar, bizi, he- Ben bir eser, bir yapıt ortaya koy- kişi, seçtiği bir liderin gelmiş geçmiş en güçlü, en noktası neydi? mak, Ayvalık’ı tamamıyla res- nemiyoruz. Toplumu ve bu ülkenin pimizi reddediyorlar. Ne güzel ya... kahraman, en iyi insan olduğunu düşündü. Körlük- Birkaç yıl önce oğlum Ali Ozan geleceğini önemsediklerine inanmı- Gençlerin bize ihtiyacı yok, bizim samlar, şairler üzerinden anlat- lerin en tehlikelisi budur. ile birlikte bir kenti, bir bölgeyi baş- mak istedim. Mesela dün Musta- yoruz ki aldıkları kararlara güvene- onların hayallerine ihtiyacımız var. İnsanların güçlü gözüken bir lider karşısındaki, lı başına anlatan programlar yapma- fa Pilevneli’nin sergisindeydim. O lim... “Zeytin alanları maden saha- Gençlik demek, hayal demektir. donup kalmaya benzer abartılı hayranlıkları ışık körlüğüdür; ancak olayın asıl acı yanı, bu tür lider- lerin, karşılarında donup kalan, el pençe duran in- Dünyayı kurtarmak da yok etmek de bilimin elinde! sanları, tavşan avlar gibi avlamaları, onları fela- kete sürüklemeleridir. Tarih boyunca diktatörler, kendilerine hayran olmuş, ışık körlüğüne kapılmış kitleleri, kişisel çıkarları için kullanmışlardır. Ör- neğin Hitler kendisini, gözü başka hiçbir şey gör- Bilim yapılıyor mu? mez halde seven çocukları savaşa göndermişti. Kunta Kinte filminde beyaz efendi evli bir ka- azı kitaplar dö- nı nasıl birkaç saniyede yok ede- rın kafalarından geçenleri okuma- mayeye, “Siz me- üLKER dın olan Kizy ile zorla yatar. Onurlu bir kadın ne döne okunmak riz sorunudur. Günümüzün bilim ya hizmet eden şeyler. rak etmeyin, biz olan Kizy bundan çok rahatsız olur, ancak siya- İNc E içindir. Ben Ge- insanı psikologla engizisyoncu ka- HHH bir çare düşüne- hi kocası, “Olabilir, o bizim efendimiz” der. Be- orge Orwell’ın rışımı biridir, yüz ifadelerinin, el Geçenlerde bir Türk öğrencinin bi- ceğiz” mi demek inceulker@ yaz efendinin ak beyaz yüzü bu kocanın gözleri- B1984’ünü -kendim kol hareketlerinin ve ses tonları- limsel bir makalesinin NASA dergi- istiyorlar? gmail.com ni kamaştırmıştır. çevirdiğim halde- zaman zaman, nın anlamını en küçük ayrıntısı- sinde yayımlandığını okudum. Gü- Ama ben Dünyada efendilere, liderlere yönelik bu tür orasından burasından okurum ve na kadar araştırır, ilaçların, şok te- zel elbette, ama konusu ne? Şimdi gerçek bilim ışık körlüğü örnekleri çoktur. Örneğin liderlerine şaşar şaşar kalırım. Orwell, o ro- davilerinin, hipnozların ve beden- yanlış bir şey söylemeyeyim, gali- adamlarına gü- hayran bazı erkeklerin, “Karımı istese ona gön- manda bilim olarak artık yalnızca sel işkencenin doğruyu söyletme- ba küresel ısınmanın yaratacağı ku- veniyorum. Sermaye hemen, hız- deririm” dedikleri, bazı kadınların ise “Beni is- silah endüstrisine yarayacak ça- deki rolü konusunda deneyler ya- raklık ya da susuzluk sorununa kar- la kâr etmek ister, oysa bilim tese, çocuklarımı, kocamı bırakıp koşarım” de- lışmalar yapıldığını, kafası icada par bazıları da giderek daha büyük şı hangi gezegene giderek nasıl bir adamları hiçbir zaman yakın ve dikleri görülmüştür. Bu anlayış Eski Roma’da da ve bilime yatkın olanlara, bilim patlama gücüne sahip daha geliş- çare bulabiliriz gibi bir şey... doğrudan amaçlar için bilim yap- vardı. Anlaşılan erkeklerin tarihi, “history”, top- yapmak isteyenlere, oyalansınlar, kin bombalar hazırlamakla uğra- Yerkürenin canına okuyanlar bu mazlar. Hatta çoğu zaman, neye lumların olağanüstü güç atfettiği falluslar üzerin- kendilerinin bilim yaptığını san- şır; bazıları da bütün antibiyotikle- tür bilimsel araştırma tasarıların- yarayacağını düşünmeden araş- de yükselmiştir. sınlar diye sunulan tek çalışma re bağışık hastalık mikropları bul- dan cesaret alıyorlar mı acaba di- tırma yaparlar ve çoğu zaman bu ATATüRK HAYRANLIğ I IşIK Kö RLüğü Mü? alanının bu olduğunu söyledikten ma peşindedir ya da bir üsse bağ- ye kuşkulanıyorum. Çünkü o ta- çalışmaların yararlı sonuçları yıl- sonra şunları ekliyor: lı olan gemilerin tersine, bir üs- lancıların gözükaralığına ve akıl lar sonra alınır. Güçlü liderlere temelsiz ve aşırı hayranlık duy- manın ışık körlüğü olduğunu ileri sürdük. Bu du- “İçinde yaşadığımız günlerde se bağlı olmayan, bağımsız şekil- almaz bencilliğine bir yanıt bula- HHH Okyanusya’da (yani romandaki de uçabilen uçaklar yapmaya ça- mıyorum. Daha çok ve daha ça- Yer çekimini bulurken rumda aklımıza, Atatürk hayranlığının da bir ışık körlüğü olup olmadığı sorusu gelmektedir. kurmaca ülkede) geçmişteki anla- lışır; daha başka bazıları da vardır buk para kazanabilmek için “Bat- Newton’un aklında herhalde Elon mıyla bilim artık neredeyse yapıl- güneşin ışınlarını uzayda binler- sın bu dünya” demek ne demek- Musk gibi turistik uzay seyahatleri Kanımca faşizm, komünizm, liberalizm bi- rer dogmatik ışık körlüğüdür. Ancak Atatürk’ün mıyordur... ‘Bilim’ sözcüğü zaten ce kilometre ötelerde asılı duran tir?! Sular tükeniyor, tükensin; de- düzenlemek ve para kırmak yoktu. yoktur... Dahası, herhangi tekno- merceklerden geçirerek bir odakta nizler, ırmaklar, göller, topraklar Edison’la ilgili de hoş bir anı var. kastettiği anlamda Kemalizm, dogmatik bir izm değildir. Atatürk eğer, “Sonsuza kadar benim lojik bir gelişmenin meydana gel- toplamak ya da yeryüzünün mer- kirleniyor, kirlensin; hava zehirle- Edison gramafonu icat ettiği za- mesi, bu gelişmenin ürünlerinin kezindeki ısıyı kullanarak yer sar- niyor, zehirlensin! Dünya yok ola- man, ne işe yaracağını pek kesti- görüşlerimin, yaptıklarımın peşinden gidin” de- seydi, ortaya dogmatik bir izm koymuş olurdu. ancak insanların özgürlüklerini kı- sıntıları yaratmak gibi uçuk işler- cak, olsun! rememiş, soranlara, ölüm döşeğin- sıtlamakta kullanılabilecek olma- le uğraşırlar.” HHH deki insanların son sözlerini kay- Oysa bunu dememiş, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir; benim bugünkü görüşlerim, ya- sına bağlıdır. Partinin [amaçların- HHH Bilim, kamu kaynaklarıyla destek- detmeye yarayabilir, demiş. Daha dan] biri de yeryüzünde bağımsız Bu uğursuz öngörüleri okuduktan lenmiyor artık, bunu biliyoruz, genel- sonra gramafonun müzik kaydet- rın bilimle çelişirse, bilimi tercih edin” demiştir. Bence bu önerisi, onu merkez alan bir ışık körü düşünce olasılığı diye bir şey bı- sonra insanın aklına ister istemez, in- de özel sermaye tarafından destekle- mek için kullanılmaya başladığı- rakmamaktır. O yüzden partinin sansız hava araçları, cep telefonla- niyor, böyle olunca da sermayenin nı duyunca çok içerlemiş, kendini olmamak için yeterlidir. Çözüm: Işık körlüğü nasıl giderilebilir? İnsan- halletmesi gereken iki sorun var- rı, internet, e-posta, Google, Face- bilimi yönlendirmeye çalışmaması hakarete uğramış gibi hissetmiş. dır. Bunlardan birincisi, bir başka book, Twitter vb. hatta Covid geli- düşünülemez. Bazı bilimsel araştırma Gerçek bilim adamlarının “yarar” ların ışık körlüklerini giderecek en iyi merhem pozitif bilimdir, yalnızca bilimle onurlu kitle- insanın kafasından geçenleri, nasıl yor. Bunların hepsi, evet, Orwell’ın konularından bunun için kuşkulanı- düşüncesiyle, bilimi hemen para- öğreniriz sorusuna yanıt bulmak; sözünü ettiği o uğursuz amaca, in- yorum. Acaba, diyorum, araştırma- ya dönüştürme hayalleriyle bir şey ler ortaya çıkabilir. Haftaya bilim ve insan onu- ru konusunu ele alacağız. ikincisi de birkaç yüz milyon insa- san öldürmeye, casusluğa, insanla- cılar, bilerek ya da bilmeyerek, ser- yaptıkları pek görülmemiştir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle