02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 21 MART 2021 1765’te Paris’te açılan Boulanger. Salgınla birlikte iyice özledik Restoranlar: Şifa merkezleriydi önceleri Etkilemedik sektör bırakmadı ama şu salgının en çok vurduğu kesim restoranlar olkenleri iyileştireceğini söylüyor. Latince cümlede bana yakın gelen tek sözcük de “stomacho” bu arada. İngilizce’deki stomach (mide) yani. du gerçekten de. Şimdi tam Boulanger’inki bir yeniolarak olmasalar da açıklar lik tabii. Ama yerini aldığı esama uzun zamandır kapılakinin emekçilerini yok eden rı kilitli kaldı. Yaşamımızda ne kadar önemli bir yeri MUSTAFA K. bir yenilik. Evlerinde yemek pişirme olanağı olmaolduğunu, değerini bilmediERDEMOL yanlara küçük ücretler karşığimiz birçok alışkanlığımızlığında yemek hizmeti sağladan zorunlu olarak uzaklaştığımız şu salgın günlerinde Gastronomi yan mekânlar vardı Fransa’da. “İyileştiren” anlamına gedaha iyi anladık. Sadece yiyip içmek için değil, bildiğin sosyalleşmek için de gidiyormuşuz meğer. Hatarihini severim; her anlamda len “Traitör”ler denirdi bunlara. Boulanger’i mahkemeye verdiler ancak kaybettiler. İtalya’da restoran anlamıyatımızda olmasa ne olurdu diye ileride sorulduğunda verilecek yanıtımız var ar“lezzetli” çünkü. Ama na gelen Trattore bu sözcükten gelme demek ki. Ama yine de bana sorartık. Hayli yaşadık eksikliğini. hep içinde sanız Boulanger ilk restoran Hani hiç bilmesek belki aldırmazdık ama biliyoruz işte, yıllarca gittik çünkü. 20. yüzolduğumdan restoranların sahibi değildi belki de. Oxford Eş Anlamlı Kelimeler Sözlüğü’nde aşevi vs. anlamıyılın başlarında Orta Asya’da, İran’da yaşasaydık böyle bir eksiklik duymayacaktık. Söz başlangıcından na gelen 16. yüzyıldan kalma beri hayatımda sözcükler var çünkü. Bir de hem Roma hem de konusu yüzyılın başlarına kaolduğunu Çin Antik uygarlıklarında budar oralarda bildiğimiz anlamda restoranlar yoktu çünkü. Bulunanlar da sadece büsanıyormuşum meğer. günküne benzer restoranların olamayacağına da inanamıyor insan. Mutfak konusunyük kentlerdeki aşevleriydi. da hayli kafa yoran uygarlıkBu konuda size sıkı bir kitap lardı bunlar çünkü. Denir ki önerebilirim. (Ben sadece siöyle sadece zenginler, seçkinyaset bilimci diye bilirdim ama ciddi de ler için de değil, satmak için ürünlerini pabir gastronomi tarihçisiymiş meğer) Sami zara getirenlere yol kenarında hizmet veZübeyde’nin Ortadoğu Mutfak Kültürü’nü ren mekânlar vardı. Bu restoranın belki de edinin bence konuya ilginiz varsa. ilk biçimidir. RESTORAN ET SUYU ASLINDA Tamam, han olgusu hep vardı. Yemekler ortak masada servis edilirdi. Mönü yokŞu restoran (restaurant) sözcüğü de hay tu haliyle. Kimi kaynaklara göre hanlarda li ilginç. Bir mekân adına nasıl dönüşmüş yemekleri yapanlar çoğunlukla kadınlarbilemem ama aslında et suyuna verilen bir dı. Belki de ilk Şef de bir kadındı, kim biisimdi bu. Sağlığa çok yararlı sloganı eşli lir? Büyük, kalabalık şehirlerde yemek piğinde piyasaya sürülen et sularının satıldı şirmek, saklamak için çok fazla alan yoktu, ğı mekânlara “restoran” içmeye giderlerbu yüzden ortak mekân düşüncesi popüdi. Döne dolaşa demek ki bugünkü anlaler hale geldi. Bugün olduğu gibi o gün de mına ulaşmış. Yeri gelmişken hep şu me hanlarda, aşevlerinde yemek yiyenler sosrak ettiğim Bistro sözcüğünün de bir anla yalleşmiş de oluyorlardı herhalde. mı olmadığını, belirteyim, öyküsü de hayli Gastronomi tarihini severim; her anlamda tuhaftır. Bistro, biliyorsunuz tabii, ilk ola “lezzetli” çünkü. Ama hep içinde olduğumrak Fransa’da ortaya çıkan basit, ucuz ye dan restoranların başlangıcından beri hayamekler sunan küçük restoranlardır. “Bist tımda olduğunu sanıyormuşum meğer. Bir taro” kelimesi, Rusça’da hızlı anlamına ge rihi olabileceği aklıma bile gelmedi bu yüzlen “bwystra”dan türeme. Rus ordusu, Na den. Nasıl özlediysem restoranları tarihine polyon savaşı sırasında Fransa’yı işgal etti sardım şimdi de. Olacak şey değil. ğinde, Rus askerleri gittikleri küçük restoranlarda garsonlara “Bwystra!” diye seslenirlerdi. Mekân sahipleri tutmuş demek İlk restoranın ana mönüsü çorbaydı. ki bu sözcüğü. Zamanla hızlı servis yapılan yerler olduğu vurgulansın diye de mekânlarına bu adı veren hayli girişimci olmuş. Bildiğimiz anlamda ilk restoran 1765’te Paris’te Boulanger adlı bir girişimci tarafından açıldı derler. Kurnaz bir zat olduğu anlaşılıyor. Restoranını açtığında dini bir de slogan bulmuş mekânı için. Latince bir slogan bu: “Venite ad me omnes qui stomacho laboratis et ego vos restaurabo.” Tabii anlamıyorum ne dendiğini ama cümlenin İsa’nın Matta Restoranlardan önce eğlence ve yemek merkezi hanlardı. 11.28’de geçen sözlerine atıf olduğunu kaydetmiş, bırakmışım öyle. Notlarıma bakınca fark ettim. Düşüncesizlik etmişim tabii. Anlamını neden not almamışım, hayret? Neyse. Hani var ya İsa’nın “Bana gelin, ağır yüklerle gelin, gelen herkesi dinlendireceğim” sözü. Onu çağrıştırır şekilde Boulanger de faydasına inandığı et suyunu satmaya çalışırken, tıpkı İsa gibi, mide ağrısı çeBİ DÜNYA İNSAN DEVAMLILIK HATASI ‘The United States vs. Billie Holiday’ ve ‘Judas and the Black Messiah’ Siyah sinemanın 2 çarpıcı örneği JudasandtheBlackMessiah EMRAH KOLUKISA Altın Küre ödüllerinde oyuncularıyla öne çıkan “The United States vs. Billie Holiday” ve “Judas and the Black Messiah” adlı filmleri son dönemde birbiri ardına güçlü örneklerini izlediğimiz siyah sinema kanonuna eklenen iki yeni yapım. Şubat ayının son gecesi yapılan Altın Küre ödül töreninde En İyi Kadın Oyuncu (Drama) ödülünü alan Andra Day ve Yardımcı Rolde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Daniel Kaluuya isimleriyle öne çıkan iki film bir süredir, deyim yerindeyse, altın çağını yaşayan siyah sinemanın iki yeni örneği. İkisi de gerçek olay ve kişilerden hareketle çekilen ve belli açılardan benzer olay örgülerini taşıyan filmler olan “The United States vs. Billie Holiday” ve “Judas and the Black Messiah” bir yandan da 20. yüzyıl ABD tarihinin ve siyahlara uygulanan sistematik zulmün de izini sürebileceğiniz yapımlar. Biri 1940’lı ve 50’li yılların ABD’sinde, diğeri ise 70’li yılların başlarında yine ABD’de geçen bu filmleri sırayla ele alalım. FBI, KARA PANTERLERE KARŞI 25 Nisan’da sahiplerini bulacak 93. Oscar Ödülleri’nde 6 dalda ödüle aday olan “Judas and the Black Messiah” ile başlamak istiyorum, her ne kadar kronoloji tersini zorlasa da. Açıkçası Shaka King’in yönettiği filmi kendi adıma daha çok beğendim ve zamanın sınavına da daha dirençli olacağını düşünüyorum. Kara Panter örgütünün liderlerinden Fred Hampton ile örgüte sızan ve FBI için çalışan Bill O’Neal’in iki ayağını oluşturduğu gerçek bir hikâyeyi anlatan film Chicago’da çeşitli muhalif unsurların bir araya gelerek nasıl beyaz iktidar için bir tehdit oluşturduğundan hareketle kuruyor dramatik çatısını. Bu durumu kendi paranoyak bakış açısı ile (hep bir Kara Mesih’in geleceğine inanan) ele alan FBI Direktörü J. Edgar Hoover’ın talimatları doğrultusunda Kara Panter örgütünün içine bir muhbir yerleştirmek için harekete geçen Özel Ajan Roy Mitchell basit bir araba hırsızlığı suçundan enseledikleri bir siyahı serbest bırakmak karşılığında kullanmaya karar verir. Kara Mesih rolünde Fred Hampton (Daniel Kaluuya), Judas yani hain rolünde ise Bill O’Neal (Lakeith Stanfield)... Filmin nasıl sonlandığına dair bir ipucu vermek istemem ama siyah tarih tahmin edebileceğiniz gibi çok da iç açıcı bir şekilde yazılmıyor bu olayda da. New York doğumlu yönetmen Shaka King henüz ikinci uzun metrajlı filmiyle yılın en dikkat çeken yapımlarından birine imza atıyor doğrusu. En İyi Film ve En İyi Orijinal Senaryo gibi dalların yanı sıra iki başrol oyuncusunun da Yardımcı Rolde En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar’a aday olduğu film (ki Daniel Kaluuya bu dalda Altın Küre’yi almıştı) özellikle kalabalık sahnelerdeki (örgütün halka açık toplantıları, başka örgütlerle olan gerilim yüklü buluşmaları, vb) ustalıklı anlatımı, neredeyse kusursuz görüntü yönetimi (bu dalda Sean Bobbit de iddialı adaylardan) ve bir “ensemble”a yakışan uyumlu, üst düzey oyunculuklarıyla kolay kolay unutamayacağınız anlar sunuyor. DEVRIM YARATAN ŞARKI Billie Holiday’in başından geçenler de Fred Hampton’ınkine benziyor birçok açıdan. Yine FBI için çalışan ve Holiday’in yakın çevresine sızarak ona ihanet eden bir siyah var bu hikâyede de. Bütün mesele ise Billie Holiday’in 1939 yılında kaydettiği ve siyahların lincine dair son derece gerçekçi ve dinleyeni kursağından yakalayıp bırakmayan “Strange Fruit” (Tuhaf Meyve) adlı şarkıyı konserlerinde ısrarla söylemeye devam etmesi. Onu bir şarkı yüzünden hapse atamayacağını bilen ama şarkının devrim yaratacak denli etkili olduğunun da farkında olan FBI’ın en büyük kozu ise Holiday’in eroin bağımlılığı oluyor ve genç kadını bu yolla cezalandırıyorlar. Hayatına giren erkeklerin hoyratlığı da (ki kendi anlattığına göre daha 10 yaşında tecavüze uğruyor) gitgide dibe çekiyor onu ve erken yaşta veda ediyor hayata, caz aleminin belki de bu en etkileyici sesi. Kendisi de Grammy ödüllü bir şarkıcı olan ve Altın Küre’de En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alan Andra Day’in birinci sınıf bir performans sergilediği “The United States vs. Billie Holiday” daha önceki Billie Holiday biyografisi “Lady Sings the Blues”tan daha iyi belki (ki orada da Holiday’i canlandıran Diana Ross’un performansı filmin en iyi yönüydü) ama son tahlilde Holiday’in hikâyesini tam anlamıyla aktarmakta aciz kalıyor. Lee Daniels siyah sinemanın önemli isimlerinden biri şüphesiz (sadece “Precious” bile yeter) ancak bu sefer ele aldığı karakterlerin derinlikten yoksunThe United States vs. Billie Holiday luğu, sadece “Judas and the Black Messiah” ile karşılaştırıldığında bile (iki filmdeki FBI ajanlarına bakın en azından ya da diğer yan karakterlerin hikâyedeki ağırlığına) size bir şeylerin eksik olduğunu hissettirecek denli bariz. Kamera Andra Day’in üzerinde olduğu müddetçe sorun yokmuş gibi görünebilir (ve gerçekten sesinin Billie Holiday’e bu kadar benzemesi ayrıca müthiş bir şey) ama filmden aklınızda kalan tek şeyin o olması da üzücü aslına bakarsanız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle