26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 MART 2021 7 Biraz annemden söz etmek istiyorum, feminizmi bildiği yoktu ama sağduyusu vardı Kurban mı kahraman mı? ÜLKER INCE Cumhuriyet gazetesi Pazar eki sorumlusu Hilal Köse, geçenlerde, Pazar eki yazarı Elçin Poyrazlar’ın yeni çıkan romanı dolayısıyla kendisiyle bir söyleşi yapmıştı. O söyleşide Hilal Köse, E. Poyrazlar’a, “Kadınları kurban olmaktan çıkarıyorsun” diyordu. E. Poyrazlar da kadınların hep kurban olarak gösterilmesine karşı olduğunu belirtiyordu. Bunu okuyunca, “Ah, annem yaşıyor olsaydı ve bu sözü duysaydı bayılırdı,” dedim. HHH Annemin feministlik falan bildiği yoktu ama sağduyusu vardı, bağımsızlık ve özgürlüğe bayılırdı, insana yakışan en önemli özelCemile Müdüroğlu liğin özgüven ve onur olduğuna inanırdı. Kurban olmayı kabul etmeyi onuruna yediremezdi. Hatırlıyorum, yanılıp ağlamaklı bir sesle uğradığım haksızlıklardan yakınacak olsam beni hemen sustururdu. “E, sen de şöyle yapsaydın” derdi. Annemi biraz anlatmam gerekiyor. HHH Bulgaristan doğumlu ama Batı Trakya’da, Gümülcine’de büyümüş. Orada Türk azınlık çok kapalı yaşayan bir toplumdur. Annem reşit olunca annesi hemen bir kıyıda hazır ettiği çarşafı ona giydirmek istemiş. Annem itiraz etmiş, “Bu çok sıkıcı bir şey, giymek istemiyorum” diye. Ama sonunda giyip çıktığını söylerdi, tam biz hayal kırıklığına uğramışken, yarı yolda nasıl çarşafı çıkarıp koltuğunun altına sıkıştırarak eve döndüğünü eklerdi, rahatlardık, gülerdik. (Örtünmenin özgürlük olduğunu, annem gibi bağımsız ruhlu birine kimse kabul ettiremezdi!) Geçmişiyle ilgili anılarda annem bizim için uzak ve hayali bir masal kahramanıydı ama bir de gerçek zamanlı, gerçek bir insan olarak annem vardı. Bütün komşularının çok sevdiği, çok saydığı, zekâsına, hayat deneyimi ve birikimine, sözüne çok güvendiği, akıl hocası gibi gördüğü annem. HHH Bazen komşu ziyaretlerinden döndüğünde biraz öfkeli olur, kadınlar boş boş oturup yoksulluktan, yazgılarından, özellikle de çaresizliklerinden, yapabilecekleri hiçbir şeyin bulunmadığından yakınmışlarsa evde onlara söylenirdi. Yoksulluktan yakınan bir kadına, örneğin, “Gel, sana eldiven örmeyi öğreteyim, satar ikiüç kuruş kazanırsın” dediğini ama kadının bu öneriyi gülünç bulduğunu aktarırken öfkesi iyice artardı. “Yapabileceği hiçbir şey olmamayı” asla kabul etmezdi. İnatla “İnsanın her zaman kesinlikle yapabileceği bir şey vardır,” derdi. O böyle deyince karşı çıkamazdık çünkü kendisi gerçekten de yapabileceği hiçbir şey yokken, duyanın gözlerini yaşartacak şeyler yapmıştı, yakınıp oturmak yerine. E. Poyrazlar da sanki annemle ağızbirliği eder gibi, kadınlar için, “Kurban olan da bir noktadan sonra kendi gücünü toplayıp kaderini değiştirmek için ipleri eline alabilir diye düşünüyorum” demiş. Şimdi ezbere konuşmayayım, gerçekten de yapabileceği hiçbir şeyi bulunmayan kadınlar vardır belki, bunu kabul edeyim. Onlara o koşulda bile (annemi kızdırmak istemiyorlarsa) yapabilecekleri bir şeyler bulunduğunu hatırlatayım. HHH Annem olsa kadın hakları için savaşan o yararlı örgütlerde çalışanlara ne derdi bakın: Kadınların sorunlarıyla ilgilenmeniz, kadınlara destek olmaya çalışmanız çok iyi ama onlara gerçekten iyilik etmek istiyorsanız yapabilecekleri bir şeyin daha bulunduğunu öğretin. Deyin ki, kadınlar çalışmamalıdır, gülmemelidir, ortalıkta görünmemelidir, evlerinde oturmalıdır, gebeyken sokağa çıkmamalıdır gibi şeyler söyleyenlerin partisine asla oy vermeyin, siz vermezseniz o partileri göçertirsiniz. Kadın erkek eşitliğini, kadının toplumda, çalışma hayatında erkekler kadar yeri olduğunu, asla eğitimden yoksun bırakılmaması gerektiğini savunan, ‘Kızlarınızı okutun’ diyen partilere oy verin. Bunu da yapamayacak değilsiniz ya! Fotoğraf: Vedat Arık Tiyatro sahnesinden ve ekrandan tanıdığımız sevilen oyuncu Bülent Şakrak’ın Yol albümünde 11 türkü var Canımı Bülent Şakrak, yakın zamanda Yol albümüyle selamladı türkü dostlarını. Albümde eşi Ceyda Düvenci ile birlikte iki eseri seslendirmiş. Anadolu’nun kalbinden çıkan türkülere kendi nefesini katmış. Şimdi, içinde türkülerin olduğu bir anlatı üzerinde çalışıyor, pandemi izin verirse sahneleyecek. Şakrak’la türkülere dair minik bir sohbete imza attık. u Albümünüz hayırlı uğurlu olsun. İsmi de çok güzel: Yol. Yol ne ifade ediyor sizin için? Yol gelip geçtiğimiz bu âlemde tattıklarımız, tadına vardıklarımız. Yol eşim, işim, aşım, ailem, çocuklarım, annem, babam, türküler. Yol nefesim, inancım, yol bütün bunlar. Yol çok şey ifade ediyor. Haddi aşma cesareti yol... O yüzden albümün adı Yol... u Albümdeki türküleri nasıl seçtiniz? Seçtiğimiz eserlerin her biri zaten çokça dinlediğim türküler. Aykut (Gürel) ağabey eksik olmasın, Hasan (Saltık) ağabeyle beraber, repertuvar danışmanımız Hasan Saltık albümde, Aykut abi de listeyi hazırlamam için bana izin verdi. En çok sevdiğim eserleri albüme koyup, nefeslendirmeye çalıştım. acıtan sevgisizlik u Ben memleket dolayısıyla Karadeniz ezgilerini birazcık daha çok sevdim... Karadeniz türkülerini tabii ki ben de çok seviyorum. ‘Ben Denizde Bir Gemi’, özellikle Cengiz Özkan sayesinde âşık olduğum türkülerden bir tanesidir. İmera Fera’yı Ceyda ile birlikte okuduğumuz için tabii ki onu çok seviyorum, ilk günden beri, ilk duyduğumuz andan beri çok seviyoruz zaten. Türkülerin birini diğerinden ayıramıyorum çünkü orada Neşet dedem var, Mahsuni babamız var, orada Davut Sulari babamız var, hepsi birbirinden kıymetli, hepsini çok seviyorum. CEYDA ILE HEP SÖYLÜYORUZ u Ceyda Hanım’ın sesine de bayıldım. Birlikte daha çok söylemelisiniz kesinlikle. Albümün sürprizlerinden… Nasıl tepkiler geldi size? Biz Ceyda ile evde de şarkılar, türküler söyleriz zaten. Benim yazdığım ve Ceyda ile sahnelediğimiz bir oyunumuz var: Hanım&Efendi. Oyun için Hüsnü Arkan ağabeyim sağ olsun bize Hoşgeldin isimli eseri vermişti. Uğur Akyürek’in bir düzenlemesi ve bestesi vardı oyunda, biz iki şarkıyı çokça seslendirmiştik. Birlikte şarkı söylemeyi seviyoruz. Fena tepkiler almıyoruz, insanlar da seviyorlar. Açıkçası bu bizi zaman zaman şımartıyor, çokça mutlu ediyor, herhalde söylemeye de devam ederiz. Şarkı türkü söylemek şahane bir şey! Biz söyleyelim ki çocuklarımız da söylesin, herkes, bütün dünya şarkılar söylesin! u Türkü deyince Anadolu’nun zenginliği geliyor insanın aklına ama bir yandan da memlekette acı çok... Ülkeye bakınca ne hissediyorsunuz? Ben türkülerin bizim dualarımız olduğunu düşünüyorum. İçinde çokça önemli öğüt var, önemli söz var. İnsan olmaya dair bir sürü yol var içinde. Dediğim gibi Neşet babalar, Mahsuni babalar, bir sürü şey söylemişler vaktiyle. Pir Sultanlar söylemiş çokça. Türküler bu ülkenin en önemli, en olumlu parçası bence. İçinde hüzün de var ama o hüznün bile anlattığı bir şey var. Ülkede çok fazla sorun var, fakirlik var, ziyan var, sevgisizlik var. Birbirini sevmeyen, birbirinden ayrılmış çokça insan var. Aslında sevmeyi becermek çok da zor değil. Türkülerde bunlarla ilgili çokça öğüt var. Söylenecek çok şey var. Üzülen bir topluma dönüştük iyiden iyiye... İnsanlar mutsuz, tabii ki pandeminin çok etkisi var. Alışık olmadığımız bir yerden sınanıyoruz. Ama benim en çok canımı yakan şey galiba sevgisiz bir toplum olmamız. Kimsenin kimseye tahammülü kalmadı. Sevmek aslında düşmanlıktan kolay. En çok canımı acıtan sevgisizlik... u Oyunculuk da sormak istiyorum, Sefirin Kızı dizisinden ayrıldınız, ileride hangi projelerde göreceğiz sizi? Çok mutlu çalıştığım, şahane insanlar kazandığım bir iş oldu Sefirin Kızı. Arşivimde sevdiğim en önemli işlerimden biri olarak kalacak. Önümüzde tabii ki yeni işler var. Kendi üreteceğimiz işler de var, üretilmiş hikâyelerin içine de gireceğiz. Mayıs ayında Netflix’te bir işe başlıyorum ama duyurusunu benim yapmam doğru olmaz. Albümle ilgili Aykut abiyle ve değerli menajerim Handan Taşkın’la üzerinde çalıştığımız bir tiyatro projemiz var. İçinde türkülerin olduğu bir anlatı... Hayalim, umarım yaşama geçirebiliriz. Ve çalışmaya durmaksızın devam edeceğiz, üretmeye, yeni şeyler bulmaya... Hangi türküler var? Albüm, Haydar Haydar, İmera Fera, Ağlama Yar, Göçmen Kızı, Derde Düştüm, Ağlasam mı? Eklemedir Koca Konak, Kirpiğin Kaşına, Hü Dost, Yoğurt Koydum Dolaba, Ben Denizde Bir Gemi’den oluşuyor. Şakrak eşi Ceyda Düvenci ile birlikte İmera Fera’yı ve Göçmen Kızı’nı söylüyor. İmera Fera’ya takıldım ben, kaç kez dinledim hatırlamıyorum. Şakrak başlıyor, “Habu kızın evinin kapıları döşeme, bıraktım işi gücü düştüm yarin peşine, köyümün en güzeli, yüreğimin ateşi, dağlarımın güneşi İmera Fera”, ardından Düvenci şarkıya giriyor: “Kaldı mı böyle adam, gece ışıktır odam, bu adam benim sevdam İmera Fera...” Şahane bir tatlılıkla bitiyor şarkı, şiddetle tavsiye olunur. İNANALIM MUHTEŞEM OLSUN u Tiyatroyu özlediniz mi peki? Çok sıkı bir tiyatrocu olarak bu konuda neler söylemek istersiniz? Tiyatrolar da online yayımlanıyor artık… Özlemez miyim? Tiyatroyu çok özledim. Ben meslek hayatımda birçok arkadaşım var benim gibi, konservatuvar öncesinden amatör hayattan beri, pandemi olana kadar tiyatrosuz hiç kalmadım. Bazı sezonlarda iki, üç oyun bile oynadığım oldu, 22 senelik meslek hayatımda. Çok önemli ustalarla çalışma şansım oldu. Tiyatroya çok büyük bir aşk duyuyorum o benim yoldaki en önemli hikâyelerimden biri, bana asıl yolu açan... Sahneye çıkmak istiyorum, üretmek istiyorum, meslek bana kendi yazdığım oyunu oynama şansı bile verdi. Online işler tiyatronun ne kadar yürekli bir sanat dalı olduğunu gösteriyor bence. Tiyatrocular durmazlar. Dünya kapansa tiyatro devam edermiş gibi geliyor bana. Çok özledim ve biraz canım da yanıyor bu konuyla ilgili... u Siz bu süreçte durmadan üreten isimlerden biri oldunuz, böylece salgından daha az etkilendiğinizi söyleyebilir miyiz? İlk hissettiğim şey çok büyük bir korkuydu. O korkuyu atlatmak çok ciddi zaman aldı. Çocuklar çok şaşkınlar. Bütün çocuklar çok acayip bir hal aldı. Ama gariptir herkes şimdi buna alışıyor, biz de alışıyoruz. Biz karıkoca durmaya alışık tipler değiliz, hep üretmeye çalıştık. Durmaksızın çalışıp, arayıp bulup, kendimizi değiştirip, kendi ihtiyaçlarımızı karşılamak durumunda olan bir aileyiz. Üretim bizde hiç bitmedi. Bunun artılarını yaşadık ama pandemiden çok etkilendik tabii. Bir defa ruh sağlığımız etkilendi her şeyden önce. u Sizce salgın bitince dünya daha iyi bir yer olacak mı? Çok istiyorum bunu. Duam, hayalim bu yönde, çok dua ediyorum bunun için. Umarım harika karşılıklar alarak çıkarız, umarım muhtemeşem olur. Gidecek evet, inanacağız buna, dünya şahane bir yere gidecek, biz bundan kurtulacağız, umarım. HİLAL KÖSE Bülent Şakrak, Yol adlı albümünde en sevdiği türküleri seslendirmiş. Aykut Gürel Presents imzası taşıyan albüm, ‘Neşet dedeye, Mahsuni babaya’ da bir selam çakıyor. Şakrak ve Düvenci, pandemiden önce Hanım&Efendi oyununu sahneliyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle