06 Ocak 2025 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

! 8 Kadıköy, yalnızlık, çığlık çığlığa bir kadın hilal köse TEMA Vakfı’nın katkısıyla, Türkiye İş Bankası Kültür 7 ŞUBAT 2021 Begonvil Yayınları’ndan çıkan Türkiye’nin Bütün Ağaçları ve Çalıları kitabı, odunsu bitkilerin adlarına, türlerine ve nerede bulunduklarına ilişkin temel Doğaseverler için ağaç ve çalı külliyatı 1 K uru soğuk derler ya, soluk almakta güçlük çeker insan, yüzü yanar, öyle bir günde Kadıköy Boğa’dan, Moda’ya doğru koyuldum yola. Salgın günlerinde birbirine bakmaktan çekinen insanlar, giderek daha kuşkucu, söylemesem olmaz, muhbir kılıklı görünüyordu. Tramvay yolu sağlı sollu sokak satıcılarıyla doluydu, korku esir almıştı herkesi, adımlar hızlı, bakışlar ürkekti. Bereket uzaktan davetkâr bir şarkıcı kadın sesi işittim, sanki sarıp sarmalayacaktı beni müzik, yaklaştım. Yok, içimi sızlatan derin boşlukla karşılaştım. 5 Y azar, “her gördüğünü kayıt altına almak ister” diye düşündüm, kime ne benim hislerimden, hatta varlığımdan. Açlık tutsak etmişken herkesi, böyle içli sözleri okumaya kimin zamanı olacak ki. Yine de, Mehmet Ayvalıtaş Meydanı’na gelip de banklarda oturan gençleri görünce gülümsedim. Kim bilir aklımızdan geçenleri; şu insanlar ne düşünür biraz sonra nereye gidecekler, hangi sevgili birbirinin izini kaybedecek; unutkanlık hepimizi birden nasıl ederli haykıgirdabında boğacak, bilmek mümrıyordu kakün müdür? 2 K 6 J hPdnbpamgrolsggrmnlkrzddrkugttimzaoeıseiiaaliüaaeiaülöieaaeotömarçyırsnndu,naüüeh.r,nmçlnyrrryzdd,yaakanmşeiylzziünüKmçomagtarapsenltersigvtaiiioilec.maehml.’rrksninoayht,aröaeçbilürutt,ılkBüyaTadrelaladern.iryazadsayydoekiualehekdnertieıOelnekeküdkereoceyrrznağnılıendkkeotaaniyğkıağ.drpıgyö,gusoançrhedkr.atnibcadaiokieıaessnükylmelılnlbanrıaSuslnekadaokniaalllünkçaaeasmdeokıımaellnnellelyasc;dnnrn,laamaslgivikrdçseıbilndaubkssrzoırbaegdddşlçeıiaaırunıda,kmüeanenıntkkkieieoirbrskvpırınrsrdmiztdtladkveamağhishnuatt.adaeaadailekieeraneakaraü,zkmerüLyröut,,,uh,aç,iossıolunakdrbarıiakzpo“’ldedayKElEaekkaariUNalankogssnmbRVeşokradlölŞliErammayıirrıUrRücraırzüNdaaiyşaAişlbıKhüYaykpneayASiaanzda,nonraELenriabzblnrmVEmneı.aleiş”EMoarirırldıRtşilkııneisnıeı“Tbeirkoodtthltldnskt“yzçgtdmysddzcdbdYaııaaoıaaYaoaekuaiıueeioaüiuem,lknnrmzynnaıhyammk,kmurrşleFdıyaayPb.ldkelealitudtünab”ımaeionohouşdiaaayivmıeiekzıknnakuırhylğ:uıkearl,nnalAkarsktı.uzisadn.yaeaıorti“alrruykışlL!F”tEıştnbıöc,ünıncmgYniısiBlyıgakidtçzoomçsaimğYdheğitıuuklduelidaeazeaaakuiubnksrdieeürmnneçunarndinnrlnekauriaıbraiadnyn’neszrnkczç’ınııçd.imçryihiıüDdyronnınbddananiitymeştziD.aksaemıuarruuainiamaehkngmımzGdolnar,aşornairzrlyıtğ:si,ıeüsyallulldeD”kıkelçleeıdıaeamioa,l“bacmynayoeylbeosşydyıokdtklByliiatıanoirğelıarmiıçmrakdaliacseağeerazrnlıkiıinka:inhnğ,zlınına”ziai;i 3 Ş 7 Ö hrrylglkyhrpyllçiaeaaeeaaouiiaaarrşşnnnmtsryytşrnıiiıeiiçnrlarrvvl,skziasm,.lem.oaaeboiridYrbBzndnnğiiriıyuşulrnnksılcuoait.aayakiıdkuikzkszrkşG,ndmgaıtoıtsıaichlsuskalıun”uköamganıumıecasşnlraezröamnrkuçulaaaııkllkusraatne,zsacaodıyveektgsyrlıy.şrıukslüaaağıbi,ügöukeaHliktşrramıatdvığuışalndeıtakçvşaıoarelendl,kekıeeek,ımnnsnmusryivlrsslniuiasıaymidrıaınmaomrsknnzeoalıiayiindm,dkr.kzşdhtasrıa“saiaİlşiaraadoeonlunaymçdgysmerrnsdzazeoaı,tvyaa.aulaıdambınndaımomnştlmşeidFıniibtre,ıynmlı,eue,mioenouyranzihdlrdylllbdzlmıaıieüeueaüeaeeykmrrım“BBrmrğzd,kg.iyo.iEçmmoiikeieYyoe,irlyonsnynriâterihaokemklçmulnoeimrdnarCe.içmlrer.;erkeiaBubbcdaıkogr.çmeiidödioıaklreırüdgyelikyav,urdyzdeilenaıiabmseueklçdesiknırgau.yriırkli,;ald’yyeaimdoalldnykz,oyaaaeirridütiamrrslaı.:ra,aapıımezöeHnmnbtigndynıbhdaeöçyıaledlçyiânerareefzonraleulnoınkmerâzdkgshdryumaiıeayeeeukeolmrzsmrtkakzianiriı,nmybtşdhBynuuaikyiküıoiinnaısleyprairaedrttitioçe,elndotgmakuynüısrdailpeamoıarliyzık,cı 4 S üreyya Opera’sının kapıları sıGerçek anı ile uydurulmuş anı arasındaki sınır bulanıklaşıyor. Eskı sıkıya kilitlenmişkici pazarını andıran, belli bir düti. Yazgısına terk edilmiş, bir ba zeni olmayan o karmakarışık yaşlı şına bekliyordu, neyi bilmiyor zihnimde rüyada görülenler ile yadu; içeriden çalgı sesi gelmişanmış olanlar birbirine karışıyor.” yordu, önünde sevinçli insanlar diye yazıyor Fournier. Benim söyyoktu, öylece duruyordu. Halk lemek istediklerimdi bunlar. YaEğitim’in bahçesi ıssız, ürküten zarlık, bizim adımıza başkasının sessizlikteydi, ağaçlar yaprakla düşünceleri derleyip toplayıp, duyrını çoktan dökmüş, çelimsiz gö guları bulup çıkarıp uygun, yalın rünüyorlardı. Birbiri üstüne bi biçimde dile getirme işidir. Üstelik nen afişlerden eser yoktu. Gişe yerine başka hiçbir şey konamaz. kapalı, tiyatro can çekişir haldey Jean Louis Fournier (Çev. Ayşe di. Umutla bakındım, içeride ta Ece) “Tek Yalnız Ben Değilim”i/ nıdık birine rastlar mıyım, diye. Yapı Kredi Yayınları bilgileri bulacağınız, onları tanımanızı kolaylaştıran anahtarların olduğu, renkli fotoğraflı, şimdiye kadar bu alanda yapılmış en kapsamlı çalışma. Tam 1362 sayfa, terimler sözlüğü ile birlikte. Odunsu bitkileri tanıtan, çiçek ve meyveler belli zaman diliminde ortaya çıkıyor. Kitapta bu nedenle yaprak ve sürgünler detaylıca anlatılıyor. Çalı deyip geçmeyin... Aardıçlar, mazılar, keçiboğan, acı payam, sumak, şimşir, devekıranlar, köknarlar, ladinler, çamlar, akasya, karaağaç, elma, kiraz, karayemiş, gül, asma… Yüzlerce ağaç ve çalı. Kimi zaman yanından geçip gittiğiniz, doğada onlarca canlıya, kuşa, böceğe yuva olan örtüden söz ediyoruz. Hepsi, Prof. Dr. Ünal Akkemik editörlüğünde hazırlanan Türkiye’nin Bütün Ağaçları ve Çalıları kitabında. Botanik fakültelerinden çok sayıda bilim insanının katkıda bulunduğu kitapta, ülkenin bir ucundan diğer ucuna dağlar, ovalar, yaylalar, dere ve tepelerde doğal olarak yetişen veya parklarda, bahçelerde, yol kenarlarında yetiştirilen ağaç ve çalıların çok büyük bir kısmı, fotoğraflı olarak yer alıyor. Temel bilgiler anlatıldıktan sonra ağaç ve çalılar tek tek bütün özellikleriyle (genel görünüşü, sürgün ve yaprak, çiçek ve kozalak, genel yayılışı, Türkiye’deki yayılışı) sıralanıyor. Prof. Akkemik’e sorduk: “Amaç çevremizeki ağaçların tanınmasına yardımcı olmak, kaynak oluşturmak. Tanımak, bu zenginliği görmek, doğayla dost yaşamaya da katkı sağlar” diyor. u Size göre en sıra dışı ağaç hangisi? Aynı ağaç türünün bir bireyi derin topraklı alanda çok hızlı büyürken, kayalık yamaçlarda çok yavaş büyür. Ağaçlardan özellikle ileri yaş ve çaplara ulaşanlar sıradışı bir günüme sahiptir. Örneğin bazı karaçam ağaçları, palamut meşeleri, hatta bir dikenli pırnal ağacı (kermes meşesi)... HEPİMİZE YİYECEK! u Kitabı inceleyince fark ettim çoğu meyveli... Doğada bütün geniş yapraklı ağaçlar meyve oluşturur. İğne yapraklılar da kozalak. Bazı ağaçların meyveleri kuru, bazıları etlidir. Muşmula, yabaniarmut, ahlat, yabanielma, alıç, üvez, yabanikirazlar gibi çok değişik ve çok renkli meyveler var. Her birinin ayrı bir değeri, güzelliği ve tadı var. Çoğu yaban hayvanları için çok değerli besin kaynağı. Aynı zamanda insanlar da yiyor. u Varlığı nedeniyle şükran duyacağımız en ulu ağaç hangisi? Tek bir ağaçtan söz etmek çok doğru olmaz. Bazı doğu çınarları, karaçam ağaçları, meşeler çok büyük boyutlarda. Anıtağaçlar diyoruz. Toros Dağları’nda çok yaşlı karaçam, Toros sediri ve ardıç ağaçları, Karadeniz’de yer yer meşe ve kayın ağaçları, Orta Anadolu’nun çevresinde karaçam ve meşe ağaçlarının çok yaşlı bireylerini görmek mümkün. Bunların tek başına ekosisteme faydasından çok; orman halindeki yapısının ekosistem değeri çok yüksek. 7001000 yaşlarında karaçam ormanları var mesela. Geçmişle bugün arasında köprü... Karayemiş Meşe Karaçam en çok sevdiği? “Toros sediri, doğu kayını, karaçam gibi bazı ağaçları çok severim. Bunları doğal alanlarında çok güzel ve çok yaşlı bireyleriyle görmek güzel bir duygu. Çalılardan ise çoğu ülkemizde endemik olan çalbaları ve cehrileri severim. Özellikle çalbalar çok güzel sarı çiçek açarken cehrilerin aslında çok da güzel çiçekleri yoktur. Belki de, bunların genetik kaynakları büyük olasılıkla bu topraklar olduğu için çok seviyorumdur.” orman 4050 yılda oluyor “Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri yasal değişikliklerle ormanların tahrip edilmesi. Oysaki mevcudu, yasalarla ve tüm toplum kesimleriyle birlikte korumak öncelikli olmalıdır. Bir yerde ağaçlandırma yapıldıktan sonra en az 4050 yıl sonra orman yapısı oluşmaya başlıyor, neden bu kadar yıl bekleyelim? Ülkemiz genel olarak yarı kurak bir bölgede. 5060 yıl sonrasının olası koşullarının da hesaba katılması gerekli. Ağaçlandırma için önerim, kuraklığa daha dayanıklı olan karaçam, tüylü meşe, mazı meşesi, ardıç ve sedir gibi ağaçlar olur.” AĞAÇLARDAN GÜÇLÜLER “Çalılar, biyolojik çeşitliliğin zenginleşmesi, ekosistemdeki döngünün en önemli halkasını oluşturması, çok değişik otsu bitki türleri ile yaban hayatı için yaşam ortamı oluşturması, su ve toprağın korunması açısından son derece değerli. Su havzalarındaki suyu en çok toplayan yerlerden birisi çalılıkların olduğu kısımlardır. Akdeniz makilikleri, yasalarda orman olarak sayılmıyor. Gerçekte bu alanlar “Akdeniz sert yapraklı ormanlardır.” Çalılar, ağaçların yetişemediği kurak ve zor koşullarda yaşamlarını sürdürebillirler. Örneğin İç Anadolu’da değişik alıç türleri, dağmuşmulaları kurak koşulların çalıları olup yaban hayatı için önemli besin kaynağıdır. Çalı deyip geçmemek gerekir, ülkemizde 1015 cm boylardan 56 m’ye kadar 350400’e yakın çalı türü var. Onları da mutlaka doğal ekosistemleriyle birlikte korumak gerekli. Ancak çalıların yararı konusunda ağaçlar kadar bilgimiz yok ne yazık ki.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle