Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 ŞUBAT 2021 7 Dilde alabildiğine bir yalınlık, insanca duygululuk Yüzüncü doğum yılında şair Necati Cumalı OKUDUKLARIM İZLEDİKLERİM Yazımın başlığı Necati Cumalı’nın zaten şair olduğunu bilenleri yadırgatabilir. Fakat sanırım onu romanlaDÜŞÜNDÜKLERİM yıp sevmiştir. “Güneş Saati” adlı bu şiirin son dizeleri sanıyorum ki benim gibi birçok şiirseverin de ezberindedir: Ağaçlar denize doğru gidiyor rı ve öyküleriyle (Tütün Zamanı/Zeliş, Deniz karşı dağlara doğru Acı Tütün, Yalnız Kadın, Ay BüyürGittikçe küçülüyor, ufalıyorum ken Uyuyamam vb.) ya da oyunları ve Olduğum yerde, senaryolarıyla (Mine, Nalınlar, Derya Neredeysen uzat ellerini Gülü, Susuz Yaz vb.) tanıyan okur saBaşım dönüyor. yısı daha fazladır. Ataç’ın dehası, bu dizelerde hem izBizde ve dünya edebiyatında ünlü şairler arasında küçümsenemeyecek sayıATAOL BEHRAMOĞLU lenimci hem belki gerçeküstücü denebilecek bir şeyi görmüş olmasıdır. Fakat da roman ve öykü yazarı bulunmaktadır. Cumalı’nın dizelerinde gerçeküstü deOyun yazarlığını bu konunun dışında tunebilecek o şey, sözcüklerle yapılan bir tuyorum. Gerçekten de örneğin Brecht gibi, Lorca gi oyun ya da soyutlama değil, gerçeğin, yaşananın aşbi hem oyun yazarı hem şair olarak başarının doru kınlaşması, bir çeşit gerçeküstüye dönüşmesidir... ğunda şairoyun yazarları, ya da oyun yazarışairler HHH vardır. Buna karşılık hem şair hem anlatı yazarı ola Necati Cumalı, her zaman çok sevdiğim bir şarak aynı düzeyi tutturabilen şairyazar ya da yazar ir olmuştur. Karşılaşıp görüşmelerimizde tanık olşair sayısı pek fazla olmasa gerek. duğum, hep delikanlı kalmış, kabına sığmayan, heÖrneğin Aragon, romanlar yazmış olsa da akla yecanlı kişiliğini; 1997 Ekimi’nde Makedonya’ya, öncelikle şairliği geliyor. doğduğu kent Florina’ya (Eray Canberk’in de kaBizde örneğin Attilâ İlhan için aynı şeyi düşünürüm. tıldığı) birlikte yolculuğumuzu her zaman sevgiyBir başka örnek olarak Sait Faik çok iyi şiirleri le anımsarım. olsa da tartışmasız öncelikle öykü yazarıdır. “İthaf”, “Güzel Aydınlık”, “Karabatak”, “Soğuk Necati Cumalı bu konuda, hem şair hem roman Kış Geceleri”, “Lokantadaki Kadın” ilk gençlik yılöyküoyun yazarı olarak belli bir düzeyin üzerinde, larımın unutulmaz şiirlerindendir. Onları bugün farklı ve az rastlanır bir örnek oluşturuyor. okurken ya da zihnimden geçirirken de aynı hazzı, Benim için ise o, yazınsal yaratıcılığının her alanın aynı duygululuğu yaşıyorum... daki ürünlerine kuşkusuz ilgi ve sevgi duymakla bir Somutluk, içtenlik, elle tutulur bir yaşamsal canlikte, çok sevdiğim bazı şiirlerin çok sevdiğim şairidir. lılık Necati Cumalı’nın bütün şiirlerinin belli başlı HHH özelliklerindendir. Bizim kuşağımız Necati Cumalı’yı Ataç’ın onun Toplumcu dünya görüşünü öğrenip benimsedikbir şiirinden söz eden yazısıyla daha yakından tanı ten sonra da Cumalı’nın şiirinin bir başka yönünü, onun toplumcu 40 kuşağı içindeki özgün yerini kavramış olduk. “Karda Ayak İzleri Var”, “Hürriyete Övgü”, “Bir Ana” gibi şiirler, toplumcu, insancıl şiirimizin unutulmaz örneklerindendir. Çamaşırdan dönen anneyle küçük kızının betimlendiği “Bir Ana”nın son dizelerini birlikte okuyalım: Onlar önde, ben arkada Bir mart gecesi onbirden sonra Taksim’den Tünel’e kadar yürüdük Alçak sesle konuşuyorlardı aralarında Sanki bir değirmen ağır ağır dönüyor Hayat ağır ağır akıyordu Bulanık, kirli nehirler gibi Büyük, karanlık binalar arasında Dilde alabildiğine bir yalınlıkla alabildiğine insanca bir duygululuğu şiirinde birleştirebilmiş bu şair, 50’li yılların sonlarıyla bizim kuşağın ilk ürünlerinin yayımlandığı 60’lı yılların başlarında, şiirin sanki sözcüğe ve sözcük oyunlarına indirgenir gibi olduğu bir dönemde, birçok başka kuşaktaşı gibi, şair olarak sanki unutulmuş, emekliye ayrılmıştı... Böylece de şiirlerinden çok, oyunlarıyla, romanları ve öyküleriyle tanınır ve anılır olmuştu. Şair kimliğiyle (tıpkı Orhan Veli ve 50’ler öncesinin başka şairleri, toplumcu kırk kuşağının şairleri gibi) bir kez daha gündeme gelişinde, 60’lı yıllarda toplumcu, somut, aydınlık bir şiir için savaşım veren bizim kuşağın öncü ve önemli katkısı olmuştur. SOĞUK KIŞ GECELERİ Soğuk kış geceleri odama Ansızın bir kadın hayali girer İlerler yavaş adımlarla Masamı düzeltir, omuzlarımı örter Elleri güller beyazlığında. Dışarda gece zifirî kara El ayak ortadan çekilmiştir Rüzgâr deli deli eser Dalların gölgeleri sokak boyunca Kaldırımlarda uzar, titreşir. Sefih yüzler, kötü kişiler Karanlıkta yaşayan kim varsa Üşüşür peşinden camlara. O bana şahin önünden Kaçan yavrular gibi gelir. Bak, der, ne haldeyim Ne haldeyim bil Ne arzum kaldı, ne hevesim Kapılara duvarlara benzedim Uyurum, uykularım uyku değil! Güzelim, kadınım, gülüm nergisim Bilemedim, bir hata ettim bağışla Bağışla, ne ettimse kendime ettim. Sen gideli gün günden tazelendi derdim Sen gideli yüzüm gülmedi bir daha. Dışarda gece zifirî kara El ayak ortadan çekilmiştir Rüzgâr deli deli eser Dalların gölgeleri sokak boyunca Kaldırımlarda uzar, titreşir... Necati Cumalı Melisa Uzunarslan Büyük Buhran isimli albümü ile maddi ve manevi kriz yaşayan müzik camiasına ses oldu. “M adem sadece güçlüler kalır hayatta/ haklısınız beyefendi, bizim rayicimiz çok belli.” Bu sözler Melisa Uzunarslan’ın Büyük Buhran isimli albümündeki Palavra şarkısından. Pandemi sürecinde büyük sıkıntılar yaşayan müzisyenlere ses olmak isteyen Uzunarslan hem kişisel hem de meslektaşlarının yaşadığı buhranı anlatıyor. Biz de kendisiyle müzik yolculuğunu konuştuk. u İkinci albümünüz Büyük Buhran oldukça zorlu bir dönemde çıktı. Albümü hazırlama süreciniz Ki m güçsüz çok elli Teoman Orkestrasına giriş b u Teoman’ın orkestrasına girmeniz de sizin için önemli bir adımdı sanırım. Giriş hikâyeniz de epey ilginç. 2013’te yeni bir ekip kurmak istemiş beni de tavsiye etmişler. 7 yıl çalıştık, çok şey öğrendim. Özellikle şarkı yazma, söz yazma hevesimin sebebi kendisinin şarkı sözleridir. Telefon çaldı, arayacağını biliyordum, ‘Şu saatte şu stüdyoya gel konuşalım’ dedi, gittim sadece 5 dakika konuştuk. Tam hatırlamıyorum ama bir hafta sonra 20’ye yakın şarkı listesi verdi, pravada çalalım dedi. “Ben provada kâğıt görmeyi sevmem ezberle” dedi. Biraz zorlayıcıydı, çoğu şarkısını bilmiyordum, keman partileri tam albümdeki gibi olacak... Ama takmıştım kafaya oraya gireceğim ve beni çok beğenecekler. Kapattım kendimi eve bütün trafikleri, partileri ezberledim ve ilk provada beğenisini kazandığımı düşünüyorum. den iz ülkütekin bu sıkıntılarla birlikte nasıl gelişti? Pandemi beni çok korkutSezen Aksu teşvik etti tu. İlk iki ay kendimi ne kadar zorlasam da düzelemediğim bir depresyona girdim. Sonra ekonomik kaygılar başladı. Bir şekilde bazı sektörler çalışabiliyorken bizim işimiz süresiz durdu. İnanın ki evin içinde klip çekmek için bile gücüm yoktu. Yakın arkadaşım basgitar sanatçısı Burak Kulaksızoğlu, umutsuzlaştığımı hissetmiş olacak ki ev stüdyosunda yaptığı altyapıları göndermeye başladı. “Hadi kalk, üstüne bir şeyler yap şunların paylaşırsın işte” gibi küçük motivasyonlar sağladı ve üretime yönlendirdi beni. Ve ortaya tüm söz müzik ve düzenlemeleri bana ait olan 6 yeni şarkı çıktı. Albümü tamamen uzaktan kaydettik. Sözlerde hiç geçmese de önce albümün adına karar verdim: Büyük Buhran! Umarım bu büyük buhraPAYtcuaZacmmozAmhınaRu.tımrrTni’ydEıeetS. İ Rock’la büyüdüm u Şarkı söylemeye başlamanızda Sezen Aksu’nun büyük etkisi varmış. Kendisiyle nasıl bir ilişkiniz var? Sezen hanımla kısa ama çok etkili bir 1,5 yıllık çalışmamız oldu. Kendisinin solo kemancılığını yaptım, aynı zamanda bir albümünde aranjör olarak da bir şarkısını yaptım. Çok sahiplenici, sevgi dolu ve kendinden vermeyi seven biri bence Sezen hanım. Bir grup kurmamızı istemişti ben orada keman çalacaktım “Hadi sen de bir şarkı söyle” dedi. “Asla yapamam” diyordum ama... Denedim de bizi sahnede söylerken izleyip beğendi de. O zaman dedim belki de ben bunu da yapabilirim. nın artık sonlarına yaklaşıyoruzdur. u Rock müziğe yönelmenizin sebebi nedir? SENDİKA ŞART! Ben genç bir anne nun adı kültürsanat. Buradaki sorun, müzik emekçilerinin u Albümün çıkış şarkısı olan Palavra’da, babanın ilk evliliklerinden sigortasız çalışması, güvenceleri olmaması. Konser yoksa “madem sadece güçlüler kalır hayatta/ olan tek çocuğuyum. para da yok diyebiliriz. Biz hiç emekli olamayacağız. İkhaklısınız beyefendi, bizim rayicimiz çok Üniversitede âşık olmuşlar, ben ramiyemiz olmayacak, maaşımız olmayacak, sigortamız belli” sözleri dikkat çekici. Bu sözler kimolmuşum sonra boşanmışlar, olmayacak. Bu sanki yeni bir konuymuş gibi ayyuka çıklere bir gönderme? başkalarıyla evlenmişler. tı. Sendika şart. Mutlaka çalıştığı gün kadar bile olsa siKapitalist sisteme göre kimler güçlü, kimBen annemle ve Işık babamla gortası ödenmeli çalışanların... ler güçsüz neye göre belirleniyor çok aşikâr. büyüdüm. Öz babam İlhami tam Cüzdanınızdaki para, şan, şöhret, eli kobir rock müzik tutkunuydu, hâlâ SAVAŞÇI OLMALIYIZ lu uzun bir çevre hatta belki de takipçi sayıda dinler, Işık babamla da bir süre u Çevrenizde duyduğunuz ve gördüğünüz kadarıyla ları... Eğer bir insanın canı bir diğer insanın Almanya’da yaşadık o da büyük bir müzisyenler ne gibi sıkıntılar yaşadı? canından öncelikli olarak kurtarılmayı hak Pink Floyd hayranıydı. Benim de Yapılabilecek en çabuk çözüm online öğrenci almak ediyorsa, markalar insanlardan daha önemkulağımda çok olmuş rock müzik. oldu. Fakat o da bir handikap çünkü öğrencilerin aileliyse, çok donanımlı bir insan asgari ücretÇok severim. Ergenliğim de Türkçe leri de ekonomik olarak zor durumda. Online konserler le geçinmeye çalışıyorsa ve bununla ilgili ses Rock müziğin en iyi dönemine denk yapılıyor ki tanınmış bir isim değilseniz kimse size yatıçıkardığında “çalış senin de olsun” gibi ucuz geliyor. Aslında üretebildiğim rım yapmaz. Bir kariyer inşa ederken tercihler yapıyorve içi boş cümlelerle karşılık veriliyor, bu kabeni iyi hissettiren her tarz müziği sunuz ve bazı şeyleri reddediyorsunuz. Sizin reddettiğidar da olmaz ama diye üzülerek sadece sisteyapabilirim ama son dönemde de niz yerleri başkaları dolduruyor. Ben hep sahnede olmak min köleleri olmaya devam etmek zorunda kauzun süre Teoman ile çalışmam istedim. Hep çok büyük hayallerim vardı. Sahnenin durlıyorsak işte burada çok büyük bir sorun var ve onun sayesinde çok büyük ması ve herhangi bir destek görememek çok değersiz hisdemektir. Bu, küresel bir sorun. kitlelerle, 70 bin kişilik settirdi; bunu, egosal bir yerden de söylemiyorum, duygufestivallerde rock sahnesinde sal olarak çok sahipsiz hissettim. u “Aşka gelsek olmuyor/ parayı kimse sormuyor.” Bu dizeler hakkında da konuşmak gerek. Müzisyenlerin içinde bulunduğu durumu iyi özetliyor çünkü. İnsanların müzik piyasasına bakışı sadece ‘eğlenceden’ duydukları memnuniyetle sınırlı sanırım. 26 yıldır keman çalıyorum. Mimar Sinan Güzel Sabulunmak beni büyüledi, iyice olmak istediğim bir yer haline geldi. Rock müziğin başkaldıran felsefesini de ayrıca severim. u Sıkıntılı zamanlara karşın umutlarınız neler? 17 yaşından beri uğraştığım bir anksiyete sorunum var. Başkalarının ne düşündüğü, sevgisizlik gibi şeylerin anksiyetemi tetiklediğini fark ettim. Yani ben aslında hep başkalarını mutlu etmeye ve onlar tarafından sevilmeye karşı programlamışım kendimi. Kendimi daha fazla sevmeye çalışacağım. Ne olursa 3 yaşında The Wall u Müziğe çok küçük yaşta merak salmışsınız. Nasıl gelişti merakınız. Neden kemanda karar kıldınız? Annem, babam, kulağımın iyi olduğunu ben daha 3 yaşındayken fark ediyorlar, evin içinde orgla Pink Floyd The Wall melodisini çalmaya başlamışım. Konservatuvarda ‘Piyano çalarım ben’ diyordum. Sınavda bir hocamız “söyle bakalım sen ne çalmak istersin?” diye sorunca o an hayatımda ilk defa keman demiştim. Onlar da beni kemana almış. İyi ki... Ama niye keman dediğimi hiç bilmiyorum. 14 sene müzik eğitimi u Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Keman ve Kompozisyon bölümlerinden eşzamanlı olarak yüksek dereceyle mezun olmuşsunuz. Müzik yeteneğinizin yanında bir hayli disiplinli bir öğrenciydiniz galiba. O kadar iyi hocalardan o kadar iyi bir eğitim aldım ki. 24 saatim müzikle, müzisyenlerle geçti. Yüksek lisansı da eklersek o okulda 14 sene okudum. Yeteneğin işin sadece yüzde 30’unu 40’ını oluşturduğunu söyleyebilirim. Çalışmanız gerek hem de çok. Başka türlü gelişemiyorsunuz. Zaten kendinize de yetmez oluyorsunuz. Ruhunuz bir eseri çok iyi belki de farklı bir şekilde icra etmek istiyor ama tekniğiniz yetmiyor ve bunu fark ediyorsunuz işte o zaman ya vazgeçeceksiniz ya da deli gibi çalışıp o eseri istediğiniz gibi çalabilecek hale geleceksiniz. İşte o hazzı, o başarma hazzını bir kere tattığınız zaman başka hiçbir şey bunun tam olarak karşılığı olamıyor. Okul bana çok çok fazla şey kattı. Bestecilik bölümünü de okunatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na ilkokul olsun yaşamaya devam etmemiz ve hepimizin aslında birer savaşmam benim için başka bir artı oldu. İşin yaratma, üretme kısmının 5. sınıfta girdim, çift ana dal mezunuyum. Yüksek lisançı olmamız gerektiğini fark ettim. Anda kalmaya, kendim olmaya ve verdiği zevk de bambaşka. Orada da enstrüman bölümünde öğresı yaptım. Benim için müzik eğlence sektörü hiç olmadı. Buinatla devam etmeye karar verdim. nemeyeceğiniz çok fazla teknik, teorik bilgi alıyorsunuz.