Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 saık 20m 21
4
‘En çok ve en güzel kendisine yalan söyler insan’
Savaşımından
Bir güzel
rastlantı daha
var ki “yolculuğunun”
başlangıcı sayılabilir. Ankara
sağ çıkıp yazdı
Sanat Tiyatrosu’ndan yolu
geçmiş olan, eşinin görevi gereği
o sırada Bartın’da yaşayan Zafer
Gece Köpekleri, yazar Levent Karakoç’un ilk romanı. Romanda
Gecegörür’le tanışır. Tiyatrocu
düğümler birer birer çözülürken okuyucu kendine dolanıyor.
olma kararını bu tanışma
Gece Köpekleri, bittiğinde de peşinizi bırakmıyor.
sonucu verir Cansu.
disinin tam olarak da bu olduğunu biliyo-
ali Dnezi Usl U
rum artık. Zorluklar her zaman var ve ola-
cak. Bunları nasıl aşıyorum, ona bakarım
event Karakoç’un ilk romanı Ge-
ben. Bu sebeple, tersliklere hayıflanmak
ce Köpekleri, tekinsiz bir roman.
yerine, iki tersin yanına bir düz ekleyip or-
Ölümüne yaşayanların, göğüs ka-
taya güzel bir hırka çıkarmayı tercih ede-
fesini hayatla dolduranların anla-
L rim. O hırka nasılsa ısıtır hepimizi.
yacağı türden. Bir ilk roman için
u “Kollarınız dövüşmek, ayaklarınız
de iddialı. Karakoç, bu romanı beş yıllık bir
koşmak, aklınız düşünmek için yeterince
süreçte hayata dair tüm bedelleri ödeyerek
kuvvetli değilse parça parça olursunuz
yazdığını söylüyor. Romanda bu gerçekli-
sizi sevenlerin ellerinde...” diyorsunuz.
ği hissetmek mümkün. Gece Köpekleri’nde
Çok acı bir teşhis. Neden sevenlerimiz
okuyucu ile muhabbete koyuluyor. Çekin-
parçalar bizi?
meden, korkmadan yapıyor bunu. Kale-
Çünkü çevreniz sizi davranışlarınız, ya-
mi net, keskin. İnce görüp can yaktığı ka-
şayışınız, zaaflarınız ve hatta hata-
dar, şifalı çözümler de sunuyor.
larınız onlarınkilere benzedi-
Biz de ilk romanını okuyucu-
ğinde yani sizin varlığınız
ya emanet edip yeni yol-
onların sağlamasını yap-
lara çıkan Levent Kara-
tığı sürece yani yalnız-
koç ile konuştuk. İş-
ca onlara benzediğiniz
te Gece Köpekleri’nin
sürece sever.
hikâyesi…
Eğer onlardan
u Gece Köpekleri
farklı, onların yap-
ilk roman için de
mak isteyip de yapa-
iddialı. Nasıl bir
madığı bir şeylere el
Cansu Fırıncı: Yarışı kendisiyle olan bir oyuncuyum
süreçte yazıldı?
atmaya cüret ederse-
Yayımlanması için
niz, toplum kudurur.
adım atmaya, talepkâr
Öyle ki her kesimi bir
olmaya ancak cüret ede-
dertten mustarip ayrı
bildiğim ilk roman diye-
bir diş olup etinizden bir
bilirim. Okuyucuya sunma-
Emekten yana parça alma yarışına girer-
ya çalıştığım hayal âlemlerini
ler. Çünkü onlara yapamadık-
yaratabilmek için nasıl bir hayat
ları, cesaret edemedikleri, sava-
yaşamam gerekiyorsa onu ince ince kur-
şamadıkları şeyleri hatırlatmanız hoşlarına
duğum, ne bedel ödemek gerekiyorsa ödedi-
gitmez. Çünkü toplum aynalarını sokağa
ğim, para kazanmak zorunda olduğunuz ve
tutmayı sever. Kendine çevirmeyi, ayna-
sizi bu yolla robotlaştıran bir sistemin için-
da kendi gerçek yüzünü görmeyi sevmez.
bir sanatçı
den bir miktar çıkabilmek için nelerden eksik
İşte… toplum dediğim, sizin toplumunuz.
kalmam gerekiyorsa hepsinden eksik kalma-
Yani sevenleriniz, sevenlerimiz...
ansu Fırıncı’yı “en iyi” yapan yı kabullendiğim bir tür savaş diyebilirim sü-
m Uats Fa k .
u Gece Köpekleri bir isyan, yardım
özelliklerinin başında kendi deyi- ansc U’n Uğı an ay recin kendisine.
çığlığı ve başkaldırı içeriyor. Hepsi insa-
Dol
miyle “derdi olan” bir sanatçı ol-
u Kitabınızın yayımlanma süreci de sal-
na dair. Peki, hâlâ daha yaşanabilir bir
ğlam zas mein De
ması geliyor. Toplumsal sorunlara
gın sırasına denk geliyor.
dünya mümkün mü?
Cduyarlılığı bu “derdinin” ne oldu-
Aslında salgın öncesi tamamlanmış ama
edefi de net kendine ilişkin değer - Bilmiyorum, bilmek için bir şey yapmam.
ğunu anlamamıza yarıyor tabii. Kaç sanat-
Genç kuşağın
salgının her sektöre olduğu gibi yayıncılık
lendirmesi de: “Ben yarışı kendi- Ben yaşadığım anı, yeri, güzel ve erdemli tu-
çının ağzından “emekçi” ya da “emek” sö-
sektörüne de darbe vurması sebebiyle, o sü-
H siyle olan bir oyuncuyum. Çıta- tarım. Bu, bir tohumdur. O tohumu bir genç
en iyilerinden.
zü çıkar ki?
reçte basılmasını uygun bulmadığımız bir ro-
mı yüksek tutar, aştığımda yeniden yükselti- alır, çocuğum alır, çocuğun alır, büyütür, ak-
En son rol aldığı Okul Tıraşı filminin Oyun gücüyle,
man bu. Şikâyetçi değilim zira hayatın ken-
rim.” Gerçekleştireceğinden emin olduğum tarır. Bıraktığım tohuma bakarım ben.
başarısıyla gündeme geldi Fırıncı. Oyun-
artık klişe hale
bir hayali var. Yedi tane tek kişilik oyunda
larını bildiğim, kendisini tanıdığım Cansu
yedi gece sahne almak. Olursa tiyatro tari-
geldiği için
ile konuşmanın tam zamanıydı artık. Filmi
himizde bu ilk olacak. “Ben çektiğim sıkın-
“Yürüdüğüm
sordum tabii önce. “Senaryoyu ilk okudu-
kullanmaktan
tılara, yaşadığım sorunlara rağmen, mutlu-
yolun sonunda da
ğumda hemen kabul ettim” oluyor yanıtı.
yum. Mesleğe yeni adım atan gençlere şu-
sakınsam da
ulaşacağım bir cennet
Nedenini de söylüyor: “Film benim açım-
nu söyleyeyim. ‘Nasıl oluyor’ diye soruyor-
dan dünyanın da Türkiye’nin de pek çok Cansu için bahçesi olmadığını
lar. Bakın, bu modellenen bir şey değil. Yo-
yerinde yaşanan bir sorunsalı yerel bir at-
biliyorum.
söylenebilir
lunuzu çizeceksiniz. Ama en önemlisi, olu-
mosferde ama evrensel ölçeklerde anlatı-
Cennetin,
yor dediğiniz şey vazgeçmezseniz oluyor.”
olduğunu
yordu. Yatılı okulda geçen bir film, baskı-
yürüdüğüm
Önerisi kolay gibi görünse de vazgeçmenin
nın, despot bir yönetimin olduğu bir okul-
düşündüğüm
de kolay olduğu bir dönemde yaşıyoruz oy- yolun
da. Tıkır tıkır işleyen bir düzen var ama
“duruşu”yla, sa. Cansu’nun işi “kolay” çünkü saygın bir
manzarası
bir çocuğun hastalanmasıyla bozuluyor
algı yeteneğine sahip, cesur bir tercihe da-
olduğunu
farklı bir
tüm düzen. Hiyerarşinin nasıl bozulduğu-
yanıyor ve ayağı sağlam bir tarihi zemine
biliyorum.”
nu, ilgililerin nasıl sorumluluktan kaçın-
sanatçı.
basıyor. Onun vazgeçmeyişinin nedeni bu.
dığını, suçu üstüne ata-
cakları başkasını arama-
ya çalıştıklarını görüyor-
Hitler’in yaşamını da oyna-
sunuz.” Belli ki okulda
rım ama emeğin yararına ol-
yaşananlar küçük ölçekli
sun isterim bu.” Oyunlarına
bir “memleket gerçeği”.
bakınca böyle olduğu anlaşı-
Cansu’nun “hemen kabul
lıyor. Para getirecek işler de
ettim” demesinin nedeni
değil yaptıkları ama çok say-
anlaşılıyor.
gın işlerdir. Hayyam, Ağaç
Ben biliyorum az çok
İrfan, Taranta Babu, Mani-
ama başkalarınca da bi-
festo hep bu tercihi doğrul-
linsin diye “sanat yolcu-
tusunda yer aldığı tek kişilik
luğun nasıl başladı?” di-
oyunlar. Sivas 93’te Genco
ye sordum. Yanıtı şu ol-
Erkal’la birlikte sahne alır.
du: “Bu yolculuğu an-
İstanbul’a 2006’da geldi-
latmak için nerede doğ-
ğinde, İrfan Aydın, Metin
duğuna, nasıl bir sınıfsal
Coşkun, Yılmaz Onay gibi
kökenden geldiğine bakmak lazım kişinin. Ben kendi-
ustaların asistanlığını yapar. Sakıncalı Piyade, ilk sah-
mi Zonguldaklı sayarım ama Bartın doğumluyum, bir
neye çıktığı topluluk oyunudur.
madencinin torunuyum. Tam anlamıyla bir emekçiy-
simtei çok lıhak
di dedem. Annem de ortaokuldan sonra okumamış ama
Cumhuriyet aydınlanmasından payını fazlasıyla almış Sonrasında arkadaşlarıyla kendi ekiplerini kurarlar.
Ortaoyunları yazar. Harun Güzeloğlu ile beraber Oyun
biridir. Onca para sıkıntısına rağmen annem bana ilko-
kuldayken kitaplar alırdı. O yaşta bir çocuğun okuması Sandalı’nı oluştururlar. Hayyam’ı oyunlaştırır, meyhane-
lerin de aralarında bulunduğu alternatif mekânlarda se-
gereken tüm güzel kitapları okudum annem sayesinde.”
yirciyle buluştururlar. Bu oyunun son gösterisinde bilet
‘h’irtle i oınam ry ama...’
alan herkesi Gezi’yi savunmaya çağırırlar. Bir LGBT bi-
Eşikte durmalıyız...
Aile açısından şanslı elbette. Ancak aile, çok değer- reyin anlatıldığı Son Zenne adlı oyunla tüm Türkiye’yi
li bir heves olarak görseler de oğullarının tiyatro eği-
dolaşırlar. İlk tek kişilik oyunu Taranta Babu’dur. Hep
lar. Dışarıdan herkes duyar kokuyu ama ken-
u Sizi sürekli tetikte tutan Gece Köpekleri,
timi almasına pek istekli yaklaşmazlar. Hem ekono- tek kişilik oyunlar oynamayı istemiştir ama zor bir oyun
di duymaz. İnsanın kendisiyle yüzleşebilmesi ka-
bitmeden yakanızdan düşmüyor. Bittiğinde de
mik açıdan uygun değillerdir hem de rahat edecekleri-
türüdür bu. “Tek başına sahneye çıkmak cesaret ister. 35
dar güzel bir kader yoktur bence.
ensenizde, kalbinizin ve ruhunuzun karanlık
ni düşündüğü meslekleri seçmesini isterler. Tiyatroya yaşıma gelince daha ne kadar korkacağım dedim ve Ta-
u Romanı okuyup kendine pay biçen ya da ro-
dehlizlerinde sizi rahatsız etmeye devam ediyor.
olan ilgisini ise desteklerler tabii ama hobi olması ko-
ranta Babu’yla başladım” diyor Cansu.
man vasıtasıyla sizin hesaplaştığınız kişiler var mı?
Nedir bu tetikte ve eşikte durma halimiz?
şuluyla. Ailesini kırmaz tabii Cansu, hiç okumayacağı-
Bu oyunun başına gelenler ancak ülkemizde olur de-
Karakterlerin üzerinden anlattığım her duy-
Eşikte durmalıyız zaten. Evimizin dışını ve
nı bildiği Hacettepe Üniversitesi Fizik Rehabilitasyon
nilen türdendir. Harun Güzeloğlu’nun Cansu’nun de-
guyu bir yerlerde hissetmiş olmalıyım ki kalemi-
içini aynı anda görebilmek için tam olarak da
Bölümü’nü kazanır. Aklı fikri sanattadır elbette. Ede-
yişiyle “inanılmaz çarpıcı rejisiyle” sahneye koydu-
me düştü. Ve bu duyguyu bana veya bir başkası-
eşikten daha doğru bir yer yok! Ev dediğim,
biyat çalışmasına dalar, arkadaşlarıyla Nikbinlik, Sanat
ğu, tek adam rejiminden, yoksulluktan, halkın çektiği
na hissettirdiğinin ayırdına varabilecek herkes,
kendi içimiz yani. O evin her karışını, her oda-
Cephesi, Kavuklu dergilerini çıkarırlar. Ama sonunda
acılardan söz eden bu oyun üç ilde yasaklanır, gerekçe
kendisine pay biçebilir bu romandan. Bu, olası-
sını, her dehlizini bilip içine sakladığımız yalan-
yine tiyatroya döner.
gösterilmeden hem de. Yine Güzeloğlu’nun bir yılı aş-
lıktır. Bir olasılıktan öte, net olan tek şey ise be-
larla yüzleşmeden yaşamanın anlamı yok çün-
Çok ama çok genç yaşta hayata bakışında, bugü-
kın çabası sonucu ortaya çıkan Komünist Manifesto’yu
nim bu romanda kimseyle hesaplaşmamış oldu-
kü. Kendisine hatta en çok ve en güzel kendisi-
ne kadar da değiştirmediği tercihini yapmıştır: “Haya-
sahneler. Burada bir sitemi var Cansu’nun ki çok hak-
ğumdur. Hesaplaştığım tek şey kendi hislerimdir.
ne yalan söyler insan. Odalarında cesetler sak-
ta emeğin penceresinden bakan bir insanım. Buna uy-
lı: “Sol, sosyalist hareketlerin bu oyuna tepkisiz kalışı-
gun olsun isterim içinde yer aldığım projeler. Örneğin
na hâlâ şaşırır ve üzülürüm.”
Fotoğraf: Cumhuriyet Pazar
em er