Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                28 KASIM 2021
5
PANDEMİ 
Tufan Taştan’ın ilk 
uzun metrajlı filmi 
GÜNLERİ
Sen Ben Lenin bu 
NASIL GEÇTİ?
hafta vizyonda. Bu 
vesileyle başroldeki 
B.F.: Pandeminin en başların-
da ben kendime daha fazla yö-
Barış Falay ve 
nelmeyi seçtim. Aileme ve ken-
Saygın Soysal’a 
dime… Bence pandemi başta 
bağlandık.
çok fazla bedenimizin dışında 
yaşadığımızı hatırlattı, hatırla-
mak isteyenlere…  Sonra ça-
lışmak durumundaydım. Ön-
lemlerimi aldım ama pandemi-
nin önümde bir duvar olduğu-
nu varsayarak hareket edemez-
dim, o yüzden çok varmış gibi 
yaşamadım.
S.S.: Şu halimize bakın, hiç-
bir şey olmamış gibi yaşama-
ya devam ediyoruz, ettiriliyo-
Barış Falay
ruz. Toplumlarda gerekli tepki 
yok. İnsanlar geçim derdinde.  
Hükümetler krizi fırsata çevir-
EMRAH 
me saçmalığının peşindeler. İk-
KOLUKISA
lim zirvelerinde birbirlerini ve 
bizleri eğliyorlar. Bu kafayla 
Saygın Soysal
gidilirse dünya yaşanır bir ge-
zegen olmaktan çıkacak, sağ-
Barış Falay: 
lıklı beyinler görebiliyor. Bu-
“En başta 
gün bu sağlıklı beyinlerin daha 
Barış Bıçakçı talepkâr olması gerekiyor. Ta-
lep etmeli, ısrar etmeliler. 
ve Tufan 
Taştan’ın 
Barış Falay ve Saygın Soysal ile biraz film, biraz Lenin, biraz da hayat...
bu şahane 
senaryosunu 
görmek için 
filmi izlemeli. 
Birbirimize güvendik
Kendimi 
dışında tutarak 
elki anımsayanlarınız vardır; bundan yıllar 
söylüyorum, bu 
önce Karadeniz kıyılarında bulunan bir Le-
şahane ekibin 
BİR SABAH UYANACAĞIZ HER ŞEY DEĞİŞECEK Mİ?
nin büstü basında bir hayli yer bulmuş ve 
yankı getirmişti. Neydi o heykelin sırrı, son-
oyunculuklarını u Türkiye’nin bugün en belirgin sorunu nedir sizce? B.F.: Dünyanın en büyük sorunu korku temelli negatif 
Brasında nereye gitti, kim ne yaptı ve akıbeti 
duygulara kolay çekilmek, burada da en büyük problemin 
S.S.: Her “can”ın kendini gerçekleştirmek, sözünü sazı-
görmek için 
ne oldu gibi sorular belki yanıtsız kaldı, kalmaya da mahkûm 
nı dinletmek hakkıdır. Bu hak eşitlik temellidir. Kendi gibi taraf olmaktan kaynaklandığını düşünüyorum. Tüm dün-
izlemeli. 
ama Barış Bıçakçı ve Tufan Taştan meselenin peşine düşüp 
ya olarak biraz daha kendi içimize yönelmemiz gerektiği-
düşünmeyenle oturup iki kelam edemeyen insana güven-
bir senaryo yazdılar... Ve işte o senaryo nihayet filme aktarıl-
mem. Sorunumuz hep kendi istediğimize doğru birbirimizi ni düşünüyorum ki bizim topraklarımız bu açıdan şanslı 
Hiç pişman 
dı, izleyicinin ayağına kadar geldi. Kalabalık bir oyuncu kad-
topraklar. “Bir ben var bende benden içeri” düşüncesinin 
çekiştirmemiz. Anadolu’da yaşıyoruz bu ne gaflet! Bir sa -
olmayacaklarını 
rosunun (Serkan Keskin’den Binnur Kaya’ya, Nur Sürer’den 
bah uyanacağız daha eşitlikçi, daha demokratik bir Türki- çıktığı topraklar, Mevlana’nın çıktığı topraklar. Bu şan-
Murat Kılıç’a, Şerif Erol’dan Serdar Orçin’e kimler yok ki?) 
garanti sı iyi değerlendirirsek her şeyin üstesinden gelebiliriz gi-
ye mi olacak? Bunu mu bekliyoruz? Nedir bu tembelliği-
rol aldığı filmde iki polis memurunu canladıran Barış Falay 
miz? Sorunumuz güven sorunu. Kendine güven. bi geliyor bana.
ediyorum.”  
ve Saygın Soysal birer adım öne çıkıyor... Biz de Cumhuriyet 
Saygın Soysal: 
Pazar için bu ilginç filmin iki ismiyle bir araya geldik ve ba-
ya çalıştım. Üsluba bağlı kalıp, hikâyeye yol vermek... Be- nema diye tariflediğiniz, görece iyi senaryoların, haliyle iyi 
kın neler konuştuk…
“Masallar 
cermeye çalıştığımız buydu. Bu masal engelsizce akmalıydı. yazılmış rollerin olduğu bu alan biraz da bu rolleri oynamaya 
u Sen Ben Lenin, adıyla bile çok ilgi çeken bir film...
biz insanlara 
Barış (Falay) abi ile birbirimizi tanıyor olmamızın avantajını can atan ve herhangi bir maddi karşılık beklemeyen oyuncula-
Sizin yolunuz bu filmle nasıl kesişti? 
da yaşadık galiba. Birbirimize güvendik. rın yüzü suyu hürmetine var. Düşünsenize, elinizde çok güçlü 
ne söylerler? 
BARIŞ FALAY: Uzun bir çalışma döneminin ardından tam 
bir senaryo varsa istediğiniz oyuncuyu bilabedel kafalayabilir-
B.F.: Herkesin, karakterinin zorunluluklarını yerine getirir-
Bizde hep 
tatile çıktığım bir zamanda, kendime vakit ayırmak istediğim 
siniz. Sette başka hiçbir departman için geçerli olamayacak bir 
ken bir balans içinde olması, aynı ritimde hareket etmesi tabii 
bir anda karşıma çıktı Sen Ben Lenin. İlk okuduğumda he-
kalacak bir 
şey bu. Gelir oynar canım ne olacak ki. O oynamazsa başkası 
ki mühim. Dolayısıyla birlikte eğlerken de ortak üretim hissi-
men zamanında yayımlanmış gazete küpürleri gözümün önü-
oynar. Halbuki oyuncu da yaratıcıdır, tıpkı yazar gibi. Beklen-
yatıyla aynı ritimde salınmaya gayret ettik. Benim için oyna-
iz bırakmaya 
ne geldi. Hatırlıyorum bu haberi, Karadeniz kıyısına vuran 
tisizdir, sadece oynamak ve bu yolla kendini ifade etmek ister.
dığım rolün keyifli kısmı tek boyutlu olmayışıydı. Polis Erol 
çalışırlar. 
Lenin heykelini… Barış Bıçakçı’nın ve Tufan Taştan’ın gü-
da sistem karşısında herkes gibi mağdur olandı. Bu da benim 
u Tiyatroda özellikle Barış Bey’i ama tabii ki her ikinizi 
zel kalemiyle de şahane buluşmuştu. Dolayısıyla hemen tatili 
Yaşamımıza 
için önemliydi.
de TV’de birçok işte izledik, izliyoruz… İş ya da rol seçer-
bir kenara koyup bu filmin içinde olmalıyım dedim.
ken hangi kriterler öne çıkıyor size göre?
ve kozmosa 
SAYGIN SOYSAL: Sanırım 2019 yaz başı gibi sevgili Ba- LENİN ÇAĞININ BÜYÜK DEVRİMCİLERİNDEN
B.F.: Daha önce de söylediğim gibi ben ya senaryoya ya ro-
bakışımızı 
rış Bıçakçı aradı ve senaryonun son halini mail yoluyla bana 
u Türkiye’de bağımsız sinema biraz herkesin elini taşın 
le âşık olarak bir işe dahil olabiliyorum ancak. Bazen role 
ulaştırdı. Ben de bir saat içinde kendisine döndüm ve oyna-
çeşitlendirirler. 
altına koymasıyla hayatta kalıyor sanki… Siz ne düşünü-
âşık oluyorum, gözüm hiçbir şey görmüyor, bazen de bu se-
yabileceğimi söyledim. Evet, filmin adı da çok hoş değil mi?’ 
yorsunuz bu konuda?
Görünenin naryo, bu hikâye mutlaka anlatılmalı diyorum. Aşk, olmazsa 
Lenin ismi oldukça güzel, naif tınlıyor kulaklarda. Hoş bir 
olmazı yaptığım işin. 
B.F.: Drama genel anlamda birlikte üretebilme, birlik-
ötesine davet fonetik yapısı var. Mesela, takdir edersiniz ki “Sen Ben Sta-
te eğleyebilme işidir. Bir düşe ortak olabilme işidir. Ben 
S.S.: Kimi zaman kendimize, varlığımıza ve onun yaratıcı-
lin” pek hoş olmazdı… (Gülüyor)
ederler bizi. 
Türkiye’de yapımcıların vizyonlarını daha fazla geliştirmele-
lığına yaklaşabiliyoruz. Bazen de uzak düşüyoruz kendimiz-
u Siz filmde hep birlikte gördüğümüz bir ikiliyi oynuyor-
ri gerektiğine inanıyorum. Yani dünya kuranların daha fazla 
Belki bizim den, canımızdan, doğadan. Tokat gibi patlıyor o zaman oy-
sunuz... Siz aranızda nasıl kurdunuz bu ikilinin dengesini?
kendilerine yatırım yapmaları gerektiğine inanıyorum. Böy-
namaya çalıştığımız rol yanağımızda. Bu gelgitleri yaşayan 
film de bunu 
S.S.: Aslında senaryo bize gösteriyordu durmamız gereken 
lelikle tüm sektörün gelişeceği düşüncesindeyim.
oyuncunun kriterleri de oynaklaşabiliyor. Kararlarımızı bu 
başarır.” 
yerleri. Ben mümkün olduğunca karakterizasyondan kaçma-
gidiş gelişler esnasında verdiğimiz  için yanılmak da kardeşi-
S.S.: Oyuncuların eli hep o taşın altında zaten. Bağımsız si-
miz yakalamak da.
u Lenin deyince sizin aklınıza ne geliyor? Bu isim bazı 
ortamlarda kimilerinin tüylerini diken diken ediyor zira...
KADERLERİNE TERK EDİLDİLER
S.S.: Bilgisizlik korkuyu tetikliyor. Bu sarmalın içindeyiz 
u Gerçek hayattan istediğiniz u Tiyatro çok kötü etkilendi,sizin uzunca süredir. Korkularımızın kaynağını bulabiliriz, korku-
karakterleri canlandırma özgürlü- için nasıldı pandemi dönemi? larımızla yüzleşebiliriz. Bilmeye değer vermeliyiz artık. Le-
ğünüz olsa kimi oynamak isterdiniz?
nin kimilerinin tüylerini diken diken edebilir. Bu değişmeye-
S.S.: Tiyatrocular zaten hep güç 
B.F.: Hikâyecilikteki ana yönelimim bi-
cek belki. Ama Lenin’in, yaşadığı çağın en büyük devrimci-
bela yaşayan insanlardır. Müzisyenler 
rilerini canlandırmak üzerine düş kurmak  
de öyle. Bu insanlar kaderlerine terk lerinden biri olduğu gerçeği de değişmeyecek. Marksizmin 
temelli değil, anlatıldığı tadtirde izleyicide 
edildiler. Ama televizyon piyasasında bu ilk pratisyenlerinden. Belki de birincisi. Dogmalara düşman. 
kendine sorular sordurtan hikâyeler bana 
böyle olmadı. Dizi çeken herkes haya-
Marks’a dahi körü körüne bağlanmamış. Kendi yurdunun di-
cazip geliyor. Göreni bedeninin dışına 
tına aynen devam etti. Burada büyük 
namiklerinde aramış, geliştirmiş devrimi. Şimdi bu adama 
değil bedeninin içine yönelten şey sanattır 
bir sorun var. Toplumu bir arada sessiz 
saygı duyarsın. Kendi kurucu önderimizi ne kadar tanıyoruz 
gibi geliyor bana.
yığınlar halinde tutabilmek için dizi-
ki Lenin’i tanıyalım, anlayalım...
lere ihtiyaç var evet. Ama tiyatro sizi 
S.S.: Şairler ilgimi çekiyor… Akılları 
B.F.: Ben “izm”ci bir insan değilim. İnsanların birlikte yaşa-
bazen sıçratır, rahatsız eder. Galiba bu 
hep bir karış havada gibi. Bir şair, her 
yabilmesi, birlikte üretebilmesi adına fikir üreten ve buna ha-
istenmedi. Yoksa tüm sahne sanatçıları 
kim olursa, Nâzım, Rimbaud ya da küçük 
yatını adayan herkesi çok kıymetli buluyorum kuşkusuz. Kork-
desteklenebilirdi.
İskender, çok da fark etmez… 
mamak lazım hiçbir şeyden ancak o zaman özgür olabiliriz. 
EMRAH KOLUKISA
u ‘Gucci Ailesi’ u Borusan’da 
u Folkart’tan 
Kaçırmayın
vizyonda deneysel 
İbrahim Çallı sergisi
ılın merakla beklenen yapımla-
zmir’deki Folkart Gallery Türk 
bir gece
Y
rından “Gucci Ailesi” (House of İresminin unutulmaz ismi İb-
Gucci) bu hafta vizyona girdi. Rid-
rahim Çallı’yı kapsamlı bir ser-
ley Scott’ın yönetmenliğini üstlen- giyle anıyor. “Türk Resminin Bo-
diği film Gucci’nin iç hesaplaşmala-
hem ve Asi Fırçası” başlıklı sergi-
rının konu edildiği bir drama. Lady de Çallı’nın 80 eseri yer alıyor. Res-
gaga ve Adam Driver’ın başrolleri-
samın bugüne kadarki en kapsamlı 
ni üstlendiği filmde Al Pacino, Jared sergisinde başyapıtlarından biri olan 
ucerne’li üç mü-
Leto ve Jeremy Irons da var.
“Atatürk” portresi de görülebilir.
L
zisyen tarafından 
2006’da kurulan Sche-
u Sharon Stone’dan itiraflar
u Pera Müzesi’nde üç sergi u DasDas’ta yeni oyun
nellertollermeier 3 Ara-
ünyaca ünlü Hollywood yıldızı Sharon Stone’un 
era Müzesi, 2021’i üç yeni sergi ile kapatı- urgül Yeşilçay ile genç kuşağın isimlerinden lık akşamı Borusan 
Dİki Kez Yaşamanın Güzelliği adlı otobiyografik Müzik Evi’nde kon-
Pyor. “İstanbul’dan Bizans’a: Yeniden Keşfin NAfra Saraçoğlu’nu buluşturan Bir Barda Bir 
kitabı dilimize de çevrildi. İlknur Özdemir’in tercü-
Yolları”,  “İstanbul’da Bu Ne Bizantinizm!” ve Gece adlı tiyatro oyunu DasDas’ta izleyicisini bek- ser verecek. Nova Mu-
me ettiği ve Sia etiketiyle çıkan kitapta Stone geçirdi- zak serisinin 33. buluş-
“Yarına Notlar”. Son sergi farklı ülkelerden 25 liyor. Lulu Raczka’nın yazdığı, günümüze çok da 
ği felç sonrası yaşadıklarını anlatırken kariyerinin dö-
sanatçının Covid-19 pandemisiyle başlayan yeni uzak olmayan distopik bir dünyanın anlatıldığı oyu- ması olan konser saat 
nüm noktalarına da değiniyor. 21.00’de başlayacak.
küresel gerçekliği yansıtan eserlerine yer veriyor. nu 3 Aralık gecesi saat 20.30’da izleyebilirsiniz.
Fotoğraf: Cumhuriyet Pazar
            
    
