17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 TEMMUZ PAZAR 7 M aksim Gorki’nin çok sonraki yıllarda Türkçeye “Yaşanmış Hikâyeler” başlığıyla çevireceğim (Rusçada adı “Eskizler ve Hikâyeler”dir) öyküleriyle ilk karşılaş mam, babamın kitaplığında bulduğum “Stepte” adlı kitabıyladır. OKUDUKLARIM İZLEDİKLERİM Bunlar Mustafa Nihat DÜŞÜNDÜKLERİM Özön’ün Fransızcadan yaptığı çevirilerdi ve be ni tepeden tırnağa etkile mişlerdi. Eskizin (Rusçasıyla “oçerk”) bildiğimiz anla mıyla öyküden farkı, ba şı ortasısonu olan kla sik bir öykü değil, daha ATAOL çok bir gözlem, bir izle BEHRAMOĞLU nim, belki bir anının an latımı olmasıdır. Nitekim Gorki’nin sö zünü ettiğim kitabındaki öykülerden bir bölümü, belki çoğunluğu öyledir. Özellikle ilk gençlik yıllarında başından geçen ilginç olayların öykü tadında dile getirilmesidir.. Bizde örneğin Sait Faik’in öyküleri özellikle öyle değil midir? Onlarda okuru etkileyen, yine örneğin Ömer Seyfettin’in, Reşat Nuri Güntekin’in genellikle beklenmedik bir sonu olan öykülerinden farklı ola Asıl benzerlik iki büyük yazarın son öykülerindeki derin hümanizm Sabahattin Ali’de Gorki’den çizgiler Sabahattin Ali kızı Filiz ile. Gorki rak, öykünün konusundan çok kendisi, kişilikler ve aralarındaki ilişkiler, betimlenen ortamlardır.. Sabahattin Ali’nin öykülerini (ve Kuyucaklı Yusuf’u) okuyuşum da anımsadığımca, Gorki’nin öykülerini okuduğum dönemlere rastlar. (Gerçi Kuyucaklı Yusuf’u, daha da öncelerde, ortaokullu yıllarımda okumuştum!). Gorki’nin öyküleriyle Sabahattin Ali’nin bazı öyküleri arasında yakınlıklar olmasından daha doğal bir şey olamaz. İki toplumcugerçekçi yazar. Fakat bu kavrama romantik (duygusalcı) bir özellik de eklememiz gerekiyor. Vereceğim iki somut örnekten ilki, Gorki’nin Makar Çudra’sıyla S.Ali’nin “Hasanboğuldu”su arasındaki ilişkidir. Her iki öyküde de yazarlar bir anlatıcıdan (Gorki yaşlı Çingene Makar’dan, S. Ali genç Yörük kızından) dokunaklı birer aşk öyküsü dinlerler. Bu iki öyküde, iki yazarın gerçekçiliğinden çok, duygusalcı yanları ağır basmaktadır. (Yanı sıra, çevre ve kişi betimlerinde de ustalıkları birbiriyle yarışır.) Sabahattin Ali’nin “Mehtaplı Bir Gece”sinde yoksul ve hasta erkekle, yoksul ve alabildiğine çirkin fahişenin karşılaşması ise bence Gorki’nin “Bir Kere Sonbaharda”sındaki karşılaşmanın etkisiyle yazılmıştır. Fakat asıl benzerlik, iki büyük yazarın bu son iki öyküsündeki derin hümanizmdir. Maksim GorkiSabahattin Ali konusu, tez konusu olarak işlenecek önemdedir. Gerçekçi yöntemdeki duygusalcı ve hümanist öğeler ise ayrıca ve üzerlerinde önemle durulması gereken konulardır... Kaçırmayın EKMORLAUHKISA u mor ve ötesi ile bir gece R ock müziğin sevilen gruplarından mor ve ötesi 31 Temmuz Cuma akşamı sosyal mesafeli bir konser verecek. Grubun Yenikapı Açıkhava Gösteri Merkezi’ndeki ‘Park Et Seyret’ konseri saat 21.15’te başlıyor. u Yazlık sinemada ‘Judy’ izleyin Sait Halim Paşa Yalısı’nda belli gecelerde açık olan yazlık sinema sezon içinde kaçırdığınız filmleri izleme imkânı sunuyor. 27 Temmuz Pazartesi gecesi saat 19.30’da başlayacak “Judy” adlı film başrolündeki Renée Zellweger’e En İyi Kadın Oyuncu Oscarı’nı kazandırmıştı. u Cocoon’da yeni sergi ‘Kozayı Örmek’ Contemporary İstanbul Vakfı’nın Büyükyalı Fişekhane’deki mekânı Cocoon sanat, kültür ve eğitim faaliyetlerine başladı. Art On İstanbul Sanat Galerisi işbirliğiyle hazırlanan ve 16 sanatçının işlerinin yer aldığı karma sergi 21 Eylül’e kadar devam edecek. u Jarvis Cocker’ı özleyenlere... 9 0 ’lı yılların efsane gruplarından Pulp’ın solisti Jarvis Cocker bir süredir ortalıkta yoktu. Cocker’ın yeni grubu Jarv Is’in ilk albümü “Beyond the Pale” 17 Temmuz’da yayımlandı. Britanya popunun bu özgün ismini özlediyseniz, kaçırmayın. u Onur Ünlü’den polisiye roman Yönetmen Onur Ünlü bir süredir roman da yazıyor ve ‘Bir Selman Bulut Polisiyesi’ alt başlığıyla çıkan “Hesabım Var” adlı romanı da temmuz ayı içinde okurla buluştu. Ünlü’nün “İtirazım Var” adlı filmindeki eski imam Selman Bulut’un yeni bir vakayı çözüme ulaştırmaya çalıştığı roman Alfa Yayınları etiketiyle yayımlandı. u ‘The Umbrella Academy’de yeni sezon Özellikle gençler arasında popüler olan “The Umbrella Academy”nin ikinci sezonu 31 Temmuz’dan itibaren Netflix’te izlenebilir. Oscar’da içimizden biri Zeynep Özbatur Atakan Oscar jürisine Türkiye’den davet alan ilk yapımcı olan Zeynep Özbatur Atakan, henüz küçük yaşlarda aklına düşen sinema macerasını 20 yıldan fazla süredir yapımcı olarak sürdürüyor. Uluslararası başarılara sahip. DEN IZ ÜLKÜTEKIN Atakan, Güzel Ordu Kültür Sanat Derneği’nin de jürisinde. Dernekten davet aldığını, derneğin çalışmalarını çok beğenerek takip ettiğini söylüyor. Dernek, kısa film, öykü, oyun yazma, fotoğraf yarışmaları düzenliyor. Detaylı bilgi için: www. gzlordu.org. Sinema tüm sanatları kapsar T ürk sinemasında son 20 yılda uluslararası başarı ve beğeni kazanmış Bir Zamanlar Anadolu’da, Kış Uykusu ve Ahlat Ağacı gibi filmlerin yapımcılığını üstle nen Zeynep Özbatur Atakan geçen günlerde çok önem li bir başarıya imza attı ve Os car ödüllerini belirleyen Si nema Sanatları ve Bilimle ri Akademisi’ne Türkiye’den seçilen ilk yapımcı oldu. 20 yıldan fazla süredir Türk si nemasındaki pek çok başa rılı yapımda imzası bulunan Atakan ile jüri üyeliğini, sine ma macerasının başlangıcını ve sinemanın geleceğini ko nuştuk. Zeynep u Oscar jürisine seçilen, (Türkiye’de yaşayan) ilk Özbatur Atakan Türk yapımcı oldunuz sanı rım. Bir yapımcı olarak bu jüride yer almanızın önemi nedir? Oscar Akademi Üyeliğine, Türkiye’den yapımcı olarak davet alan ilk yapımcıyım. Bu, benim için çok önemli çünkü ABD, yapımcılığın kalesi ve buradan yapımcı olarak kabul görmek çok değerli. u Kararı nasıl öğrendiniz ve neler hissettiniz? Atakan, Zeyno Film’de YAPIMLAB isimli eğitim danışmanlık oluşumunu üstleniyor. “YAPIMLAB bu yıl 10 yaşında. Bir filmin hayata geçmesi için gerekli bilgilerin ve paylaşımların olduğu 360 derece, insan odaklı eğitim çalışması. Amacımız sinema ve yaratıcılığın bir arada olduğu ama senaryo ve yaratıcı tarafların finans, hukuk ve dünya standartlarında ele alınmasını hedefliyor” diyor. Bu haberi 1 Temmuz sabahı, kendisi de Akademi üyesi olan görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki’nin mesajı ile öğrendim. Epostalarımı kontrol ettim ve Akademi’den gelen mesajı gördüm. Sonrasında ise büyük bir heyecan, mutluluk... UYKUSUZ GECELER... nüşmesi o yıllarda oldu sanırım. Tüm sanatları kapsadığını düşündüğüm için de sinema okumaya karar verdim ve üniversitede sinema televizyon bölümünde okudum. u Sinema öncesinde reklam sektörünün Türkiye’de yeni gelişmeye başladığı yıllarda bu sektördeydi ödülünü Parazit’in alması hem içerik hem de coğrafi kıstaslar anlamında sinema dünyasında bir şeylerin değişeceğini gösterdi sanırım. Son virüs salgınının etkisini de göz önüne alırsak sinema dünyası nasıl bir yöne evrilecek? Sinema dünyasında bir süredir, ken u Çocukken sanatın herhangi bir alanında kariyerinizi oluşturacağınız neredeyse kesin gibiydi sanırım. Ancak sinema ne zaman kanınıza girdi? Sinema filmi izlemek, sinemaya gitmek kendimi bildim bileli yaptığım bir eylemdi. Ama sanırım 1516 yaşındayken gördüğüm bir Fassbinder filminden etkilenip, o yıllardaki adı Sinema Günleri olan ve İstanbul Film Festivali’nde tüm filmlere bilet alıp, okula gitmeyip filmleri izleme niz. Reklamcı olarak geçirdiğiniz yıllar bugünkü kariyerinize neler kattı? O kadar çok şey kattı ki... Her şeyden önce profesyonellik kattı. Ve tabii ki muhteşem bir saha bilgisi. Sayısı bine yakın reklam filminde çalıştım. Uykusuz geceleri ya da bir şeyin olabilmesi için defalarca yeniden yapılması gerektiğini orada öğrendim. Dolayısıyla ben ‘sinema’ kariyerime başladığımda, ciddi bir profesyonel iş deneyimine sahiptim zaten. dini tekrar eden işler çoğunluktaydı. Yaratıcılığın bazı formatların içine sıkıştığını gözlemliyordum. Parazit, ezber bozan farklı bir iş oldu bu açıdan... Ve ardından pandemi, bu çağdan geçen insanlar için çok farklı bir deneyim oldu, oluyor... Dünya tarihinde zorlamaların olduğu zamanlar yaratıcı fikirlerin daha çok harekete geçtiği zamanlar oluyor. Ben bu sürecin daha yaratıcı projelerin çıktığı ve insanlarla buluştuğu bir zaman olacağını düşü ye başladım. İçimde bir tutkuya dö u Geçen yıl Oscar’da en iyi film nüyorum. KADINLARA FIRSAT EŞITLIĞI u EFA (Avrupa Film Akademisi) üyeliğiniz ve EWA (Avrupa Görsel İşitsel Kadınlar Ağı) Başkan Yardımcılığı göreviniz sürüyor sanırım... EFA, çok kıymetli. Bence Türkiye’den daha fazla filmin aday olabilmesi çok iyi olabilir. EWA, kadınların Avrupa’da hem birbirlerini tanımaları hem de kamera önünde ve arkasında fırsat eşitliği açısından çok önemli çalışmalar yapıyor. Ben o çalışmaları Türkiye’deki meslektaşlarımla paylaşıyorum ve onların EWA’ya üye olup bu ağdan faydalanmasına yardımcı oluyorum. u İzlemeden geçmeyin diyeceğiniz beş filmi sıralar mısınız? Piyano Öğretmeni (Michael Haneke) Bir Evlilikten Manzaralar (Ingmar Bergman) Ayna (Andrei Tarkovsky) Sonsuzluk ve Bir Gün (Theo Angelopoulos) Bir Ayrılış (Asghar Farhadi)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle