22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 NİSAN 2020 7 FEMEN lideri Inna Shevchenko anlatıyor Mücadele SÜRÜYOR “ Bütün Kadınlar Kahramandır: Amazonlar, Günahkârlar, Devrimciler”... Şirin Erkan Leitao’nun dilimize çevirdiği ve Bilgi Yayınları’nca yayımlanan bir kitap. Yazarı ise dünya çapında yaptığı üstsüz ey KİTAPTAN... ‘Tüm çocukluğum boyunca uslu bir lemleriyle tanınan, özellikle cinsiyetçi propagandalar, kadın cinayetleri ve kürtaj hakkı gibi ko kız oldum!’ nularda yaptıkları protestolarla kendilerinden söz ettiren, Ukrayna merkezli feminist aktivist ve uluslararası kadın hareketi örgütü FEMEN’in lideri Inna Shevchenko. “Bütün Kadınlar Kahramandır”, Shevchenko’nun bir eylemcinin gözünden arkadaşlarıyla birlikte imza attığı çıplak eylemleri, konuşmaları ve yazılarıyla gözü kara, mert kadın hakları günümüz mücadelesinin anatomisi. Yumruk gibi bir manifesto! “ U krayna’da küçük bir kızken çevremdeki kadınları gözlemlerdim. Güzel, çok fedakâr, güçlü fakat çoğunlukla sessizlerdi. Birçok acıya katlanır, asla şikâyet etmezlerdi. Tüm çocukluğum boyunca uslu bir kız oldum. Örnek bir öğrenciydim. Ev temizliğini ve yemek yapmayı çok erken yaşlarda öğrendim. Özetle iyi bir ev kadını ve anne olmak için gereken tüm bilgilere sahiptim. Fakat tüm bun MESLEKTAŞIM SHEVCHENKO! 1990’da, Ukrayna’nın Kherson kentinde dünyaya gelen Inna Shevchenko aslında bir gazeteci. Kiev’deki Taras Chevtchenko Ulusal Üniversitesi’nde gazetecilik okudu. FEMEN’e kuruluşundan kısa bir süre sonra katılmış ve bu örgüte girdiği için belediyedeki işinden kovulmuş. FEMEN’in iki üyesiyle birlikte, Minsk’teki KGB merkezi lardan sonra olmamam gereken bir şeye dönüştüm. İşte o zaman bir isyankâr oldum. Ve yavaş yavaş özgürleştim. Pasif ve itaatkâr bir bedenden savaşçı bir amazona dönüştüm. Özgürleşmemin ikinci aşaması zihinseldi. Yolculuğumun üçüncü aşaması, dünyayı sorgulamamı ve değişimlerin bir parçası haline gelmemi sağladı. İyi kızı geride bırakarak bir devrimciye dönüştüm.” önünde, siyasi mahkumların ser best bırakılmaları talebiyle dü zenledikleri bir gösteri sonra sında kaçırıldı ve işkence gör dü. 2012 Ağustosu’nda kaçtığı Fransa’dan Nisan 2013’te iltica hakkı kazandı. Fransa KadınErkek Eşitli ği Danışma Kurulu’na üye olan Shevchenko, aralarında Oxford, Cambridge gibi ünlü üniversitele rin de bulunduğu çok sayıda ku ruluşta konferansa katılmaya, ya şamsal konularda söz almaya ve çıplak eylemlerine devam ediyor. GAMZE AKDEMİR FEMEN’in lideri Inna Shevchenko’nun kaleme aldığı “Bütün Kadınlar Kahramandır: Amazonlar, Günahkârlar, Devrimciler”, bir eylemcinin gözünden günümüz kadın hakları mücadelesinin anatomisi. NEDEN ÇIPLAK EYLEM? Neden çıplak eylemler yapıyorlar sorusuna yanıtı şöyle: “Biz kendimizi feminist olarak tanımlıyoruz. Kadınların özgürlükleri için savaşıyoruz. Ancak Yeni Feminizm dediğimiz farklı bir yöntem kullanıyoruz. Bu, insanların ve kitlesel medyanın dikkatini çekebilecek feminizmin yeni bir yüzü.” Şiddet ile mesafesi de apaçık ortada: “Kendimi ifade ettiğim ve bedenimin her bir parçasını konuşturduğum için şiddetin en acımasız şekilleriyle yüz yüze geldim. Maruz kaldığım şiddet bana şiddete başvurmamanın en etkili silah olduğunu, sevginin daima nefrete galip geldiğini ve mizahın bıçaktan keskin olduğunu öğretti.” İÇINDEKI KAHRAMANI KEŞFET! Her genç kızı ve her kadını, kurbana dönüşmeyi reddetmeye ve içlerinde uyuyan kahramanı keşfetmeye çağırıyor Inna Shevchenko. Her şeyden önce, mutfakta yemek yapmaktan ziyade bir devrimin içinde yer almayı hayal eden genç bir kadının itirafı. Boyun eğmeyen, ataerkil statükoya kafa tutan ünlüünsüz tüm kadınlara bir saygı ifadesi. Kadınları bile isteye görünmez kılmış ve nesiller boyu kız çocuklarına değersiz olduklarını tekrarlayıp durmuş insanlık tarihine karşı, yüzyıllar boyunca yakıştırılmaya devam edilen geleneksel rollere karşı bir protesto. Tüm dünyada geçerliliğini hâlâ sürdüren basmakalıp kadın anlayışına karşı politik bir bildirge. Ve tüm kadınlara bir çağrı. Hayatlarımıza dayatılan kuralları sorgulamak ve bu kuralları delmek, üzerimize yansıtılan ataerkil bakış açısını reddetmek için yapılan bir çağrı. FEMEN LIDERINDEN ÖNERILER Kulak verilmeyecek gibi değil söyledikleri: u Bedeninizi tecrübe edin: Koşun, zıplayın, düşün, dizleriniz yaralansın, dans edin, sevişin. Bedeninizin ne zaman cinsel, ne zaman politik olacağına siz karar verin. u Kadın doğanızın ve kimsenin aşağılayamayacağı kadın ruhunuzun özgürlüğünün tadını çıkarın. Dünyada kendine güvenmekten daha güzel bir şey yok. u Korkularınıza dışarıdan bakın ve onlara göz kırpın. Ba Inna Shevchenko şınızdan öyle çok olay geçti ki daha da fazlasıyla başa çıkmaya hazırsınız. u Okuyun ve kendinizi eğitin. Özellikle de rakiplerinizin düşüncelerini okuyup öğrenin. Dogmalar içinde kaybolup gitmeyin. Tüm fikirleri dinleyin ve size hangisi doğru geliyorsa ona katılın. Ya da yalnız başına kalmak pahasına kendi düşüncenizi muhafaza edin. Çünkü bu bazen uygun olan tek yoldur. u Kimsenin sizi sınırlamasına izin vermeyin. Canınız istiyorsa aşçı da olabilirsiniz, bilgisayar programcısı da. Çok iyi bir anne olmayı seçebilir veya çocuk sahibi olmamayı tercih edebilirsiniz. Pilot veya yazar olmayı deneyebilirsiniz. Sizin tek bir göreviniz yok. Süper gücünüzü sonuna kadar kullanın ve kimseden onay beklemeyin. u Size benzeyenleri savunun. Dünya kadınları ortak devrimimizi sahnelerken kendinizi bundan uzak tutmayın. KADIN DEVRIMINE KATKIDA BULUNMANIN YOLLARI u Kadın dayanışmasını yaşatalım. Bir başkasını kız kardeşimiz farz etmek için aramızda kan bağı olması şart değil. Aynı hayale sahip olmak yeterli. u Düşmanlarımızı affedelim. Fakat işledikleri suçlar cezalandırıldıktan sonra. u Asla aynı fikirleri paylaşan küçük gruplar içinde hapsolmayalım. Bizim için önemli olan konuları, bunlardan haberi olmayanlara anlatalım. Çevremizde feminizmi yaygınlaştıralım. u Kurbana dönüşmeyi reddedelim ve isyan edelim. u Siyasetle uğraşalım. Seçimlerde aday olabilir, bir hareketi yönetebilir, gösterilere katılabilir, bir blog yazabilir, üzerinde slogan olan bir tişört giyebilir veya diğerlerinin politik açıklamalarını paylaşabiliriz. Edebiyatseverler okumalı DÜŞÜNDÜKLERİM OKUDUKLARIM İZLEDİKLERİM İyi yürekli dedikodular Günel Altıntaş öncelikle iyi bir şairdir. Benim görebildiğim son kitabı olan “Sevdalı Nehir”de yayımlanan “Kırçıl” adlı şiiri, son yıllarda okuduğum en güzel birkaç şiir arasındadır. Şiirde geçen “kürümek” sözcüğüne takıldım... “Küremek” değil midir? KIRÇIL Günün olmadık bir ATAOL BEHRAMOĞLU saatinde adımı fısıldıyor birisi dönüp bakıyorum gözümün ısırdığı bir kırçıl kedi Gerçi “kürümek” denildiği de zihnimin bir köşesinde vardı. Sözlüğe baktım... gerçekten “kürümek” de deniyormuş... Hem bu yazının konusu olan “Dediko Kara değil miydi yıllar önce aramızdan bıçak gibi geçen bu hayvan pişmanlıkla yoğururken insanı zaman demek biz gibi yaşlanmış o da du Kitabı”na ilişkin birkaç şey sormak, hem de bu “kürümek” sözüyle ilgili olarak Günel’i aradım telefonla... Çocuk cıvıltılarıyla açıldı telefon. “Torunların mı?” dedim... Öyleymiş... Kaldırıp atıyorum elimdeki bardağı o hain uğursuz kediye gözlerin açıyor çiçek çiçek bardağın düştüğü yerde Urla’ya yerleşmiş... “Çoluk çocuk herkes burada” dedi... Sevindim. Arkadaşlarımın, belli yaşta olan bizlerin yalnız olmayışımız güzel bir şey. Nitekim keyfi yerindeydi Yürüsem toplamak için bir bir gözlerin paçalarıma yapışıyor kürüsem onları avucumun içiyle gözyaşlarına hıçkırıklar karışıyor Günel’in de... “Küremek” sözcüğü içindeki “küre” bil diğimiz küreyi çağrıştırdığı için halk sözü olan “kürümek”i kullanmayı yeğlemiş... Bu arada, 1997’de yayımlanan “Sevdalı Hoyrat bir dargınlık rüzgârı her ne kadar titretmişse de gövdeni içindeki ateşin sönmediği gözlerindeki ışıltıdan belli Nehir” ilk kitabıymış, sonra bir kitap da ha çıkarmış... (İnternete baktım, 2012’de yayımlanan “Sözcük Tatlısı”) Şaşırdım doğrusu... Daha birkaç şiir Günel Altıntaş Sevdalı Nehir yazmış amatörler kitap çıkarmaya can atarken Günel Altıntaş gibi yazın dünyası içinde bir gerçek şair, kitap çıkarmak için ellili yaşlarına kadar beklemiş, sonra da topu topu bir kitap daha çıkarmış... Bunun adı şiire ve kendi şiirine saygıdır... Telefonda bana son kitabından da bir şiiir okudu... Şair muhabbeti böyledir... HHH Günel Altıntaş öncelikle şair, hem de iyi bir şairdir ama aynı zamanda bir yazı ve yazın emekçisidir ... Deneme, fıkra, araştırma, antoloji alanlarında yapıtları var. Bunlar arasında “Nasıl Yazılır, Nasıl Yazılmaz” adlı yazım kılavuzuna kendisinin de özel bir önem verdiğini biliyorum... 1975’te takma adla yayımladığı “Garantili Kız Tavlama Yolları” adlı kitabının ise kendi işine ne kadar yaradığını bilmem ama en çok satan kitabı olduğunu bir yerde, belki de şimdi sözünü edeceğim kitabında yazdığını anımsıyorum... HHH Elimden düşürmeksizin ve bazı bölümlerini tekrarla okuduğum “Dedikodu Kitabı”, Günel Altıntaş’ın edebiyat dünyasına adım attığı 60’lı yıllardan başlayarak sonraki uzun bir süreci kapsayan anıları; daha doğrusu tanıklık ettiği, kimilerinin de kahramanı olduğu çok hoş anekdotlardır... Bu anekdotların bazıları belki sadece fıkra değeri taşıyan, ama yine de ustalıkla dile getirilmiş espriler, taşı gediğine koymalar; fakat bunlar da içinde olmak üzere hemen hepsi hem keyifle okunan, hem de söz konusu yazarlara ve dönemlere ilişkin çalışma yapacak olan araştırmacılar için ipucu olabilecek değerli gözlem ve saptamalardır... Bence en önemlisi de Günel’in alçakgönüllüce “dedikodu” adını koyduğu bu sevimli, komik, kimi yerde düşündürücü, duygulandırıcı anımsayışların hemen hepsinde yazarın iyi yürekli, kimi kez hınzırca da olsa yaralayıcı olmayan yaklaşımı, sevecen gülümseyişi duyumsanmaktadır... Edebiyat severlerin mutlaka edinip okunmaları gereken bir kitaptır. “Dedikodu Kitabı”, bu iyi yürekli dedikodular... (*) (*) Kitap “Kitap Yurdu”ndan ve Berfin Bahar Dergisi’nden edinilebiliyor. Gezegende salgın var Bugünler geçsin bak neler neler yapacağız G ünlerdir, haftalardır koronavirüsle yatıyoruz, Covid19’la kalkıyoruz. Eee boşuna de AKSAK DÜNYA ğim de çok olmuştur. Hatta geçen bu salgından önce “Bir gün Vefa’ya gidelim, hem gezer hem bo memişler “Her şeyin ba za içeriz” falan demişlerdi şı sağlık” diye. Hatta elim de “Nerede kalacağız ora de imkân olsa dünya ile ya gidince, günübirlik gi ay arasına bir pankart açıp dip dönülmez oradan” diye üzerine yazardım bu sözü. cevap vermiştim. Ama şu Uzaylı falan varsa görsün de ders alsın diye. Tabii yanına bir pankart daha ko ALPER İZBUL @teorisyen illetten bir kurtulsun dünya bırak Beşiktaş’ı, Vefa’yı, Sarıyer’e bile giderim. Bu yardım, “Dikkat bu geze son cümle de vizyonsuz gende salgın var” diye. Bu luğumun kanıtı gibi oldu nu da tam da bu zamanda gelmeye kal ama benim için ne kadar büyük bir vaat kan uzaylıları korumak için yapardım. olduğunu bilmeniz zor tabii. Kurtuluş’a Yazıktır, bilmeden gelip koronavirüs uzak çünkü. taşımasınlar gezegenlerine. Ama bunları yapamıyorum, çünkü her ne kadar salgın nedeniyle dünya durmuş olsa da ay dönüyor. Orada yok Covid19 falan. Neyse, asıl konumuza gelelim... BİRAZ MORAL LISTE OLUŞTURUN Eminim hepimizin “Şu kötü günler bir geçsin, şöyle yapacağım, böyle yapacağım” falan gibi kendimize ve çevremize vermeye başladığımız sözler vardır. İşte bunları bir kenara yazın, not Herkes çok sıkıldı bu salgından. Ki edin. Çünkü kötü günler geçince insa mi gelecek endişesiyle kendini yiyip nın o günleri kısa sürede unutmak gi bitiriyor, kimi orayı burayı dezenfek bi bir sakatlığı var ki atasözlerine ko te etmekten helak oldu, kimi evde otur nu olmuştur bu. Hatta sırf zaman geçir maktan sıkıldı. Sonuç olarak bu durum mek için kendinize “Yapmak istedik nedeniyle keyif alan ya da eğlenen tanı lerim, yapamadıklarım ama yapacakla mıyorum. (Varsa da diyecek bir şey bu rım” gibi bir liste oluşturun ve bunu da lamıyorum) Ne güzel hayatlarımız var ciddiye alın. Bugünler elbet bitecek ve mış aslında. Bir anda Beşiktaş’tan Ka sağ salim çıkmayı başardığımızda bel dıköy vapuruna binip karşıya geçmek ki de başka bir dünya bizi bekliyor ola ten bile korkar olduk. İşte bu noktada cak. İşte o dünyaya da bir hazırlık olur. tüm bunları bırakıp bu iş bitince neler Hem kendimizle de konuşmuş oluruz. yapacağımızı konuşalım da biraz moral Çünkü salgından önceki koşturmaca da bulalım istedim. pek çoğumuz buna fırsat bulamıyordu. Mesela ben yaşadığım muhit olan O nedenle zamanımızı evde geçirmek Kurtuluş’tan çıkmamamla tanınırım. zorunda olsak da en azından boşa ge Arkadaşlar “Gel Beşiktaş’ta rakı içece çirmeyelim, hayatımızda en yakınımız ğiz” dese “Siz gelin Pangaltı’ya, Beşik olan kendimizi bu zaman diliminde da taş uzak” diyen bir modelim. Gitmedi ha çok tanıyalım. Ne dersiniz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle