Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                12 NİSAN 2020  7  GAMZE AKDEMİR  Antik Mısır’dan Bizans sanatına, Rönesanstan büyülü gerçekçiliğe, sembolizmden Kübizme, Genç Britanyalı sanatçıların uçuk başarılarla dolu dünyasına değin 21 farklı sanat akımını 21 kediyle anlatan “21 Kedide Sanat Tarihi” kitabı, okurlarını keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.  Hintlilere göre ölüp kedi olarak doğuyoruz  Evcil kedilerin Çin’e MÖ 210 yıllarında geldiği sanılıyor. Çinlilere göre kediler belli bir yaşa gelince başka bir canlıya dönüşüyor. Kedi biçiminde tasvir edilen Li Shou da Çin’de popüler bir tanrıça. Kediler, Antik Hindistan’da, Mahabharata ve Ramayana’nın iki büyük edebi destanında da anılıyor. Hintlilerin inanışına göre, insan öldükten sonra dünyaya yeniden kedi olarak geliyor. Tayland’da en çok kedi besleyenler rahipler ve Siyam kedilerinin başları ile kuyruklarındaki renk değişimi kutsal sayılıyor.  ORTAÇAĞ KEDILERIN DE CEHENNEMI! Kedi, Hıristiyanlık öncesi Kuzey Avrupa mitolojisinde ise sevgi, tutku, cinsellik ve doğurganlığı temsil eden kedi kafalı tanrıça Freya’nın sembolüydü. Freya’nın günü friday yani cuma kutsal gündü. Hıristiyanlığın kabulüyle Freya şeytan ilan edildi, kediler lanetlendi ve Cuma günleri de Black Sabbath oldu. Ortaçağda kilise, insanları kedilerin şeytan tarafından cadılara cin olarak verildiği ve büyü işlerinde yardım ettiğine, cadıların, kedileri kendi kanlarıyla emzirdiklerine inandırmıştı. Birçok masum kadın ve kedi bu yüzden öldürüldü, yakıldı, diri diri gömüldü.  KEDISIZLIK VEBAYI TETIKLEDI Kedilerin öldürülmesi sonucu hızla çoğalan fareler nedeniyle kısa süre sonra Avrupa’nın büyük bir kısmında kara veba milyonlarca insanın canına mal oldu. Cehalet en tehlikeli hastalıktı. Bugünlerde koronavirüs korkusuyla ev hayvanlarını sokaklara bırakan insanlar için de aynısını düşündüğüm kayda geçsin!  21 kedi, 21 sanat akımı! Antik Mısır’dan Pop Art’a, rokokodan sürrealizme... İlham veren  bir estet: F elis catus! Namı diğer sevdiğimiz ev kedileri... Tarih boyunca insanların yoldaşı olmuş bir emektar! Değişik kültürlerde, bakışından rengine, cinsine, yaşayış şekline kadar anlamlar yüklenen, pek çok sanatçıya da ilham vermiş bir estet! Pablo Picasso, Claude Monet, Francisco Goya, Georgia O’Keeffe gibi sanatçıların atölyelerinde başköşeye yerleşmiş, asaletin, gücün ve zarafetin simgesi. VakıfBank Kültür Yayınları tarafından yayımlanan 21 Kediyle Sanat Tarihi’nin yazarları Diana Vowles ve Jocelyn Norbury de okurları bu bağlamlarda sanat tarihinde bir yolculuğa çıkarıyor.  Kedi!  ANTIK MISIR’IN ‘MIU’LARI... Kitapta ilk sırada Antik Mısır var. Mısır dilinde kedi kelimesinin karşılığı “Miu”. Antik Mısır’da kediler çeşitli tanrılarla ilişkilendirilmiş, heykeller ve tılsımlarla muhafaza edilmiş, resimleri duvarları ve lahitleri süslemiş. Bu lahit resimlerini görebilen yegâne kişi ise ölülerden başkası değil elbette. İnanışa göre kendi lahit duvarında bu resimle karşılaşan bir firavun, kedi dostunun ona öbür dünyada eşlik ede  ceğine inanarak huzur içinde uyuyabilirdi! İngiliz Tarih Müzesinde MÖ 600  200 yılları arasında yapıldığı keşfedilen 192 adet mumyalanmış kedi bulunuyor. Kediler tanrı gibi tapılmış, evcil hayvan olarak sevilmiş, yasalarca korunmuş, ölümlerinden sonra yasları tutulmuş. MÖ 450’de Mısır’da bir kediyi kasten veya kazara öldürmenin karşılığı ise ölüm cezası.  TANRILAR VE KEDILER! Kediler en çok, evin, kadın sırlarının koruyucusu, kötü ruhlara ve hastalığa karşı koruyucu ve dişiliğin simgesi tanrıça Bastet’a adanmış. Mısırlılar kedilerin karanlıkta parlayan gözlerinin, “Güneş”in batmasından sonra yeraltı dünyasının karanlığında parıldamaya devam eden Güneş tanrıları AtumRa’yı simgelediğine de inanmış. İyi bir hayat sürme üzerine öğütler içeren bir bilgelik metninde “Bir kediyle sakın alay etme” denilmiş. Antik Mısır’da ölen hayvan bir kediyse sahibi kaşlarını tıraş edermiş. Mısırlılar, kedilerin krallığın dışına ihracatını yasaklamış. Buna rağmen, kediler MÖ 2500 yılına gelindiğinde Yunanistan’a kadar  ulaşmış, denizyoluyla Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ve oradan kuzeye daha sonra Amerika’ya karayoluyla İran ve Çin’e taşınmıştı bile. Ege’de geç tunç çağına ait duvar resimlerinde ve diğer sanat eserlerinde bazı kedi tasvirlerine rastlanıyor. Kedi, Hellenistik dönemde Isis aracılığıyla Batı Avrupa’ya tanıtılmış. Edfu’daki Horus Tapınağı’nda bulunan yazıtta şu ifade kazılı: “Isis, Bastet’in ruhudur.” BIZANS VE OSMANLI DA Kedi, MÖ 8. yüzyıl başlarında, eski Yunanlılarla birlikte Güney İtalya’ya getirilmiş. Latincede tüm kediler için “Felis” kelimesi kullanılmış ki günümüzde kedilerin biyolojik tanımları için de bu sözcük kullanılıyor. Tarihçiler Bizans döneminde de hatırı sayılır bir kedi nüfusu olduğundan söz ediyor. Kediler Bizans İmparatorluğu’nda ilahlaştırılmış. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kedilere özel vakıf ve hastaneler kurulmuş. Divan şiirinde ve edebiyatımızda kendilerine sürekli bir yer bulan kedileri seven ve haklarında yazanlar arasında Tevfik Fikret, Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Süruri, Kânı ve Meâlı gibi şairler de yer alıyor. ÖLDÜREN LANETLENIR Kedi, Uzakdoğu’da da kutsallaştırılmıştı. Kedi öldüren katilin ailesinin yedi kuşak boyunca lanetlendiğine inanılan Japonya’da kediler kraliyete aitti. 14. yüzyılda fareler ipek endüstrisini tehdit edince kraliyet, kedileri serbest bırakmak zorunda kaldı. Japonya’da, anlamı çağıran kedi olan “Maneki Neko” sembolü de tanrının merhametini ifade ediyor. Efsaneye göre, Gotokuji tapınağının dışında oturan bir kedi, yoldan geçen imparatora pençesini yükseltti. İmparatorun, tapınağa girmesinden birkaç dakika sonra, önceden durduğu noktaya şimşek vurdu. “MenekiNeko”yu, Japonya’da pek çok dükkânın kapısında görmek mümkün.  Evde kaldığımız sürece yapılacak en iyi işlerden biri kitap okumak Karantinada fantastik dünya  u Ian McEwan’dan ‘Benim Gibi Makineler’ ‘Retrofütürist bir aile dramı’ T eknolojik yenilikler ve toplumsal huzursuzluklarla dolu alternatif bir 1980’ler Londrası’nda, yalnız ve amaçsız Charlie Friend sınırlı sayıda üretilen ilk insansı robotlardan Âdemler ve Havvalar’dan birini alır ve âşık olduğu Miranda’ya, kendi Âdem’inin kişiliğini beraber oluşturmayı teklif eder. Başlangıçta zekâsı ve uyumluluğuyla ikisini de etkileyen Âdem, zamanla kendi ahlak ilkelerini keşfedecek, Charlie ve Miranda’yı yüzleşilmesi zor bir sır ve ikilemlerle baş başa bırakacaktır. İnsanı insan yapan şey nedir? Zeki bir makinenin insanların iç dünyasını anlaması bir gün mümkün olacak mı? Yapay zekânın insanı hem bilgi hem de etik bakımından aştığı bir dünya neye benzerdi? Ian McEwan’ın bu gibi soruları sorduğu romanı, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Yapay zekâ, rıza ve adalet kavramları üzerine bir kıssa gibi de okunabilecek retrofütürist bir aile dramı.  u J. Hakan Dedeoğlu’ndan ‘Bunu Biz İstedik İstanbul’  Uzaylılar Zeytinburnu’nda!  U zaydan gelen Haluk’a geleni bilen müzisyen Der  gönlünü kaptıran  ya Deniz... J. Hakan De  dünyalı Merve, kayıp eş deoğlu, bu ilk romanında  yaları bulma gücüne sa Zeytinburnu’na uzaylılar  hip yalnızlar yalnızı Aybü geliyor, birdenbire cinnet  ke Hanım, dünya yanarken geçiren insanlar birbiri  didişmeye devam eden iki ni parçalıyor, beklenmedik  genç Sarp ve Emir, karam bir kar fırtınası şehri etkisi  sarlığı bahtsızlığıyla başa altına alıyor, insanlar an  baş giden Yener, neredey sızın ortadan kayboluyor.  se hayat orucu tutan çizer Karakarga Yayınları’ndan  Sadi, onun pervasız dos çıkan romanın illüstras  tu Leyla ve hepsinin başına yonları Sadi Güran’a ait.  u Stephen King ve Richard Chizmar’dan ‘Gwendy’nin Düğme Kutusu’  Bu kutu da neyin nesi!..  Stephen King’in ve Richard Chizmar’ın birlikte yazdığı İnkılap Kitabevi’nce yayımla  Gwendy, kutunun sahip olduğu gizli ve görünmez gücü yöneterek dünyayı güzelleştirme  nan roman, keyfinizi hayli ka  ya da dünyayı felaketlere sü  çıracak bir hikâye sunuyor ve  rükleme gücüne sahip olduğu  okuru çarpıcı bir gerçekle yüz  nu fark eder. Ve bu gizli gücün  leştiriyor: “Hayatının ne ka  dünyanın iyiliği ya da kötülüğü  darı kendine ait, ne kadarı ik  üzerinde nasıl bir etkiye sahip  ramlarıyla ve düğmeleriyle bir  olacağını düşünüp sorgularken  likte bir kutuya ait?” Gwendy  kutunun gücü Gwendy’i yönet  Peterson 12 yaşında; ailevi so  meye başlar. İşte tam da bura  runlarla başa çıkmaya çalışan,  da Gwendy’nin içindeki küçük  fazla kiloları nedeniyle okul  ses giderek cevabı olmayan so  da zorbalığa maruz kalan bir  rular sormaktadır: “Neden sen,  genç kız. İntihar Merdivenleri’ni tırmandığı Gwendy Peterson? Bu yuvarlak dünyada  bir gün Richard Farris ile karşılaşır ve Far bütün o insanların içinden neden seni seç  ris Gwendy’e, üzerinde 8 tane düğmesi ve 2 ti? Bu kutu da neyin nesi… Ve bana ne yapı  tane tutacağı olan bir düğme kutusu verir. yor?” u Cumhuriyet Pazar  Dostlarla ekranda buluştuk  Zoom’la sohbet, eh işte...  1976’da doğdum. Doğduğum yıl  AKSAK DÜNYA  özlemiş... Yaklaşık iki buçuk saat sürdü muhabbet.  larda Türkiye’de rad  Elbette kalabalık olduğu  yo yerini yavaş yavaş  muz için her sohbet her  televizyona bırakıyor  kesi sarmadı zaman za  du. Belirli saatlerde ya  man. Mesela bazen kadın  yın yapan TRT’yi siyah  lar konuştu, erkekler sa  beyaz televizyonlar  dece bön bön ekrana ba  dan izliyorduk ama rad  kar hale geldi. İşte o sıra  yo hâlâ birinci sıradaki  ALPER İZBUL  da meyhanede buluşma  toplumsal iletişim ara  @teorisyen  nın önemini anladım. Zo  cıydı aslında.  om uygulamasına acilen  O zamanlar 2000’le  bir “dürtme” özelliği ek  ri hayal ederdim. Uçan arabalardan lenmeli. Sohbetin sarmadıkları bir  tutun da neler neler olurdu. Işınlan birini dürttükten sonra diğerlerinin  ma bile olasıydı bence 2000’lerde. sesinin kısılmalı ve bu ekrana bön  Ama gel gör ki 2020 geldi geçiyor, bön bakmak zorunda kalanlar kendi  evde oturuyoruz hep birlikte. Işın arasında konuşabilmeli. Meyhane  lanma olmasa da neyse ki teknolo de olsa öyle olurdu mesela. Neyse  ji epey ilerledi de evde çok işimi  sonuçta çekirdek gruptan 8 kişi ve  ze yarıyor.  arada araya sızan yeğenlerle 10 kişi  Sıkı bir arkadaş grubum vardır. Ka teknoloji sayesinde sohbet ettik, öz  dınlı erkekli. Bazıları birbiriyle evli, lem giderdik.  bazılarımız ise bekâr. Liseye, üniver siteye, gazeteciliğe ilk adım attığım AMMA DEĞIŞIK KUŞAK  yıllara kadar gidiyor arkadaşlığımız. Bu arada fark ettik ki biz çok de  Yaklaşık 2530 yıldır hiç kopmadık ğişik bir kuşağız. Radyodan televiz  birbirimizden. Şu Covid19’a kadar yona, santraldan bağlatılan telefon  mümkün olan her hafta sonu bir mey dan önce cep telefonuna ardından  hanede buluşurduk. Bir buçuk aydır akıllı telefonlara hepsini gördük,  birbirimizin yüzünü göremedik.  hepsini yaşadık. Tabii ki ileride kim  BAZEN BÖN BÖN  bilir daha neler olacak? Belki benim gibi birçoğunuzun 1980’lerde  Geçen gün teknolojiyi kullana  kurduğu ışınlanma hayali bile ger  rak görüşmeyi kararlaştırdık. Zoom çek olur. Daha görecek çok şey var  denen uygulamada buluştuk. Ta  bizim için. Ama önce arkadaşla  bii ki bizim kadro, alkolünü, neva rımızı bir masada görüp yüz yüze  lesini hazırlamış. Başladık ekran  sohbet edeceğimiz günler gelsin de.  dan sohbete. Herkes birbirini nasıl Gerisi zaten gelir.   
            
    
